Turkish
Monday 25th of November 2024
0
نفر 0

Zehebî - İbn Teymiyye ilişkisi hakkında bir araştırma

Ehlisünnet'in meşhur âlimi ve İbn Teymiyye'nin çağdaşı olan Zehebî, Zeğalu'l-ilm adlı kitabın ve Nasihatü'z-Zehebiyye başlıklı risalenin/mektubun yazarıdır. Zehebî bu iki eserinde, bilhassa Nasihat'ında İbn Teymiyye'yi ve takipçilerini sert bir dille eleştirmiş ve onları sapkın olarak nitelemiştir. Kitabın ve mektubun muhtevası kendi akideleriyle bağdaşmadığından Selefî ve Vahhabî âlimler bu iki eserin Zehebî'ye aidiyetini inkâra kalkışmışlardır. Buna karşın Ehlisünnet âlimlerine göre her iki eser de Zehebî' ye aittir. Elinizdeki makalede Zehebî ile İbn Teymiyye'nin irtibatını araştıracak ve söz konusu iki eserin Zehebî'ye aidiyetini Ehlisünnet'in rical/biyografi ve tarih kitaplarına kaynak alarak kanıtlayacağız. Makalenin devamında önce İbn Teymiyye'yi savunan, sonra ona muhalif olan iki âlimin; Ebu Hayyan ve İbn Zemlekanî'nin hayat hikâyelerini, Zehebî'nin ömrünün sonlarında İbn Teymiyye'den uzaklaştığını gösteren birer kanıt olmaları açısından inceleyeceğiz.

Giriş

İbn Teymiyye'nin akidesini ve düşüncelerini anlamak için önemli araştırma konularından bir tanesi, çağdaşı âlimlerin İbn Teymiyye'yi nasıl değerlendirdiği meselesidir. Çağdaşı âlimlerin İbn Teymiyye'yi nasıl değerlendirdikleri ve hakkında ne düşündükleri oldukça önemli bir husustur; çünkü onlar İbn Teymiyye'yi yakından görmüş, kimsenin aracılığına ihtiyaç duymadan, doğrudan kendisini ve düşüncelerini tanımışlardır. Bu bakımdan ulemanın görüşü İbn Teymiyye'nin düşüncelerini anlama açısından yol göstericidir. İbn Teymiyye'nin çağdaşı âlimlerden birisi, talebesi olarak da tanıtılan Zehebî'dir. Zehebî Ehlisünnet uleması arasında seçkin bir konuma sahiptir ve Sünnî ulema onun hadis ve rical ilimlerinde ortaya koyduğu görüşlere fevkalade önem vermektedir. Bu yüzden iki âlim arasındaki irtibatın keyfiyeti, bize İbn Teymiyye'nin şahsiyetine ve düşüncelerine dair net bir resim sunacaktır. Çağdaş Selefî ve Vahhabî âlimlere göre Zehebî başından itibaren İbn Teymiyye'nin taraftarı olmuş, onu destekleyip himaye etmiş ve ömrünün sonuna kadar da aynı görüşte kalmıştır. Dolayısıyla da Zeğalü'l-ilm'in ve Nasihat'ın Zehebî'ye intisabı İbn Teymiyye'nin muhaliflerinin iddiasının ötesinde bir şey değildir. Zehebî asla İbn Teymiyye'ye muhalefet etmemiştir. Biz bu makalede Zehebî'nin eserleri çerçevesinde Selefîlerin ve muhaliflerinin delillerini inceleyecek ve iddialarının sıhhat veya sakametini araştıracağız.

Zehebî

Ehlisünnet'in meşhur tarih ve rical âlimi olan Şemseddin Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Osman b. Abdullah Zehebî, 673 yılının Rebiyüssani ayında Dımaşk'ta doğmuştur.1 Babası kuyumculuk zanaatıyla iştigal ettiğinden İbn Zehebî diye isimlendirilmiş ve Zehebî nisbesini almıştır. Kimi tarihçiler, onun da babası gibi kuyumculukla meşgul olduğunu bildirmişlerdir.2

Zehebî tahsiline Dımaşk'ta başlamıştır. Üstatları arasında İbn Asakir ve İbn Gadir göze çarpar.3 On yedi yaşından önce hadis ilmine ilgi duyan Zehebî tahsilini tamamlamak için Kahire'ye yolculuk etmiş,Tarihü'l-İslâm kitabını da orada yazmıştır. el-İber, Siyeru alami'n-nübela, Mulhesü't-tarih, Tabakatü'l-huffaz ve Tabakatü'l-kurra gibi kitapları Tarih'inin birer özetidir. Bunlardan başka, Telhisü's-SüneniBeyhakî, Telhisü'l-Müstedreki Hâkim, Telhisü't-Tehzibü'l-kâmili Mezi, el-Mizan fi nakdi'r-rical, el-Mucemü'l-kebir, el-Mucemü's-sagir, el-Mucemü'l-muhtas bi'l-muhaddisin başlıklı kitapları bulunmaktadır.4 Dr. Beşşar Avvad Maruf ez-Zehebî ve menhecuhu fi kitabihi Tarihi'l-İslâm'ında Zehebî'nin iki yüz on üç kitabının ismini zikreder. Zehebî 748 yılında Dımaşk'ta vefat etmiştir.  Zehebî'nin Sünnî rical ilmindeki konumu o kadar önemlidir ki Sübkî, onun zamanın dört hafızından biri olduğunu söylemiştir.5

Zehebî - İbn Teymiyye İlişkisi

Zehebî - İbn Teymiyye ilişkisini doğru bir biçimde inceleyebilmek için süreci iki döneme ayırmamız gerekir: Birinci dönem, gençlik ve orta yaşlılık dönemini kapsar. İkinci dönem ise İbn Teymiyye'nin yaşlılığından başlar ve Zehebî'nin vefatına kadar devam eder. İbn Teymiyye'ye muvafık ve muhalif olanlar, Zehebî'nin gençliğinde ve orta yaşlılık döneminde İbn Teymiyye'yi taassupla savunduğu konusunda görüş birliği içerisindedirler. Bu durum ikinci döneme kadar devam etmiştir. Zehebî irtibatlarının ilk döneminde İbn Teymiyye'den övgüyle söz etmiş ve bu dönemde yazdığı kitaplarında İbn Teymiyye'nin görüşlerini savunmuştur. Zehebî Tarihü'l-İslâm'ının birçok yerinde İbn Teymiyye'den “şeyhuna/şeyhimiz” diye söz eder.

Zehebî'nin İbn Teymiyye'den etkilendiği süre uzun bir dönemdir. Bu dönemde Zehebî, insafa riayet edeceğini, eserlerinde taassuptan uzak duracağını iddia etmesine rağmen, Hz. Peygamber'in (s.a.a) ve Ehlibeyt'in (a.s) vasıflarından ve erdemlerinden söz ederken doğruluktan ve hakikatten uzaklaşmıştır. Hâkim'in Müstedrek'inde Buharî'nin ve Müslim'in usulüne uygun olduklarından dolayı sahih kabul ederek naklettiği birçok hadisi Zehebî akidesine ve düşüncesine uymadığı gerekçesiyle zayıf addetmiş, tezyif etmiştir.7

Sübkî (öl. 756) Zehebî'nin birçoğunu İbn Teymiyye etkisinde kaldığı dönemde neşrettiği kitapları hakkında şunları kaydeder:

Üstad Zehebî'nin Tarih kitabı güzelliğine ve kapsamlılığına rağmen aşırı taassupçu değerlendirmelerle doludur. Ümit ederim Allah onu bu taassubu yüzünden cezalandırmaz! Sık sık din ehlinin gıybetini yapmış, Şafiî ve Hanefî imamları tenkit etmede aşırıya kaçmıştır.8Hafız b. Salahaddin Halil b. Keykeldî Alaî'den şöyle nakledilir: Zehebî'nin dindarlığında ve takvasında, halkın kendisi hakkında söylediklerine layık olduğunda herhangi bir şüphem yok. Velâkin tecsim (tecessüm) mezhebi ona galip olmuş, tevilden ve tenzih mezhebinden uzaklaşmış, bu da onun tenzih ehlinden uzaklaşarak tecsim ehline meyletmesine neden olmuştur. Kitabında ne zaman tecsim ehlinden bir zatın biyografisini ele alsa, onu güzel sıfatlarla vasıflandırmada aşırıya gidip hatalarını görmezden gelmiş ve mümkün mertebe hatalarını iyiye yormaya çalışmıştır. Karşı taraftan bir zattan, mesela İmamü'l-Haremeyn, Gazalî vb.den söz ettiğinde ise haklarında fazla bir şey söylememeyi tercih etmiş, buna karşın onlar hakkında kötü söz söyleyen zevatın sözlerini çokça naklederek aşikâr etmiş ve bu zevatın sözlerini delil kabul etmiştir. Dolayısıyla da onların iyiliklerini görmezden gelerek bunları beyan etmekten imtina etmiştir.

Onların (akidesine muhalif ulemanın) hatalarına dair rivayetleri sık sık nakletmiştir. Nitekim zamanımızın âlimlerinden söz ederken de bunu yapmıştır. Bu ulemanın (iyiliklerini) açıkça beyan edemediğinde ise hayat hikâyelerini yazarken Allah onu ıslah etsin gibi tabirler kullanmıştır. Bunun nedeni onların Zehebî'nin akidesine muhalif olmalarıdır.

Üstadımız Zehebî'nin hayat hikâyesi(ne dair söylenenler) beyan ettiklerimizden çok daha fazladır. O bizim üstadımız ve hocamızdır, lakin bize hakikat peşinde olmak yakışır. O, aşırı taassubundan dolayı sık sık istihzaya maruz kalmıştır. Ben kıyamet gününde onun için korkuyorum; onun nazarında hakir olanın Allah katında aziz olmasından (endişe ediyorum). Allah'tan onun günah yükünü hafifletmesini ve Zehebî'nin haklarında kötü konuştuğu kimselere onu bağışlamayı ilham etmesini dilerim. Üstatlar onun sözlerine itibar etmeyi yasaklamış ve onun rivayetlerini muteber kabul etmemişlerdir.9

Sübkî'nin bu ifadelerinden hayatının bu döneminde Zehebî'nin sözde, düşüncede ve bakış tarzında İbn Teymiyye'ye çok benzediği açıkça anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, İbn Teymiyye - Zehebî ilişkisinin ikinci döneminde, Zehebî'nin görüşlerinin farklılaştığına şahit oluyoruz. Bu ikinci dönemde Zehebî, öncekinden farklı düşünmeye başlamış, hatta İbn Teymiyye'nin görüşlerine zıt birtakım düşünceler ortaya koymuştur. Söz gelimi Zehebî Hz. Hasan'ın hayat hikâyesini yazarken ziyaret konusuna değinir ve İbn Teymiyye'nin bu konudaki görüşünü tenkit ederek şöyle yazar:

Mukaddes hücrenin (Ravza-i Mutahhara) karşısında kendini alçaltarak ve teslimiyetle ayakta durarak Hz. Peygamber'e salâvat getiren kimseye ne mutlu! O, böyle yaparak güzel bir ziyaret yapmış olur. Onun bu tezelzül ve muhabbet hali ne de güzeldir!10

Zeğalu'l-ilm kitabı ve Nasihatü'z-Zehebiyye risalesi

Makalemizin bu bölümünde, Zehebî'nin farklılaştığı iddiasını doğrulayan iki eserini; Zeğalu'l-ilmkitabını ve Nasihatü'z-Zehebiyye risalesini inceleyeceğiz.

a) Zeğalu'l-ilm

Zegalu'l-ilm kitabının Zehebî'ye aidiyeti konusunda ulema ve tarihçiler arasında görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Kitabın yazma nüshası Mısır Darü'l-Kütüb Kütüphanesi'ndedir.11 İbn Hacer Askalanî (öl. 852) İnbaü'l-gumr bi-enbai'l-umr fi't-tarih'inde12, İbnü'l-Vezir (öl. 840) el-Avasim ve'l-kavasim'inde, Ebu'l-Felah Abdülhayy b. Ahmed b. Muhammed İbnü'l-İmad (öl. 1089) Şezeratü'z-zeheb'inde13 Zeğalu'l-ilm kitabından söz etmişlerdir.

Bununla birlikte, kimi Selefî ve Vahhabî âlimler kitabın Zehebî tarafından telif edildiğini inkâr etmişlerdir. Onların bu iddiasının dayanağı Zehebî'nin kitapta İbn Teymiyye aleyhinde sarf ettiği sözleridir. Zehebî Zeğalu'l-ilm'de tekebbürün İbn Teymiyye'nin inhitatının başlıca sebebi olduğunu yazar:

Yıllarca onun (İbn Teymiyye) hakkında düşündüm ve şu neticeye vardım: Mısır ve Şam ulemasının ondan uzaklaşmasının, ondan nefret etmesinin ve onu yalanlayıp tekfir etmesinin sebebi, onun tekebbürü, bencilliği, ulema arasında rehber olmaya duyduğu şiddetli ilgi ve din büyüklerini küçük görmesidir.14

Zehebî kitabının başka bir yerinde İbn Teymiyye'nin akıbeti hakkında şunları yazar:Neticede onun akıbetinin zillet, inziva, dalalet, haklı veya haksız da olsa tekfir ve tekzip olduğunu gördüm.15

Kaynaklarda Zeğalu'l-ilm'e yapılan atıflar ve Zehebî'nin biyografisini yazanların bu kitaba işaret etmeleri kitabın Zehebî'ye ait olduğunu inkâr eden Selefî ulemanın iddiasını çürütmekte ve geçersiz kılmaktadır.

b) Nasihatü'z-Zehebiyye

Zehebî'nin İbn Teymiyye'ye yönelik eleştirilerinin en uç noktaya ulaştığı eser, Nasihatü'z-Zehebiyyeolarak bilinen risalesidir. Zehebî bu risalesinde İbn Teymiyye'yi mağrur, münafık, hakikatleri tahrif eden sözleriyle nitelemiş, onun imanından şüphe ettiğini yazmış ve takipçilerinin cehaletleri yüzünden onu izleyen sapkınlar olduğunu söylemiştir.

Bu risale hakkında bilgi veren en eski kaynak Hafız Sehavî'nin (öl. 902) el-İlan bi't-tevbih li-men zemme't-tarih adlı kitabıdır. Hafız Sehavî şunları kaydeder:

İnsanların nefretini kazanmış, ilimlerinin çokluğuna, takva ve zühdlerine rağmen ilimlerinden faydalanmayan insanlara örnek olarak İbn Hazm'ı ve İbn Teymiyye'yi zikredebiliriz. Bu ikisi kınamalara ve eziyetlere de maruz kalmışlardır. Bunun sebebi, boş konuşmaları ve dillerini kontrol edememeleridir. Bu ikisi ulema hakkında lakırdı eder, âlimleri tenkitte aşırıya kaçarlar.16 Zehebî'ye ait İbn Teymiyye'ye hitaben yazılmış bir risale gördüm. O, bu risalede, İbn Teymiyye'ye taassupla bağlı olduğu iddiasını çürütür.17

Kevserî, bu risalenin Nasihatü'z-Zehebiyye olduğu kanaatindedir:

Kitabımızın sonunda, Zehebî'nin İbn Teymiyye'ye gönderdiği ve kendisine şüpheli fıkhî görüşlerinde ısrardan ve usulî ve ferî konularda ulemaya karşı sergilediği muhalefetten kaçınmayı öğütlediği risalenin (mektubun) yazma nüshasının görsellerini yayımlama sözü verdik. Biz bu risalenin Takiyüddin b. Kadı Şühbe (öl. 851) tarafından istinsah edilmiş bir nüshasını bulduk. O bu nüshayı, İbn Cemaa nüshasından, o da Hafız Ebu Said Salah Alaî'nin (öl. 861) doğrudan Zehebî'nin yazdığı müellif nüshasından istinsah etmiştir. Takiyüddin b. Kadı Şühbe'nin el yazısı meşhurdur. Onun istinsah ettiği yazma nüshalar Mısır Darü'l-kütüp Kütüphanesi'nde ve Şam Hazanetü'z-Zahiriyye Kütüphanesi'nde hâlâ mevcuttur. İbn Kadı Şühbe'nin istinsah ettiği nüshalardan biri olan Tabakatü'ş-Şafiiyyenüshası Mısır Darü'l-kütüp Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Zehebî'nin Tarihü'l-kebir'inden yaptığı Şafiî ulemanın biyografilerine dair seçkilerin yer aldığı nüsha ise Şam Hazanetü'z-Zahiriyye Kütüphanesi'ndedir. İbn Kadı Şühbe'nin el yazısını tanımayan araştırmacılar, bizim kitabın sonunda yayımladığımız Mısır Darü'l-kütüp Kütüphanesi'nde kayıtlı Nasihatü'z-Zehebiyye'nin görselleri ile adı geçen kütüphanedeki ve Şam Hazanetü'z-Zahiriyye Kütüphanesi'ndeki yazma nüshaları karşılaştırarak bu nüshanın İbn Kadı Şühbe'nin el yazısıyla yazıldığına kanaat getirebilirler.

Hafız Sehavî el-İlan bi't-tevbih'inde Nasihatü'z-Zehebiyye risalesinden söz etmiştir: Zehebî'ye ait İbn Teymiyye'ye hitaben yazılmış bir risale gördüm. O, bu risalede, İbn Teymiyye'ye taassupla bağlı olduğu iddiasını çürütür.

Hafız Sehavî'nin buradaki amacı Zehebî'yi savunmaktır. O, Zehebî'nin İbn Teymiyye taassupla bağlı olduğu iddiasını kabul etmez ve şöyle yazar: "Bu hususa, iki yıl önce Zuğalu'l-ilm ile birlikte neşredilen risalenin başlangıcında işaret ettim." Zehebî Hafız Sehavî'nin arkadaşıydı ve birkaç küçük meseleyi istisna edersek Zehebî'nin takipçisiydi. Fakat bu fitne yaygınlaştığında birkaç Haşevî takipçisi ve aldatılan birkaç genç dışında kimse onun yanında kalmamıştır. Bu yüzden o fitneyi yatıştırmaya çalışmıştır. Bir yandan İbn Teymiyye'nin muhaliflerine daha sakin olmaları için mektup yazmış (İbn Receb'in naklettiğine göre bu işte Takiyüddin Subkî'den yardım almıştır), öte yandan İbn Teymiyye'ye de bir mektup göndermiştir.18

Bağdat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Anabilim Dalı Başkanı Dr. Beşşar Avvad Maruf da Zehebî'nin Siyeru alami'n-nübela'sına yazdığı girişte bu risaleden, ayrıca Zuğalu'l-ilm'den söz etmiş ve bu iki eseri Zehebî'nin yazdığını kaydetmiştir:19

Zehebî, üstadı ve dostu Ebu'l-Abbas İbn Teymiyye Harranî'ye (öl. 728)gönderdiği bu mektubunda ona nasihatte bulunmuş ve bazı konularda da onu kınamıştır. Hafız Sehavî el-İlan'ında bu mektuptan bahsetmiştir. Dolayısıyla bu mektubun Zehebî'ye ait olup olmadığında tereddüt edip onun uydurma olduğunu iddia edenlerin iddiasına itina edilemez.20

Dr. Salahaddin el-Münced Şeyhü'l-İslâm İbn Teymiyye: Siretuhu ve Ahbaruhu inde'l-müverrihun adlı kitabında şunları yazar:

Kimi araştırmacılar bu risalenin/mektubun Zehebî'ye ait olup olmadığı konusunda tereddüde düşmüşlerdir. Bizim bu risalenin Zehebî'ye ait olduğu noktasında herhangi bir tereddüdümüz bulunmamaktadır. Risalenin müellif hattı nüshasını naklettik. Bu risaleyi nakleden ulemadan hiçbiri, ezcümle Takiyüddin İbn Kadı Şühbe, onun Zehebî'ye intisabını reddetmemişlerdir. Risaledeki tenkit yöntemi Zehebî'nin tenkit yöntemiyle bağdaşmaktadır. Muhtemelen Zehebî bu risaleyi İbn Teymiyye'nin hayatının son yıllarında kaleme alınmıştır. Zehebî risalede onu övmemiş, dostluklarından kaynaklanan merhamet duygusuyla onu bazı konularda tenkit etmiştir.21

Selefîler bu risalenin Zehebî'ye ait olduğunu şiddetle reddetmiş, hatta kimileri ona Fazihatü'z-Zehebiyye (Zehebî'nin Rezaleti) adını vermişlerdir.

Nasihatü'z-Zehebiyye risalesi bağlamında gündeme taşınan şüpheler

a) Zehebî'nin İbn Teymiyye'nin ölümünün ardından mersiye okuması

Risalede zikredilen hususlardan bir tanesi Zehebî'nin İbn Teymiyye'nin ölümünün ardından yazdığı mersiyedir. Zehebî bu mersiyesinde şunları yazar:

Ey ölüm! Bundan böyle istediğini al, istediğini bırak. Sen ilim ve takva nişanesini aldın... Şeyhü'l-İslâm'ı aldın bizden; takva ipi kesildi ve bidat ehli arzusuna kavuştu...22

Kaynağını araştırdığımızda bu mersiyeyi ilk defa Abdülhadi'nin naklettiğini görürüz. Muahhar kaynaklarda bu mersiye Abdülhadi'den naklen aktarılmıştır. Şemseddin Abdullah Muhammed b. Abdülhadi b. Kuddame Makdisî bu mersiyeyi el-Ukudu'd-deriyye adlı kitabında nakletmiştir. Hanbelî mezhebine mensup olan İbn Abdülhadi hakkında rical kaynaklarında çok fazla malumat bulunmamaktadır; bununla birlikte rical âlimlerinin yazdıkları kısa İbn Abdülhadi biyografilerinde üzerinde birleştikleri husus, onun İbn Teymiyye'ye olan bağlılığıdır. O bu özelliğiyle İbn Teymiyye'nin takipçileri arasında önceliğe sahiptir.23

İbn Abdülhadi'nin İbn Teymiyye muhaliflerine karşı tavrı onun taassupçuluğunun göstergesidir. İbn Abdülhadi el-Ukudu'd-deriyye kitabında, hocası İbn Teymiyye gibi, muhaliflerini yakışıksız sıfatlarla vasıflandırır. Takiyüddin Sübkî, İbn Teymiyye'nin görüşlerine karşı çıktığı gerekçesiyle bu kitapta İbn Abdülhadi'nin ağır suçlamalarına maruz kalmıştır. İbn Abdülhadi, Sübkî hakkında şunları yazar:

Onun kitabında zayıf ve uydurma hadisleri sahih addetmek için uğraştığını, mevhum ve yalan rivayetleri güçlendirmeye çalıştığını; sahih hadisler ile güçlü ve kabul görmüş rivayetleri ise tezyif etmeye çabaladığını gördüm. O, bu sahih rivayetleri inkâr ve reddedilmiş tevillerle açıklama gayesindedir.24

İbn Abdülhadi sözlerinin devamında Sübkî'nin riyakâr olduğunu, nefsin arzularına uyduğunu, şaz (kabul görmemiş) görüşlere ve inkârcı iddialara inandığını, ulemanın icmasına muhalif hareket ettiğini, ulemadan hiç kimsenin onun sözlerine katılmadığını yazar. Kesinlik içeren bir yöntemle söylenen bu sözler -İbn Teymiyye de aynı yöntemi kullanmıştır- muhatabı söyleneni kabule zorlayarak gerçeğin anlaşılmasını güçleştirir.

İbn Abdülhadi'nin bu yakıştırmalarının asılsız olduğu, Sübkî'nin biyografisini yazan müelliflerin eserleri incelendiğinde ortaya çıkar. Öte yandan bu durum, İbn Abdülhadi'nin, hocasını savunmak kastıyla da olsa, başkalarına asılsız ithamlarda bulunabileceğini göstermektedir. Rical ulemasının iyiliklerinden söz ettiği Sübkî hakkındaki bu yakışıksız ithamları bize, İbn Abdülhadi'nin çok bilinmeyen kişiliği hakkında bilgi vermektedir.

Zehebî, Mucemu muhaddis kitabında Sübkî'yi “imam, fakih, allame, muhaddis, hafız, hafızların iftiharı” sözleriyle niteler.25

İbn Hacer ise ed-Dürerü'l-kamine'de ulemadan Sübkî'nin ilim, takva ve ibadetteki yüksek makamına dair sözler nakleder.26

b) Risaleyi neşredenlerin İbn Teymiyye'ye düşmanlığı

Nasihatü'z-Zehebiyye risalesi İbn Kadı Şühbe'nin el yazısıyla yazılmıştır ve onun İbn Teymiyye'ye muhalif olduğu bilinmektedir. Çağımızda ise bu risaleyi Kevserî neşretmiştir. Kevserî ise Hanefî mezhebine mensup olup itikatta Eşarî meslektir. Bu ikisinin tanıklığı şerî açıdan kabul edilemezdir.27

Takiyüddin İbn Kadı Şühbe'nin tanıklığını şerî açıdan kabul edilemez gören ve onun güvenilirliğinde tereddüt eden yalnızca çağdaş Selefîler ve Vahhabîlerdir. İbn Kadı Şühbe ulema tarafından kabul görmüş bir şahsiyettir. Rical âlimleri ondan iyilikle söz etmişlerdir. Onun tek suçu İbn Teymiyye'nin inhiraflarına karşı durmasıdır. Hanbelîler de ulemanın geri kalanı gibi onu kabul etmişlerdir. İbn Müflih (öl. 884) el-Maksadü'l-erşed fi zikri ashabi'l-İmam Ahmed kitabının birçok yerinde İbn Kadı Şühbe'yi “şeyhuna/şeyhimiz” sözüyle nitelemiştir.28

Muhammed Zahid Kevserî'nin güvenilirliği de Ehlisünnet âlimleri arasında tartışılmamıştır. Mekke Kral Abdülaziz Üniversitesi Şeriat ve İslamî Araştırmalar Fakültesi öğretim üyesi Dr. Seyyid Muhammed Hasan Alevî, Kevserî'nin ilimde emin, ilmi ve iyiliği yaymada basiret ve gayret sahibi olduğunu yazar.29 Kevserî'nin ilmî makamı ve şahsiyeti hakkında Ebu Zehra'nın şu sözlerini nakletmemiz yeterli olacaktır. Ebu Zehra'ya göre Kevserî gerçek bir müceddiddir ve Allah'a ibadet etmek amacıyla ilme yönelmiştir:

Onun yerini doldurabilecek özellikte bir âlim tanımıyorum. O, ilmi rızık elde etme vesilesi veya başka bir amaç için basamak yapmayan selef-i salihin devamıdır.30

Kevserî'yi eleştirenler yalnızca Selefîlerdir. İbn Baz Kevserî'nin “günahkâr yalancı” olduğunu yazar.31

Selefîler hatayla veya bilgisizliklerinden ötürü Kevserî'nin Eşarî meslek olduğunu ileri sürmüşlerdir. Hâlbuki Kevserî itikatta Maturidî'dir. Fakat durum ne olursa olsun fıkıhta Hanefî, itikatta Eşarî veya Maturidî olmak sadece Selefîler açısından bir eleştiri sebebi sayılır.

Zehebî - İbn Teymiyye İhtilafına Delalet Eden Şahitler

Nasihatü'z-Zehebiyye risalesinin Zehebî'ye aidiyetini doğrulayan ve ayrıca ömrünün sonlarında onun İbn Teymiyye'den uzaklaştığını gösteren bir başka husus başka âlimlerinde de sapkın görüşlerinden dolayı İbn Teymiyye'den uzaklaşmaları ve onun hakkındaki düşüncelerini değiştirmeleridir. Makalemizin devamında önce İbn Teymiyye'yi himaye eden, sonra desteklerini çekip muhalifler arasına katılan İbn Teymiyye'nin çağdaşı iki âlimden söz edeceğiz.

a) Ebu Hayyan

Müfessir, muhaddis, kari, tarihçi ve edip Muhammed b. Yusuf b. Ali b. Hayyan, Ebu Hayyan Endülisî 654 yılında dünyaya gelmiştir. Tefsirü'l-bahri'l-muhit onun en önemli eseridir. Tarihçiler ve rical âlimleri Ebu Hayyan'dan iyilikle söz etmişlerdir. Safedî onun hakkında şunları yazar:

Onu ya tesbih çekerken ya da kitap okurken gördüm. Güvenilirdi. Lügat konusunda yetkin bilgiye sahipti. Nahivde ise mutlak imamdı.

İbn Hacer ise onun çok güvenilir, hüccet ve salim itikatlı olduğunu yazar.32

Ebu Hayyan önceleri İbn Teymiyye hakkında övgü dolu şiirler söylemiş, bu şiirlerinde onu dini ihya eden, nişaneleri kaybolduktan sonra dini ortaya çıkaran, herkesin beklediği imam sözleriyle nitelemiştir.33

Ebu Hayyan sonradan İbn Teymiyye'ye muhalefet etmiş, hakkında yazdığı övgü dolu şiirleri divanından çıkarmış ve bir daha da onun hakkında iyi bir şey söylememiştir.34 Bu şaşırtıcı değişimin nedeni, Ebu Hayyan'ın el-Bahrü'l-muhit'inde kaydettiğine göre, İbn Teymiyye'nin sapkın görüşleridir. Ebu Hayyan İbn Teymiyye'nin kitabında Allah'ın kürsüye oturduğunu okuduğunu, bu inancı yüzünden ve başka sapkın inançları yüzünden ondan uzaklaştığını belirtir.35 Sübkî'nin es-Seyfü's-sakil'de bildirdiğine göre Ebu Hayyan İbn Teymiyye'nin Kitabü'l-arş'ını okuduktan sonra ömrünün sonuna dek ona lanet etmiştir.36

Selefîler, İbn Hacer'in rivayetine dayanarak, Ebu Hayyan'ın İbn Teymiyye'den uzaklaşma nedeninin İbn Teymiyye'nin Sibeveyh'e yönelik ağır eleştirileri olduğunu ileri sürmüşlerdir. Selefî âlimler bu rivayeti çok sayıda farklı kaynaktan nakletmişlerdir. Fakat kaynaklar dikkatlice incelendiğinde muahhar kaynakların, örneğin Şezerat'ın, bu rivayeti İbn Hacer'den naklettiklerini görürüz. Gerçeğin ortaya çıkması için biz burada İbn Hacer'in rivayetini olduğu gibi nakledeceğiz:

Ebu Hayyan İbn Teymiyye'ye saygı göstermiş, onu metheden bir de kaside yazmıştır. Sonraları ise ondan uzaklaşmıştır. Tefsirinde İbn Teymiyye hakkında kötü sözler söylemiş ve onun tecessüm ehli olduğunu yazmıştır. Bunun nedeninin şu olduğu nakledilir: İbn Teymiyye ile Ebu Hayyan Arapça üzerine tartışıyorlarmış. İbn Teymiyye Sibeveyh'e hakaret etmiş. Bunun üzerine Ebu Hayyan İbn Teymiyye'den uzaklaşmış. Sebebin şu olduğu da söylenmiştir: Ebu Hayyan İbn Teymiyye'nin Kitabü'l-arş'ını okudu ve onun tecessüme inandığını anladı.37

Görüldüğü üzere İbn Hacer Sibeveyh hakkındaki tartışmanın bir rivayet olduğunu yazmıştır. Fakat Ebu Hayyan tefsirinde tecessüm meselesinden söz ettiğinden, uzaklaşmasının nedeni olarak ikinci rivayeti kabul etmek gerekir.

b) Zemlekanî

Bir başka muhalif âlim, 667 yılında dünyaya gelen Muhammed b. Ali b. Zemlekanî'dir. Fetva ve tedrisin öncülerinden olan Zemlekanî, Zehebî'ye göre asrın âlimi ve Şafiî mezhebinin büyüğüdür. Zehebî şöyle der:

Şafiî mezhebinin usulünü bilirdi. Arap ilimlerinde de güçlüydü. Çağdaş ulemanın çoğu onun talebesiydi. Saygınlıkta kimse onun dengi değildi.38

İbn Zemelkanî İbn Teymiyye'yi desteklerken onun hakkında şunları söylemiştir:

İbn Teymiyye'ye bir konuda bir soru soran bir kimse bilgisinin derinliğinden dolayı onun sadece o konuda uzmanlaştığını düşünür, kimsenin onun gibi bilemeyeceğini söylerdi. Öteki mezhep fakihleri onun yanına geldiklerinde onlardan mezhepleri hakkında bilgi alırdı. O girdiği her münazaradan hakkaniyeti ispatlanmış olarak çıkmıştır. Bir ilme (dinî veya ladinî ilimler) dair, o ilimle ilgilenenlerin öncüsü olmadan söz söylemezdi. İçtihadın bütün şartları onda toplanmıştı.39

Zemelkanî, İbn Teymiyye taraftarlığı uğruna işini kaybetmiş bir insandır.39 İbnü'l-Verdî İbn Zemelkanî'nin kimi kitaplarının üzerine şiir yazdığını nakleder. Bu şiirlerin bazılarının tercümesi şu şekildedir:

Meddahlar onun (İbn Teymiyye) hakkında ne diyebilirler! Onun sıfatları saymak mümkün olmazken! O Allah'ın kâmil hücceti ve zamanımızın harikasıdır.40

Sonraları İbn Zemelkanî'nin İbn Teymiyye hakkındaki görüşü değişmiş, birçok konuda ona muhalefet etmiş ve İbn Teymiyye aleyhinde er-Red ala İbn Teymiyye  fi meseleti't-talak ve'z-ziyaret ve tafdili'l-beşer ala'l-melek (Talak, Ziyaret ve İnsanın Meleğe Üstünlüğü Konularında İbn Teymiyye'ye Reddiye) adlarında iki kitap telif etmiştir.

İbn Zemelkanî'nin niçin İbn Teymiyye'ye muhalefet ettiği hakkında kaynaklar sessizdir. Muhtemelen İbn Teymiyye'nin münharif görüşlerine aşina olduktan sonra ondan uzaklaşmıştır. Nitekim İbn Teymiyye aleyhinde yazdığı kitapların başlıkları bu ihtimali güçlendirmektedir.

Değerlendirme

Buraya kadar ifade edilenlerin ışığında Zeğalu'l-İslâm kitabı ile Nasihatü'z-Zehebiyye risalesinin Zehebî'ye ait olduğu ve Selefîlerin inkârının yersizliği ortaya çıktı. Selefîler Zehebî'nin İbn Teymiyye'ye yazdığı mektubun orijinalliğini, İbn Kadı Şühbe ve Zahid Kevserî'nin güvenilirliklerini sorgulayarak inkâr ederler. Hâlbuki Ehlisünnet ve hatta Hanbelîler İbn Kadı Şühbe'yi adil kabul etmişlerdir. Bir insanın Hanefî, Eşarî, Maturidî oluşu onu tenkit etmek için yeterli bir neden değildir. Zahid Kevserî'nin ulemaca kabul gören güvenilirliği birtakım yakıştırmalarla zedelenmeye çalışılarak mektubun intikalindeki güvenilirlik şüpheli hale getirilemez. Selefîler Zehebî'nin İbn Teymiyye'ye yönelik önceki övgülerini delil göstererek Nasihatü'z-Zehebiyye risalesini inkâr etmişlerdir. Ancak Zehebî İbn Teymiyye'nin münharif görüşlerinden haberdar olduktan sonra ondan uzaklaşmıştır. Nitekim aynı durum Ebu Hayyan ve İbn Zemelkanî için de geçerlidir. Bu iki âlim önceden İbn Teymiyye'yi desteklemiş, daha sonra, inhiraflarından haberdar olduktan sonra ona muhalif olmuşlardır.

Son notlar:

* Kum İlim Havzası.

 1. Safedî, el-Vafi bi'l-vefeyat, c. 1, s. 217.

2. İbn Hacer Askalanî, İnbaü'l-gumr bi-enbai'l-umr fi't-tarih, c. 1, s. 202.

3. İbn Hacer Askalanî, ed-Dürerü'l-kamine, c. 5, s. 66.

4. Mukkaddimetu Kitabi'l-ulum, s. 3.

5. İbn Hacer Askalanî, ed-Dürerü'l-kâmine, c. 5, s. 66.

6. Taceddin Sübkî, et-Tabakatü'ş-Şafiiyeti'l-kübra, c. 9, s. 100-101.

7. Örneğin Hâkim'in Müstedrek'indeki şu hadislere bakılabilir: Meğazî ve Serayâ Kitabı 4319 numaralı hadis; Hz. Ali'nin Müslüman oluşuyla ilgili 4632 numaralı hadis; Hz. Fatıma'nın menkıbeleri hakkındaki 4726 numaralı hadis; Hz. Hüseyin'in fazileti hakkındaki 4818 numaralı hadis.

8. Sübkî, Tabakatü'ş-Şafiiyeti'l-kübra, c. 2, s. 22.

9. Sübkî, age., c. 2, s. 13.

10. Zehebî, Siyeru alami'n-nübela, c. 4, s. 484.

11. Muhammed Zahid Kevserî, el-Akide ve ilmü'l-kelam, s. 555.

12. İbn Hacer Askalanî, İnbaü'l-gumr bi-enbai'l-umr fi't-tarih, c. 1, s. 129.

13. İbnü'l-İmad, Şezeratü'z-zeheb, c. 6, s. 252.

14. Zehebî, Zeğalu'l-ilm, s. 38.

15. Zehebî, age., s. 43.

16. Hafız Sehavî, el-İlan bi't-tevbih li-men zemme't-tarih, s. 111.

17. Hafız Sehavî, age., s. 136.

18. Muhammed Zahid Kevserî, el-Akide ve ilmü'l-kelam, s. 555.

19. Zehebî, Siyeru alami'n-nübela, s. 38.

20. Beşşar Avvad Maruf, Zehebî ve menhecehu fi kitabi'l-Tarihi'l-İslâm, s. 146.

21. Edva ala'r-risaleti'l-mensube ila'l-Hafız ez-Zehebî, s. 8.

22. İbn Abdülhadi, el-Ukudu'd-deriyye, s. 41.

23. İbn Abdülhadi, age., s. 10.

24. İbn Abdülhadi, age., s. 13.

25. Zehebî, Mucemu muhaddisi'z-Zehebî, s. 116.

26. İbn Hacer Askalanî, ed-Dürerü'l-kamine, c. 4, s. 84.

27. Bu şüpheler çağdaş Vahhabîlerin en önemli şüpheleridir. Biz bunları Abdülhakim Matrudî'nin Mezhebu Hanbelî ve İbn Teymiyye kitabından naklettik.

28. Örneğin bkz. İbn Müflih, el-Maksadü'l-erşed fi zikri ashabi'l-İmam Ahmed, c. 1, s. 148, 204, 286 vd.

29. Bkz. Mecelletü'l-camiati'l-İslâmiyye, Sayı: 1, s. 208. “Günahkâr yalancı” ifadesi Şuara Suresi 222'nci ayetinde geçmektedir.

30. Muhammed Zahid Kevserî, el-Akide ve ilmü'l-kelam, s. 10.

31. Muhammed Zahid Kevserî, age., s. 10.

32. İbn Hacer Askalanî, ed-Dürerü'l-kamine, c. 6, s. 58.

33. İbn Hacer Askalanî, age., c. 1, s. 177.

34. İbn Hacer Askalanî, age., c. 1, s. 177.

35. İbn Teymiyye, c. 3, s. 25.

36. Muhammed Zahid Kevserî, el-Akide ve ilmü'l-kelam, s. 478

37. İbn Hacer Askalanî, ed-Dürerü'l-kamine, c. 6, s. 58.

38. el-Bedrü't-tali, c. 2, s. 205.

39. İbn Müflih, el-Maksadü'l-erşed fi zikri ashabi'l-İmam Ahmed, c. 1, s. 135.

40. İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye, c. 14, s. 49.

41. İbnü'l-Verdî, Tarih, c. 2, s. 278.

Kaynaklar

Abdülhay b. Ahmed b. İbnü'l-İmad, Şezeratü'z-zeheb fi ahbari men zeheb, neşr: Abdülkadir Arnaut, Mahmud Arnaut, Dımaşk 1406.

Abdülkadir Habib es-Sindî, Mecelletü'l-camiai'l-İslâmiyye bi'l-Medineti'l-Münevvere, Sayı: 31.

Beşşar Avvad Maruf, ez-Zehebî ve mehecehu fi kitabi Tarihü'l-İslâm, Kahire 1976.

Ebu'l-Fazl Konevî, Edva ala er-risaleti'l-mensube ila el-Hafız ez-Zehebî en-Nasihatü'z-Zehebiyye li-İbn Teymiyye, www.frqan.com

Habib et-Tahir eş-Şemrî, İbn Teymiyye, Meşhed 1390.

Hafız Sehavî, el-İlan bi't-tevbih li-men zemme't-tarih, neşr: Franz Rosenthal, Beyrut (t.y).

Hakim Nişaburî, el-Müstedrek ala's-Sahiheyn maa talikatü'z-Zehebî fi't-telhis, neşr: Mustafa Abdülkadir Ata, Beyrut 1411.

İbn Abdülhadi, el-Ukudu'd-deriyye min menakibi Şeyhü'l-İslâm Ahmed b. Teymiyye, neşr: Muhammed Hamid el-Faki, Beyrut (y.y), (t.y).

İbn Hacer Askalanî, ed-Dürerü'l-kamine fi ayani'l-mia es-samine, neşr: Muhammed Abdülmuid Han, Beyrut 1392.

İbn Hacer Askalanî, İnbaü'l-gumr bi-enbai'l-umr fi't-tarih, neşr: Muhammed Abdülmuid Han, Beyrut 1406.

İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-nihaye, Beyrut 2009.

İbn Müflih, el-Maksadü'l-erşed fi zikri ashabi İmam Ahmed, neşr: Abdurrahman b. Süleyman, Riyad 1410.

İbn Receb Hanbelî, Tabakatü'l-Hanabile, (y.y), (t.y).

Muhammed Zahid Kevserî, el-Akide ve ilmü'l-kelam, Beyrut 2009.

Safedî, el-Vafi bi'l-vefeyat, (y.y), (t.y).

Taceddin Sübkî, Tabakatü'ş-Şafiiyyeti'l-kübra, neşr: Mahmud Muhammed et-Tenahi, Beyrut 1413.

Zehebî, Düvelü'l-İslâm, Beyrut 1405.

Zehebî, el-Uluv li-ali'l-gaffar, neşr: Ebu Muhammed Eşref b. Abdülmaksud, Riyad 1995.

Zehebî, Mucemu muhaddisi'z-Zehebî, neşr: Ruhiyye Abdurrahman Suyufî, Beyrut 1413.

Zehebî, Siyeru alami'n-nübela, Beyrut 1417.

Zehebî, Tezkiretü'l-huffaz, neşr: Zekeriya Amirat, Beyrut 1419.

Zehebî, Zuğalu'l-ilm, neşr: Muhammed b. Nasır el-Acemî, (y.y), (t.y).

Zeynüddin Amr İbnü'l-Verdî, Tarihu İbni'l-Verdî, Beyrut 1417.

Hamid Muhammediyan Horasanî, Tahkikî der bare-i Rabita-i Zehebî ve İbn Teymiyye, Sirac-i Munir, Payiz-Zimistan 1391, Sayı: 7-8, s. 197-216.

Çev: Ertuğrul Ertekin

www.medyasafak.net

0
0% (نفر 0)
 
نظر شما در مورد این مطلب ؟
 
امتیاز شما به این مطلب ؟
اشتراک گذاری در شبکه های اجتماعی:

latest article

HZ.RESULULLAH’IN(S.A.A)HİKMETLİ SÖZLERİNDEN
Allah’ın Aslan’ı Şehit Oldu
HZ.ALİ(A.S)IN SÖZLERİNDEN
İranlı görme engelli hafız dünya üçüncüsü oldu
İmam Ali ve Ailesi
İmam Ali ve Ailesi
PEYGAMBERİN ELÇİSİ VE ÖZEL TEMSİLCİSİ
Hz. ALİ (A.S)'DAN RİVAYET EDİLEN HADİSLER
Hz. İMAM SADIK (A.S.)’DAN NAKLEDİLEN HADİSLER
HZ.FATIMA’NIN (A.S) ÇOCUK EĞİTİM YÖNTEMLERİ

 
user comment