"İlâhî imamet" makamı, Kur"ân-ı Kerim açısından iki makamdan (nübüvvet ve risalet) apayrı ve toplumu idare etme, yönetme ve doğru yola iletme doğrultusunda daha geniş yetkilerle donatılmış olmayı gerektiren bir makamdır.
Şimdi Kur"ân"ın nuranî ayetleri ışığında bu konudaki açık delilleri gözden geçirelim:
1- Kur"ân-ı Kerim, Halil İbrahim Peygamber"e imamet makamının verilmesiyle ilgili olarak şöyle buyuruyor:
"Rabbi, İbrahim"i birtakım kelimelerle sınayıp, o da onları tam olarak yerine getirince, "Ben, seni insanlara imam kılıyorum." demişti. O, "Soyumdan da." deyince."[1]
Kur"ân"ın bu ayeti ışığında iki gerçek açıkça ortaya çıkmaktadır:
a) Mezkur ayet, açık bir şekilde imamet kavramının nübüvvet ve risalet kavramlarından ayrı olduğuna tanıklık etmektedir. Zira İbrahim (a.s) ayette sözü edilen ilâhî imtihanlara -ki bu imtihanlardan biri de, oğlu İsmail"i kurban etmeye karar vermesi idi- tâbi tutulmadan yıllar önce nübüvvet makamına nail olmuştu. Bu konu aşağıdaki delille sabittir:
Hepimizin bildiği gibi yüce Allah, İbrahim"e yaşlılık döneminde İsmail ve İshak adında iki çocuk ihsan etti. Zira Kur"ân-ı Kerim, İbrahim"den naklen şöyle buyurmaktadır:
"Kocamışken bana İsmail ve İshak"ı veren Allah"a hamd olsun."[2]
Buradan şunu anlıyoruz: Allah"ın İbrahim"e imamet makamını vermesine yol açan o zor imtihanlardan biri, yani İsmail"i kurban etme kararı, Hz. İbrahim"in ömrünün son zamanlarında vuku bulmuştur ve İbrahim, ömrünün son yıllarında insanlara imamlık etme makamına nail olmuştur. Oysa İbrahim, bundan yıllar önce nübüvvet makamına sahipti. Zira zürriyet sahibi olmadan önce de nübüvvetin nişanesi olan ilâhî vahiy kendisine iniyordu.[3]
b) "Rabbi, İbrahim"i birtakım kelimelerle sınayıp." [4] ayetinden, "ilâhî imamet", toplumun önderliği ve ümmetin liderliği makamının nübüvvet ve risalet makamından daha üstün olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Zira Kur"ân"ın da tanıklık ettiği üzere İbrahim"in, nübüvvet ve risalet makamına nail olmakla birlikte, imamet makamına nail olmak için çok zor ve dayanılmaz imti-hanlardan başarıyla çıkması gerekiyordu. Bu konunun hikmeti de çok açıktır. Zira ilâhî imamet makamı, vahyi algılama ve risaleti tebliğ görevinin yanı sıra toplumu yönetme, topluma önderlik yapma, insanları kemal ve saadete ulaştırma gibi çok önemli görevleri de içermektedir. Şüphesiz, böyle bir makam, çok hassas ve büyük bir makamdır. Bu makamı elde etmek, ancak birçok da-yanılmaz imtihandan başarıyla çıkmakla mümkündür.
2- Yukarıdaki ayette, yüce Allah"ın, İbrahim"i büyük imtihanlardan geçirdikten sonra ona imamet ve toplumu idare etme makamını verdiği ve Hz. İbrahim"in bu makamı zürriyetine ve çocuklarına da vermesini Allah"tan dilediği ifade edilmektedir.
Bu ayeti Kur"ân"ın diğer ayetlerinin yanında mütalâa ettiğimizde, yüce Allah"ın İbrahim"in duasını kabul ettiği ve böylece nübüvvet makamının yanı sıra topluma önderli etme ve ümmeti yönetme makamını da onun salih ve ehliyetli çocuklarına bağışladığı ortaya çıkmaktadır. Nitekim Kur"ân-ı Kerim, bu konuda şöyle buyurmaktadır:
"Biz, İbrahim"in zürriyetine kitap ve hikmet verdik, ayrıca onlara büyük bir hükümranlık bahşettik."[5]
Önceki ve bu ayetten şunu anlıyoruz: İmamet ve toplumun önderliği makamı, nübüvvet makamından ayrı bir makamdır ve Allah-u Teala bu makamı, peygamberi İbrahim"e birçok zor ilâhî imtihandan geçtikten sonra vermiştir. O da, Allah"tan bu makamı soyuna da vermesini istemiş, Allah da bu yüce makamı, sadece İbrahim"in soyundan adil olan kimselere vereceğini bildirmiş ve onlara risalet ve nübüvvetin işareti olan kitap ve hikmetin yanı sıra büyük bir hükümranlık (imamet ve önderlik) da vermiştir ve böylece İbrahim"in duası kabul olmuştur. Nitekim İbrahim"in soyundan bazılarının, örneğin Yusuf, Davud ve Süleyman"ın nübüvvet makamının yanı sıra, hükümet, liderlik ve toplum önderliği makamına da seçildiğini görmekteyiz.
Bu açıklama ile, imamet makamının nübüvvet ve risalet makamından ayrı bir makam olduğu ve sorumlulukları ve yetkilerinin genişliği hasebiyle de oldukça değerli ve yüce bir makam olduğu ortaya çıkmaktadır.
-------------------------------------------------------------
[1]- Bakara, 124
[2]- İbrahim, 39
[3]- Bu konuda Saffat, 99-102. ayetler ile Hicr, 53-54. ayetler ve Hud, 70-71. ayetlere müracaat ediniz.
[4]- Bakara, 124
[5]- Nisa, 54