Ehlisünnet'in meşhur âlimi İbn Teymiyye (661-728) görüşlerini Minhacü's-sünneti'n-nebeviyye adlı kitabında çeşitli konulardaki hadisleri tenkit ederek beyan etmiştir. Elinizdeki makalede biz, önce Ehlisünnet ulemasının İbn Teymiyye ve kitabı Minhacü's-sünnet hakkındaki düşüncelerini ele alacak, ardından İbn Teymiyye'nin Hz. Peygamber'in (s.a.a) hadislerini değerlendirme yöntemlerini örnekleriyle inceleyerek analiz edeceğiz.
İbn Teymiyye el-Harranî el-Hanbelî diye meşhur Takiyüddin Ebu'l-Abbas Ahmed b. Abdülhalim b. Abdüsselam (661-728)1 ucu Selefîliğe uzanan zincirin önemli halkalarından biri ve bu düşüncenin önemli temsilcilerindendir.
İbn Teymiyye'nin kimi itikadî görüşleriyle birçoğu meşhur görüşe muhalif olan bazı fıkhî nazariye ve fetvaları bugüne değin eleştirilmiş, öte yandan taraftar da bulmuştur. Fıkıh ilminde nispeten etkili olmanın yanı sıra hadis ve rical ilimlerinde de halen bir grup Selefî âlimin istinat ettiği kendine özgü görüşler ileri sürmüştür.2
Zehebî Tezkiretü'l-huffaz'ında İbn Teymiyye'yi “Şeyh, imam, allame, hafız, eleştirmen, fakih, müçtehit, müfessir, şeyhülislâm” sözleriyle niteler.3 Fakat İbn Teymiyye'nin eserleri dikkatlice incelendiğinde bu sıfat ve lakapların çoğunluğunun gerçeği yansıtmadığı kolayca görülür.
İbn Teymiyye ve Hz. Peygamber'in Ehlibeyti'ne hakaret
Asıl konumuza geçmeden önce İbn Teymiyye'nin sıkı bir Emevî taraftarı olduğunu, bu bakımdan Nasibî sayıldığını hatırlatmamız yerinde olacaktır. Nitekim bu yönü, aslında adı Minhacü'l-bidati'l-Emeviyye (Emevî Bidat Yolu) olması gereken Minhacü's-sünneti'n-nebeviyye (Nebevî Sünnet Yolu) kitabında tam manasıyla tebarüz etmiştir. O bu tutumundan dolayı nifakla da suçlanmıştır. İbn Hacer Askalanî ed-Dürerü'l-kamine'sinde İbn Teymiyye'den şöyle nakleder4:
“‘Ali on yedi hususta hataya düştü ve Kur'ân'ın nassına muhalefet etti. Bunlardan birisi, kocası ölen kadının iddesi meselesidir…' Kimileri Müminlerin Emiri hakkındaki şu sözünden dolayı İbn Teymiyye'yi münafıklıkla itham etmiştir: ‘Ali, hilafeti ele geçirmek için defalarca uğraştı, ama kimse ona yardım etmedi. O, riyaset için savaştı, diyanet için değil.' Yine şöyle der: ‘Ali liderliği severdi, Osman ise malı.' Bir başka yerde ise şöyle der: ‘Ebu Bekir ne dediğini idrak edebildiği yaşlılık çağında Müslüman oldu. Ali ise çocukken Müslüman oldu. Çocuğun İslâm'ı, Müslümanlığı bir görüşe göre sahih değildir.'”5
Burada naklettiğimiz örnek İbn Teymiyye'nin Müminlerin Emiri Hz. Ali'ye karşı saygısızlığının en basit örneklerindendir. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyen okuyucuya, Mahmud Seyyid Sabih'in Ahtau İbn Teymiyye fi hakki Resulillah ve Ehlibeytihi (2003) adlı kitabını tavsiye ederiz.
İbn Teymiyye'nin Ehlibeyt'e ve onların taraftarlarına beslediği kin Minhacü's-sünnet'te apaçık ortadadır. O bütün gücüyle Ehlibeyt'in faziletlerini yok saymaya, onları itibarsızlaştırarak değersizleştirmeye çalışmıştır. İbn Hacer şöyle yazar: “Rafızîlerin (Allame Hıllî'yi kastediyor) sözlerini hafife almadaki aşırılığı onu, doğal olarak, Ali'yi küçük görmeye sevk etmiştir.”6
Böylesi bir önyargının ve haletiruhiyenin, İbn Teymiyye'nin masum Ehlibeyt'in faziletlerine dair hadisler karşısındaki tutumunda belirleyici rol oynadığı açıktır. Acaba bu durumda, İbn Teymiyye'nin fazilet hadisleriyle ilgili görüşlerinin ilmî bir değeri olabilir mi?
İnsaf sahibi olanlar için açıktır ki İbn Teymiyye bu tür hadisler bağlamında tefritte kalmış ve bu hadisleri reddedilmek için elinden gelen çabayı göstermiştir. Nitekim çağdaş Selefî âlimleri, örneğin Albanî, İbn Teymiyye'nin haksız ve zalimane hükümlerini kabul etmemiş, onun hatasını ortaya çıkarmışlardır. İleride bunlara değineceğiz.
İbn Hacer Askalanî İbn Teymiyye'nin zalimane tutumunu mazur göstermeye çalışmıştır: “İbn Teymiyye kitabını yazarken hafızasında bulunmayan birçok güzel hadisi7 reddetmiştir. Çünkü o sadece sadrında (hafızasında) olana istinat etmiştir. Hâlbuki insan unutkandır.”8
Burada karşımıza şu soru çıkıyor: İnsanın isnadını hatırlamadığı bir hadisi reddedip kesinlikle batıl ve uydurma olduğu hükmünü vermesi caiz midir? Yoksa hüccetin tamamlanması, gerçeğin ortaya çıkması için tahkik mi etmelidir? Nasıl olur da -iddiaya göre- yüksek hafıza gücüne sahip olan İbn Teymiyye, onca birikimine rağmen çoğu zaman sahih ve meşhur hadisleri unutabilmektedir? İbn Hacer'in İbn Teymiyye'yi savunma amaçlı ileri sürdüğü özür aslında kabahatten daha büyüktür! İlim ehli olanlar, İbn Teymiyye'nin bu tür hadisleri değerlendirirken izlediği yöntemde inatçı ve bilinçli olduğunu çok iyi bilirler.
Kimi ravilere ve belli türden hadislere yönelik sert tutumdan dolayı -ki bunun kaynağı sahip olduğu Nasıbî ruhiyedir- İbn Teymiyye hadisleri titizlikle inceleyen âlimlerden sayılmıştır. Leknevî er-Ref ve't-tekmil'de şunları yazar:
“Bil ki kimi muhaddisler yöntem olarak hadis cerhinde ravileri tenkit etmiş, böylece de hadisin uydurma veya zayıf olduğuna hükmetmişlerdir. Bunu da sırf, rivayetteki küçücük bir problemden dolayı veya rivayetin başka bir hadise muhalefeti yüzünden yapmışlardır İbn Cevzî ve Minhacü's-sünnet'in müellifi Şeyh İbn Teymiyye el-Harranî bu âlimlerdendir.”9
el-Ecvibetü'l-fazıle'de ise İbn Teymiyye'nin titizliğinden söz ettikten sonra şöyle der:
“İbn Teymiyye bazı hasen hadisleri tekzip etmiş, zayıf birçok hadisi ise mevzu saymıştır. Bunu yaparken İbn Cevzî'yi ve diğerlerini taklit etmiştir. Kuşkusuz o, uydurma olduklarında görüş ayrılığı bulunan çok sayıda hadisin ve zayıf olduklarında görüş birliği edilen zayıf hadislerin uydurma ve yalan olduklarının icma ile sabit olduğunu iddia etmiştir.”10
Açıktır ki, hadisler hakkında böyle düşünenlerin, özellikle de Ehlibeyt'in faziletlerine dair hadisleri reddetmeye güdülü İbn Teymiyye gibi zevatın görüşleri ilmî itibar ve değerden yoksundur. İbn Teymiyye, fazilet hadisleri dışındaki birçok hadisi de reddetmiştir. Allame Kevserî, et-Taakkubü'l-hasis li-ma yenfihi İbn Teymiyye mine'l-hadis adlı kitabında İbn Teymiyye'nin bu konudaki hatalarını incelemiştir.
İbn Teymiyye ve hadis ravileri
İbn Teymiyye'nin hadis ravilerine yaklaşımı da düşmancadır. Mesela Abdurrahman b. Malik b. Mihvel İbn Teymiyye'ye göre zayıftır.11
Minhacü's-sünnet'teki ifadelerinden İbn Mihvel'in çok zayıf bir ravi olmadığı anlaşılmaktadır. İbn Mihvel, rivayetlerine tabi olmanın başka rivayetlerin reddine sebebiyet vermeyen diğer zayıf raviler gibidir. Hâlbuki söz konusu ravi yalancıdır ve hadis uydurmaktadır. Nitekim Zehebî Mizanü'l-itidal'inde İbn Mihvel hakkında şunları yazar: “Ahmed'e ve Darekutnî'ye göre metruk (kendisinden hadis alınmayan ravi); Ebu Davud'a göre kezzap (muteber yollardan almadığı hadisi rivayet eden, herkesten hadis alan); Ebu Davud başka bir yerde hadis vazettiğini söylemiştir; Nesaî ve diğerlerine göre ise güvenilir değildir.”
Lisanü'l-mizan'da ise şunları kaydeder:
“el-Ukaylî onu zayıf raviler arasında sayar. İbn Muin ise güvenilir olmadığı söyler. İbn Hatim'e göre metruktur. Ahmed çok önceden rivayetlerini yaktığını belirtir. Cürcanî'ye göre hadiste çok zayıftır. Hâkim ve Ebu Said Nakkaş'a göre Ubeydullah ve Amaş'tan uydurma hadis nakletmiştir. Ebu Nuaym, Amaş'tan çirkin hadisler naklettiğini yazmıştır. Saci, İbn Carud ve İbn Şahin'e göre zayıftır.”12
İbn Teymiyye hadis tenkidindeki titizliğine rağmen sadece ravinin zayıf olduğunu belirtmiş olması, cerh ve tadil âlimlerinin, örneğin Hanbelî olduğu için mezhepte imamı olan Ahmed b. Hanbel'in ravi hakkındaki görüşlerini görmezden gelmesi şaşırtırcıdır. Ancak bu şaşkınlık İbn Mihvel'in Yahudiler ve Rafıza hakkında Amir Şabî'ye nispet ederek bir rivayet naklettiğini öğrendiğimizde ortadan kalkar.13 Nitekim bu uydurma rivayetin tek ravisi İbn Mihvel'dir. Bu yüzden İbn Teymiyye ayıbını gizleyerek ve üstünü örterek ravinin zaafını gizlemeye çalışmıştır. Çünkü bu rivayet İbn Teymiyye'nin hoşuna giden, onu memnun eden bir rivayettir.
Hâlbuki İbn Teymiyye'nin de ifade ettiği gibi14, Rafıza sözcüğü Hişam'ın hilafet yıllarında, Zeyd b. Ali ile takipçileri arasında 121 veya 122 yılında meydana gelen olaydan sonra terim anlamı kazanmıştır. Şabî ise Hişam'ın hilafetinin ilk yıllarında veya Yezid b. Abdülmelik'in hilafetinin son yıllarında, 105 yılı dolaylarında vefat etmiştir. Bu tarihte ise Rafıza sözcüğü bilinmemekteydi. Bu da rivayetin uydurma olduğunun bir başka delilidir.
Öte yandan İbn Teymiyye Ehlibeyt'in faziletlerine dair hadisleri nakleden ravilere karşı oldukça hassastır ve bu ravilerin rivayetlerini itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapmaktadır. Mesela “Benden sonra bu işi hakkıyla Ali yerine getirir” hadisi için “Yalandır,” der ve Hattabî'nin Şiarü'd-din kitabındaki bir sözüne istinat eder: “Bu, Kufe ehlinin Zeyd b. Yesi'den naklettiği bir sözdür. İbn Yesi rivayette muttehemdir (rivayeti hiçbir surette alınmaz) ve Rafıza'ya mensuptur.”15
Bununla birlikte İbn Teymiyye İbn Yesi'nin tenkit edildiğine dair bir delil nakletmemiştir. Öte yandan Tirmizî Sünen'inde ve Nesaî el-Hasais'inde İbn Yesi'den hadis nakletmiş; İclî ise onun tabiînden ve sika olduğunu yazmıştır. İbn Hibban da güvenilir ravilerin biyografisini yazdığı es-Sikat adlı kitabında İbn Yesi'yi de almıştır.16
İbn Teymiyye bir başka hadisi reddederken Abbad b. Yakub er-Revacinî'yi tenkit etmiştir.17 Abbad b. Yakub imamların imamı diye anılan İbn Huzeyme'nin güvenilir kabul ettiği; Ebu Hatim Razî'nin hakkında “sikanın şeyhi”; Darkutenî'nin “Şiî ve saduk (rivayet ettiği hadis yazılan ravi)”18 ve Zehebî'nin “hadiste sadıktır” yazdığı bir ravidir.19
Bütün bunlara karşın İbn Teymiyye, Abbad b. Yakub'u öylesine tezyif eder ki sanki kimse onun sika olduğunu söylememiştir.
İbn Teymiyye'nin bu konudaki bilgisizliğini gösteren bir başka örnek İmam Rıza (a.s) ile Ebu's-salt Herevî hakkında naklettiği ilginç sözdür:
“İlim ehlinden kimse ondan (İmam Rıza) hadis almamıştır. Nitekim Ehlisünnet'in altı kitabında da (Kütüb-i Sitte) ondan hadis yoktur. Sadece Ebu's-salt ve benzerleri ondan babalarından rivayet ettiği içi yalanlarla dolu bir sahife rivayet etmişlerdir.”20
Bu iddia baştan sona yanlıştır. Çünkü:
a) İbn Hacer Askalanî Tezhibü't-tehzib'de “Ondan (İmam Rıza'dan) başta Âdem b. Ebi İyas, Nasr b. Ali el-Cehdamî ve Muhammed b. Rafi el-Kuşeyrî olmak üzere birçok hadis imamı rivayette bulunmuştur.”21 diye yazar. Şu halde İbn Teymiyye nasıl “Hadis ilmi ehlinden kimse ondan bir şey almamıştır,” diyebilir?
b) İbn Mace, Ehlisünnet'in altı hadis kitabından (Kütüb-i Sitte) biri olan Sünen'inde “İman kalp ile bilmek, dil ile söylemek ve erkâna amel etmektir.” hadisini İmam Rıza tarikiyle nakletmiştir.22 Şu halde İbn Teymiyye nasıl “Kütüb-i Sitte'de ondan rivayet yoktur,” diyebilmektedir?
c) Ebu's-Salt Herevî diye meşhur Abdüsselam b. Salih'i hadis ulemasının bir kısmı tevsik etmiş, onun güvenilir olduğunu bildirmiştir. İbn Main onun hakkında “Saduk sikadır (kendisinden hadis alınır ve yazılır, güvenilirdir) fakat Şiîdir.” diye yazar.23 Bir başka yerde ise, “Kimse onu yalancı olarak tanımaz.”24 ve “Kimse onu yalanlamamıştır.” der.25 Hâkim Nişaburî ise Ebu's-Salt'ın “güvenilir memun (hadisi incelenmek üzere alınan)” olduğunu söyler.26 Ebu's-Salt Herevî ise onun “sika, güvenilir” olduğunu yazar.27 Zehebî'nin ifadesi ise şöyledir: “Abdüsselam b. Salih Ebu's-Salt Herevî salih bir adamdır, lakin Şiîdir.”28
Bunlara ilaveten Ehlisünnet'in büyük muhaddislerinden birçoğu Ebu's-Salt'tan hadis rivayet etmiştir. Hadis ehlinin Ebu's-Salt'ı tevsik edip güvenilir kabul etmesi İbn Teymiyye'nin görüşünün yanlışlığını ortaya koymaktadır.
İbn Teymiyye'nin İbn Cevzî'den etkilenmesi
Dikkat edilmesi gereken bir başka husus da İbn Teymiyye'nin hadis ve rical ilmine dair görüşlerinde el-Mevzuat ve el-İlelü'l-mütenahiyye fi'l-ehadisi'l-vahiyye kitaplarının müellifi Ebu'l-Ferec İbn Cevzî el-Hanbelî'den etkilendiği, onu taklit ettiğidir. İbn Cevzî hadiste yeterince mahir olmadığından hataları İbn Teymiyye'ye tevarüs etmiştir. Zehebî şöyle der: “İbn Cevzî el-Mevzuat'ta hasen ve sağlam hadisleri derlemiştir.”29 Sehavî ise Fethü'l-mugis'te “İbn Cevzî el-Mevzuat'ta Sahihayn'dan birinde geçen sahih ve hasen hadisleri bir araya getirmiştir.”30 Bu yüzden İbn Hacer Askalanî İbn Cevzî hakkında “Hatıbu leyl (olur olmaz her şeyi yazan, her muhaddisten hadis alan)” der.31
el-Mevzuat'ın asıl problemini Suyutî el-Leali'l-masnua fi ehadisi'l-mevzua adlı kitabında beyan etmiştir:
“Hâkim Nişaburî, İbn Hibban, Ukaylî gibi hadis hafızlarının usulü, belli bir senet yüzünden hadisin butlanına hükmetmektir. Bunun nedeni de hadisin ravisinin senedi metin için imal etmesidir. Böyle bir hadis farklı bir isnadla bilindiğinde bu durum bahis konusu ravinin biyografisinde belirtilir. İbn Cevzî ise, bunu göz ardı ederek, mutlak manada hadis metninin uydurma olduğuna hükmeder ve hadisi el-Mevzuat'ına alır. Aslında bu ona yakışır bir yöntem değildir. Hadis ehli onu bu yönden eleştirmiştir. Onu bu bağlamda eleştirenlerin sonuncusu İbn Hacer Askalanî'dir.”32
İbn Teymiyye'nin hadis ilmindeki taklitçi yöntemi
Buraya kadar ifade edilenlerden İbn Teymiyye'nin muhaddis olmadığı, aslında başta İbn Cevzî olmak üzere kimi âlimleri taklit ettiği sonucu çıkmaktadır. İbn Teymiyye amacına uygun olmayan bir bilgi karşısında bütün ilmi ölçütleri bir kenara koymuş, nefsine hoş gelen bilgiyi ise hakikat ve tek gerçek bilgi gibi sunmaya çalışmıştır. Bu iddianın doğruluğunu aşağıdaki örneklerle ispat edebiliriz:
Birinci örnek: Kardeşlik hadisi hakkında İbn Teymiyye şunları yazar:
“Kardeşlik hadisi batıl ve uydurmadır, çünkü Nebi kimseyi kardeş edinmemiştir.”33
“Ali'yi kardeş edindiği, Ömer'in de Ebu Bekir'i kardeş edindiği hadisi yalan haberlerdendir.”34
“Nebi, Ali'yi veya başka birini kardeş edinmemiştir. Bu konuda nakledilen bütün rivayetler mutlak surette yalandır.”35
“Bu hadis, muhaddisler katında mevzudur, uydurmadır. Hadis ilmi hakkında bilgisi olanlar bu konuda şüphe etmemişlerdir.”36
Cevap: Tirmizî kardeşlik hadisini Camiü's-sahih'te rivayet etmiş ve kitabı hakkında şöyle demiştir:
“Kitabı yazdım ve onu Hicaz, Irak ve Horasan ulemasının görüşüne sundum. Onlar kitaptan razı olduklarını bildirdiler. Evinde bu kitap olan kimsenin evinde Nebi konuşuyor gibidir.”37
İbn Mace Sünen'inde Hz. Ali'den şöyle bir hadis nakleder: “Ben Abdullah'ım ve Resul'ün kardeşiyim.”38
Busirî Misbahü'z-zücace fi zevaidi İbn Mace'de şöyle yazar: “İsnadı sahih, ravileri sikadır. Hadisi Hâkim Müstedrek'inde rivayet etmiş ve Şeyheyn'in (Buharî ve Müslim) şartlarına göre sahihtir, demiştir.”
Ayrıca Taberanî İbn Abbas'tan Hz. Ali'nin şöyle buyurduğunu nakleder: “Vallahi ben onun kardeşi, velisi, amcaoğlu ve varisiyim. Şu halde kim ona benden daha layıktır?”39
Heysemî Mecmaü'z-zevaid'de şöyle yazar: “Ravileri sahih ricaldir.”40
Yine Taberanî Esma binti Ümeys'ten Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Kardeşim orada mı?” Heysemî bu hadis hakkında da ““Ravileri sahih ricaldir.” diye yazar.41
Ahmed b. Hanbel de, İbn Teymiyye'nin imamı, Müsned'inde İbn Abbas'tan Hz. Peygamber'in Hz. Ali'ye şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Sen benim kardeşim ve dostumsun.”42
İbn Abdülberr şöyle yazar:
“Hz. Peygamber muhacirleri birbirlerine kardeş yaptı. Sonra muhacirler ile ensarı birbirlerine kardeş yaptı. Her ikisinde de kendisine kardeş olarak Ali'yi seçti ve ona, ‘Sen benim dünyada ve ahirette kardeşimsin.” dedi. Onunla kendisi arasında kardeşlik tesis etti.”43
İbn Esir şöyle yazar:
“Ali, Resulullah'ın kardeşi ve damadıdır. Resulullah onu iki kez kardeşliğe seçmiştir: İlki muhacirler arasında, ikincisi hicretten sonra muhacirler ile Ensar arasında kardeşlik icat ettiğinde, her ikisinde de Ali'ye, ‘Sen dünyada ve ahirette benim kardeşimsin.' buyurmuştur.”44
İbn Hacer Askalanî ise şöyle yazar: “Hz. Peygamber ashabını birbirine kardeş yaptığında ona (Ali'ye), ‘Sen benim kardeşimsin.' buyurdu.”45
Fazl b. Ruzbihan Huncî İbtalü'l-batıl adlı eserinde şöyle yazar: “Kardeşlik hadisi meşhur ve muteber hadistir ve güvenilirdir.”46
Buraya kadar söylenenler neticesinde İbn Teymiyye'nin kardeşlik hadisi hakkındaki iddiasının asılsız olduğu açıkça sabit oldu.
İkinci örnek: İbn Teymiyye mescide açılan kapıların kapatılmasıyla ilgili hadis hakkında şöyle der: “Ali'nin evinin kapısı dışındaki kapılar kapatıldı.” sözü, Şia'nın (Ebu Bekir hakkında rivayet edilen hadise) karşılık uydurduğu bir sözdür.”47
Cevap: İbn Hacer Fethü'l-bâri'de bu hadisi Sad b. Ebi Vakkas tarikiyle nakletmiş ve şöyle yazmıştır: “Ahmed b. Habel ve Nesaî bu hadisi rivayet etmişlerdir ve isnadı güçlüdür. Taberanî'nin rivayetine göre vasattır ve ravileri sikadır.” Ayrıca bu hadisi Zeyd b. Erkam tarikiyle de nakletmiş, “Ahmed b. Hanbel, Nesaî ve Hâkim Nişaburî bu hadisi rivayet etmişlerdir ve ravileri sikadır,” diye yazmıştır. Yine İbn Abbas tarikiyle iki varyantını daha naklettiği hadis hakkında şöyle yazmıştır: “Bu iki hadisi Ahmed b. Hanbel ve Nesaî rivayet etmişlerdir ve her ikisinin de ravileri sikadır.” Abdullah b. Amr tarikiyle bir kez daha bu hadisi nakleden İbn Hacer Askalanî, “Ahmed b. Hanbel hadisi rivayet etmiştir ve isnadı hasendir,” diye yazmıştır.
İbn Hacer Askalanî İbn Amr'dan hadisin başka bir varyantını naklettikten sonra şöyle yazar: “Hadisi İbn Amr'dan rivayet eden el-Ala b. Arrar dışında ravileri sahih ricaldir. Yahya b. Main ve diğerleri bu raviyi tevsik etmişlerdir.”
Devamında şöyle yazar: “Hadisler birbirlerini güçlendirmektedir. Hadisin rivayet olunduğu her bir tarik ihticac (hadisi delil olarak kullanma) açısından elverişlidir. Hepsi bir arada olunca daha faziletlidir.”48 Bezzar Müsned'inde şöyle der: “Ali'nin kıssasına dair Kufe ehlinin rivayetleri hasen isnadlarla varid olmuştur.”
Buna göre İbn Teymiyye'nin hadisin yalan olduğuna dair iddiası bilgisizliğinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca o bu konuda İbn Cevzî'yi taklit etmiştir. Çünkü İbn Cevzî bu hadisi el-Mevzuat'ına almış ve “Bütün bu rivayetleri Rafıza, Ebu Bekir dışındaki herkesin evinin kapısının kapandığına dair hadislerle mücadele etmek için uydurmuştur,” diye yazmıştır.49
İbn Hacer, İbn Cevzî'nin bu iddiasına şu sözlerle karşılık verir: “Bu hususta apaçık bir hataya düşmüştür. Mücadele ve muhalefet evhamıyla sahih hadisleri inkâr etmiştir.”50
Üçüncü örnek: İbn Teymiyye, “Sen benden sonra bütün müminlerin velisisin.” hadisi hakkında “Bu hadis, hadis ilmi hakkında marifet sahibi olanların ittifakına göre mevzudur, uydurmadır,”51 diye yazar.
Cevap: Suyutî bu hadisi el-Kavlü'l-celi fi menakibi Ali adlı eserinde İbn Şeybe'den nakletmiş ve sahih olduğunu bildirmiştir.52 Ayrıca Ahmed b. Hanbel, hadisi Müsned'inde sahih isnadla nakletmiş53, Tirmizî de Sünen'inde rivayet ederek, “hadis, hasen garibdir (bir ravinin tek başına rivayet ettiği hasen hadis) kaydını düşmüştür.54 Suyutî Cemü'l-cevami ve Hâkim Nişaburî Müstedrek'inde hadisin sahih olduğuna hükmetmişlerdir. Hâkim, “Bu hadis Müslim'in şartına göre hadistir, lakin rivayet etmemiştir,” diye yazar.55
Taassupçuluk bakımından eşine az rastlanan biri olan İbn Hacer Heytemî Mekkî, Şerhü'l-hemziyye'de hadisin sahih olduğunu belirtmiş, İbn Abdülberr de el-İstiab'da hadisi Ebu Davud Tayalisî tarikiyle naklettikten sonra şöyle yazmıştır: “Bu isnadı sıhhati ve ravilerinin güvenilirliği açısından kimse tenkit edemez.”56
Albanî de Silsiletü'l-ehadisi'l-sahiha adlı eserinde hadis hakkında şunları yazar:
“İbn Teymiyye'nin Minhacü's-sünnet'te bu hadisi tekzip ve inkâr etmesi gerçekten şaşırtıcıdır. Kanaatimce İbn Teymiyye'nin Şia'yı reddetme hususundaki acelesi ve abartısı dışında hadisi tekzibe delil sayılacak bir gerekçesi yoktur.”
Dördüncü örnek: İbn Teymiyye teşbih hadisi hakkında, “Bu hadis, Resulullah'a yalan yere isnat edilmiş uydurma bir rivayettir. Hadis ilmi ehlince bunda asla şüphe yoktur,”57 diye yazar.
Cevap: Teşbih hadisini İbn Meğazilî Menakıb'da ve Asımî Zeynü'l-feta'da farklı isnadlarla Enes b. Malik'ten nakletmişlerdir. İbn Şahin hadisi Kitabü's-sünnet'inde Ebu Said Hudrî'den, İbn Batta Akbarî İbn Abbas'tan ve Hâkim Nişaburî Tarihu Nişabur'unda Ebu'l-Hamra'dan nakletmişlerdir. İbn Teymiyye, bu hadisin uydurma olduğunu iddia ederken de İbn Cevzî'yi taklit etmiştir. İbn Cevzî el-Mevzuat'ında şöyle yazar: “Bu hadis mevzudur ve Ebu Ömer metruk ravidir.”58
Ebu Ömer muhtemelen Abdurrahman b. Aiz'dir ve Ehlisünnet'in dört sünen kitabında bu zattan hadis alınmıştır. Nesaî ve İbn Hacer onun güvenilir olduğunu bildirmişlerdir. İbn Hibban da Ebu Ömer'i es-Sikat'ında anmıştır.59
Beşinci örnek: İbn Teymiyye “Benden sonra peygamber olsaydı Ömer olurdu.” uydurma hadisini mevzu olduğuna işaret etmeksizin Minhacü's-sünnet'inde nakleder.60 Bu, onun hadisler karşısında iki farklı tutum sergilediğini ve ilmî ölçütlere değil de nefsine uyduğunu gösterir.
Cevap: İbn Cevzî bu hadisi nakletmiş ve hadisin sahih olmadığını, isnadında adı geçen Zekeriya b. Yahya'nın “yalancıların büyüklerinden” olduğunu ve İbn Adiy'in onun hakkında “O hadis uydururdu, ” dediğini yazmıştır.61
Zehebî de onun hakkında Mizanü'l-itidal'de “Salih b. Muhammed Cezre onu tekzip etmiştir,” diye yazar.62 el-Muğni'de ise “Yalancılıkla itham edilmiştir,”63 kaydını düşer.
Şevkanî gibi uydurma hadisleri derleyen ulema bu hadisi mevzu hadisler arasına almışlardır.
Buna karşın Hz. Peygamber'in sünnetini muhafaza etme iddiasıyla yeri göğü inleten İbn Teymiyye bu hadisi sorunsuz bir hadismiş gibi nakletmiştir. Bu noktada İbn Teymiyye'nin nasıl olup da İbn Cevzî'yi taklitten vazgeçip ictihad ettiği ve kendi fetvasına amel ettiği belli değildir!
Altıncı örnek: İbn Teymiyye Sakaleyn hadisi hakkında şöyle yazar: “Müslim'in Sahih'inde naklolunan bu hadisi Nebi buyurmuş olsaydı…”64
Eserinin başka bir yerinde ise şunları yazar:
“İtretim (Ehlibeytim) Kevser havuzunda bana kavuşuncaya dek birbirlerinden ayrılmazlar.” hadisini Tirmizî nakletmiştir. Ahmed b. Hanbel'e bu hadis hakkında sorulduğunda o ve bir grup ilim ehli hadisin zayıf olduğunu bildirmişler, sahih olmadığını söylemişlerdir.”65
Cevap: İbn Teymiyye bu önemli hadisi inkâr edebilmek için elinden gelen bütün gayreti göstermiş, Ehlisünnet'in temel inançlarından birini bu uğurda ayaklar altına almayı dahi göze almıştır.
Nevevî Şerhu Sahih Müslim kitabının mukaddimesinde şöyle yazar: “Ulemanın ittifakına göre Kur'ân'dan sonra en sahih kitap Sahihayn'dır; Buharî'nin Sahih'i ile Müslim'in Sahih'idir ve ümmet de bunu kabul etmiştir.”66 Fakat İbn Teymiyye düşmanlığı yüzünden bu ittifakı ve icmayı göz ardı etmiş ve Müslim'in rivayetinden şüphe duymuştur.
Öte yandan İbn Teymiyye bu hadisin zayıf olduğunu ve sahih olmadığını ileri sürmektedir. Hâlbuki Zehebî Telhisü'l-Müstedrek ale's-Sahihayn'da67 Hâkim Nişaburî'nin hadisin sahih olduğuna dair görüşüne katılmıştır. Sehmudî Cevahirü'l-ikdeyn'de şöyle yazar: “Hadis yirmiden fazla sahabî tarafından rivayet edilmiştir.”68
Buna ilaveten Tirmizî'den önceki ve sonraki muhaddisler de hadisi “İtretim” veya “Ehlibeytim” lafzıyla rivayet etmişlerdir. Söz gelimi İbn Teymiyye'nin imamı Ahmed b. Hanbel bu muhaddisler arasında yer alır ve hadisi Müsned'inde rivayet eder ( c. 3, s. 14, 17, 26, 59).
Ayrıca çağdaş Selefî muhaddisi ve hadis ilminde Selefîlerin otoritesi olan Muhammed Nasırüddin Albanî bu hadisi aynı lafızla hem Sahihü'l-camii's-sagir'de (nr. 2453, 2454, 2745, 7754) hem de Silsiletü'l-ehadisi's-sahiha'da (c. 4, s. 254-258, nr. 1760) nakletmiş ve sahih olduğunu bildirmiştir.
Yedinci örnek: İbn Teymiyye tayr (kuş) hadisi hakkında şunları yazar: “Sağlam sahabîlerden hiçbiri tayr hadisini rivayet etmemiştir ve hadis imamlarından hiç kimse bu hadisin sahih olduğunu bildirmemiştir.”69
Cevap: Tirmizî bu hadisi Sünen'inde rivayet etmiş ve Hâkim Nişaburî de onun sahih olduğunu bildirmiştir.70 Acaba Hâkim Nişaburî hadis imamlarından değil midir?
Şemsüddin Zehebî Tezkiretü'l-huffaz'da şöyle yazar: “Tayr hadisinin çok sayıda rivayet tariki vardır. Ben bu tarikleri başka bir kitapta derledim. Tarikler göz önüne alındığında bu hadisin orijinal olduğu ortaya çıkmaktadır.”71
Talebesi Tacüddin Abdülvahhab Sübkî ise Tabakatü'ş-Şafiiyye'de şunları kaydeder: “Tayr hadisinin uydurma olduğuna hükmetmek olmaz.”72
Hafızların ve muhaddislerin sonuncusu sıfatıyla anılan Ebulfazl Ahmed b. Muhammed b. Sıddık Gumarî şöyle yazar:
“Ulemanın mütevatir olduğunda ittifak ettiği “Kim yalanlarsa…” hadisinden başka ravi sayısı bakımından tevatür sınırını geçen tayr hadisine benzer bir başka hadis bulunamaz. İki hadisin her biri sayıları yüze yaklaşan tarikle rivayet edilmiştir.”73
Çağdaş hadis âlimi Mahmud Said Memduh tayr hadisinin sıhhatine dair müstakil bir kitap kaleme almıştır: İthafü'l-ekâbir bi-tashihi hadisü't-tayr.
Sekizinci örnek: İbn Teymiyye, İbn Hanbel'in Müminlerin Emiri Hz. Ali'nin faziletine dair söylediği sözlerle ilgili olarak şöyle yazar:
“Ahmed b. Hanbel, ‘Birtakım faziletler Ali'den başkası hakkında sahih değildir,' dememiştir. Ahmed b. Hanbel böyle bir yalanı söylemeyecek kadar büyük bir insandır. Tam tersine Ahmed b. Hanbel'in, ‘Onun hakkında başka biri hakkında rivayet olunmayan faziletler rivayet edilmiştir,' demiştir.74
Başka bir yerde ise şunları yazar:
“Birtakım faziletler Ali'den başkası hakkında sahih değildir, diyenin sözü yalandır. Ahmed b. Hanbel veya hadis imamlarından bir başkası böyle bir şey söylememiştir.”75
Cevap: İbn Teymiyye'nin ısrarla inkâr etme çabasında olduğu gerçeği Hanbelîliğin büyüklerinden İbn Ebi Yala'nın kitabında Muhammed b. Mansur Tusî'den nakledilmiştir:
“Ahmed b. Hanbel'in şöyle dediğini duydum: Sahih isnadla Hz. Ali hakkında varid olan hadisler Hz. Peygamber'in hiçbir sahabîsi hakkında varid olmamıştır.”76
Ayrıca Ebu'l-Velid Şahne şöyle der: “Ahmed b. Hanbel, ‘Hz. Ali'nin fazileti hakkında varid olan sahih hadisler, sahabîden hiçbirinin fazileti hakkında sahih isnadla varid olmamıştır,' dedi.”77
İbn Hacer de şöyle yazar: ‘Ahmed b. Hanbel, İsmail el-Kadı, Nesaî ve Ebu Ali Nişaburî şöyle dediler: ‘Sahih isnadla Hz. Ali'nin faziletleri hakkında varid olan hadisler, sahabeden birinin fazileti hakkında varid olan rivayetlerin sayısından fazladır.'”78
Dokuzuncu örnek: İbn Teymiyye, “Ben ilmin şehriyim, Ali onun kapısıdır.” hadisi hakkında şöyle yazar: “Bu hadis zayıftır, vehimdir. Bu yüzden mevzu hadislerden değerlendirilir. Tirmizî bu hadisi rivayet etmiş; İbn Cevzî de zikredip sair tariklerinin de uydurma olduğunu açıklamıştır.”79
Cevap: İbn Teymiyye burada da İbn Cevzî'yi körü körüne taklit etmiş ve dolayısıyla önceden düştüğü tuzağa bir kez daha düşmüştür. İbn Teymiyye, kendisinden önceki muhaddisler bu hadisin sahih ve hasen olduğunu bildirdikleri halde, böyle bir iddiada bulunmuştur. Cerh ve tadilin imamı, hadis tenkidinin öncüsü Yahya b. Main bu hadisi sahih kabul etmiş80, Hâkim Nişaburî de “Bu hadisin isnadı sahihtir,”81 demiştir.
Ayrıca Hafız Semerkandî söz konusu hadisi sahih hadisleri derlediği Bahrü'l-esanid fi sihahi'l-mesanid'de rivayet etmiştir.
İbn Cerir Taberî de kitabında Tirmizî'nin hadisinin sahih olduğunu yazmış82; İbn Sıddık Gumarî ise önemli kitabı Fethü'l-meliki'l-ali bi-sıhhati hadisi babu medineti'l-ilm Ali'de hadisin sıhhatini ispatlamıştır.83
Bütün bunlarla birlikte, muhaddislerin çoğunluğu, ezcümle Salahaddin Alaî, İbn Hacer Askalanî84 ve talebesi Sehavî bu hadisi hasen kabul etmişlerdir.
Onuncu örnek: İbn Teymiyye Gadir hadisi hakkında şunları yazar:
“'Ben kimin mevlası isem…' hadisi Sahih'lerde rivayet edilmemiştir. Hadis, ulemanın naklettiği, halkın sıhhatini tartıştığı bir rivayettir. Buharî ve İbn el-Hurbî ve hadis ehlinden bir grup bu hadisi tenkit edip zayıf saymıştır. Ahmed b. Hanbel'in hadisi hasen kabul ettiği nakledilmiştir. Ayrıca Tirmizî de bu rivayeti hasen kabul etmiştir.”85
Cevap: İbn Teymiyye'nin bu şaşırtıcı ifadelerinin kaynağı, ya aşırı taassubudur ya da hadis ilmi konusundaki bilgisizliğidir. Sebep ne olursa olsun bu, onun için bir eksikliktir.
İbn Teymiyye'nin talebesi İbn Kesir, Zehebî'nin bu hadis hakkında şöyle dediğini nakleder: “Hadisin sadır olduğu mütevatirdir. Ben Hz. Peygamber'in bu sözü söylediğini yakinen biliyorum. Fakat ‘Allahım! Onu veli edineni veli edin!' kısmı güçlü isnada göre ilave edilmiştir.”86
Suyutî bu hadisin mütevatir olduğunu yazmış ve onu mütevatir hadisleri derlediği Katfü'l-ezharü'l-mütenasıre fî ahbari'l-mütevatire'de zikretmiştir.
Zehebî, hadisin sağlam tarikleri olduğunu yazar.87 Esna'l-metalib'in müellifi de, hadisi Hz. Ali'ye dayanan bir isnad zinciriyle naklettikten sonra şunları yazar:
“Hadis bu tarikle hasendir. Başka açılardan incelendiğinde de sahih kabul edilir. Ayrıca çok sayıda insan onu çok sayıdaki başkalarından tevatürle Hz. Peygamber'den rivayet etmişlerdir. Bu hadisi zayıf göstermek isteyenlerin bu ilim (hadis ilmi) hakkında bilgileri yoktur ve sözlerine itibar edilemez.”88
Heysemî, Ahmed b. Hanbel'in Ribah b. el-Haris tarikiyle naklettiği rivayet hakkında şöyle yazar: “Ahmed'in ricali (ravileri) sikadır, güvenilirdir.”89 Yine Ahmed'in Ebu't-Tufeyl'den aktardığı rivayetle ilgili olarak şunu kaydeder: “Katar b. Halife dışında ricali sahih ravilerdir. İbn Halife ise sikadır, güvenilirdir.”90 Said b. Vehb'in rivayetiyle ilgili ise şöyle der: “Ahmed ravileri ve ricali sahihtir.”91 Heysemî, Zeyd b. Yesi'nin rivayeti hakkındaysa şöyle der: “Katar b. Halife dışında ricali sahih ravilerdir. İbn Halife ise sikadır, güvenilirdir.”92 Abdurrahman b. Ebi Yala'nın rivayetiyle ilgili de şöyle der: “Ebu Yala'nin ravileri sahihtir.”93
İbn Hacer Askalanî şöyle yazar:
“'Ben kimin mevlası isem Ali onun mevlasıdır.” hadisini Tirmizî ve Nesaî rivayet etmişlerdir. Hadis, çok sayıda tarikle rivayet edilmiştir. İbn Ukde bütün bu tarikleri bir kitapta derlemiştir. İsnadının çoğu sahih ve hasendir.”94
Çağdaş Selefî muhaddisi Albanî de bu hadisi Silsiletü'l-ehadisi's-sahiha'sında (nr. 1750) nakletmiştir ve sahih olduğunu yazmıştır:
“Genel itibariyle bu hadisin her iki kısmı, başı ve sonu sahihtir. Hatta hadisin başı mütevatirdir. Bunu hadisin isnadını ve tariklerini inceleyen herkes açıkça görebilir.”95
Albanî, İbn Teymiyye'nin iddiasını çürüterek şöyle yazar:
“Beni bu hadis hakkında görüş bildirmeye ve hadisin sahih olduğunu ifade etmeye yönelten Şeyhülislâm İbn Teymiyye'nin hadisin başını zayıf addetmesi ve sonunu ise uydurma saymasıdır. Onun bu sözü mübalağalarından biridir. Hadisin isnadını mütalaa etmeksizin tezyif etmede aceleden kaynaklanmıştır.”96
On birinci örnek: İbn Teymiyye, “Ali yargılamada hepinizden üstündür.” hadisi hakkında “Bu hadis sabit değildir ve ihticac edilecek, delil olarak kullanılacak bir isnadı da yoktur,” diye yazar.97
Cevap: İbn Mace Sünen'inde (nr. 154, 155) sahih isnadla Enes'ten Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu nakleder: “Ümmetimin içinde ümmetime en merhametli (…) hüküm vermede Ali b. Ebi Tâlib...”98
İbn Abdülberr de bu hadisi Ebu Muhaccin Sakafî tarikiyle ulaşan bir isnadla rivayet etmiştir. Bu rivayete göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “ Ve Ali hüküm vermede…” Ayrıca Ebu Said Hudrî tarikiyle ulaşan bir isnadla da rivayet etmiştir.99 et-Tefsirü's-Sahih Buharî'de ve el-İstiab'da Ömer'den “Aramızda hüküm vermede Ali…” şeklinde geçmektedir.100
İbn Hacer şöyle yazar: “Bu hadis bağlamında, İbn Mesud'un rivayeti için Hâkim'in nezdinde sahih şahit bulunmaktadır.”101 Dolayısıyla hadisin sübutundan şüphe etmek tamamen yersizdir.
On ikinci örnek: İbn Teymiyye güneşin batmasıyla ilgili hadisi hakkında şöyle yazar: “Hadiste ilim ve marifet sahibi olan muhakkikler bilirler ki bu hadis yalan ve uydurmadır.”102
Başka bir yerde ise şöyle yazar:
“Bu hadis güvenilir hadis kitaplarında bulunmamaktadır. Sahih, sünen ve müsned müellifleri bu hadisi rivayet etmemiş, üstelik terk edilmesi gerektiği hususunda görüş birliği etmişlerdir.”103
Cevap: Celaleddin Suyutî el-Leali'l-masnua'da şöyle yazar:
“İmamlardan ve hafızlardan bir topluluk bu hadisin sahih olduğunu belirtmiştir. Kadı Iyaz eş-Şifa'da ve Tahavî'nin Müşkilü'l-asar'da bu hadisi Esma binti Ümeys'ten iki tarikle rivayet etmişlerdir. Tahavî şöyle der: ‘Bu iki rivayet sabittir ve ravileri sikadır.' Tahavî, Ahmed b. Salih'in, yolu ilim olanların Esma'nın hadisini muhafaza etmekten kaçınmalarının yakışmayacağını söylemiştir. Çünkü bu hadis nübüvvet alametlerinden birini beyan etmektedir.”104
Suyutî bu hadisin sahih olduğunu ispat babında bir kitap yazmıştır: Keşfü'l-lebes fi hadisi reddi'ş-şems. Ayrıca Hâkim Haskanî de hadisin sıhhatine dair bir risale yazmıştır.105
Heysemî Esma binti Ümeys'in rivayeti hakkında şunları yazar: “Taberanî, İbrahim b. Hasan tarikiyle bu hadisi bütün isnadlarıyla rivayet etmiştir ve isnadlarda yer alan raviler sahihtir. İbrahim b. Hasan sikadır ve İbn Hibban onu tevsik etmiştir.”106
İbn Haver es-Savaikü'l-muhrika'da şöyle der:
“Güneşin batması hadisini Tahavî ve Kadı Iyaz eş-Şifa'sında107 sahih kabul etmişlerdir. Şeyhülislâm Ebu Zira'ya108 göre hasendir ve başkaları da onu izleyerek hadisin uydurma olduğunu savunanların iddialarını çürütmüşlerdir.”109
İbn Hacer de Şerhu'l-hemziyye'sinde bu hadisin sahih olduğunu yazmıştır.110
Leknevî ise şöyle der: “Sahih veya hasen olduğuna hükmedenler vardır ve bu, iki mezhebin kelamı üzerinde sabitkadem olanlar için sağlam görüştür.”111
Bizim burada verdiğimiz cevaplar muhtasar cevaplardır. İbn Teymiyye'nin ileri sürdüğü iddiaları çok daha geniş bir biçimde ele almak da mümkündür ancak bu, elinizdeki makalenin sınırlarını aşar.
Mülahazalar
Bu muhtasar araştırmadan sonra İbn Teymiyye'nin ya gerçekten hadis ve rical ilmini bilmediği, bu iki ilimde taklitçi olduğu veya bu tür hadislere taassupla yaklaştığı anlaşılmış oldu. “Kendileri de bunlara yakinen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!” (Neml, 14) İbn Teymiyye'yi böyle düşünmeye iten sebep ne olursa olsun onun sözlerine güvenilmeyeceği ortaya çıkmakta ve hakikati arayanlar için İbn Teymiyye hakkında abartıyla dizilen övgülerin gerçekle hiç alakasının olmadığı açıklık kazanmaktadır.
Bu hususun daha iyi anlaşılması için İbn Teymiyye'nin Minhacü's-sünnet'inde inkâr ettiği fazilet hadisleri, hadis ilmi usulünce tek tek incelenmelidir. Böylelikle günümüzde birçok Müslüman'ın tuzağına düştüğü İbn Teymiyye'nin peçesi düşecek ve gerçek yüzü ortaya çıkacak, neticede de aldanan bu Müslümanlar İbn Teymiyye'nin gerçek dışı, asılsız iddialar ileri sürdüğünü anlayacaklardır. Yapılacak kapsamlı bir araştırma Ehlibeyt'e (a.s) ve ilim dünyasına da büyük bir hizmet olacaktır. Şüphesiz başarı Allah'tandır.
Notlar
*Kum İlim Havzası Müderrisi
1. Zehebî, Tezkiretü'l-huffaz, c. 4, s. 1496-1497.
2. İbn Teymiyye'nin haklarında görüş bildirdiği hadisler Abdurrahman b. Abdülcebbar Feryevaî tarafından bir araya getirilmiştir. Bkz. Abdurrahman b. Abdülcebbar Feryevaî, Şeyhülislâm İbn Teymiyye ve cuhudihi fi'l-hadis ve ulumihi, Riyad 1996.
3. Zehebî, age., c. 4, s. 1496.
4. Allame Muhammed Kevserî, Muhammed b. Fahd Mekkî'nin kaleme aldığı li-Hatti'l-elhaz bi-zeyli Tezkiretü'l-huffaz'ın dipnotunda (s. 216) Sehavî'nin Allame Taftazanî'nin önde gelen talebelerinden olan Şeyh Alaüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed Buharî Hanefî'nin biyografisini yazarken şöyle dediğini nakleder: “Allame Buharî Şam'a yerleştiğinde ona İbn Teymiyye'nin yazılarını sordular. O, bu yazılarda kimi hatalar olduğunu söylüyor ve kalbinde ona karşı nefret besliyordu. Sonraları Şam'da tanındığında ve güçlendiğinde onun (İbn Teymiyye'nin) bidatlerini açıkladı. İlerleyen zamanda onu tekfir etti ve meclislerinde İbn Teymiyye'ye Şeyhülislâm diyenin, sırf bu yüzden kâfir olduğunu açıktan ilan etti.”
5. İbn Hacer Askalanî, ed-Dürerü'l-kamine, c. 1, s. 163-165.
6. İbnü's-Sıddık, el-Burhanü'l-celi, s. 55-56.
7. İbn Hacer, Lisanü'l-mizan, c. 6, s. 319-320.
8. İbn Hacer, fethül'-bari c. 7, s. 93; İbn Hacer, el-İsabe, c. 2, s. 508.
9. İbn Hacer, Lisanü'l-mizan, c. 6, s. 319.
10. Leknevî, er-Ref ve't-tekmil fi'l-cerh ve't-tadil, s. 320-330.
11. Leknevî, el-Ecvibetü'l-fazıle li-esileti'l-aşereti'l-kâmile, s. 174.
12. İbn Teymiyye, Minhacü's-sünnet, c. 1, s. 34-57.
13. Zehebî, Lisanü'l-mizan, c. 3, s. 428.
14. İbn Teymiyye, age., c. 1, s. 36.
15. İbn Teymiyye, age., c. 1, s. 8.
16. İbn Teymiyye, age., c. 5, s. 63.
17. İbn Hacer Askalanî, Tehzibü't-tehzib, c. 2, s. 250.
18. İbn Teymiyye, age., c. 8, s. 178.
19. İbn Hacer Askalanî, age., c. 3, s. 74-75.
20. Zehebî, Mizanü'l-itidal, c. 2, s. 379.
21. İbn Teymiyye, age., c. 4, s. 60.
22. İbn Hacer Askalanî, age., c. 4, s. 243.
23. İbn Mace, Sünen, c. 1, s. 25-26.
24. Hatib el-Bağdadî, Tarihu Bağdad, c. 11, s. 48; Hâkim Nişaburî, el-Müstedrek ale's-Sahihayn, c. 3, s. 127.
25. Hatib el-Bağdadî, age., c. 11, s. 48; Hâkim Nişaburî, age., c. 3, s. 127.
26. Hatib el-Bağdadî, age., c. 11, sç 50.
27. Hâkim Nişaburî, age., c. 3, s. 126.
28. Hatib el-Bağdadî, age., c. 11, s. 51.
29. Zehebî, Mizanü'l-itidal, c. 2, s. 616.
30. Suyutî, Tedribü'r-ravi fi şerhi Takribi'n-Nevevî, s. 1, s. 278.
31. Sehavî, Fethü'l-mugis, c. 1, s. 237.
32. İbn Hacer Askalanî, Lisanü'l-mizan, c. 2, s. 84. İbn Cevzî'ye itimat edilemeyeceğine dair daha fazla bilgi için bkz. Leknevî, er-Ref ve't-tekmil fi'l-cerh ve't-tadil, s. 325-329.
33. Suyutî, el-Leali'l-masnua fi ehadisi'l-mevzua, c. 1, s. 108.
34. İbn Teymiyye, Minhacü's-sünnet, c. 4, s. 32.
35. İbn Teymiyye, age., c. 5, s. 71.
36. İbn Teymiyye, age., c. 7, s. 117.
37. İbn Teymiyye, age., c. 7, s. 360.
38. Zehebî, Tezkiretü'l-huffaz, c. 2, s. 634.
39. İbn Mace, Sünen, c. 1, s. 44; İbn Abdülberr, el-İstiab, c. 3, s. 35.
40. Heysemî, Mecmaü'z-zevaid, c. 9, s. 134.
41. Heysemî, age., c. 9, s. 210.
42. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 230.
43. İbn Abdülberr, age., c. 3, s. 35.
44. İbn Esir, Üsdü'l-gabe, c. 4, s. 91.
45. İbn Hacer Askalanî, el-İsabe, c. 2, s. 507.
46. İbn Teymiyye, age., c. 5, s. 35.
47. İbn Hacer Askalanî, Fethü'l-bari c. 7, s. 18-19.
48. İbn Cevzî, el-Mevzuat, c. 1, s. 364-366.
49. İbn Hacer Askalanî, age., c. 7, s. 19.
50. İbn Teymiyye, age., c. 5, s. 35-36.
51. Suyutî, el-Kavlü'l-celi fi menakibi Ali, s. 60.
52. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 438.
53. Hâkim Nişaburî, el-Müstedrek ale's-Sahihayn, c. 3, s. 110.
54. İbn Abdülberr, el-İstiab, c. 3, s. 28.
55. İbn Cevzî, age., c. 1, s. 370.
56. İbn Hacer Askalanî, Tehzibü't-tehzib, c. 3, s. 379.
57. İbn Teymiyye, age., c. 5, s. 510.
58. İbn Cevzî, el-Mevzuat, c. 1, s. 370.
59. İbn Hacer Askalanî, age., c. 3, s. 379.
60. İbn Teymiyye, age., c. 6, s. 55.
61. İbn Cevzî, age., c. 1, s. 320.
62. Zehebî, Mizanü'l-itidal, c. 2, s. 77.
63. Zehebî, el-Mugni fi'd-duafa, c. 1, s. 240.
64. İbn Teymiyye, age., c. 7, s. 318.
65. İbn Teymiyye, age., c. 7, s. 394-395.
66. Nevevî, Şerhu Sahih Müslim, c. 1, s. 20.
67. Hâkim Nişaburî, age., c. 3, s. 109.
68. Semhudî, Cevahirü'l-ikdeyn, s. 234.
69. İbn Teymiyye, age., c. 7, s. 371.
70. Zehebî, Tezkiretü'l-huffaz, c. 3, s. 1042.
71. Sübkî, Tabakatü'l-kübra, c. 4, s. 155.
72. İbn Sıddık, Derü'z-zaaf an hadisi men aşika fe-affe, s. 58.
73. İbn Teymiyye, age., c. 7, s. 374.
74. İbn Teymiyye, age., c. 8, s. 421.
75. İbn Ebi Yala, Tabakatü'l-Hanabile, c. 2, s. 106.
76. Ebu'l-Velid, Ravzatü'l-menazir, “Emirü'l-müminin'in biyografisi”.
77. İbn Hacer Askalanî, Fethu'l-bari c. 7, s. 89. Ayrıca bkz. İbn Hacer Heytemî, es-Savaikü'l-muhrika, s. 120-121; İbn Abdülberr, el-İstiab, c. 3, s. 51.
78. İbn Teymiyye, Minhacü's-sünnet, c. 7, s. 515.
79. Bağdadî, Tarihu Bağdad, c. 11, s. 49.
80. Hâkim Nişaburî, el-Müstedrek ale's-Sahihayn, c. 3, s. 126.
81. İbn Cerir Taberî, Tehzibü'l-asar, c. 4, s. 104.
82. İbn Arrak Kenanî, Tenzihü'ş-şeriati'l-merfua ani'l-ahbari'ş-şeniati'l-mevzua, c. 1, s. 378.
83. İbn Teymiyye, age., c. 7, s. 319-320.
84. İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye, c. 5, s. 213-214.
85. Zehebî, Tezkiretü'l-huffaz, c. 3, s. 1043.
86. Muhammed el-Hut, Esna'l-metalib fi ehadisi'l-muhtelifi'l-meratib, s. 3-4.
87. İbn Ebi Bekir Heysemî, Mecmaü'z-zevaid ve menbaü'l-fevaid, c. 9, s. 104.
88. İbn Ebi Bekir Heysemî, age., c. 9, s. 104.
89. İbn Ebi Bekir Heysemî, age., c. 9, s. 104.
90. İbn Ebi Bekir Heysemî, age., c. 9, s. 105.
91. İbn Ebi Bekir Heysemî, age., c. 9, s. 105.
92. İbn Hacer Askalanî, Fethü'l-bari c. 7, s. 93.
93.Albanî, Silsiletü'l-ehadsi's-sahiha, c. 4, s. 343.
94. Albanî, age., c. 4, s. 344.
95. İbn Teymiyye, age., c. 4, s. 344.
96. İbn Teymiyye, age., c. 7, s. 513.
97. İbn Mace, Sünen, c. 1, s. 55.
98. İbn Abdülberr, el-İstiab, c. 1, s. 7-8.
99. İbn Abdülberr, age., c. 3, s. 39-50.
100. İbn Hacer Askalanî, Fethü'l-bari c. 7, s. 93.
101. İbn Teymiyye, age., c. 8, s. 165.
102. İbn Teymiyye, age., c. 8, s. 177.
103. Suyutî, el-Leali'l-masnua, c. 1, s. 309.
104. Zehebî, Tezkiretü'l-huffaz, c. 3, s. 1200. Daha fazla bilgi için bkz. Keşfü'l-rems ani'l-hadisi reddi'ş-şems.
105. Heysemî, Mecmaü'z-zevaid, c. 8, s. 197.
106. İbn Hacer Askalanî, es-Savaikü'l-muhrika, s. 128.
107. Kadı Iyaz, eş-Şifa, c. 1, s. 548.
108. Abdürrahim Hüseyin Irakî, Tarhü't-tesrib fi şerhi't-takrib, c. 7, s. 247.
109. İbn Hacer Askalanî, Şerhü'l-hemziyye,s. 26, 303.
110. Leknevî, Zaferü'l-emani fi muhtasari'l-Cürcani, s. 425.
Kaynaklar
Abdürrahim Hüseyin Irakî, Tarhü't-tesrib fi şerhi't-Takrib, (y.y.), (t.y.)
Albanî, Muhammed Nasırüddin, Sahihü'l-camii's-sagir, (y.y.), (t.y.)
__, Silsiletü'l-ehadisi's-sahiha, (y.y.), (t.y.)
Bağdadî, Ahmed b. Ali b. Sabit, Tarihu Bağdad, Mısır 1349.
Cezerî, Ali b. Muhammed, Üsdü'l-gabe fi marifeti's-sahabe, (y.y.), 1393.
Hâkim Nişaburî, Muhammed b. Abdullah, el-Müstedrek ale's-Sahihayn, Haydarabad 1344.
Heysemî, Ali b. Ebi Bekr, Mecmaü'z-zevaid ve menbaü'l-fevaid, Kahire 1352.
İbn Abdülberr, Yusuf b. Abdullah, el-İstiab fi marifeti'l-ashab, (y.y.), (t.y.)
İbn Arrak Kenanî, Hasan b. Ali, Tenzihü'ş-şeriati'l-merfua ani'l-ehadisi'ş-şeniati'l-mevzua, Beyrut (t.y.)
İbn Cerir Taberî, Muhammed, Tehzibü'l-asar, neşr: Mahmud Şakir, (y.y.), (t.y.)
İbn Cevzî, Abdurrahman b. Ali, el-Mevzuat, Beyrut 1403.
İbn Hacer Askalanî, Ahmed b. Ali, el-İsabe fi temyizi's-sahabe, (y.y.), 1328.
__, ed-Dürerü'l-kamine fi ayani'l-maitü'l-samine, (y.y.), (t.y.)
__, Fethü'l-bâri bi-şerhi Sahihü'l-Buharî, Mısır 1407.
__, Lisanü'l-mizan, Haydarabad 1331.
__, Tehzibü't-tehzib, Beyrut 1412.
İbn Hacer Heytemî, es-Savaikü'l-muhrika ale ehli'l-bed ve'z-zındıka, Kahire 1385.
İbn Hanbel, Ahmed b. Muhammed, Müsned, Kahire 1313.
İbn Mace, Muhammed b. Yezid Kazvinî, Sünen, (y.y.), (t.y.)
İbn Sıddık, Ahmed b. Muhammed, Derü'z-zaaf, (y.y.), (t.y.)
__, el-Burhanü'l-celi, Mısır, (t.y.)
İbn Teymiyye, Minhacü's-sünneti'n-nebeviyye fi nakzi'l-kelami'ş-Şiati'l-kaderiyye, neşr: Muhammed Reşad Salim, (y.y.), (t.y.)
Leknevî, Muhammed Abdülhay, el-Ecvibetü'l-fazıle li-esileti'l-aşereü'l-kâmile, Halep 1404.
__, er-Ref ve't-tekmil fi cerhi ve't-tadil, Halep (t.y.)
__, Zaferü'l-emani bi-şerhi muhtasari'l-Cürcanî, Halep (t.y.)
Nevevî, Yahya b. Şeref, Şerhu Sahih Müslim, Emiriye 1306.
Sehavî, Muhammed b. Abdurrahman, Fethü'l-mugis bi-şerhi'l-elfiyyeti'l-hadis, (y.y.), (t.y.)
Semhudî, Ali b. Abdullah, Cevahirü'l-ikdeyn fi fazli'ş-şerifeyn, Beyrut 1424.
Suyutî, Celaleddin, el-leali'l-masnua fi ehadisi'l-mevzua, Beyrut 1417.
__, Tedribü'r-ravi bi-şerhi Takribü'n-Nevevî, (y.y.), (t.y.)
Zehebî, Şemsüddin Muhammed b. Ahmed b. Osman, Tarihü'l-İslâm, Beyrut 1409.
__, Mizanü'l-itidal fi nakdi'r-rical, (y.y.), (.t.y.)
__, Tezkiretü'l-Huffaz, Haydarabad 1377.
Seyyid Hasan Âl-i Müceddid Şirazî
Kaynak: Hüccetülislâm Seyyid Hasan Âl-i Müceddid Şirazî, “Caygâh-i İbn Teymiyye der İlm-i Hadis ve Rical –bâ Nigâhî be Kitab-ı Minhacü's-sünnet-”, Sirac-i Münir, Payiz 1390, Şomare-i 3, s. 41-74.
Çev: Ertuğrul Ertekin