3.EBU BEKİR'İN HİLAFETİ
Hz. Ali (a.s) henüz Peygamber (s.a.a)in gusul ve defini tamamlamadan bir kişi gelerek ya Ali acele et, müslümanlar Ben-i Saide'nin sakifesinde toplanarak halife seçiyorlar dedi Ali(a.s) suphanallah! diye buyurdu. Bu cezaat nasıl Müslümanlar. Peygamber (s.a.a) cenazesi defin olmadan makam ve reislik hevesindeler? Ali (a.s) sözünü bitirmeden başka birisi içer girerek hilafet meselesi halloldu önce muhacirle ensar birbiriyle anlaşmadılar ona sonunda hilafet Ebu Bekir de kaldı, Hazrec kabilesinden bir kaç kişi hariç herkes onunla biat etti,
Ali (a.s) Ensar'ın haklı olduklarına dair delilleri nedir? diye buyurdu. Şahıs Nübüvvetin Kureyşde olmasından dolayı, imametinde Ensarda olması gerektiğini iddia ettiler, Bunun yanında Peygamber (s.a.a)'e karşı himaye hizmet ve fedakarlıklarını da hüccet olarak getirdiklerini söyledi.
Ali (A.S) Muhacirle niçin ikna edici cevap veremediler? diye buyurdu. Ensar nasıl ikna edici cevap vermeliydiler? diye sordu.
Ali (A.S) şöyle buyurdu; Meğer ensar unuttular mı? Peygamber (s.a.a) defalarca Muhacirleri Ensarı aziz kılmaları ve kötülerin affetmelerini tavsiye etti. Peygamber (s.a.a)in bu emri Ensari Muhacirlere emanet bıraktığına delildir. Eğer onlar hilafete layık olsaydılar vasıyyet muhatap olmazdılar.
Peygamber (s.a.a) Muhacirleri onlara emanet ederdi.
Sonra, Muhacirlerin nasıl delil getirdiklerini? sordu. Çok sohbet edildi sözlerinin neticesi; şuydu; biz Allah Resulünun (s.a.a) soyundayız, hilafete Ensardan daha yakınız, dedi.
Ali (a.s) şöyle buyurdu: Niçin Muhacirler sözlerinin üzerinde durmuyorlar. Eğer onlar Allah Resülü (s.a.a)in soyundansalar ben o soyun semeresiyim. Eğer Peygamber (s.a.a)'e yakın olmak hilafet için delil olacaksa ben her yönden peygamber (s.a.a) o daha yakınım.
Kuran ayetleri, harekelerden, nebevi hadislerin yanında, Ali (a.s)ın hilafeti hakkında bu buyruğu, sakife de toplanmış Ensar ve muhacire cevap olarak iyi bir delildir.
Böylelikle Peygamber (s.a.a)in cenazesi toprağa verilmeden Ebu Bekir halife oldu. Ama batında hilafeti henüz yerine oturmamıştı. Çünkü Ensardan gir grup ve özellikle Ben-i Hasim onunla biat etmemişti Ömer Ebu Bekire Peygamber (s.a.a)in amcası, Beni Haşimin büyüğü Abbas b. Abdulmuttalibi zıyaret edip vaatle kandırıp kendi tarafına çekerek Ali (a.s)'dan ayırman iyi olacaktır dedi. Ebu Bekir hemen Abbas'ı ziyaret etti ve sözünü söyledi.
Veli Abbas ona muhkem cevap verdi: Eğer Peygamberin vücudu senin hilafetine sebep olmuşsa ve kendini o hazrete yakınlaştırmışsan, bu haletle bizim hakkımızı gasbetmişsin. Çünkü peygamber (s.a.a) bizdendir ve biz ona herkesten daha yakınız. Eğer müslümanların sayesinde halife olduysanız biz de Müslümanlardan biriyiz aynı zamanda hepsinden daha üstünüz. Biz sana böyle bir izin vermedik.
Eğer bana mal vaadi verdiysen onu nereden ele getirdin ve eğer kendi malıysa vermemen daha iyidir, bizimde ona ihtiyacımız yoktur ve eğer müminlerin malıysa senin onların malında tasarruf hakkın yoktur.
Ali (a.s) bütün bu sahnelerin oluşturulmasında hepsine vakıf ve nezaretçiydi. Bu olayların bütün sebebini biliyordu. Sakife ashabının, Sade milleti kandırdıklarını da çok iyi biliyordu. Onlar hak sözü duymak istemiyorlardı. Bu konunun Ben-i Haşime ve Ashabına isbat etmek için Fatime (a.s) Hasan ve Hüseyin (a.s) ile birlikte evere giderek onları kendisine biata çağırdı. Ne yazıklı bir kaç kışıden başkası bu daveti kabul etmedi.
Birçok tarihçi Ali (a.s)ın üç akşam aka arkaya müslümanların evine giderek kendisine biat etmesini islediğini onların üzerinde olan kendi haklarını ön sayarak hücceti tamamladığını, veli onlar yüzlerini çevirdiler Hazret onlardan müspet cevap olmayınca evine kapandığını yazmışlardır.
Diğer taraftan Ömer devamlı olarak Ebu Bekir'e şöyle diyordu. Ey Ali'den biat almadıkça hilafetin temelleri sağlamlaşmayacaktır. Bunun için onu çağırıp biat alman daha iyi olacaktır. Böylelikle Ben-i Haşım de ona uyarak seninle biat edecektir.
Ebu Bekır, Halid ibn-i Velide ve bir kaç kişiye; Abdurrahman b. Evf, Ömerin kendisine emir verdi. Onlar gidip kapıyı çaldılar, hazreti Ebu Bekir'le biat etmek için götürmeye çeldiklerin söylediler. Ali (a.s) kabul etmedi Halid ve arkadaşlarını eve girmelerine izin vermedi. Halıd ibn-i Velid arkadaşlarına zorla eve girmelerini emretti onlarda kapının yarısını söküp zorla içeri girdiler.
Bazıları da Halid'in emriyle kapının kırıldığını yazmışlardır. Bazıları da evin üstün eve girmişlerdir. Bilinen budur ki Ali (a.s)'zorla Eb-u Beker'e biat ettirmeye çakışmalarıdır.
Bu esnada Ali (A.S)'ın yanında olan Zubeyr b. Evvem kılıcını çekerek onları tehdit etti veli iki kişi Zubeyri arkasından tuttular, Ali (a.s)'ından etrafına çevirdiler. Ve onu bağlayıp sürükleyerek Eb-u Bekr'in huzuruna götürdüler. Hazret Eb-u Bekır'in yanına gittiğinde şöyle buyurdu: Ebu Kuhafe'nin oğlu bu nasıl davranıştır meğer o büyük zatın emirlerini unuttun mu?
Ebu Bekir cevap vermeden Ömer, seni buraya Resulullah'ın halifesiyle biat etmen için getirdik? dedi. Ali (a.s) eğer mantıklı ve delille konuşsanız daha iyidir. Öyleyse ben söyleyeyim, siz Sakifede Ensar'a hangi delillerle üstün olup ikna ettiniz? diye buyurdu.
Ömer Kureyş'in diğer kabilelere üstün olması, Muhacirlerin Ensardan daha imtiyazlı olması ve kundan daha önemli, Peygamber (s.a.a)'e herkesten daha yakın olmamızdır. Dedi.
Ali (a.s) şöyle buyurdu. Başka delillerim olduğuna rağmen Ben de sizin mantığınıza göre ve davranışınıza konuşacağım, Eğer siz Resulullah (s.a.a) olan yakınlığınızdan dolayı Ensar'dan daha üstünseniz ve eğer hılafetle asıl Resulullah (s.a.a)'e dan yakınlıksa, hepinizin de bildiği gibi ben bütün Araplardan Resulullah'a daha yakınım çünkü ben onun amcasının oğlu, damadıyım ve iki oğlunun babasıyım.
Ömer verecek cevap bulamayınca biat edene kadar senden ol çekmeyeceğiz. Dedi.
Ali (A.S) şöyle buyurdu: İşlerinizi iyi uydurmuşsunuz Bugün sen ona yardım ediyorsun yarın (hilafeti) sana döndersin Allah'a andolsun senin sözünü kabul etmiyorum, ve onunla biyat etmiyorum.
Çünkü onun benimle biat etmesi gerekir. Sonra millete dönerek, Muhacirler Allah'tan korkun Peygamber (s.a.a) Allah'ın onun hanedanında karar kıldığı saltanat ve kudretini onlardan olmayın. Allah'a andolsun biz ehl-i Beyt bu makama herkesten çok hakkettiğimiz gibi herkesten de layığız. Kendi nefislerinize uymayın, doğru hak yoldan uzaklaşmayın diye buyurdu. Sonra Ali (a.s) biat etmeden evine döndü ve dışarı çıkmadı. hz. Fatime (a.s) vefat ettikten sonra mecbur olarak biat etti.
BAZI SAHABENİN EBU BEKIR'E İTIRAZI
Ebu Bekir halifet makamına yerleştikten sonra, ashabtan bir kısmı Perşembe peygamber (s.a.a) vefa günü hep birlikte mescid'de toplandılar. Ebu Bekir'e nasihat etmeye başladılar. Ebuzer Gaffari Allah'a hamd, sena peygamber (s.a.a)'i andıktan sonra Ebu Bekir'e dönerek şöyle dedi: Ey Eb-u Bekir Hilafet makamın Ali (a.s)'dan olmak Allah ve onun Resülünün emrine itaat etmemektir. Akıllı ve ileri görüşlü bir insan ebedi ahireti geçici
dünya yaşantısına değişmez. Siz bunun benzerlerini önceki ümmetlerden duymuşsunuzdur. Bu hareketiniz, müslümanların zararından. Başka bir semere vermeyecektir. Ey Ebu Bekir ben müslümanların bütün maslahatlarını göz önüne olarak bunları sana söylüyorum, şimdi kabul etmekte özgürsün.
Ebuzer'den sonra salman, Halıd 6. sed, Ali (A.S)ın faziletlerini ve hilafete olan liyakatini anlattılar. Ebu Bekiri bu makamı gasbettiğini söyleyerek korkuttular. Sonra Muhacir ve Ensara dönerek müslümanların mevlasını değiştirmeyin, heveslerinizden dolayı din ve mezhepten aycın oynamayın dediler.
Sonra Halid 6. Sed Ebubekir'e Ensarın seninle biati Ömer'in tahrik ve Evs ile Hazret kabilesinin ihtilafından dolayıdır. Allah'ın rızası ve istedikleri için olmamıştır. Böyle bir biatında değeri yoktur dedi.
Eb-u Eyyup Ensari, Osman b. Huneyf ve Ammar Yasir ayağa kalkarak her biri Ali (a.s)ın faziletlerini bu makama olan liyakatını sayıp onun gazvelerdeki fedakarlık ve cesaretini hatırlattılar. Ebu Beki Ashabın ve Ali (A.S)ın yaranlarının sözlerinin kesirinde kalıp perişan oldu. Mescidden dışarı çıkıp evine gitti ve müslümanlara aşağıda yazıldığı üzere mesaj gönderdi. Şimdi beni istemiyorsanız başkasını hilafet için seçin.
Ömer Ebu Bekirin düşünce ve iradesinin sarsılmış olduğunu görünce onun yanına gitti. Çok sinirli ve perişan bir halde onunla sohbet etti. Yeniden onu mescide getirdi. Milletin yeniden tartışmamaları için Ebu Bekırin iki tarafından da kılıçlarını çekmiş kişilerin etrafında dönmelerini emretti. Kimseyle tartışma izni vermeyin. Ömerin bu önlemi ikinci defa haşmetini büyüklüğünü milletin gözünde büyüttü, artık millet onunla tartışmaya cesaret edemediler.
ALİ(A.S)IN EBU BEKIR'E GETİRDİĞİ DELİL
Merhum Tabersi Ali (A.S)ın Ebu Bekir'e istidlalını ihticac kitabından getirmiştir. Biz aşağıda özetini sunuyoruz.
Hilafet Ebu Bekir'in eline geçtikten sonra millet onunla biat etti. Hz. Ali (a.s) karşısında özrünü örtmek için gizlice onunla görüştü ve şöyle dedi. Ya Ebul Hasan Allah'a andolsun, benim Bu işe hiç bir alaka ve meylin yoktu, kendimi diğerleri karşısında tercih vermiyorum!
Ali (a.s) şöyle buyurdu: Öyleyse seni bu iş için mecbur etti?
Ebu Bekır: Çünkü Resulullah (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum Allah benim ümmetimi sapıklık üzere toplamaz, bende milletin toplandığını gördüm ve Resulullah (s.a.a)'in sözünü yerine getirmeye çalıştım. Eğer bir kişinin karşı çıktığını görseydim bu işi kabul etmezdim dedi.
Ali (a.s) şöyle buyurdu. Peygamber (s.a.a) buyurduğu üzere Allah benim ümmetimi sapıklık üzere toplamak, acaba ben bu ümmetten miyim yoksa değil miyim. Evet dedi.
Ali (a.s) bir grup, Salman, Ammar Ebuzer, Mıkdad, Sad b. İbade gibileri ve Ensardan bir kaç grup senin halife olmanı istemediler, acaba bunlar ümmetten değil miydi? Evet hepsi ümmettendi dedi.
Ali (a.s) öyleyse sen nasıl peygamberi (s.a.a)'in hadisini delil getiriyorsun, kendin de biliyorsun ki bunlar senin hilafetini kabul etmiyorlardı.
Ebu Bekir onların muhalif olmalarından haberim yaktı iş sana erdikten sonra eğer çekilirsem milletin dinden dönmelerinden korktum Ali (a.s) bana söyle bakayım böyle bir işe gelmek isteyenin ne gibi özellikleri olmalıdır? diye buyurdu.
Ebu Bekır Hayrı isteyen, vefalı, yağcılık yapmayan, güzel huylu, adaleti yaymak, kitap ve sünneti bilmeli, zahid, dünya ya düşkün
olmamalı, mazlumun hakkını zalimden olmalı öncü (islamda) ve yakınlığı (peygamber (s.a.a) ve olmalıdır dedi.
Ali (a.s) beni Allah'a and veriyorum ey Ebu Bekir bu saydığın sıfatları kendinde mi görüyorsun bendemi görüyorsun? diye buyurdu.
Ebu bekir bunların hepsini sende görüyorum ya Ebul Hasan dedi.
Ali (a.s) Resulullah (s.a.a)'in davetini ben mi önce kabul ettim yoksa sen mi? diye buyurdu... Sen dedi.
Hazret acaba Beraat suresini müşriklere ben mi iletim yoksa sen mi diye buyurdu. Sen dedi.
Resulullah (s.a.a) hicret ettiğinde ben mi canımı siper ettim yoksa sen mi buyurdu. Sen dedi.
Ali (a.s), kadir Hum Peygamber (s.a.a)'in hadisine göre ben mi müslümanların mevlası oldum yoksa sen mi? Sen dedi. buyurdu. Zekat ayetinde
Allah'ın ve Resulünün velayetiyle gelen velayet benim içimidir yoksa senin için mi? Senin içindir diye arz etti.
Peygamber (s.a.a)dan olan menzilet hadisi, ki benim menziletim Harun'un Musa'ya olan menzileti gibidir, benim hakkımda mıdır yoksa senin hakkın da mı? Diye buyurdu. Ebu Bekir senin hakkındadır dedi.
Ali (a.s) Acaba Resulullah (s.a.a) mübahele gününde, beni ve ahalim ve çocuklarınla müşriklerle mübahele (Hıristiyan) için götürdü yolsa senin ahali ve çocuklarını mı götürdü? buyurdu. Sizi götürdü dedi.
Acaba Tathir ayeti benim ve ehlim için mi nazil oldu yoksa sen ve senin ehlin için mi? buyurdu.
Ebu Bekir sen ve senin ehlin için dedi.
Kesa' gününde Resulullah (s.a.a) benim, ehlim ve çocuklarım için mi dua etti yoksa senin için mi? buyurdu. Sen ve senin ehlin için arz etti.
(Suresinin) sahibi ben miyim sen misin? buyurdu. Ebu Bekir elbette sensin dedi.
Ali (a.s), uhud gününde Asuman'dan yiğit olarak nida edilen sen misin yoksa ben mi? Elbette sensin dedi.
Acaba hayber Resulullah (s.a.a) sancağını eline verip Allah onun vesilesiyle (Hayber kalesini) fethetti sen miydin yoksa ben miydim? buyurdu. Elbette sendin arz etti.
Acaba Amr b. Ebduvud'u öldürerek Resulullah (s.a.a) ve müslümanlardan gamı sen mi kaldırdın yoksa ben mi? buyurdu. Sen dedi.
Acaba Resulullah (s.a.a) kızı Fatime (a.s)'la evlenmesi ve Allah'ın onu asumanda evlenmesi için seçtiği kişi sen misin ben miyim? diye buyurdu Eb-u Bekır sensin dedi.
Ali (a.s) şöyle buyurdu: Peygamber (s.a.a)in torunu ve (reyhanesi) Hasan ve Hüseynin babası ben miyim? ki Peygamber (s.a.a) onlar hakkında cennet gençlerinin efendisi ve babaları onlardan daha faziletlidir, yoksa sen misin? sensin arz etti.
Acaba, cennette iki kanadıyla meleklerle beraber uçan (cafer-i Tayyar'in kardeşi sen misin yoksa ben mi? diye buyurdu. Senin kardeşindir dedi.
Ali (A.S) Resulullah (s.a.a) kaza ilminde ve *** da kastettiği kişi *** ben miyim sen misin? buyurdu. Ebu Bekir sensin dedi!
Ali (a.s), Resulullah (s.a.a)'in ashabına Emir-el Muminin diye hitab edilmesini istediği kişi ben miyim sen misin diye buyurdu. Ebu Bekir tabı ki sen dedi.
Resulullah (s.a.a)e ben mi daha yakınım yoksa sen mi? diye buyurdu. Sensin arzetti.
Ali (a.s) Resulullah (s.a.a) Kabe'deki putları kurmak için, seni mi omuzlana aklı yoksa benimi buyurdu. Seni diye arz etti.
Resulullah (s.a.a) dünyada ve ahirette sen benim ***ın sahibisin diye buyurduğu kimse sen misin ben miyim? buyurdu. Senisin dedi.
Peygamber (s.a.a) kapılarını kapatılmasında, bütün ashabın kapatmasını emrettiğinde benim kapımı açık bıraktı senin kapın mı? buyurdu. Ebu Bekir senin kapını.
Ali (a.s), arka arkaya, Resulullah (s.a.a)'in kendi hakkında buyurduğu faziletleri saydıkça Ebu Bekir tasdik ediyordu. Sonra, öyleyse neye karıp bu makam gasbettin?
Buyurdu: Ebu Bekir ağlamaya başladı, ve ya Ebul-Hasan ban bugün kim için fırsat ver bu koru üzerinde düşüneyim dedi sonra hazretin huzurundan ayrılıp kimseyle konuşmadı, Akşam olup uyuyunca
Resulullah (s.a.a)'i rüyasında gördü ki ondan yüz çeviriyordu. Ebu Bekir ya Resulullah (s.a.a) emir mi buyurdun yerine getirmedim? dedi. Allah'ın ve Resulünun sevdiği kimse düşman olup hakkı sahibine vermedin buyurdu. Ebu Bekir bu işin ehl-i kimdir? dedi. Seni azarlayan Ali (a.s) dir dedi. Ebu Bekir ona iverdim ya Resulullah dedi ve bir daha hazreti görmedi.
Sabah erkenden Ali (a.s)ın huzura giderek rüyasını anlatıp Ya Ebul Hasan elini uzat biat edeyim dedi. Ali (a.s) elini uzattı Ebu Bekir elini çekerek biat etti. Sonra mescid de gidip rüyasında gördüklerini kendi aralarındaki sohbetlerini anlatacağım ve bu makamdan el çekerek sana teslim olduğunu söyleyeceğim dedi!
Ali (a.s) evet (çok iyi) dedi.
Ebu Bekir hazretin huzurunda ayrılmıştı, rengi değişmiş kendini azarlayarak Ammar birlikte gederken Ömer'le karşılaştı Ömer ne oldu Allah'ın halifesi? dedi.
Ebu Bekir olayı anlattı. Ömer seni Allah'a ant veriyorum Ey Resulullah (s.a.av)in halifesi Ben-i Haşim'in sihirli hilesine aldanma, güvenme bu onların ilk sihirleri değil. (Bu işleri çok yapıyorlar). Ömer o kadar konuştu ki, Ebu bekir aldığı karardan vazgeçip tekrar hilafet makamına yöneldi.
---------------------------
- Bu kitabın Beşinci kısmında Bu şuranın doğru olmadığı ve katıllığı için uzun bir şekilde sohbet edilecektir.
- Şerh-i Nehc-ul Belaga ibn-i Ebil Hadid c.1 s. 153 Muaviye'nmin Emir-el Muminin (A.S)'a yazdığı mektuba müracaat ediniz.
- Bazıeri; ömerin kapıyı yakmaları için çok cıppı toplamalarını emrettiğini, Ev oturanları tehdit ettiğini ki eğer dışerı çıkmazlarsa evi yakacağını söyledi. Fatime
(A.S) evin kapısına gelip şöyle buyurdu: Ey Hatab'ın oğlu bizim evimizi yalınaya mı geldin? Evet, evden dışarı çılıp halıfeyle biyat etmezseniz yakacağım dedi.
(Akd-il ferid cuz. 30 s. 63)
Hafıs ibrahim-i Mısri ömeri övmek anacıyla şöyle diyor:
(Şiirin özeti şüyledir: Ümer'den başkası Adnan kabilesinin benzersizi hamisizi, Aliye biyat etmezsen evini yakacağım dıyemezdi. Peygamberin kızı o evde olduğu halde.
- şerh-i Nehc-ul Belaga ibn-i Eb-il Hadıd c. 1 s. 134.
- Şu noktaya dikkat çekmek istıyorum ki Ali (a.s)ın Ebu Bekir'e delil getirmesi cidal yokuylaydı. Yani muhalef karasında kabulettiği musellem olan şeyler üzerindendi ki onun mahkum olmasına sebep olmuştur. Yoksa şüra ve icma'nın her nekadar da mümkün olmasada, hak icma dahi olsa, Peygamber (s.a.a)in hakfesini seçmeye hakları yoktur. Bu Nasıl ki Peygamber (s.a.a)i Allah seçti. Beşinci bölümde bu konuya geniş derak yerlerceğiz.
- İhtıcac c.1. s. 157-184.