Bu şanı yüce imamın değer ve azameti yazıya sığmaz. İmam Cafer Sadık'ın (a.s) ne derecede bir âlim ve nasıl mükemmel bir arif olduğu hususunda şu kadar yeter ki, İmam'ın özel öğrencilerinden olan yalnız "Cabir b. Heyyani Sufî"nin İmam'dan kaydettiği çeşitli ilimler beş yüz risaleyi içermektedir. Bakın, sadece bir öğrencisi bu kadar ilim toplayıp yazabilmişse, diğer öğrencilerinin, ashap ve izleyicilerinin duyup topladıkları ilimler ne kadar olur varın siz düşünün?!
İmam Cafer Sadık (a.s) kendi asrının vasisi ve imamı olduğu gibi dini bilimlerin filozofu ve Kur'ân nurlarının da kaynağıydı. Abdullah b. Abbas diyor ki: İlim on kısma bölünmüştür. Dokuzunu sadece Emirü'lMüminin Ali biliyor, geri kalan bir kısmını da Emirü'lMüminin Ali herkesten daha iyi biliyor. Şimdi biz diyoruz ki, Emirü'lMüminin Ali'nin ilmi, İmam Cafer Sadık'a gelinceye kadar sürekli artmıştır. İmam Sadık hazretleri bu ilimlerin tümüne sahipti.
Şeyh Abdurrahman Selemî, "Tabakatu'lMeşayih" adlı kitabında şöyle diyor:
"İmam Cafer Sadık, bütün bilginlere üst gelmiştir. O, dinde yüce bir ilme, dünyada büyük bir zühde, nefsanî istekler karşısında mükemmel bir takvaya ve hikmette kamil bir bilgiye sahipti."
Tasavvuf erbabının önderi ve tarikat önderlerinin öncüsü olan "Eba Zeydi Bestamî" diyor ki:
"Doksan dokuz mükemmel üstada hizmet ettim; ama eğer İmam Cafer Sadık'ı görmeseydim, imansız ölürdüm..."
İmam'ın yüceliğini bununla mukayese ediniz.
Allâme Dimyerî, "Hayatu'lHeyevan" adlı kitabında şöyle rivayet ediyor:
"Müçtehidimiz Ebu Hanife Numan b. Sabit diyor ki: Rabi' ile birlikte İmam Cafer Sadık'ın huzuruna girdim. İmam bana, 'Sen kıyasla mı amel ediyorsun?' buyurdu. Ben, evet dedim. Bunun üzerine İmam, 'Kıyas yapma; ilk kıyas yapan İblis'tir. İblis, ben Adem'den daha üstünüm; beni ateşten ve onu ise topraktan yarattın, dedi.' buyurdu."
"Ebu Hanife diyor ki: İmam benden birkaç soru sordu. Fakat ben bu sorulara cevap veremeyince meseleyi kendisi açıkladı ve sonunda buyurdu ki:"
"Başta dört su vardır: Birincisi ağızda, ikincisi gözde, üçüncüsü burunda ve dördüncüsü ise kulaktadır. Eğer kıyas edecek olursak bu dört suyun tadının bir olduğuna hükmetmemiz gerekiyor; çünkü hepsinin kaynağı birdir. Fakat bu dört suyun tatlarının farklı olduğunu görmekteyiz. Örneğin ağızdaki su tatlı, gözdeki su ekşi, kulaktaki su acı ve burundaki su ise tuzludur..."
Eba Zeydi Tayfuri Bestamî'ye eğitim veren İmam Cafer Sadık'tır. İmam Sadık da babası İmam Muhammed Bâkır'dan eğitim almıştır. Emirü'lMüminin Ali'ye kadar da böyledir (oğul babadan eğitim almıştır). İmam Cafer Sadık'ın, dedesi "Kasım b. Muhammed"den eğitim aldığı rivayeti akla ve nakle ters düşmektedir. Kasım b. Muhammed'in âlim ve faziletli bir pir olduğu bir gerçektir; fakat nübüvvet ilminin mirasçısı olan İmam Cafer Sadık'ın, İmam Muhammed Bâkır varken imam olmayan birinden eğitim almış olması kesinlikle aklın muhakemesi ve naklî delillerle bağdaşmaz; çünkü Ehlibeyt İmamlarının kendileri zahirî ve batınî ilimlerin mirasçılarıdırlar...
İmam, o kadar geniş ve derin ilim ve hikmet okyanusuna sahip olmasına rağmen, zamanın hakimleri ve asrının zalimleri o hazretin imamet ilimlerinin nurlarının yayılmasına engel oluyorlardı. İşte bu nedenle de ilim ve feyizleri yalnız evlâdına ve özel izleyicilerine has dar bir çerçevede kalmıştır.
source : tebyan