Gazze'de dikkat çekici bir kitlenin katılımı ile gerçekleşen altıncı Cuma gösterileri hakkında İsraillilerin analizleri art arda geliyor. Analizler, kitlesel yürüyüşün bu yıl 15 Mayısta gerçekleşebilecek olaylar için sadece küçük bir prova olduğu konusunda İsrail'in korkularına yer veriyor.
Filistin'deki zulmün başlangıcı olan Nekbe gününün 70'inci yıldönümü olan 15 Mayısta gerçekleşecek Büyük Dönüş Yürüyüşü'nün yaklaşması ile birlikte, işgalci İsrail ve tüm dünya milyonluk yürüyüşü bekliyor. Geçtiğimiz 30 Mart'tan bu yana devam eden ve Gazze şeridinin doğusunda Filistinli gençlerin işgalci güçler ile girdiği çatışmaların tırmanmasının gölgesinde, olası senaryolar değerlendiriliyor.
Gazze'de geniş bir kitlenin İsrail Ordusunun mevkilerine yaklaşma cesareti gösterdiği altıncı Cuma olayları için, İsraillilerin analizleri art arda geliyor. Analizler, kitlesel yürüyüşün bu yıl 15 Mayısta gerçekleşebilecek olaylar için sadece küçük bir prova olduğu görüşünde hemfikir.
Geçtiğimiz haftalarda, Hamas Siyasi Büro üyesi Halil el-Hayya, “15 Mayıs'ı bekleme” çağrısında bulunarak, şu sözler vurguladı: “Filistin halkı dalga dalga gelmeye devam edecektir. Kudüs'te buluşana kadar kimse onları durdurmayacaktır.”
El-Hayya, dönüş yürüyüşünün başladığını ve zafer ile özgürlüğe kadar asla sona ermeyeceğinin altını çizerek şu açıklamada bulundu: “İşgal ile yüzleşmemiz, halkımızın kullanabileceği tüm mevcut araçlara dayanıyor. Halk her gün kararlılık, kahramanlık ve meydan okuma denklemini yerine getiriyor. Bizler her gün kahramanca bir destan ile şehit olan kahramanları görüyoruz.”
Hamaslı lider, Filistin halkının bu büyük dönüş yoluna çıkışının, bu halkın davasının sürgün edilemeyeceği, bölünmeyi kabul etmeyeceği ve bu meselenin ancak öldürücü silahlarla çözüleceğini tüm dünyaya kanıtladığına işaret etti.
Beklenen senaryolar hakkında yorum yapan, Büyük Dönüş Yürüyüşü sözcüsü Ahmed Ebu Retime, 15 Mayıs'ın dolu, unutulmaz ve daha önce görülmemiş bir halk gücünün yer aldığı bir gün olacağı öngörüsünde bulunarak şu sözleri ekledi: “Ancak bu güne ait gelişmelerin ayrıntılarını tahmin etmek zor.”
Ebu Retime açıklamasına şöyle devam etti: “Saha hareketi, olayları kontrol eder. Şu an gençler son toplantıda dizginleri eline almış durumda.” Ve şunu vurguladı: “Belirli bir gelişmeyi tahmin etmek zordur. Bu konuda söyleyebileceğimiz tek şey, bu günün unutulmaz bir gün olacağı ve Filistin halkının güçlü bir halk kitlesi olduğunu kaydedeceği bir gün olacağıdır.”
Kitlesel bir saldırı ihtimali hakkında konuşan Ebu Retime, “Filistinli mülteciler ülkelerine dönmek için uluslararası karara sahip olduğu için, bizler bunu ilkesel bir hak olarak kabul etsek de, ateşkes hattını geçmek üzere merkezi bir karar bulunmuyor.”
“Gençler korku duvarını yıktı, ipleri kopardı ve neredeyse günlük hayatlarında ayrım çizgisini aştılar” diyen Ebu Retime şuna işaret etti, “Toplu geçiş hakkında bir karar alınmadı, ancak saha hareketinin gölgesinde, hiçbir garanti veremiyoruz.”
Ebu Retime son olarak şunları zikretti, “Büyük Dönüş Yürüyüşü, temel ilkeleri gereğince toplanılabilir ve sürdürülebilir. Bu, sona erdirmek üzere değil sürdürmek üzere başlatılan yeni bir kültür ve mücadele örneğidir... 15 Mayıs, zirvede ve unutulmaz bir gün olacak ancak asla son olmayacaktır. Dönüş yürüyüşü bundan sonra da devam edecektir. Çünkü bu, özgürlük, şeref, yurda dönüş ve kaderimizi tayin etme yolunda uzun vadeli bir savaştır.”
Öte yandan İsrailli gazeteci Ami Dor-On, son kaleme aldığı makalesinde şu ifadelere yer verdi: “İsrail, Filistinlilerin İsrail ile ateşkes hattına girmesini önlemek için yeni araçlar kullanmak zorunda kalabilir.” İsrailli yazar ayrıca şu açıklamada bulundu: “Gazze sınırına girmeye çalışan herkesin gözü önünde patlaması için, sınır boyunca mayın tarlaları oluşturmak, bu araçlardan biridir. Göstericilerin ölümünden İsrail'in doğrudan sorumlu tutulmaması için, bu işlem gece karanlığında yapılmalıdır.”
İsrailli yazar makalesinde, “Filistinli göstericilerin ateşkes hattına saldırmasını öngören bir senaryo, İsrail'deki güvenlik ve siyasi sistemler için ciddi bir endişe kaynağı haline geldi. İnsan hakları örgütlerinin yüksek mahkemeye sunduğu şikâyetlerin gölgesinde, göstericilerin üzerine doğrudan ateş açılarak elde edilmeye çalışılan bir çözüm artık gerçekçi bir çözüm değil gibi görünüyor" ifadelerine yer verdi.
Kaynak: İuvmpress
Çeviri: Merve Soydaş