İsrail işgal güçleri tarafından uygulanan sistematik zulüm ve işgal politikaları sonucu topraklarını terk ederek Lübnan'a sığınan Filistinli mülteciler, zor şartlar altında yaşadıkları kamplarda ana vatanlarına dönecekleri günün hayaliyle yaşıyor.
İsrail'in uyguladığı baskılar sonucu Lübnan'a sığınan Filistinli mülteciler, ülkedeki değişik kamplarda hayata tutunmaya çalışıyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, ülkede 450 bin civarında Filistinli mülteci yaşıyor. Bu mültecilerin yarısından fazlası (yüzde 62), altyapı ve sosyal imkanların çok kısıtlı olduğu 12 mülteci kampında kalırken, geri kalanlar ise kamp çevresinde ve ülkenin farklı bölgelerinde ikamet ediyor.
Filistinlilerin yoğunlukta yaşadığı yerlerden Beyrut'taki Burc el-Beracine Mülteci Kampı, mültecilerin hangi şartlarda yaşadığına ilişkin en trajik fotoğrafın görülebileceği adreslerden biri olarak öne çıkıyor. Altyapı ve diğer sosyal donatılar konusunda asgari insani standartların bile sağlanamadığı kampta kalan Filistinli mülteciler, bir gün topraklarına dönmenin hayali ve özlemiyle bütün bu zor koşullara direnmeye gayret ediyor.
Kampın daracık sokaklarında zorlukla yürüyen bir nine, AA muhabirinin sorusu üzerine, hayattaki tek arzusunun 4 yaşında terk etmek zorunda bırakıldığı Cenin'e geri dönmek olduğunu söyledi. Her gün bu hayalle yaşadığını belirten yaşlı mülteci, "Daima Allah'a, Cenin'i görmeden canımı almaması temennisiyle dua ediyorum. Duamın kabul olacağına ve doğduğum o topraklara gideceğime yönelik inancımı bir gün olsun kaybetmedim." dedi.
"Hepimiz vatan hasretiyle yoğrulmuş vaziyetteyiz"
Kamptaki bir okulda yönetici olan Ummu Hafsa adlı Filistinli de "Akrabalarımızla görüşüyoruz. Hiçbir Filistinli dağıldıkları coğrafyalarda asimile olmadı, kimliklerini kaybetmedi. Burada herkes yüzlerce kilometre uzaklıkta olmasına rağmen bir gün mutlaka ata yurtlarına döneceklerinin inancıyla yaşıyor. Bu bilinci yeni nesillere de aktarmayı başardık. Hepimiz vatan hasretiyle yoğrulmuş vaziyetteyiz." diye konuştu.
Kamptaki yetim merkezinde yardım bekleyen bir Filistinli anne, "Çocuklarımız Filistinli oldukları şuuruyla yaşıyorlar. Örneğin, İsrail Gazze'ye saldırdığında 7 yaşında olan oğlum, 'Biz bir şey yapamaz mıyız, niçin savaşmaya gitmiyoruz, biz de savaşalım, neden savaş uçakları almıyoruz? Haydi gidelim lütfen' diyerek o günlerde beni sürekli sıkıştırıyordu." ifadelerini kullandı.
"O topraklara mutlaka dönmeliyiz"
Hayır kuruluşlarının dağıtacağı oyuncak sırasında bekleyen 9 yaşındaki yetim çocuk, " Filistin dendiğinde neler hissediyorsun?" sorusuna tek kelimeyle "gurur" şeklinde cevap verdi.
Yardım kuruluşunda çalışan Mustafa Yunus da aynı soruyu, "Lübnan'da doğdum ama Filistin'in geçtiği bir cümle duyduğumda içimi hüzün kaplıyor. 'O topraklara mutlaka dönmeliyiz' diyorum ama maalesef bunu gerçekleştirecek gücümüz yok şu anda. Bize destek vermelerini beklediğimiz Arap dünyası hiçbir şey yapmıyor. Siyonist düşmanla mücadele etmeleri gerekirken Müslümanlar birbirini boğazlıyor. Müslüman, Müslüman kanı döküyor. Arap dünyası ne Filistin ne de Kudüs için adım atıyor. Maalesef birbirimize düştük, düşürüldük. Bu durum dolayısıyla topraklarımızdan ayrı ve gayriinsani şartlarda yaşamımızı sürdürdüğümüz için büyük acı duyuyorum." şeklinde yanıtladı.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen yakın bir gelecekte ülkelerine geri döneceğine inandığını vurgulayan Yunus, "Yeter ki İslam dünyası bir araya gelsin, güçlerini birleştirsin. Bu zor bir şey değil. Bunun artık gerçekleşme zamanının geldiğini düşünüyorum. Biz de siyonist işgal güçlerini oradan kovmak için canla başla mücadele edeceğiz." dedi.
"Annem Filistin'i duyduğunda ağlamaya başlıyor"
Mustafa Yunus, annesinin ise " Filistin" kelimesini işitir işitmez ağlamaya başladığını, bu durumun kendisinde iz bıraktığını aktararak, şöyle devam etti:
"Annem Filistin'de doğdu. Yahudi çetelerin bir gece köylerine saldırması üzerine evlerini terk etmek zorunda kalmışlar. Lübnan'a göç ettiklerinde 2 yaşındaymış. Saldırılarda çok sayıda akrabamız siyonistler tarafından öldürülmüş. Annem belki anlatılanları hayal ederek, belki de hatırlayarak hep o günleri anlatır bize. Dolayısıyla annem Filistin'den söz edildiğinde ya da televizyonda film veya haber izlerken gözyaşlarını tutamıyor ve bazen de hıçkırıklarla ağlıyor... Bu görüntüler hafızama kazınmış durumda, annemin ağlayışlarını hiç unutamıyorum."
Bir mülteci de şu açıklamada bulundu:
"İslam ülkeleri paramparça. Her tarafta oluk oluk Müslüman kanı akıyor. Siyonist işgal kuvvetleri, Müslümanların kutsal mabetlerini çiğniyor, Mescid-i Aksa'yı postallarıyla kirletiyor. Dünya bu yaşananlara karşı suskun, İslam dünyası kılını kıpırdatmıyor hatta bazı ülkeler terör estiren işgal yönetimine destek de veriyor ama yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen topraklarımıza kesinlikle geri döneceğiz. Bunun önünde sonunda gerçekleşeceğine tüm kalbimizle inanıyoruz."