Muharrem ayı kendine özgü özellikleri ile kameri takvimin ilk ayı olarak belirlendi.
Bugün bir muharrem, yeni kameri yılın ilk günü. Müslümanlar ikinci halife döneminde ve Hz. Ali'nin (sa) önerisi üzerine İslam peygamberinin (sav) Mekke'den Medine'ye hicretini İslamî tarih ve takvimin başlangıcı olarak kabul etti ve muharrem ayı kendine özgü özellikleri ve hac ziyaretinin sonu olması ve ayrıca son haram ay olması itibarı ile kameri takvimin ilk ayı olarak belirlendi. Başta şii Müslümanlar olmak üzere birçok Müslüman için yeni kameri yılın başlaması ve muharrem ayının gelmesi, İmam Hüseyin'in (sa) kanlı ve ebedi kıyamını çağrıştırır.
İslam tarihinde muharrem ayı, bu ayın onuncu gününde yaşanan Aşura hadisesi ile bütünleşmiştir. Bu hadise üzerinden asırlar geçtiği halde hala hak ve hakikat peşinde olanların yolunu aydınlatmayı sürdürür. Kameri yılının 12 ayının ilk ayını muharrem olarak adlandırmanın sebebi, cahiliye döneminde bu ayda savaşmayı haram bilmeleri yüzündendir. Bu adlandırmanın amacı insanların bir biri ile savaşmaktan el çekmesi ve topluma genel güvenlik ve emniyetin hâkim olmasıydı.
Kur'an-ı Kerim'in bazı müfessirleri ise yılın dört ayında savaşı haram ilan etme sünnetinin Hz. İbrahim döneminde yaygınlaşmaya başladığını belirtiyor. Bu kanun cahiliye döneminde de bir gelenek olarak yerini korudu ve İslam dini de bu geleneği onayladı. Savaşın haram ilan edilmesi aslında uzun savaşlara son verme ve barış ve huzuru sağlamanın yollarından biriydi. Çünkü savaşçılar yılın dört ayında silahları bıraktıklarında düşünme fırsatı buluyor ve ayrıca savaşın sonlandırması için arabuluculuk yapma ihtimali kuvvet kazanıyordu. Fakat maalesef zalim Emevi hanedanı bu ayda İmam Hüseyin'in (sa) kanını akıtmak ve Kerbela faciasına imza atmak sureti ile bu ayın hürmetini kırdı.
İslam peygamberinin (sav) pak torunlarından İmam Rıza (sa) muharrem ayı hakkında şöyle buyurmuştur: Cahiliye döneminde bu ayın hürmeti için savaş yapılmıyordu, ancak kameri 61 yılının muharrem ayında bizim gençlerimizin kanını akıttılar ve hürmetimizi kırdılar, çocuklarımızı ve kadınlarımızı tutsak ettiler, çadırları yaktılar, yağmaladılar ve Allah resulünün (sav) hanedanının hürmetini kırdılar. Kameri 61 yılında ve İslam peygamberinin (sav) rihleti üzerinden 50 yıl geçtiği bir sırada hâkimiyetin zulüm ve istibdadı ve halkın duyarsızlığı yüzünden İslam dini ve Kur'an-ı Kerim yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştı. O tarihte İmam Hüseyin (sa) son semavi dini yeniden ihya etmek üzere kıyam etti.
İmam Hüseyin (sa) Hz. Fatıma (sa) ve Hz. Ali'nin (sa) evladı ve İslam peygamberinin (sav) torunuydu. Allah resulü (sav) İmam Hüseyin (sa) hakkında “ Hüseyin bendendir ve ben Hüseyin'denim” şeklinde buyurmuştur. İmam Hüseyin (sa) başlattığı kıyamla bütün beşeriyeti her ve izzetli yaşama dersi verdi ve kanı ile İslam ağacını suladı ve uyuyan vicdanları uyandırdı.