Kur'an okumak ibadetlerin en üstünlerinden biri olup, bu seviyede yüce ibadet pek sayılıdır. Zira Kur'an'ı telavet etmek, gerçekte Kur'an üzerinde tefekkürde bulunmaya ve bu yolda ilham almaya vesiledir; düşünce ve fikrin ulvileşmesini sağlamakta olup, salih amelin kaynağıdır.
Kur'an-ı Kerim Hz. Resulullah'a (s.a.a) hitaben şöyle buyurmaktadır: "Az bir kısmı hariç olmak üzere geceleyin kalk, (gecenin) yarısı kadar. Ya da, ondan da biraz eksilt veya üzerine ilave et. Ve Kur'an'ı da belli bir düzen içinde (tertil üzere) oku.”[1]
Yine Kur'an, bütün Müslümanlara hitaben ise şöyle buyurmaktadır: "...Kur'an'dan kolay(ınıza) geleni (elinizden geldiğince) okuyun.”[2]
Ancak, daha önce de belirttiğimiz üzere Kur'an telaveti, Kur'an'ın anlamı üzerine tedebbür ve tefekkürde bulunmak ve onu anlamak için olmalıdır; tefekkür ve anlama ise ancak amelle sonuçlanması ve amele başlangıç teşkil etmesi halinde kıymet ifade eder:"Kur'an'ı iyiden iyiye düşenmezler miydi? Yoksa kalplerine kilitler mi vurulmuş.”[3]
"Andolsun, biz Kur'an'ı zikr (ile öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp düşünen (ve amel eden) var mı ?”[4]
"Bu indirdiğimiz mübarek ve bereketli bir kitaptır, şu halde ona uyun...”[5]
Binaenaleyh Kur'an'ın telaveti veya hıfzıyla (ezber) yetinenler ve onun üzerinde tedebbür ve tefekkürde bulunup amel etmekten bihaber olanlar, her ne kadar üç asıldan birini yerine getirmiş sayılsalar da, çok daha önemli olan iki aslı kaybetmiş ve pek büyük bir hüsrana uğramışlar demektir.
source : tebyan