EHL-İ BEYT MEKTEBİNDE PEYGAMBERLİK İNANCI
Feyz KAŞANİ(r.a)
Peygamber Resullerin Gerekliliği
Tüm varlıklardan yüce olan bir yaratıcının var yaratıcımız olduğu kesin akli delillerle sabittir. Ancak insanlar O'nu göremez ve O'nunla direkt bağlantı kuramazlar. O halde, O'nun elçileri olmalıdır. Bu elçiler, O'nun tarafından birtakım açıklama ve beyanlarda bulunurlar; Allah ile kulları arasında aracıdırlar. böyle bir İlah’ı göremiyor ve onunla direkt bir bağlantı kuramıyorlar. O halde Allah’ın elçileri de vardır. Bu elçiler Allah tarafından bir takım açıklama ve beyanlarda bulunuyorlar. Allah ile kulları arasında aracıdırlar. Allah’tan alırdinleiyor, kullarına iletiyorlaer. Allah’tan öğreniyor, kullarına öğretiyorlaer. Allah’tan aldıklarğı öğretiler ışığında insanları yararlarına faydalı ve maslahatları olan şeylere hidayet ederleriyorlar.
İnsanlara her zaman Allah’ın kullarına iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran bu kimseler, Allah’ın nebiler ve insanlar arasından seçtiği kimselerdir. Bunlar, Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmış, hikmetiyle eğitilmiş kişilerdir. deplenip hikmetiyle gönderilenlerdir. Hal ve durumlarında insanlardan farklı, ama yaratılış ve fizikte terkipte onlar gibidirler. Aksi takdirde, insanlardan tümüyle farklı olupr, onlarla hiç bir ilişki kuramaz, ve onlarla önderlik asla ünsiyet edinemezlerdi.
Allah-u Teala da şöyle buyuruyor:
"Onu (Peygamber’i) eğer bir melek kılsaydık, elbette erkek (suretinde bir melek) kılardık ve mutlaka onların giyindirdikleri şeyi ona da giyindirirdikkuşkulandıkları şeylerle kuşkulandırırdık." (1)
Peygamber Nebiler Mucize Göstermelidirler
PeygamberNebilerin Allah’tan bir takım ayet ve mucizeleri de olmalıdır ki, getirdikleri dinlerinin Âalim, Kkadir, Ggafûir ve mMuntakim olan Allah’ın dini olduğuna yakin edilsin. Böylece şekki olanlar, onların makam ve mevkisini idrakderk edebilsin ve insanlar onlara itaat ve huzu içinde olsunlar ve şekki olanlar onların makam ve mevkisini derk etsin.
Nasıl ki itekim insanların ihtiyacı olduğundan dolayı Allah’ın dünya yaşantısı için bir inayeti (yağmur, rahmet vb.) olmalı, mesela insanların suya olan ihtiyaçlılarının temin edilmesi için dır. Ggöktenler yağmur yağdırmalıdır,. aynı şekilde Böylece insanların kendilerinin dünya ve ahiret saadetlerini , salah ve saadetini bildiren kimselerdein de varlığı gereklidir. mustağni değillerdir. Evet; insanlara gözleri üzerinde zaruret olduğundan değil, güzelsadece süs olsunlar diye kaş yapan ve ayakların altında yere basıldığında dokunmayan çukur yaratan Allah, bütün âalemler için zorunlu olan bir rahmetin varlığını ihmal eder mi?! Oysa ahirette gerçekleşen hayır ve esenlikler ona bağlı olduğu gibi dünyada olan bir çok acil faydalar da bu rahmetin varlığındadır. İnsanlara duyu organlarını veren ve onların hata şek ve yanılışlıkmalarını düzelten bir de ruh yaratan Allah, hiç onları şek, hayret ve daelalet içinde bırakır mı?! Onları şek ve şüphelerini giderecek bir hidayetçiden mahrum kılar mı?!
Allah-u Teala şöyle buyuruyor: "Andt olsun, biz peygamberlerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik."(2)
"O, ümmîiler içinde kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamberi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içindey idiler."(3)
Peygamber ve Nebinin Sıfatı
NPeygamber;bi, sertlik, kötü huyluluk, haset, cimrilik, soyu bozukluk olmak, kadınsılık, hünsalık, körlük ve topallık gibi her türlü ayıp, kusur ötü ve eksikliklerdten münezzeh olmalıdır.
Mâsum Olmak
Peygamber, Nebi bilerek veya bilmeyerek işlenilen her türlü günahlardan maâsum olmalıdır. Böylece insanlar ondan kaçmaz ve ona isteyerek itaat ederler. Peygamber Nebi nasıl günah işleyebilir ki? Oysa günahın temellerinde dört şey yatardir: Hırs, haset, gazap ve azgın şehvet. Peygamber Nebi ise bu sıfatlardan uzak olmalıdır.
Peygamber, Nebi dünyaya düşküntamah eden birisi olmamalıdır. Zira dünya malı onun eli altındadır ve o Müslümanların hazinedarı ve beytülmalin sorumlusudur ve dünya malı onun eli altındadır;. Oo halde, dünyaya tamah eden olmamalıdır.
Aynı şekilde hasut (haset eden) dee olmamalıdır. Zira insan, kendinden üstün olana haset eder. Halbuki ondan üstün kimse yoktur.
PeygamberNebi, Allah’ın ve hudutlarının uygulanması ikamesi dışında hiç bir şey için gazaplanmamalıdır.
PeygamberNebi, şehvetlerine uymamalı ve dünyayı ahiretine tercih etmemelidir. Zira Allah ona, hem dünyayı ve hem de ahireti sevdirmiştir. O, dünyaya baktığı gibi, ahirete de aynı gözle bakar. Çirkin bir yüzü güzel bir yüze, tatsız bir yemeği tatlı ve güzel bir yemeğe, kaba ve haşin bir elbiseyi yumuşak bir elbiseye, fani ve yok olucu dünyayı ebedi ve baki bir nimete tercih eden birini gördün mü hiç? Dolayısıyla, Nitekim Hişam b. Hakem de imamın masum oluşu hakkında şöyle demiştir: Kur’an ve hadislerde enbiya ve vasilerine bir günah isnat edilmişse, onun ayrı bir anlamı vardır. Nitekim Ehl-i Beyt’ten nakledilen bir çok hadislerde de yer aldığı üzere peygamberler ve vasileri Allah’ın itaatinde fenaya erişmiş olduklarından zaruret olmadıkça onların bir takım mubahlarlamübahlarla meşgul olmaları onlar için günah sayılmaktadır. Öyleyse Allah’ın seçkin ve en hayırlı kulları hakkında böyle bir inanca sahip olmalıyız.
Peygamber ve Nebilerin Makamı
PeygamberlerNebiler, meleklerden üstündürler. Bu yüzden Allah, meleklere Adem (a.s)’a secde etmelerini emretmiştir.
"Gerçek şu ki Allah Adem’i, Nuh’u, İbrahim âailesini ve İmran âailesini âalemler üzerine seçti." (4)
Resulullah (s.a.a) da şöyle buyurmuştur:
"Ey Ali, Allah-u Teala mürsel peygamberleri mukarrepb meleklerden üstün kılmıştır. Beni de bütün nebi ve mürsel (peygamber)ler)den üstün kılmıştır. Ey Ali, üstünlük benden sonra da sana ve senden sonraki imamlara aittirözgüdür."(5)
Peygamber ve Nebilerin Sayısı
PeygamberNebiler yüz yirmi dört bin kişidir. Hakeza vasileri de yüz yirmi dört bin kişidir. Zira her peygambernebinin Allah'ın seçtiği bir de vasisi vardır. Hepsi de Allah indinden hak ile gelmişlerdir. OnlarınŞüphesiz ki sözleri Allah'ın sözüdür;, emirleri Allah'ın emri, onlara itaat Allah'a itaat ve onlara muhalefet Allah'a muhalefettir. Onlar, sadece kendilerine vahyedileni söylerler.
Ulu'l- Azm Peygamberler
Ulü'l-Azm Peygamberler (PeygamberlerNebilerin büyükleri) ise beş kişidir. Bunlar, işlerin merkezi ve şeriat sahipleridir. Uluü'l- Azm olan peygamberler şunlardır: Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Ppeygamberimiz Muhammed. Hz. Resulullah, da diğer dört ulüu'l- azm peygamberlerin üstünü ve sonuncusudurhatemidir. Ondan sonra artık peygamber gelmeyecektiryoktur;. onun Ggetirmiş olduğu din ve şeriat de değişmeyecektir.
"Ancak o, Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur." (6)
"Hayır! Oo, hakkı getirmiş ve gönderilen (peygamber)leri de doğrulamıştır. Hiç tartışmasız, siz acıklı azabı tadacaksınızdır." (7)
"Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır." (8)
Allah-u Teala, Muhammed (s.a.a) ve onun vasilerinden (a.s) daha faziletli bir kimse yaratmamıştır. Allah'ın en çok sevdiği kimseler, onlardır. Allah-u Teala, peygamberlerden nebilerden söz alıp onları kendi nefislerine karşı şahitler kıldığında ve "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorarak diğinde onlar dan ikrar aldığında, "Evet şahit olduk" demişlerdi.
İşte o zaman Allah'a ilk inananlar, ve tasdik edneler de onlardır. Allah-u Teala, daha sonra Hz. Muhammed’in nurunu zZer âaleminde diğer peygamberlere nebilere gönderdi. Nitekim şöyle buyuruyor: "Bu, önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır." Böylece diğer peygambernebiler onun ümmeti oldu. Allah-u Teala, peygambernebimiz Muhammed (s.a.a)'i Zer âalemindeki ikrarda yer aldığı mertebeye göre diğer peygambernebilerden üstün kıldıihsanda bulundu. Allah-u Teala, her şeyi Muhammed (s.a.a) ve Ehl-i Beyti için yarattı. Onlar olmasaydı, yer ve gökleri yaratmazdı. Cennet ve cehennemi, Adem ve Havva'yı, hiç bir melek ve yaratığı eşyayı var etmezdi. Allah'ın rahmeti onların üzerlerine olsun.
Resulullah'ın Sireti Nübüvvetinin Delilidir
PeygamberNebimiz Muhammed'in (s.a.a)'in halini gören, onun ahlakı, davranışlarıfiil, ahvalidurumu, adabı, aâdetleri, seciyyesi, siyaseti, mMüslümanlar arasında düzen ve kaynaşma vücuda getirmesi, insanları Allah'a itaate sevk etmesi, zor sorulara sağlamilginç cevaplar vermesi, insanların maslahatı hususunda güzel tedbirleri olması, alim ve fakihlerin ömürleri boyunca inceliklerinin derkinden aciz olduğu şer’îi meselelerie çok güzel bir şekilde işaretle açıklaması etmesi ve benzeri konularla ile ilgili haberleri okuyan duyan dinleyen herkes, bütün bunların beşerîi güç sahasının dışında kaldığını ve iİlahîi bir güç ve kuvvetin yardımıyla oluştuğunu tasdik edecektir. Bütün bunlar hususiyetler, yalancı ve şüpheci bir kimsedler bir araya gelemeziçin bir anlam taşımamaktadır. Kısacası; Peygamber'in durum ve davranışı, onu kesin bir şekilde doğrulamaktadır.
Resulullah'ı gören bir bedevi şöyle dedi: "Allah'a andolsun ki bu yüz, yalan söylemez." Kaldı Halbuki, bu bedevi sadece onun bazı özelliklerini görünce böyle demüiştüi. Bu durumda, sürekli onunla oturup kalkan ve tüm davranış ve ahlakını müşahade eden bir insan ne derdi?
Allah-u Teala, ona bütün bu güzellikleri ihsan etmişti. Halbuki o, ilim okumamış, kitap mütalaa etmemiş ve ilim talep etmek için asla sefere çıkmamıştı.
Üstelik, en cahil Araplar arasında yetim, zayıf ve öksüz biri olarak büyümüştü. O halde diğer ilimler bir yana, o fıkıh ve hukuk ilmini, adab ve güzel ahlakı nereden öğrendi?!. Bunların yanı sıra Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve nübüvvetin özelliklerinden olan diğer derin bilgileri de biliyordu. Açıktır ki, bütün bunları vahiy yoluyla biliyordu. İlahîi bir yardım görmeyen beşer, bütün bunları tek başına becerip bilebilir miydi?
Bunlar yalnız başına, onun Allah tarafından gönderilmiş olan bir peygamber olduğunu ispatlamak içinta yeterdi.
Oysa Resulullah (s.a.a), bilinçli bir insanın şekkedemeyeceği bir çok mucizeler de göstermiştir.
Örneğin; ayın ikiye yarılması, parmakları arasında su çıkması, az yemek ile bir çok insanı doyurması gibi vb. sayılamayacak kadar mucizeler...
Bu mucizelerden biri de kıyamete kadar baki kalacak olan Kur'an-ı Kerim’dir. Kur'anı Kerim, insanların en belâgatlıbelağatli ve fasih konuşanlarına meydan okuyarak, şek ediyorlarsa, Kur'an'ın veya on suresinin ya da bir tek suresinin bir benzerini getirmelerini söylemiştir..
" De ki: "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, onun bir benzerini getiremezler."(9)
Kur'an, onlaraı meydan okuyarakaciz bırakmak için böyle söylemiş ve onlar da bundan aciz kalmışlardır.
Dolayısıyla bundan vazgeçmişlerdir, ama kendilerinin öldürülmesi ve çocuklarının esir alınması pahasına da olsa Kur'an’la savaşmaya kalkışmışlardır. Fakat, bütün çabalarına rağmen Kur'an'ın güzellik ve fesahatine bir gölge düşüremeyince, bu kez; dönüp "Böylece bu, yalnızca aktarılarak öğrenilen bir büyüdür."(10) Veya: "Bu süregelen bir büyüdür." (11) demeye başlamışlardır.
Kur'an'ın belâagat dışında da bir takım mucize olan yönleri vardır ki biz Kur'an'ın o yönlerini "İlm'ul- Yakîin" adlı kitabımızda detaylı bir şekilde zikretmişizdir."(12)
Kur'an, Allah'ın kelamı, vahyi, sözü ve kitabıdır.
"Batıl, Kur'an’ın onun önünden de, ardından da gelemez. Çünkü o, Kur'an hüküm ve hikmet sahibi çok övülen (Allah) tarafından indirilmiştedir." (13)
"Şüphesiz, bu, gerçek bir olayın haberidir." (13)(14)
"Hiç şüphesiz, o (Kur'an), "hak ile tan batılı" birbirinden ayırt eden bir sözdür;. oO, bir şaka değildir."(15)
Kur'an'ı buyuran, indiren, gözeten ve koruyan da Allah'tır. Kur'an baştan sona haktır. Muhkem ve müteşabih tüm ayetlerine iman ediyoruz. VÖzel ve genel nitelikli ayetlerine, vaa'd ve vaîidine, umum ve hususuna, nâasih ve mensuhuna, kıssa ve haberlerine inanıyoruz. Kullardan hiç birisi onun bir benzerini getiremez.
Peygamberin Nebinin Tüm Getirdikleri Haktır
PeygamberNebimiz, Muhammed (s.a.a)'iın getirdiği her şey, şüphe edilmeyen apaçık bir haktır. İnandıktan sonra ondan bir şeyi inkâar eden kâafir olur.
Miraç
Peygamberin (s.a.a)’in hakkında vuku bulan hak şeylerden getirdiği hak şeylerden biri de miraçc olayıdır.
"Kulunu geceleyin bir gece Mescid-il Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren o Allah yücedir. O, işitendir, görendir."(16)
"Sonra yaklaştı; derken sarkıverdi de . Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha da yakın oldulaştı."(17)
Resulullah (s.a.a), miraçtcdan döndükten sonra miraçc olayınının mahiyetini açıklayan doğrulayıcı bir takım olayları haber vermiştir.
Resulullah (s.a.a), tüm insanlara gönderilmiştir.
"Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı (korkutucu) olarak gönderdik."(18)
O; insanlar, ve ccinler ve, tüm varlıkların peygamberidir.
"(Cinler dediler ki:) Ey kavmimiz! Allah'a davet edene icabet edin ve ona inanınman edin."(19)
Resulullah (s.a.a), peygamberlerin en nebilerin büyüğü olduğu gibi, vasileri de vasilerin en hayırlısıdır; ve kitabı da kitapların en değerlisidir;. dKur'an'ı kıyamete kadar Hak Teala koruyacaktır. Resulullah'ın dini, dinlerin en hayırlısıdır ve . Ddiğer tüm dinleri nesh etmiştir;. üÜmmeti, de ümmetlerin en hayırlısı ve vasat olanıdır. Nitekim Allah-u Teala şöyle buyuruyor:
"Böylece biz sizi vasat bir ümmet kıldık ki, siz insanlara şahit (ve örnek) olmasınız, için vasat bir ümmet kıldık. Peygamber de size üzerinizde bir şahitd olsun."(20)
"Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz…."(21)
Dipnotlar
-------------------------------------------------------
(1)- En’am/ 9.
(2)- Hadid/25.
(3)- Cuma/2.
(4)- Âl-i İmran/33.
(5)- İkmal’ud- Din, c. 1, s. 254, h. 4. Hadis.
(6)- Ahzab/40.
(7)- Saffat/37-38.
(8)- A'raf/157.
(9)- İsra/88.
(10)- Müddessir/24.
(11)- Kamer/2.
(12)- İlm'ul- Yakin, c. 1, s. 483 - 486.
(13)- Fussilet/24.
(14)- Âl-i İmran/62.
(15)- Tarık/13-14.
(16)- İsra/1.
(17)- Necm/8-9.
(18)- Sebe/28.
(19)- Ahkaf/31.
(20)- Bakara/143.
(21)- Âl-i İmran/110.