Zahhak bin Mezahim, Hz. Ali’den onun şöyle buyurduğunu naklediyor:
Ashaptan bazıları benim yanıma gelerek şöyle dediler:
"Peygamber (s.a.a)’in huzuruna varıp Fatime hakkında O’nunla konuşsan ne olur?..."
Ben Peygamber (s.a.a)’in huzuruna gittim, beni gördüklerinde gülümseyip şöyle buyurdular: “Ya Ebe’l Hasan! Niçin gelmişsin? Ne istiyorsun?”
Ben akrabalığımızdan, ilk müslüman olmamdan ve onun yanındaki cihatlarımdan söz ettim.
Resulullah (s.a.a) buyurdular ki: “Doğru söyledin, söylediğinden bile daha üstünsün.”
Bunun üzerine: “Ya Resulullah! Fatime’nin bana eş olmasını kabul ediyor musunuz?” diye arz etim.
Resulullah (s.a.a) buyurdular ki:
“Ya Ali ! Senden önce de Fatime’yi istemeğe geldiler, mevzuyu Fatime’ye söylediğimde yüzünden razı olmadığı okunuyordu. Şimdi sen burada bekle, ben tekrar döneceğim.”
Resulullah (s.a.a) Fatime’nin yanına gittiğinde, Fatime (babasını görünce) hemen yerinden kalkıp Hazretin abasını omzundan aldı, ayakkabısını çıkardı, ayaklarını yıkaması için su getirdi ve ayaklarını yıkadıktan sonra geçip kendi yerinde oturdu.
Sonra Resulullah (s.a.a) ona şöyle buyurdu:
“Ali bin Ebu Talib öyle bir kimsedir ki, sen onun akrabalık, fazilet ve İslamiyetinden iyice haberdarsın, ben de Allah’dan istemiştim ki onu kendi katında en iyi ve sevimli birisiyle seni evlendirsin, şimdi o seni istemek için gelmiştir.”
Bu esnada Fatime sustu ve yüzünü geri çevirmedi. Resulullah (s.a.a) Fatime’nin yüzünden herhangi bir rahatsızlık (razı olmamak eseri) hissetmediğini görünce yerinden kalkıp: “Allah-u Ekber ! Fatime’nin susması onun razı olduğunun nişanesidir.”buyurdular.
Sonra Cebrail Resulullah’ın yanına gelip şöyle dedi: “Ey Muhammed! Fatime’yi Ali’yle nikahla! Allah Teala, Fatime’yi Ali için, Ali’yi de Fatime için beğenmiştir.”
İşte böylece Peygamber (s.a.a) Fatime’yi benimle evlendirdi. Sonra Resulullah (s.a.a) benim yanıma gelip elimi tutarak şöyle buyurdular: “Allah’ın adıyla kalk ve şöyle de: “Ala bereketin vema şaallah’u, la havle illa billahi tevekkeltu aleyhi”
(Bereket üzere, Allah’ın isteği üzerine, güçler ancak Allah iledir, Allah’a tevekkül ettim.)
Sonra beni Fatime’nin yanına götürüp şöyle dediler: “Allah’ım! Bu ikisi, yaratıklarının benim yanımda en sevimli olanlarıdırlar, onları sev, evlatlarını çok bereketli et, kendi tarafından onlara bir muhafız kıl, ben onların her ikisini ve evlatlarını kovulmuş şeytanın şerrinden sana emanet ediyorum.”[1]
[1]- Bihar’ul-Envar, c. 43, s. 93.