Gıybet, bir kimsenin olmadığı yerde, insanların bilmediği ve paylaşılmasından rahatsızlık duyduğu herhangi bir şeyi söylemektir.
Gıybet, bir kimsenin olmadığı yerde, insanların bilmediği ve paylaşılmasından rahatsızlık duyduğu herhangi bir şeyi söylemektir. Bir insanın yaptığı hata ve yanışlı başkalarına açmak gibi.
İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Gıybet edenler şayet tövbe ederlerse cennete en son girecek kimselerden olurlar. Eğer tövbe etmezlerse cehenneme ilk götürülecek kimselerdir.” [1]
Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Her kim bir kadın ya da erkeğin gıybetini yaparsa, kırk gün kıldığı namaz ve tuttuğu oruç kabul edilmez.” [2]
Hz. Peygamber (s.a.a) buyurdular:
“Kıyamet gününde insanın amelleri eline verildiğinde bir grup şöyle der: ‘Bizim yaptığımız güzel ameller neden buraya kaydedilmemiş?’ Onlara şöyle seslenilir: ‘Allah ne bir şeyi azaltır ne de unutur. Yapmış olduğunuz gıybet neticesinde amelleriniz silinmiştir.’ Bunun karşısında amel defterlerinde pek çok güzel amel olduğunu görenler bu defterlerin kendilerine ait olmadığını sanırlar. Onlara da şöyle seslenilir: ‘Gıybetiniz yapılması nedeniyle bu gıybeti yapan kimsenin güzel amelleri sizin için kaydedilmiştir.’ ” [3]
Rivayetlere göre; her kim din kardeşinin ayıplarını bir başkasına açarsa Allah da onun kötülüklerini açığa çıkarır. [4]
Gıybetin Telafisi
Geçmişte yapmış olduğumuz gıybetin telafisi için eğer gıybeti yapılan kimse vefat etmişse öncelikle tövbe edilmelidir. Allah’ın huzurunda yapılan bu çirkin eylem nedeniyle özür dilenmelidir. Allah pek tabi tövbeyi kabul edendir. Ancak gıybeti yapılan kimsenin hayatta olması durumunda bu kişiye ‘ben senin gıybetini yaptım’ denilirse rahatsız olması çok doğaldır. Bu yüzden gıybeti yapılan kimseye bunun söylenmemesi daha uygundur. İnsan Allah’ın huzurunda tövbe etmelidir. Eğer gıybeti işiten kimselere ulaşabilirse onlara bu kimsenin hayrından ve iyiliğinden bahsederek şahsın küçük düşürülmesini bu şekilde telafi edebilir. Ve eğer gıybeti yapılan kimse bundan haberdar olursa kendisinden o zaman helallık alınmalıdır.
Gıybetin caiz olduğu koşullar
Bazı şart ve durumlarda gıybet etmek caiz olabilir. Şimdi bu şart ve koşullara değinelim:
1 – Önemli işlerde (evlilik, ortaklık gibi…) meşveret edildiğinde caiz olur. Yani bir kimse şahsın biri hakkında görüş alışverişi (istişare) istediğinde biz o kimsenin kusurlarını bize danışan kimseye söyleyebiliriz.
2 – Kimi şahısların batıl inanç ve sözlerini reddetmek adına onların bu inançlarından, sözlerinden ve bu yöndeki kusurları anlatılabilir. Böylelikle insanların onlara yönelmesine ve peşlerinden gidilmesine engel olunacaktır.
3 – Hâkimin yanında şahitlik için çıkıldığında gıybet de olsa hakikati gizlememek gerekir.
4 – Mazlumluğun ortaya çıkması için zalimin zulmünden bahsetmenin bir sakıncası yoktur.
5 – Her kim açıkça ve utanmadan günah yapıyorsa, gıybeti caizdir.
6 – Saçma ve ahlaksız iddiaları savmak için gıybet etmenin bir sakıncası yoktur. ‘Ben müçtehidim’, ‘doktorum’, ‘Peygamber evladıyım’ diyor da ve biz de onun böyle bir sıfata sahip olmadığını biliyorsak, insanların kandırılmasına engel olmak için böyle bir şahsın hakkında bilgi paylaşımı yapmak caizdir.
Yapılan Gıybeti Dinlemek
Gıybeti işiten kimsenin vazifesi, gıybete kulak vermemek ve mümin kimseyi savunmaktır. Hadiste şöyle geçer:
“Her kim gıybeti işitir de susar ise, gıybeti yapan kimsenin günahına ortaktır.” [5]
________________________________________
[1] Müstedrek, c.9, s.117
[2] Biharu’l Envar, c.72, s.258
[3] Biharu’l Envar, c.72, s.259
[4] Muhaccetu’l Beyda, .c.5, s.252
[5] Gureru’l Hikem