Ben, Allah’a ermiş ve yolu kat etmiş olan bir irfan üstadının peşindeyim.
Kısa Cevap
Üstat talebinde bulunmak Şia’da en temel arayışlardandır ve gerçekte İmamı talep etmektir.[1] Birey tamamıyla ilim, amel ve kemal iddiasından vazgeçmeyinceye ve kendi bağımsız arayışlarında çıkmaza girmeyinceye dek ne bir üstatla mülakat eder ve nede mülakat etmesi durumunda üstadın müridi olabilir; çünkü henüz kendi nefsinin müridi sayılır. Hakeza arif olmak amacıyla irfan üstadı arayışına giren kimseler bile kendi nefislerinin müridi sayılırlar; çünkü bu kimselerin arif olmak hakkında hiçbir tasavvurları bulunmaz ve sadece irfanî yüce bir makama ermeyi kendi hedefleri haline getirirler. Bunlar kâmil bir üstada ulaşmakta başarısız olurlar. Kamil üstat, Allah dışındaki herkesten ümitsiz olan ve varlığı Allah’a ulaşma sancısıyla debelenen ama ona ulaşamayan kimsenin yolunda bulunur. Eğer bir mürit bu makama ulaşırsa, üstat da ortaya çıkar. Mükemmel bir irfan üstadı bulmak, bir ömür mücahade, aşk ve talebin semeresidir. Her ne kadar kimi bireyler bazen kolay bir şekilde ermiş bir arife ulaşsalar da kendileri talep bazında yetkin olmadıklarından basit bir şekilde bu fırsatı yitirirler. Elbette iradeleri kâmil olması durumunda durum değişir. Son sözümüz şudur: Bu yolda ümitsiz olmamak gerekir ve yola düşmenin maksada varmak olduğu unutulmamalıdır. Çabalama ve araştırmalara devam edilmeli ve dürüstlük, ihtiyaç ve ihlâsla Allah’tan istenmelidir. Elbette insanı bu yüce hedefe ulaştırabilecek güç ermiş arifte bulunur.
Daha fazla bilgi edinmek için 5508 sayılı soruya (Site: 624) müracaat ediniz.
[1] Hancani, Ali Ekber, İrfani Seyri Süluk, haller, merhaleler ve makamlar, Makale: “Sen olabilirsin”, s. 209