Sizler, size emanet edilenden dolayı sorumlusunuz. Unutmayın Çocuklarınız Size Bir Emanettir.
Bismillahirrahmanirrahim
1. Kaf, Ha,Ya, Ayn, Sad.
2. Bu, Rabbinin Zekeriyya kuluna olan rahmetini, bir anıştır.
3. Bir zaman, Rabbine gizli bir seste yalvarmıştı.
4. Demişti ki: “Ey Rabbim! Gerçek şu ki, benim kemik(im) gevşedi, baş(ım) bembeyaz alev aldı (saçlarım ağardı) ve sana (ettiğim) dua ile ise hiçbir zaman mutsuz olmadım, ey Rabbim!
5. Ben bu hâlimle, arkamdan yerime geçecek olan akrabalardan endişeliyim. Karım da kısır bulunuyor, onun için bana bir dost ver!
6. Ki hem benim mirasçım, hem de Yakup ailesinin mirasçısı olsun. Hem de hoşnutluğuna onu kavuştur Rabbim!
7. Allah, “Ey Zekeriyya! Haberin olsun, biz sana Yahya adında ve bundan önce kendisine hiçbir adaş yapmadığımız bir oğul müjdeliyoruz.” dedi.[1]
İyi Bir Annenin Çocuğu Üzerindeki Etkisi
İyi bir annenin çocuğu üzerinde büyük ölçülerde tesir ettiğinde şüphe yoktur. Çocuk yetişkin bir birey olduğu zaman bile, annenin eylem ve sözleri hâlâ çocuk üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Birçok insan annelerinin manevî makamlara yükselmelerindeki ve tekâmül göstermelerindeki rollerini vurgulamış, bunu yadsımamışlardır. Büyük Şia hakîmi Şeyh Murteza ENSARÎ, annesinin vefatı üzerine şiddetli şekilde ağlamıştı. Öğrencilerinden birisi “Âlim birisine annesinin ölümü için bu derece ıstırap çekip, gözyaşı dökmek yakışır mı?” diyerek kınar hocasını. Şeyh ise öğrencisine cevaben, “Öyle görünüyor ki sen annenin Allah katında yüce dereceler getiren razılık makamından bihabersin. Annem bana uygun terbiyeyi verip, benim için pek çok zorluğa göğüs gerip, bu merhaleye gelmeme yardımcı olmuştur. Bana verdiği terbiyeyle tekâmülümün yolunu açmış, ilimde yüksek mertebelere gelmemi sağlamıştır.” buyurur.
Nehcü’l-Belâğa’nın derleyicisi Seyyid Razî annesi öldüğünde çokça yas tuttu. Onun için yazdığı şiirde şöyle diyordu:
“Ah Anneciğim! Kederli gözlerimden dökülen yakıcı gözyaşı damlacıklarım belki kalbimdeki hüzün dağını eritir, yok eder ümidiyle, ayrılığından ağlıyor, göz yaşı döküyorum.”
“Ah Anneciğim! Sen yabancı ellerde mahpus olduğunda salıverilmen için sahip olduğum her şeyi feda edebileceğim kıymetli bir mücevher ve paha biçilmez bir inci gibisin. Fakat eyvah, eyvah ki, ölüm seni elimden aldı ve ölümcül pençelerden geriye senden hiçbir şey kalmadı bana.”
“Ah Anneciğim! Dünyadaki tüm anneler senin gibi erdemli ve fazilet sahibi olsaydılar, gerçekten çocuklar babalarının varlığını arzulamazlardı.”
“Ah Anneciğim! Her şey şahit ki, sen şerefli ve yüce bir kadınsın; çünkü sen topluma terbiyeli ve erdemli çocuklar kazandırdın...”[2]
İyi Bir Annenin Vasıfları
İyi bir annenin ilk etapta göze çarpan, seçkin bazı vasıfları vardır. Bunların inanan her insanda olması güzeldir; fakat annelerin bu özellikleri çocukları üzerinde de etkili olacağından, bu özelliklerin onlarda bulunması çok daha önemlidir. Zira anneler çocukları üzerinde büyük bir tesir gücüne sahiptir. Bir bebek dünyaya geldiğinde, dış dünya hakkında hiçbir görüşü, deneyimi yokken; hayata, dış dünyaya bakış açısı büyük ölçüde annesi vasıtasıyla şekillenecektir. Davranışı, tavırları; ister dinî yönlü olsun, ister farklı yönlerdeki düşünce yapısı, olaylara bakış açısı, hayatında hedeflediği şeyler annesinden aldıkları ile şekillenecek, gelişecektir. Birey er-geç olgunlaşacak, kendine özgü düşünceleri olsa bile, yolun başında kendisine verilenler kafasının içinde sürekli ve sağlam bir biçimde yer edecektir.
Vasıflarıyla anne, çocukları için örnek alınacak birisi olmalıdır. Anne, çocuk için çocukluk dönemi boyunca dikkate alıp sözünü dinlediği, söyledikleri karşısında ihtiram gösterdiği en önemli şahıs konumundadır. Annenin alışkanlıkları, tavır ve davranışları çocuk için bir model hâline gelecektir. Çocuk annesinde neyi gözlemlerse, ister bu annenin en göze çarpan alışkınlıkları olsun, ister görgü ve terbiyesi, akrabalık ilişkileri, hatta ve hatta parayı harcama şekli bile olsun, bu, çocuğun karakteri üzerinde etkisini gösterecektir.
Bir anne, çocuğu için yüz tane öğretmenden daha etkilidir. Annenin duygusal anlamda güçlü ve zayıf olması, çocuk için bir örnek teşkil eder. Çocuk, yıllar boyu annesinin davranışlarının uygun olup olmadığını bilmemesine rağmen yine takipçisi olur. Bazı insanlar annelerinin yolunun yanlış olduklarını bildikleri yerlerde bile yaşamlarında onların izlerinden gittiklerini söylerler. Bu, çoğunlukla farkında olunmayan bir etki gibidir. Bu etki de kişinin farkında olmaksızın hayatında o insanın yolundan gitmesini sağlar. Bu tür annelerin, çocukları için ileriye dönük iyi bir örnek olmaları açısından önemli bir sorumlulukları vardır. Bu, çok zor ve hatta imkânsız bir işmiş gibi gözükebilir. Birçok anne sürekli haşır neşir oldukları aileleri içinde bile istisnasız mükemmele yakın bir şekilde hareket etmenin büyük bir yük olduğunu düşünürler. Fakat bu, anneler için iyi bir nefis tezkiyesi imkânını sunmaktadır da aynı zamanda. Şöyle ki anne, çocuğu için kendi alışkanlıklarını adım adım düzelttikçe, bu gerçek bir inkılâba, kemale doğru ilerlemeye öncülük edecektir. İslâm, annelerden imkânsız olanı gerçekleştirmelerini istemiyor. İstediği, davranış açısından uygun hareket etme, çocukları için örnek bir model olma gönüllülüğüdür.
İyi bir anne için birçok nitelik bulunmasına rağmen bu özelliklerden, üzerinde durulup vurgulanması gerekenlerden sadece birkaçı seçildi. Bu seçilen özellikler ise, diğerlerini de içine alacak şekilde kapsamlıdır:
1- Allah’a Karşı Görevinin Bilincinde Olması
İyi bir anne, çocuğunun Allah’ın ona bahşettiği bir emanet olduğunun bilincinde olmalıdır. İmam Zeynelabidin (a.s) Risaletu’l-Hücec’de şöyle buyuruyor:
“Sizler, size emanet edilenden dolayı sorumlusunuz.”
Çocuğu ciddi bir sorumluluk duygusu ile yetiştirip büyütmesi, annenin kendisine verilen emanete riayet etmesidir. Annenin görevini mümkün olan en iyi şekilde yerine getirmesinde, Allah’ın kendisine bahşettiği fiziksel ve duygusal özellikleri yardımcı olacaktır.
Takvası ve Allah’a karşı görevinin bilincinde olması, ona çocuğu konusundaki görevini de hatırlatacak iki önemli unsurdur ve bu iki özellik aracılığıyla çocuğu yetiştirmek konusundaki ağır görev ve bu görevin mükâfatı hakkındaki şüpheleri giderilmektedir. Bu özellikleri haiz olmadan yolu kaybetmesi, hayal kırıklığına uğraması ve miskinleşmesi kolay bir şekilde gerçekleşecektir. Allah rızası için çocuğunu iyi bir şekilde yetiştirmek gibi yüce bir amacı olan anne, çocuğunu Allah’a yakışır bir kul olacak şekilde yetiştirmeyi deneyecektir. Mükâfatını yalnızca yaratıcısından uman anne, yaptıklarının görüldüğünü, kaydedildiğini ve karşılığını alacağını bilmektedir. Ve bu bilinci, çocuğunu iyi bir şekilde yetiştirmesi için iyi bir motivasyon aracı olarak kullanacaktır. Bu özelliğin, ayrıca çocuğa karşı aşırı şiddet kullanmada, ona haksızlık etmede iyi bir caydırıcı rolü olduğunu görecektir.
Takva, müminin değer ve kıymeti açısından ayırt edici en önemli etkendir. Kur’ân-ı Kerim birçok ayette takvalı olmaya teşvik etmekte ve takvalı olan insanları övmektedir:
“Şüphesiz Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır.”[3]
“Doğruyu getiren ve doğrulayanlara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır. Rableri karşısında dileyecekleri her şey onlarındır.İşte bu ihsanda bulunanların ödülüdür.”[4]
İmam Ali (a.s) buyuruyor ki: “Güzel ahlâkta en yüce derece, takvayı elde etmektir.”
Takva, Allah’ın yasakladığı tüm sınırlara karşı inananın yapmaya imkânı olduğu hâlde kendisini Allah’ın razı olmadığı şeyden alıkoyan, içten gelen engelleyici gücü ve bu güç aracılığıyla kendine hâkim olması olarak tanımlanır. Bu, dinî emirlere teslim olmayı sağlayan kesin bir karar olup, mümine Allah’a karşı görevini sürekli yad etmesini sağlayan bir kuvvettir.
Takva sahibi bir anne, Müslüman bir anne olmanın getirdiği sorumlulukların da bilincindedir. O, Allah’tan gelen mesaja inanıp çocuğunu O’na lâyık şekilde yetiştirmek için çaba sarf edecektir. Bir anne olarak karşı karşıya kaldığı problemlerin, bir anlamda Allah’ın razılığını elde etmenin bir fırsatı olduğunu bildiği için, karşılaştığı sorunlar kendisini yıkmayacak ve büyük ölçülerde rahatsız etmeyecektir. Çaba, gayret ve yaptıkları bir inanca yönelik odaklandığından, yaptıklarının büyük bir memnuniyet vesilesine sebep olduğunu da bilecektir. Görevi bir yük, sıkıntı veya tatsız bir iş değil, mükemmeli yapma görevidir.
2- Fedakarlık Gösterip Allah İçin Kendisini Görevine Adayabilmesi
Bir anne, çocuğu için büyük uğraşılar verip çaba sarf eder. Çocuğunun rahat ve mutlu olabilmesi için zamanından, uykusundan, eğlencelerinden ve birçok şeyden el çekip fedakârlık gösterir. İmam Zeynelbidin’in (a.s) buyurduğu gibi; çocuk annesiyle ahlâklı bir şekilde konuşmaya başladığı zaman, hiçbir şey annenin çocuğu için gösterdiği fedakârlıkla kıyaslanamaz. Bu nedenden dolayıdır ki buyuruyorlar: Annenin fedakârlık ve gayretlerine karşılık mükâfatını verip ona yardım edebilecek olan, yalnızca her şeye gücü yeten Kadir-i Mutlak Allah’tır.
İyi bir anne, öncelikle çocuğunun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Bu, özellikle günden güne değişmekte olan günümüzde dikkate alınması gereken en önemli husustur. Kadınların evdeki sorumlulukları, günümüzde kendilerini aldatarak toplumda daha önemli olduklarını düşündükleri kariyer yapmalarından ve işyerlerindeki uğraşılarından çok daha fazla önemlidir. Ev ve çocuk terbiyesi, kadın için sürekli en önemli varlığını korumakta ve birçok fedakârlık gerektirmektedir. Aslında bunu fedakârlık olarak bile ele almayıp, gelecekte semeresini alacağı bir yatırım olarak tanıtmak daha doğrudur.
3- Nezaket (Yumuşak Huylu Olmak)
Yumuşaklık ve güzel ahlâk İslâm’ın önemle üzerinde durduğu iki önemli özelliktir. Bunların varlığı demek, imanın ve emanda olmanın belirtisidir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) Kur’ân-ı Kerim’de, yakınlarına yumuşak davrandığı için methedilmekte ve hakkında şöyle buyurulmaktadır:
“Allah’tan bir rahmet dolayısı ile onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılıp giderlerdi...”[5]
İmam Muhammed Bâkır (a.s) buyuruyor ki: “Kim yumuşak huyluluğa riayet edip, yerine getirirse emanda olmayı ve imanı garantilemiştir.”
Kibar olmak, herkesten öte özellikle bir anne için gereklidir. Saldırıya maruz kalmaya müsait yapıları olan çocuklar, aşırı şiddete maruz kalarak büyük ölçüde strese sahip olup psikolojik anlamda yıkıma uğramış olabilirler. Çocuk yanlış bir şey yaptığında, anne doğru olanı çocuğuna, onu utandırıp küçük düşürmeden sakin bir şekilde gösterebilmelidir. Yumuşak huyluluk, çocuğun beynine ve kalbine cazip gelecek ve çocukla anne arasındaki sevgiyi kuvvetlendirecektir. Böylece çocuk annesiyle konuştuğunda incinmeyeceğini, nezaketle karşılanacağını bildiğinden, annesiyle rahat bir şekilde sohbet edip ona her şeyini açabilecektir. Ve bu, annenin çocuğunu bilmediği, göremediği aile dışı ilişkilerin perde arkasındaki tehlikelerinden korumasını sağlayacaktır. Aile içi ilişkiler dışında çevreyle de iletişim hâlinde olup bu diyaloglara göre şekillenen çocuğun gelişiminde bu en önemli unsurdur, onu istenilen konuma getirmek için.
4- Mutedil (Orta Hâlli) Olmak
İslâm’ın temel öğretilerinden birisi, ölçüyü taşırmayıp dengeli olmaktır. İslâm hiçbir şeyde aşırılıktan hoşlanmaz ve yanlılarına, gerek ibadette olsun, gerek giyimde, yemekte, akrabalık ilişkilerinde ve daha birçok hayatın farklı alanlarında dengeyi korumayı tavsiye eder. Kur’ân-ı Kerim’de buyuruluyor ki:
“Böylece biz sizi insanlara şahit (ve örnek) olmanız için orta (vasat) bir ümmet kıldık, Peygamberde üzerinizde şahit olsun...”[6]
İmam Ali (a.s) ise bu konuda şöyle buyuruyor: “En iyi iş, dengeli olmaktır.”
Bakara Suresi’nin söz konusu ayetinin tefsirinde Allâme Tabatabaî şöyle buyuruyor: “İslâm’ın altın nitelikli öğütlerinden birisi, bir Müslüman olarak ruhu kadar bedenini de güçlendirmesini dikkate alarak, ılımlı bir yolu tutmaya davet etmesidir. Çünkü insanoğlu sadece ruhtan teşkil olmadığı gibi, sadece bedenden de meydana gelmemiştir. O, her ikisinin de bir kombinasyonudur ve bu düzene göre elde tertip edilen yaşam onu feraha ulaştırıp, bu dengeyi koruyup güçlendirecektir.”
Tüm davranış biçimlerinde ılımlılık tavsiye edilmiştir. İslâm cömertlikten hoşlanır, fakat övdüğü cömertlik ne savurganlıktır, ne de pintilik olarak tasvir edilebilir. Kur’ân-ı Kerim’de Lokman Hekîm’in, oğluna olan tavsiyeleri de ılımlı olmanın her alanda yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır:
“Yürüyüşünde orta bir yolu tut, sesinden yüksek perdeleri eksilt. Çünkü seslerin en çirkini gerçektende eşek sesidir.”[7]
Bir annenin de, hem bir Müslüman olarak, hem de çocuklarına örnek olacağı için her açıdan dengeli olması lâzımdır. Çocuğunu sevmesi gerekir ve kuşkusuz sevecektir de... Fakat bu sevgisi çocuğunu şımartacak şekilde, üstüne titreme şeklinde bir aşırılıkta da olmamalıdır. Annenin çocuğuna olan sevgisi kendisine yakışır şekilde, çocuğun üzülmesine ve sinirlenmesine sebep bile olsa, çocuk için doğru olanların yapılmasını dengeleyici nitelikte olmalıdır.
Bazı ebeveynlerin çocuklarına olan sevgisi, çocuğu bile sıkboğaz edecek derecede aşırı bir biçimdedir. Onlar, çocuklarının istedikleri her şeyi alıp tüm taleplerine cevap vermekte, onlara istisnasız her hâlükârda yumuşak ve tatlılıkla davranmaktadırlar. Fakat bu davranış şekli, gerçek anlamda bir sevginin göstergesi olmayıp daha ziyade çocuğu şımartmaktan ibarettir.
Çocuğun disiplini konusunda da bir orta yol sağlanmalı, çocukların yaptıklarıyla yüzleşmelerini sağlayacak bir istikrar kurulmalıdır. Fakat yapılan işlerde çocukların yaşı, olayın ciddiyeti gibi etkenler göz ardı edilmemelidir. Bir defasında Resullah (s.a.a), fiziksel cezalandırma şeklinin çocuğun disipline edilmesinde bir yol olmadığını açıklarken, ashaptan birine, “Onu belli bir süre dışarıda beklet (ya da odadan dışarı çıkarma) ve verilen zamanı uzatma.” şeklinde buyurmuştur. Verilen cezanın sonucunda çocuk şiddetli bir tarzda zarar görmemeli, bu konuda mutedil olunmalıdır.
Çocukların birbirine benzemeyen farklı tabiatları vardır. Anneler çocuklarının birilerine benzemelerini, başkaları gibi olmalarını beklememelidirler. Çocuğun yeteneklerinin üstündeki beklentiler, çocukta aşağılanma duygusuna neden olacaktır. Aynı zamanda çocuğun da potansiyel bir gücü vardır. Dolayısıyla annenin de, çocuğun var olan gücünü kullanarak, kendisini geliştirmesi için, çocuğundan makul ölçülerde beklentileri olması gerekir.
Bir anne ılımlı ve makul olduğunda, çocuğu için daha candan, samimi hâle gelecektir. Çocuğu annesiyle konuştuğunda, sorunlarını anlayabileceğini bilecektir. Bu anne, çocuk ilişkilerinde ve özellikle çocuğun gelişiminde paha biçilmez bir özelliktir. Bunun aksine, çocuk annesinin makul olmayan beklentilerini gördüğünde, annesinden uzaklaşacak ve ona karşı soğuk olacaktır.