Turkish
Sunday 24th of November 2024
0
نفر 0

Allah'ın İsimlerinin ve Sıfatlarının Bize ve Birbirine Nispeti

  İsim ile sıfat arasında bir fark yoktur. Fakat sıfat, zatın taşıdığı bir anlama delâlet eder. Bu sıfat, zatın aynısı olabileceği gibi zatın başkası da olabilir. Oysa isim, bir sıfatla donanmış bir zata delâlet eder. Buna göre hayat ve ilim sıfattır. Ama diri ve âlim isimdir. Ke-limenin fonksiyonu bir anlama delâlet etmekten, o anlamın ortaya çıkmasını sağlamaktan ibaret olduğuna göre sıfatın ve ismin mahiyeti, o sıfatı ve ismi ifade eden kelimenin ortaya koyduğu anlamdır.
Buna göre hayat kelimesinin içeriği olan hayatın gerçeği, Allah'ın sıfatıdır ve bu sıfat zatın aynısıdır. Zatın aynısı olan hayat gerçeği ile donanmış zatın gerçeği de, Allah'ın ismidir. Bu açıdan diri ve hayat, anlattığımız bakış açısı ile ismin ve sıfatın kendisi olmakla birlikte, ismin ve sıfatın isimleridirler.

      Yukarıda değindiğimiz gibi isimlerle ilgili fıtrî yönelişimiz bizi şu sonuca götürür: Kâinatta kemal sıfatları müşahede etmekle kesin hükme varıyoruz ki, yüce Allah bu sıfatları isim olarak taşıyor. Çünkü O, söz konusu mükemmelliklerin malikidir ve onları bize yansıtmaktadır. Eksiklik ve ihtiyaç içerikli sıfatları müşahede etmekle de kesin hükme varıyoruz ki, yüce Allah bu eksikliklerden münezzehtir, bunların karşıtı olan kemal sıfatlarını taşımaktadır ve bu kemal sıfatlarıyla bizdeki eksikliği ve ihtiyacı dilediği kadarı ile gidermektedir. Yani kâinatta ilmi ve gücü müşahede etmekle yüce Allah'ın ilim ve güç sahibi olarak bu sıfatlarını dilediği ölçüde yarattıklarına yansıttığı hükmüne varırız. Buna karşılık kâinatta cehaleti ve âcizliği müşahede etmekle yüce Allah'ın bunlardan münezzeh olduğu, karşıtları olan ilim ve güç sıfatlarını taşıdığı ve bu sıfatları ile bizim ilme ve güce olan ihtiyacımızı dilediği oranda giderdiği sonucuna varırız. Diğer sıfatlarda da durum böyledir.
Bundan ortaya çıkıyor ki, varlıkların yaratılış özellikleri, Allah'ın sıfatları aracılığıyla O'nun yüce zatı ile bağlantılıdır. Yani Allah'ın sıfatları, O'nun zatı ile yaratıkları arasında aracıdırlar. Yani yüce Allah âlim, kadir, rızk veren, nimet bağışlayan olduğu için bize ilim, güç, rızk ve nimet aktarıyor. Bizim cahilliğimiz O'nun ilmi ile, bizim âcizliğimiz O'nun gücü ile, bizim zilletimiz O'nun izzeti ile, bizim fakirliğimiz O'nun zenginliği ile ve bizim günahlarımız O'nun affı ve mağfireti ile ortadan kalkıyor. Başka bir deyişle: O, kahrı ile bizi kahreder, sınırsızlığı ile bizi sınırlar, sonsuzluğu ile bize nihayet biçer, yüceliği ile bizi alçaltır, izzeti ile bizi zelil eder, egemenliği ile üzerimizde dilediği hükmü verir, malikiyeti ile üzerimizde dilediği şekilde tasarrufta bulunur. Bu gerçeği iyi anlamak gerekir.

    Biz insanlar, saf fıtratımızın sezgisi ile bu gerçeğe uygun bir tutum takınıyoruz. Meselâ Allah'tan zenginlik dileyen kimse, O'na "zengin, aziz ve kadir" isimleri ile dua ediyor, "ey can alan, ey zelil eden Allah, bana zenginlik ver." demiyor. Allah'tan şifa dileyen hasta, "Ey şifa veren, ey afiyet bağışlayan, ey esirgeyen, ey merhamet sahibi Allah, bana merhamet et, bana şifa ihsan et." diye dua eder. Hiçbir za-man, "Ey can alan, ey intikam alan, ey günahkârların yakasına yapışan Allah, bana şifa ver." demez. Bu kural bütün istek türlerimizde geçerlidir.

     Bizim bu tutumumuz ve hükmümüz, Kur'ân tarafından da doğrulanıyor. Kur'an, bu bakış açısının en sadık şahididir. Çünkü ayetlerin sonunda o ayetlerin metinlerinin içerikleri ile uyumlu ilâhî isimler yer aldığı gibi, ayetlerin metinlerinde anlatılan gerçekler yerine uygun bir veya iki ilâhî isimle gerekçelendirilir. Kur'ân, semavî kitaplar içinde içeriğini ilâhî isimlerle anlatan, bize isimlerin bilgisini öğreten tek kitaptır.

     Açıkça ortaya çıkıyor ki, biz insanlar, Allah'ın isimleri aracılığı ile O'nunla ve isimlerinin görünen âlemimizin alanına dağılmış sonuçları ile O'nun isimleri ile bağlantılıyız. Buna göre Allah'ın cemal ve celâl isimlerinin şu âleme yansıyan sonuçları, biz insanlar ile O'nun hayat, ilim, güç, izzet, yücelik, ululuk gibi cemal ve celâl isimleri arasında bağlantı sağlıyor. Sonra da bu isimler, bizimle O'nun, âlemin bütün kesimlerinin bağımsızlıklarında kendisine dayandığı yüce zatı arasında bağlantı kuruyor.

     Yüce Allah'ın isimlerinin bizim üzerimizdeki etkileri, genişlik ve darlık bakımından farklılık gösterir. Bu genişlik ve darlık, bu isimlerin kavramlarındaki genelliğe ve özelliğe paraleldir. Meselâ bize yansıyan ilim bağışından işitme, görme, hayal ve akıl yürütme alt sonuçları ortaya çıkar. Sonra bize verilen ilim, güç, hayat ve başka bazı bağışlar; rızk verme, nimet bağışlama ve cömertliğin kapsamına girer. Sonra da ilim, af, mağfiret ve benzeri şeyler, genel merhametin kapsamına girer.

     Bundan ortaya çıkıyor ki, Allah'ın isimleri arasında genişlik-darlık, genellik ve özellik bakımından farklılık vardır. Bu farklılık, o isimlerin dünyamıza yansıyan sonuçlarına paraleldir. Bu isimlerin kimi özel, kimi ise geneldir. Onların özellikleri ve genellikleri, sonuçlarında beliren gerçeklerin özelliğine ve genelliğine bağlıdır. Onların gerçekleri arasındaki bağlantının niteliğini de, kavramları arasındaki bağlantı ortaya çıkarır. Meselâ ilim ismi diri ismine nispetle özel, fakat işiten, gören, şahit olan, lütuf sahibi, haberdar ve rızk veren isimlerine göre geneldir. Rızk veren ismi Rahman ismine göre özel, fakat şifa veren, yardım eden ve hidayet bağışlayan isimlerine göre geneldir. Diğer isimlerdeki durum da böyledir.

    Allah'ın en güzel isimleri, gitgide genişleyen bir alana yayılır. Bu alanın en aşağı noktasında altında başka isim bulunmayan isim veya isimler yer alır. Sonra bu alan gitgide genişler ve genellik kazanır. Her ismin üzerinde ondan daha geniş ve daha genel olan isimler yer alır. Bu genişleme, Allah'ın en büyük isminde son bulur. Bu en büyük isim, tek başına bütün isimlerin gerçeklerini kapsamına alır, değişik gerçekler bütünü ile onun altında yer alır. Bu isim, çoğu kere İsm-i A'-zam (en büyük isim) diye adlandırdığımız ilâhî isimdir.

      Bilinen bir gerçektir ki, bir ilâhî isim ne kadar genel olursa âlemdeki etkisinin çapı daha genel, ondan kaynaklanan bereketler daha büyük ve daha tam olur. Çünkü az önce söylediğimiz gibi sonuçlar isimlere bağlıdır. Buna göre isimlerin genellik ve özellik durumunun aynısı, etkilerinde aynen görülür. Böyle olunca İsm-i A'zam, bütün etkilerin kendisinde son bulduğu, her şeyin kendisine boyun eğdiği isimdir.

0
0% (نفر 0)
 
نظر شما در مورد این مطلب ؟
 
امتیاز شما به این مطلب ؟
اشتراک گذاری در شبکه های اجتماعی:

latest article

Hz. ALİ (A.S)'DAN RİVAYET EDİLEN HADİSLER
Hz. İMAM SADIK (A.S.)’DAN NAKLEDİLEN HADİSLER
HZ.FATIMA’NIN (A.S) ÇOCUK EĞİTİM YÖNTEMLERİ
Caferî Mezhebi
HZ.FATIMA (S.A)’NIN AHLAKİ ÖZELLİKLERİ
İFTİTAH DUÂSI
Hz. Masume’nin ‘‘Kum’’ Kentine Giriş Yıldönümü
Hz.Ali (a.s)"nın Hz. Resulullah (s.a.a) Tarafından Tayini
İmam Seccad (a.s.) Şam'da
HZ. FATIMA’NIN İLMİ VE MANEVİ BOYUTU

 
user comment