Namaz, insanın diğer amel ve ibadetlerinin kabul veya reddedilmesini sağlayan en önemli ibadettir. Bu ibadette insan, rabbiyle münacat ve huzu ile meşgul olmaktadır. Namaz tüm zaman ve mekanlarda özel öneme haizdir. Ancak namaz, ibadet ve kulluk ayı olan Ramazan Ayında daha başka bir öneme sahiptir… Eğer teravih namazını cemaatle kılmak iyiydi ise neden Allah ve peygamberi onu açıklamamıştır? Bu konu iki hal dışında değildir: Ya teravih namazını cemaatle kılmak iyi ve maslahat gereğiydi, ancak neuzibillah (Allah’a sığınırız) Allah ve peygamberi bunu açıklamamış ve hataya düşmüşlerdir! (ancak Ömer, Allah ve resulünden daha iyi bilerek onu cemaatleştirmiştir) veya cemaatle kılmak iyi ve maslahat gereği olmadığı için bunu teşri etmemiş ve emir buyurmamıştır.
Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- Müslümanların Ramazan Ayı’nda kıldıkları namazlardan bir diğeri de “Teravih Namazı”dır. Her ne kadar bu namazın özü tüm mezheplerde kabul edilmiş olsa da, cemaatle kılınıp kılınmaması ve kaç rekat olduğu konusu ihtilaf ve tartışma konusu olmuştur.
Teravih Namazı, Müslümanların Ramazan Ayında kıldıkları müstahap bir namaz çeşididir. Biz bu makalede üç noktaya temas edeceğiz:
1- Bu Namazın Adı
Ramazan Ayında geceleri kılınan nafile namazlardan biride teravih namazıdır. “Teravih” kelimesi “Tervihe” kelimesinin çoğulu ve sözlük anlamı olarak oturmak anlamına gelmektedir, ancak Ramazan Ayında kılınan nafile namazlardan dört rekatın ardından dinlenme ve istirahat edildiğinden bu adla anılmıştır. Zira namaz kılanlar dört rekat namaz kıldıktan sonra biraz dinlenmektedirler.
2- Teravih Namazının Meşruiyeti ve Fazileti
a) Fakihlerin sözleri:
Ramazan Ayının gecelerinde kılınan Teravih Namazının caiz olması ve meşruiyeti konusunda tüm İslam mezhepleri fakihleri arasında ittifak vardır ve onun hakkında önemli bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hanafilerin büyük fakihlerinden Şemseddin Serehsi bu konu hakkında şunları söylemiştir: “Ümmet bu namazın meşru olması ve caizliğinde ittifak etmiştir.” Aynı şekilde Şafii Nevevi şöyle yazmıştır: “Ulema bu namazın müstahap olmasında ittifak etmiştir.” Yine Şia’nın büyük fakihlerinden Cevahir kitabının yazarı şöyle yazmıştır: “Fetva ve rivayet açısından meşhur görüş bu nafilenin müstahap olduğudur. Hatta Şeyh Saduk’tan başka hiçbir fakih bu konu hakkında ihtilaf etmediğinden icma haddindedir.”
b) Bu namazın müstahap olması hakkında mezhep büyüklerinin açıklama ve beyanlarının yanı sıra bir çok hadiste nakledilmiştir. Resulü Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Ramazan Ayında ihlas ve inanç üzere kıyam ederse (namaz kılarsa) tüm geçmiş günahları bağışlanır.”
Ebu Cafer İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.a) Şaban Ayının son Cuma’sı hutbe okuyarak şöyle buyurdu: “Allah Teala, Ramazan Ayında oruç tutmayı farz karar kılmış ve gecelerinde kıyam edip müstahap namaz kılmanın sevabını öteki normal gecelerde kılınan yetmiş gecenin müstahap namazına eşit olarak saymıştır.”
Ebu Basir, İmam Cafer Sadık’a şöyle bir soru sordu: “Ramazan Ayındaki namazlar hakkında ne buyurursunuz?” Hz. Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Ramazan Ayının hiçbir ayda olmayan saygınlık ve hakkı vardır. Ramazan Ayının gece ve gündüzünde kılabildiğin kadar müstahap namaz kıl ve eğer yapabilirsen her gün bin rekat namaz kıl. Çünkü Hz. Ali (a.s) ömrünün sonlarında bir günde bin rekat namaz kılıyordu.”
c) Ehlisünnet Ekolünün Görüşü
Ehli sünnet mezhebine göre teravih namazının vakti, yatsı namazından sonra ta fecir vaktine kadardır. Elbette ehli sünnetin dört mezhebi arasında bazı ihtilaflar vardır.
d) Ehlibeyt Ekolünün Görüşü
Şia fakihlerinin yanında teravih namazının vakti konusu direk olarak tartışma konusu olmamıştır. Ancak fakihlerin söz aralarında ve bazı rivayetlerden edinilen bilgilere göre onun ilk sekiz rekatı akşam namazından sonra ve on iki rekatlık kalan kısmı yatsı namazından sonradır. Bu vakit fecirin doğuşuna kadar devam eder.
Seyyid Murtaza, bu konu hakkında şöyle yazmıştır: “Ramazan Ayının her gecesinde kılınması gereken yirmi rekatlık nafile namazın ilk sekiz rekatı akşam namazının ardından kalan on iki rekatlık ikinci kısmı yatsı namazından sonra kılınır.
3- Teravih Namazı Kaç Rekattır?
a) Şia’nın Görüşü
Şia mezhebine göre Ramazan Ayının nafile namazlarının sayısı 1000 rekattır. Şu şekilde ki: ilk yirmi gece her gece yirmi rekat kılınmakta ve ayın son on gecesi her gece otuz rekat kılınmaktadır. Buraya kadar yedi yüz rekat oldu, ancak geriye kalan üç yüz rekat şu şekildedir: Kadir geceleri olarak bilinen on dokuzuncu gece, yirmi birinci gece ve yirmi üçüncü gece yüz rekat fazla kılınmaktadır. Bunların toplamı 1000 rekat etmektedir.
b) Ehli Sünnetin Görüşü
Hanefi, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre bu namazın sayısı yirmi rekattır. Ancak Maliki Mezhebine göre iki görüş bulunmaktadır: bir rivayete göre bu sayı yirmidir, ancak başka bir rivayete göre bu sayı 36’dır.
c) Ehli Sünnetin Konu Hakkındaki Delili
1. Ehli sünnetin delillerinden biri ikinci halife Ömer ibni Hattab’ın fiilidir. İbni Kudame şöyle yazmıştır: Bizim için Ömer’in İbni Ke’bi insanların önüne çıkararak onlara yirmi rekat namaz kıldırma emri vermesidir.”
2. Medine Ehlinin Fiili
Malik, 36 rekatın doğruluğunu Medine halkının fiiline dayandırmıştır.
İkinci halifenin fiili konusunda dikkat edilmesi gereken nokta şudur: “Fiilin, sözün aksine lisanı yoktur ve onun bu yönü malûm değildir. Ve gerçekte onun delâletinin istimrara yol açtığını kabul etmek imkânsızdır. Örneğin bu cümlede olduğu gibi: Ömer, yirmi rekat namaz kıldı. Ancak bunun neresinden istimrar anlaşılmaktadır? Şayet bu sebepten dolayı ehli sünnetin büyük fakihlerinden Şevkani teravih namazının kaç rekat olduğu hakkında bir sünnetin olmadığını söylemiştir.
4. Teravih Namazının Cemaatle Kılınmasının Hükmü
Teravih namazının cemaatle kılınmasının tarihçesi
Teravih namazının Peygamberimizin zamanında cemaatle kılınmadığı kesindir. Bu konu hakkında da hiçbir rivayet nakledilmemiştir. Aynı şekilde birinci halife Ebu Bekir’in zamanında da cemaatle kılınmamıştır. Ancak ikinci halife Ömer ibni Hattap, cemaatle kılma emrini vermiştir!!! İmam Şerefuddin teravih namazının cemaatle kılınmasının tarihçesi hakkında şunları yazmaktadır:
“İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) Ramazan Ayının gecelerinde kılınan sünnet ve nafileleri cemaatle kılmamıştır. Halktan bu aya önem vermesini istemiş ve halkta bu çağrıya uymuştur. Ebu Bekir’in döneminde de halk sünnet namazları cemaatle kılmamıştır. Ondan sonra Ömer ibni Hattap hilafeti ele geçirince hicri 13’üncü yılında Ramazan ayında yine bir değişiklik yapmamıştır. Ancak 14. Hicri yılında bazı yakınları ile birlikte camiye girdiğinde halkın Ramazan Ayının nafilesini kıldığını gördü. Ancak bazılarının ruku halinde, bazılarının secde halinde, bazılarının kıyam halinde, bazılarının tekbir aldığını, bazılarının kıraat ettiğini… gördü. Bu durum karşısında kendi vazifesinin bu durumu düzletmek olduğunu sandı!!! Sonra halkı bir araya toplayarak namazı cemaat halinde kılmalarını istedi, halkta onun bu emrine uydu!!! Sonra Ömer bu hükmü tüm İslam topraklarına yazarak herkesten teravih namazını bu şekilde kılmalarını istedi!!! Ömer Medine halkı için biri erkeklere ötekisi kadınlara olmak üzere iki cemaat imamı kararlaştırarak onlardan cemaat halinde teravih namazını kıldırmasını istedi.” Bu konu mütavatir haddindedir.
Yukarıda da görüldüğü gibi Ömer bu işi yaparken dağınıklığı önlemek için bu işi yaptığını ve bu iş için Allah Resulünün söz veya fiiline istinat etmediği açıkça görülmektedir.
a) Şia Mezhebinin Bu Konudaki Görüşü
Teravih namazının en önemli konusu onun cemaatle kılınıp kılınmaması konusudur. Şia açısından Ramazan Ayının sünnet namazlarının furada, yani ferdi olarak cemaat dışında kılınmasıdır. Onun cemaatle kılınması Şia açısından haram ve bidattir. Şeyh Tusi konu hakkında şöyle yazmıştır: “Ramazan Ayının nafilesi furada olarak kılınmalıdır, onun cemaatle kılınması bidattir.” Şehid-i Evvel ise şöyle yazmıştır: “Bizim yanımızda Teravih namazını cemaatle kılmak bidat ve haramdır.”
Elbette Şia fakihlerinin yanı sıra Malik, Ebu Yusuf ve bazı Şafii alimleri teravih namazının ferdi olarak evde kılınmasının efdal ve faziletli olduğunu söylemişlerdir.
Ancak ehli sünnetin ekseriyeti bu namazın cemaatle kılınmasını caiz, hatta müstahap bilmektedirler!!! Hanefi mezhebi, teravih namazının cemaatle kılınmasını kifayi sünnet olarak bilmiştir!
b) Şia Mezhebinin Delili
Şia fakihlerinin dayandığı hadisler iki kısımdır. Birinci kısım rivayetler, müstahap ve sünnet namazların cemaatle kılınmasını yasaklayan hadisler. İkinci kısım rivayetler ise teravih namazının cemaatle kılınmasının caiz olmadığına dair naklolunan hadisler. Ayrıca ehli sünnetin önemli kitaplarında bu konu hakkında deliller yer almaktadır.
1) Müstehap Namazların Cemaatle Kılınmasının Caiz