İLİM
Yüce Allah her şeyden haberdardır. Hiçbir şey onun ilminden gizli ve kayıp değildir. Geçmişte olanları da bilir, gelecekte olacakları da, varlık aleminde ne varsa, küçükten büyüğe hepsi Allah için aşikardır. Her şeyi yaratan, bütün varlıkların muhtaç olduğu, Cenab-ı Allah"ın, kendi yaratıklarından haberdar olmaması hiç düşünülebilir mi?
Allah Teala şöyle buyuruyor: Biliniz ki Allah, her şeyi bilir
Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
O, göklerde ve yerde tek Allah"tır. Gizlinizi, açığınızı bilir. Ne kazanacağınızı da bilir.
Göklerde ve yerde olanları da bilir
Gaybın anahtarları Allah"ın yanındadır; onları O"ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde, ne varsa bilir; O"nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.
KUDRET
Kudret Yüce Allah"ın Sübuti sıfatlarındandır. Kudret, öznenin fiili, istediği zaman yapıp, istemediği zaman da yapmamasına denir.
Öyleyse kadir; kendi isteğiyle bir işi, yapmayı veya terk etmeyi seçene denir. Şu halde ayakta durmaya mecbur olan oturmaya kadir değildir. Aynı şekilde, oturmak zorunda olan da ayakta durmaya kadir olamaz. Oturmak istediğinde oturan, ayakta durmak istediğinde ayakta duran kimse, bu iki işe kadir olur. Bundan da sadece irade ve ihtiyar sahibi failin, kadir olabileceği anlaşılmaktadır.
Yüce Allah, mutlak (koşulsuz) olarak kadirdir. Yani, istediği varlığı yaratır. Allah"ın mutlak surette kadir olması, O"nun her şeye hakim, kadir olduğunu ve mutlak bir saltanata sahip olduğu anlamını ifade eder.
horse foetus
Allah Teala şöyle buyuruyor: Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah"tandır. Allah"ın her şeye gücü yeter.
Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O"nun her şeye gücü yeter.
Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Ferman bunlar arasından inip durmaktadır ki, böylece Allah"ın her şeye kadir olduğunu ve her şeyi, ilmiyle kuşattığını bilesiniz.
Allah Teala"nın Sonsuz Kudretine Yapılan İtiraz;
Ancak bazıları Allah Teala"nın koşulsuz ve mutlak kudret sahibi olmasına bazı çocukça itirazlarda bulunmuşlardır. Mesela, şöyle demişlerdir: Eğer Allah"ın kudreti sonsuz ise, acaba 2+2"yi 5 yapabilir mi? Acaba aynı anda tamamı, hem siyah hem de beyaz olan bir cismi veya kendisinin yok edemeyeceği bir varlığı, yahut kendisinin kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir mi?
Eğer böyle bir varlığı yaratırsa, bu O"nun mutlak kudretiyle çelişecektir. Eğer yaratamazsa, yine O"nun koşulsuz kudretine zıt olacaktır. Sonuçta Allah koşulsuz kudrete sahibi değildir.
Cevap: Gerçekte bu gibi çocukça soru soranlar, ne Cenab-ı Hakk"ın Vacip Bizatihi olmasını, ne Vacip Bizatihi olan varlığın bütün kemallere sahip olduğunu, ne de yaratmak kavramının ne anlam ifade ettiğini ve yaratık ile yaratan arasındaki nispetin ne olduğunu kavramamışlardır. Ancak şimdilik biz bu konulara giremeyiz. Burada bu basit sorulara sadece basit bir cevap vermekle yetineceğiz.
Şöyle ki, farz edilen bir şeyin oluşmamasının nedeni –ne olursa olsun- bazen öznedeki (faildeki) zaaf yüzünden olur, bazen de o şeyin kendisindeki eksiklikten kaynaklanır. Yani söz konusu şeyin gerçekleşmesi imkansız olur. İşte bahis konusu edilen nesneler de bu kabildendir. Yani onların icat edilememesi, Yüce Allah"ın gücünün sınırlı oluşundan değil, o şeylerin gerçekleşmesi imkansız olduğundan dolayıdır. Bu ikisi arasında çok büyük fark vardır. Allah"ın her şeye gücünün yetmesinin ve istediği her şeyi yaratmasının anlamı, Allah Teala"nın varolması mümkün olan şeyleri yaratmasıdır. Öyleyse, zaten var olabilme kabiliyeti olmayan, imkansız ve muhal olan şeyler baştan bizim mevzubahsimiz dışındadır.
Şu halde, 2+2 =5 olması imkansızdır, dememiz daha doğrudur. Allah, onların toplamını beş yapamaz demek ise yanlıştır. Veya bir cisim baştan başa hem beyaz, hem de siyah olamaz, dememiz gerekir. Eğer bir kimse, marangoza: Sudan sandalye yap! derse, ona olumsuz cevap veririz. Bu marangozun sandalye yapmasını bilmediğinden, yapmaya kudretinin olmadığından dolayı değil, suyun sandalye olma kabiliyeti olmadığından dolayıdır.
Sonuç olarak, bu gibi şeylerin gerçekleşmesi, Yüce Allah"ın gücünün sınırlı olduğundan değil, o işlerin oluşma kabiliyetleri olmadığındandır.
HAYAT
lale
Hayat kelimesi yaşam anlamını ifade eder. Hayata sahip olan bir şeye yaşayan varlık denir. Hayat iki anlamda kullanılır:
1-Bir şeyin gelişip büyümesi, beslenip çoğalması durumudur. Hayat bu anlamda bitki ve hayvanları da kapsayıp, eksiklik ve ihtiyacı gerektirir. Zira, gelişip büyümek, büyüyen varlığın başlangıçta kemale sahip olmadığını, dış etkenler sonucu onda değişiklikler oluşarak yavaş yavaş sonradan kazanılan bir kemâle ulaşmasını gerektirir.
2-Bir şeyin bilinçli olup kendi istek ve ihtiyarıyla iş yapması durumudur. Hayatın bu anlamı kemâli bir kavramdır. İşte bu anlamdaki hayat Allah"ın Sübuti sıfatları gurubuna girer.
Öyleyse, Allah konusunda hayatın anlamı, O"nun alim, bilen, kendi ihtiyarıyla işleri yapan, yaratan bir varlık olduğudur.
Allah Teala şöyle buyuruyor: O daima diridir; O"ndan başka bir ilah yoktur. O halde dinde ihlaslı ve samimi kişiler olarak, O"na dua edin. Her türlü övgü alemlerin Rabbi Allah"a mahsustur.
Ölümsüz ve daima diri olan Allah"a, güvenip dayan. O"nu hamdı ile tespih et. Kullarının günahlarını O"nun bilmesi yeter."" a
Ayrıntılar
Gösterim: 141