Allame Şubber'in el-Ahlak kitabından orucun hikmetleri..
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Oruç, cehennem ateşinin önündeki kalkandır.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Oruç tutan insan, bir Müslümanın arkasından konuşmadığı sürece, evinde uyurken bile ibadet halindedir.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Oruç benimdir ve orucun mükâfatını ben veririm. Oruç tutan kişi iki sevince sahiptir: İftar ettiği vakit ve rabbiyle görüştüğü vakit. Muhammed (s.a.a.)in canını elinde tutan Allah’a yemin ederim ki oruç tutan kişinin ağız kokusu Allah nezdinde misk kokusundan daha makbuldür.
İmam Musa Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: (Öğle vaktinin öncesinde) kaylule uykusuna yatın; zira Yüce Allah müminleri uykuda iken yedirip içirir.
Gerçek şu ki orucun, hayvani isteklerden uzaklaşıp meleklere benzeyip onlara yakınlık kazanmaktan başka hiçbir faydası olmasaydı bile sadece bu özelliği, bir üstünlük ve güzellik olarak oruç için yeterli olurdu.
Oruç cehennemle mümin arasındaki kalkandır. Zira oruç mümin kuldaki şehvet ve gazap ateşini söndürür ki bu şehvet ve gazap dünya hayatında iken cehennem ateşini insanın içinde tutuşturup bu ateşin ahirette kendini göstermesine neden olmaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.a) “bir müminin arkasında konuşmadığı sürece” şeklinde buyurmasının sebebi şudur: Gıybet ve bir insanın arkasında konuşmak, ölü eti yemek anlamındadır. Dolayısıyla bir tür oruç halinden çıkıp yemek sofrasına oturmaktır.
Oruç ibadetinin Allah’a ait olmasının sebebine gelince, oysa bütün ibadetler ona aittir ve örneğin Kâbe ona mensup olduğu için değer kazanmıştır ve yeryüzünün tamamı ona aittir. Bunun sebebi ve sırları şunlardır: Bir: Oruç ibadeti, diğer zamanlarda yaptığın birtakım işleri yapmamaktır. Dolayısıyla gizli bir ibadettir ve insanların gözü önünde yapılan bir eylem veya iş değildir. Orucun aksine diğer tüm ibadetler insanların gözü önünde yapılabilen ibadetlerdir, ancak orucu yalnızca Allah bilir. İki: Oruç insan için, Allah’ın düşmanına galip olabilmesi yönünde bir araç hükmündedir. Kuşkusuz şeytanın en çok başvurduğu araç, insandaki nefsanî istekler ve şehvettir. Bu istekler ve şehveti güçlendiren etken ise yiyip içmektir.
Hz. Peygamber (s.a.a) bu gerçeğe değinerek şöyle buyurmuştur: Şeytan, damarınızdaki kan gibi insanoğlunun damarlarında dolaşmaktadır; onun geçiş yollarını açlıkla daraltın. Şehvetler, şeytanların yuva ve meralarıdır.
Oruçlu kişinin ağız kokusunun Allah nezdinde misk kokusundan daha sevimli olmasının sebebi ise orucun insanın ruhunu temizlemesi sebebiyledir.
Kuşkusuz insanın ruhu Allah nezdinde, vücudumuzun bizim için taşıdığı değeri taşımaktadır.
Yüce Allah bu gerçeğe değinerek şöyle buyurmuştur:
“Sizde ne varsa bitip tükenir, Allah’ın katındakiyse bakidir.”[1]
Ruhun güzel kokusu nerede, misk kokusu nerede? Birincisi ruhani, akli ve manevi iken ikincisi cismani, hissi ve geçicidir.
Ebu Hamid’in bu konuda kaleme aldığı konunun özeti şöyledir: Şunu bilmelisin ki oruç üç farklı derece ve aşamaya sahiptir; genel oruç; özel oruç; özelin özeli.
Genel oruç, mide ve cinsel organlara istediklerini vermemektir. Özel oruç, göz, kulak, dil, el, ayak ve diğer organları günahlardan uzak tutmaktır. Bu da ancak bu altı şeye uyarak gerçekleştirilebilir.
Gözlerin kapatılması ve bakması tavsiye edilmeyen şeylere, hatta insanın kalbini meşgul eden ve Allah’ı anmaktan alıkoyan her şeye kapatılması.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Haram bakışlar, şeytanın zehirli oklarından bir oktur.
Allah’tan korkup da bu bakışları bir kenara koyan kişiye yüce Allah tadını ve tatlılığını kalbiyle tadacağı bir iman nasip eder.
Diğer bir hadiste ise şöyle buyrulmuştur: Beş şey oruçlunun orucunu yok eder; yalan konuşmak, gıybet etmek, laf taşımak, yalan üzere yemin etmek ve şehvetle bakmak.
Dili, boş konuşmak, yalan konuşmak, gıybet etmek, laf taşımak, küfretmek, haksızca sözler sarf etmek, düşmanca sözler söylemek ve inatlaşmaya dayalı tartışmalardan korumak.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Oruç bir kalkandır. Oruç tuttuğunuzda küfürlü sözler söylemeyin ve cahilce sözlerden sakının. Birisi size sataşırsa veya kavga etmek isterse “ben oruçluyum” deyin.
Kulağı, haram seslerden uzak tutmak. Zira söylemesi haram olan sözleri dinlemek de haramdır.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Hep yalana kulak verir, durmadan haram yerler.”[2]
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Gıybet eden kişi ve gıybet dinleyen kişi bu günaha ortaktırlar.
El ve ayak gibi diğer organları yanlışlıklardan korumak. İftar vaktinde mideyi şüpheli yiyeceklerden korumak.
Kuşkusuz helal yiyeceklere sırt çevirip de iftar vaktinde haram yiyeceklerle kucaklaşmak anlamsızdır. Böyle yapan birisi bir saray yapıp da bir şehri yok eden kişi misalidir. İlaç içtikten sonra zehir kadehini yudumlayan kişi gibidir. Zira haramlar insanın dinini yok eden zehir misali, oruç ise ilaç misalidir. Zehirle birlikte alınan ilaç, kişiye herhangi bir yarar sağlamaz.
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Nice oruç tutanlar var ki açlık ve susuzluktan başka bir şey elde etmiyorlar.
Bu hadisin açıklamasında, haram mal ile iftar edenler veya günahlardan sakınmayan insanların kastedildiği kaydedilmiştir. Ancak daha geniş bir anlama da sahip olabilir.
İftar vaktinde midesini doldururcasına helal olan yiyeceklerden bile yememek.
Hiçbir kap Allah nezdinde helal ile (tıka basa) doldurulan mideden daha menfur değildir. Akşama kadar nefsanî isteklere sırt çevirip de akşam vaktinde boğulurcasına nefsanî isteklere gömülmek suretiyle, nasıl Allah’ın düşmanıyla savaşıp nefsanî isteklere galip gelinebilir ki? Belki de böyle insanların hiç oruç tutmaması ve midelerini doldurmak yerine her zamanki kadar yemesi daha hayırlıdır.
İftar sonrasında kişinin kalbi korku ve ümit arasında olmalıdır. Zira orucunun Allah nezdinde kabul edilip edilmediğini, tuttuğu bu oruçla Allah’a yakınlık kazananlardan mı Allah’tan uzaklaşanlardan mı olduğunu bilmemektedir.
İmam Cafer-i Sadık (a.s) bu oruca değinerek şöyle buyurmuştur: Oruç tuttuğunda kulağın, gözün, saçın ve cildin hep birlikte oruç tutmalıdır.
Siz buna diğer organlarınızı da ekleyebilirsiniz. Diğer bir hadiste İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Oruç tuttuğun gün diğer günlerinden farklı olmalıdır. Bu günde hiç kimseyle tartışma, elinin altındaki insanlara rahatsızlık verme ve gün boyunca oruçlu birisinde olması gereken vakar ve ağırbaşlılığı korumaya çalış.
Hz. Peygamber oruçlu olduğu halde küçük kızına küfreden bir kadını duyunca o kadına yiyecek uzattı ve “ye” buyurdu. Kadın “ben oruçluyum” deyince Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Kızına küfrettiğin halde nasıl oruç olabilirsin? Oruç sadece yememek ve içmemek değildir.
Ebu Hamid şöyle demiştir: Özellerin özeli olan oruca gelince kalbin tüm dünyevi ve suflî düşüncelerden arınıp Allah dışındaki her şeyden soyutlanmasıdır.
Bu orucu bozan şey ise Yüce Allah ve ahiret dışındaki düşüncelere meyletmektir. Örneğin dünya malı üzerine düşünmek. Ancak inanç yönündeki dünya malı bunun haricindedir. Zira ahiret için istenen dünya, ahiret için bir ön hazırlık hükmündedir.
Misbâhu’ş-Şerîa kitabında İmam Cafer-i Sadık’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Oruç bir kalkandır. Yani dünya sıkıntıları ve ahiret azabının önünde bir engeldir. Oruç tuttuğunda bu oruçla kendini nefsanî isteklerden ve şeytanın tuzaklarından korumayı amaçla. Kendini yemek içmekten kesilen, her an için günah hastalığından kurtulabilen bir hasta gibi. Kalbini seni ihlâslı olmaktan alıkoyan bütün kirlilik, gaflet ve zulümden arındır.
İmam Cafer-i Sadık (a.s) hadisin devamında şöyle buyurdular: Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Oruç benimdir ve onun mükâfatını ben veririm.
Oruç nefsin elindeki aracı yok eder ve nefsanî arzuları söndürür. Oruç insanın kalbini cilalayıp organlarına temizlik kazandırır ve vücuduna ve ruhuna yeni bir hayat verir. Oruç insana Allah’ın nimetlerine şükretme, fakirlere ihsanda bulunma, Allah’ın karşısında huşu ile oturup gözyaşı dökme fırsatı kazandırır. Oruç insanların sımsıkı sarılması gereken Allah’ın kurtuluş ipidir. nefsanî isteklerin kırılmasına, kıyametteki hesabın hafifleşmesine ve iyiliklerin katlanarak hesaplanmasına vesile olur.
Oruç için söylediğimiz yararlar akıl sahibi olup da bu yönde hareket etmek isteyen insanlar için yeterlidir.
[1]- Nahl , 96.
[2]- Maide , 42.