Her nimet ve iyilik, insanın teşekkür etmesini gerektirir. İnsan, kendisine yapılan iyilik karşısında hem dili ve hem de davranışıyla teşekkür eder.
Biz insanlar, yüce Allah'ın kullarıyız ve bahşetmiş olduğu nimetlerle kuşatılmışız. Her bir nefeste yüzlerce nimet vardır ve bu nimetlere de binlerce kez şükretmek gerekir. Bir anlık olsun gönül gözümüzü açmaya görelim yeter ki, işte o zaman yüce Allah'ın hakkımızdaki lütuf ve inayetini görecek ve ister istemez şükredeceğiz.
Namaz, yüce Allah'ın sayısız nimetlerine karşılık şükretme vesilesidir.
Yüce Allah, insanı yaratmış ve maddî-manevî yaşamının bütün ihtiyaçlarını karşılamıştır; akıl, zeka ve yetenek vermiştir.
İnsanın mutlu olması için yağmur, ağaçta yaprak, denizde balık, gökte kuş, güneşe ışık, akıl hidayeti, masumların velayetini, vicdanın kılavuzluğunu yaratmış ve insana bağışlamıştır.
Allah'ı daha iyi tanıyabilmemiz için bedenimize uygun azalar, faydalı duyular, şefkatli eğiticiler, önümüzde baş eğen bir tabiat. yaratmıştır.
Dudaklarımız yumuşak olmasaydı, konuşamazdık.
Baş parmağımız olmasaydı, yakamızı bile ilikleyemezdik.
Sular tuzlu veya acı olsaydı, ağaçlar yeşermezdi.
Yer çekimi olmasaydı, güneşle aramızdaki mesafe daha az olsaydı, doğarken emmek nedir bilmeseydik, konuşamasaydık, görmeseydik, akıl nimetinden mahrum olsaydık. yaşantımız daha farklı olacaktı.
Kur'ân'ın buyurduğu gibi saymakla bitmeyen ilâhî nimetler şükretmeyi gerektirmiyor mu? Allah'ın nimetleriyle kuşatılan insanın, nimet sahibinin huzurunda şükretmemesi insafa sığar mı?
Namaz, her şeyimiz ve her hâlimizle borçlu olduğumuz, veli nimetimiz Allah'a şükretmektir.
İvedilikle belirtmek gerekir ki insanın şükretmesinin faydası insanın kendisine dokunacaktır, Allah'a değil. Öğrencinin öğretmene teşekkür etmesi, öğretmene bir şey kazandırmayacak ve öğrencinin olgun kişiliğinin yansıması olarak addedilecektir.
Allah'ın vermiş olduğu nimetlerden bir ömür boyunca yararlanan ve buna karşılık da kulluk sunmayan ve teşekkür etmeyenler, kör bir gaflete düşmüşlerdir.