Evlilik, eşlik etmek ve çocukların işlerine teveccüh etmek, dünyevi olumlu etkilerinin yanı sıra insan için ilginç manevi etkiler de vücuda getirmektedir.
İslâm’ın tertemiz kültüründe eş ve çocukların maddi ihtiyaçlarını temin etmek için çalışmak, büyük bir ibadettir. Allah-u Teâlâ yolunda cihat etmek ile eşit sayılmıştır. Öyle ki Masum’dan şöyle rivayet edilmiştir:
“Helal yoldan ailesinin geçimini temin etmek için çalışan kimse, Allah-u Teâlâ yolunda cihat eden kimse gibidir.”[1]
Kadın ve çocuklarının hakkına riayet etmek, onların manevi işlerine teveccüh etmek, kadının eşinin hakkına riayet etmesi ve annenin çocuğu üzerindeki hakkı oldukça zor ve ağır bir iştir. Hakikatte Hak Teâlâ’nın emirlerini icra etmektir. Onların geçimlerini temin etmek için çaba göstermek, hem ibadettir, hem de insan için uhrevi sevap ve mükâfata neden olmaktadır.
Salih bir nesil yetiştirmek, topluma yararlı salih ve layık çocuklar teslim etmek, oldukça önemli bir konudur ve Hak Teâlâ’nın rızayetine neden olmaktadır.
Evi ve ev halkını bozulmaktan ve bozmaktan uzak tutmak, kadın ve çocuklarının gelişim, terbiye ve tekâmül ortamını sağlamak, en önemli işlerden biridir. Allah’a ibadet ve kulluk türünün en iyisidir.
Dördüncü İmam (a.s) hikmetli bir sözünde şöyle buyurmuştur:
“Kim eşi ve çocukları için maddi ve manevi tam bir sofra sererse, diğerlerine oranla Hakk’ın hoşnutluğuna daha yakın olur. [2]
Velhasıl, toplum, evin meyvesi ve ürünüdür. Bir milletin Avukatı, bakanı, cumhurbaşkanı ve işçi ve memurlarının kökleri evde ve ailededir. Onların asıl terbiye ve şekillenme kaynakları evde ve evin yöneticilerindedir. Aile de tıpkı bir toprak gibidir. Eğer toprak hak ve hakikatten uzak bir toprak olursa, gül ve sümbülü olmayan kurak bir çöl haline gelir. Ama eğer toprak hak ve hakikate bağlı olursa, o topraktan gül ve sümbül beklentisi içinde olmak makul ve mantıksal bir beklentidir.
İnsanın mutluluğu ve şekaveti, ilk aşamada anne babasından kendisine intikal etmektedir. Eğer anne ve baba çocuğunun saadete ermesi hususunda çaba gösterirse, büyük bir ibadete koyulmuş olur ve evliliğin ebedi menfaatlerinden nasiplenir. Ama eğer şekavet etkeni olurlarsa, evliliğin temiz ağacından nasiplenmemiş olurlar. Hatta kendi elleriyle kendi zarar sofralarını seçmiş olurlar. Bu yüzden yüce İslâmi rivayetlerde Allah-u Teâlâ Resulü’nden şöyle nakledilmiştir:
“Mutsuz kimse annesinin karnında mutsuzdur. Mutlu kimse de annesinin karnında mutludur.”[3]
Büyük şair Kelim Kaşani’nin dediği gibi: “Testiden, içinde var olan şey sızar.”
Çocuğun varlık testisine anne ve babası ne dökmüşse, çocuğun kalbini, duyu organlarını, sinirlerini ve beynini hangi konularla şekillendirmişse ve hangi programlara yönlendirmişse çocuk o şekilde gelişir.
-----------------------------------------------------------------
[1]- Bihar, c. 101, s. 72
[2]- Bihar, c. 101, s. 73
[3]- Bihar, c. 5, s. 157