Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Zikir ve dua, namazın bütün hallerinde mutlak zikir [1] kastıyla olursa sakıncası yoktur.[2]
Namaz kılanın bedeni, namazın müstehap zikirleri anında da olsa ( bi hav lillah dışında) hareketsiz olmalıdır. Eğer namaz kılan kişi bedenin hareket ettiği bir esnada zikir söylerse ( örneğin; rükuya ya da secdeye giderken müstehap zikirleri, namazın içinde farz olan özel zikirler kastıyla söylerse) namazı yeniden kılmalıdır. Ancak namazın beğenilen yerlerinin neresinde olursa olsun Allah’ı zikir etme kastıyla okursa ve de bedeni hareket halinde de olsa, namazı sahihtir.[3]
Namazdan sonra, şükür secdesi yerine getirmek müstehaptır. Bunu yerine getirmek için yalnızca alnını şükür kastıyla yere koyması yeterlidir. Ancak üç defa “şükran lillah” ya da “ afven lillah” demesi daha güzeldir.
Yine insana ne zaman bir nimet ulaşsa ya da bir bela ondan uzaklaşsa şükür secdesi yerine getirmesi müstehaptır.[4]
Bedenin hareketli olduğu bir esnada zikir söylerse ( örneğin; rükuya giderken ya da secdeye giderken tekbir söylerse) ve bunu namazda söylenilmesi emredilen zikir kastıyla söylerse namazı yeniden kılmalıdır. Eğer emredilen zikir kastıyla değil de yalnızca zikir söylemek için söylerse namazı sahihtir.[5]
İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Yüce Allah’ı, dilinizde olan şey ile kalbinizde olan şey aynı olacak bir şekilde mükemmel olarak zikredin. İçiniz ve dışınız da bir olsun. Kendinizi unutmadıkça hakiki zikir sahibi olamazsınız.[6]
Ayetlere Göre Allah’ı Zikretmek
Allah’ı zikretmek her şeyden daha büyüktür.[7]
Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Ve onu sabah akşam tespih edin.[8]
Yaşam içinde gaflet etme nedenlerinin çok olması ve her taraftan şeytanın vesvese oklarının insana doğru fırlatılmasından dolayı onlarla mücadele için “çokça zikir etmek” ten başka bir yol yoktur. “Çokça zikir etmek” kelimenin gerçek anlamıyla “bütün kalple Allah’a yönelmek” tir. Yalnızca söz ve gevezelik değildir.
Çokça zikir etmek, insanın bütün davranışlarına nur saçmalıdır. Ve onları aydınlatmalıdır.
Bundan dolayı, kur-an’ı kerim müminlerin hepsini yukarıdaki ayette, bütün hallerde Allah’ı zikretmekle görevlendirmektedir.
İbadet esnasında onu zikrediniz. Kalp huzuruna ve ihlâsa sahip olunuz.
Günah anlarında onu zikrederek gözünüzü kapatınız. Eğer günah gerçekleşirse tövbe ediniz. Hak yoluna geri dönünüz.
Nimet elde ettiğiniz zaman onu zikrediniz. Ve ona şükür ediniz.
Bela ve musibet dokunduğu zaman onu zikrediniz. Ve sabırlı olunuz.
Özet olarak yaşam sahnelerinin tamamında onu zikretmeyi unutmayınız.
Sahihi Tirmizi ve Ahmet Bin Hanbelinin Müsnedinde yer alan bir hadiste, Ebu Saidi Hudri peygamber efendimizden (s.a.a.) şöyle nakletmektedir:
Peygamberimize (s.a.a.) şöyle sordular: Kıyamet gününde kullarının hangisinin makamı daha yücedir? Şöyle buyurdu:
Allah’ı çokça zikir eden kişiler.
Ebu Saidi Hudri şöyle sordum diyor:
Ey Allah’ın rasulü! Onların makamları, Allah yolunda gazi olan kişilerden de mi daha yücedir?
Şöyle buyurdu:
Eğer kılıcı kırılıncaya ve kana bulanıncaya kadar kâfirlere ve müşriklere vursa da, Allah’ı zikir eden kişiler onlardan daha üstündür.
Çünkü samimi bir cihadın da Allah’ı zikir etmeksizin gerçekleşmesi olanaksızdır.
Burada, çokça zikir etmenin geniş bir manası olduğu anlaşılmaktadır. Bazı rivayetlerde Hz. Fatıma Zehra’nın (s.) tespihi (34 defa Allahu Ekber, 33 defa Elhamdülillah, 33 defa Subhanellah) olarak, müfessirlerin bazılarının sözlerinde Ulya sıfatları, Esmaul Hüsna veya Allah’ı ona yakışmayacak şeylerden tenzih etmek ya da bunlara benzer şeyler olarak tefsir etmişlerdir. Ancak bunların hepsi de ayetin anlamını bu ölçütlerle özelleştirerek sınırlandırmak değil çok aydın olan ölçütün açıklanmasına yöneliktir.
Ayetin siyakından da güzelce anlaşıldığı gibi “Allah’ı sabah akşam tespih etmek” kelimesinin anlamı, sürekli tespih etmektir. Ancak bu iki vaktin özel açıklanması günün başlangıcı ve sonu unvanıyladır. Bazıları bu ayeti sabah ve ikindi namazları ya da buna benzer şeylerle tefsir etmişlerdir. Yine bu tefsirler de ölçütün açıklanmasına yöneliktir.
Bu bağlamda, “Allah’ı çokça zikretmek ve sabah akşam onu tespih etmek” tümcelerinin anlamı, her zaman yüce Allah’a yönelmek ve onu her türlü noksan sıfatlardan tenzih ve takdis etmek olacaktır. Yemek ve suyun beden için olduğu gibi Allah’ı zikretmenin de insan ruhu için olduğunu bilmekteyiz. Rad suresinin 28. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
Bilin ki, kalpler yalnızca Allah’ı zikretmekle huzur bulur.
Kalbin huzur bulmasının sonucu da Fecr suresinin 27–30. ayetlerinde buyrulmaktadır:
Ey huzura eren nefis! Razı edici ve razı edilmiş olarak rabbine dön. Kullarım arasına gir. Cennetime gir.[9]
Rivayetlere Göre Allah’ı Zikretmek
Karların En Güzelidir: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı zikretmek, ganimetlerin en faziletlisidir.[10]
Yüce Allah’a Âşık Olanların Lezzetidir: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı zikretmek, Allah dostlarının lezzetidir.[11]
Takva Ehlinin Yöntemidir: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı zikretmek, takva ehlinin yöntemidir.[12]
İyilerin Ahlakıdır: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı zikretmek, iyilerin ahlakı ve müminlerin yöntemidir.[13]
Takva Ehlinin Neşesidir: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı zikretmek, her takvalı için neşe ve her mümin için lezzettir.[14]
Allah’ı Zikretmenin Etkileri
Ruhun Gücü ve Islah’ın Kilididir: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı zikretmedeki devamlılık, ruha güç ve ıslaha kilit olur.[15]
Mutluluk: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı çokça samimi olarak zikir edin. Onun vesilesiyle yaşamın en güzeline sahip olun. Ve onun vesilesiyle kurtuluş yollarına girin.[16]
Kalbin Hayatı: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Kalplerin hayatı Allah’ı çokça zikir etmededir.[17]
Kalbin Nuru: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı zikir etmelisin. Çünkü o kalplerin nurudur.[18]
Pasların Cilasıdır: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Yüce Allah, zikretmeyi kalplerin cilası olarak karar kılmıştır.[19]
Kalplere Şifadır: Peygamber efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurmuştur:
Allah’ı zikir ediniz. Çünkü o şifadır. İnsanları anmayınız. Çünkü o hastalıktır.[20]
Göz Nuru: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı zikir etmek, gözleri nurlandırır. İnsanın görülmeyen arkadaşı olur.[21]
İmanın Koruyucusu ve Şeytanın Uzaklaştırıcısı: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı zikir etmek, imanın destekçisi ve şeytan karşısında bir siperdir.[22]
Nifaktan Güven İçinde Kalmaktır: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Allah’ı çok zikir eden kişi, nifaktan uzak kalır.[23]
Sevgi Nedenidir: Allah rasulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:
Ben, Allah’ı çok zikir eden kişiyi severim.[24]
Günahlara Karşı Korumadır: Peygamber efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurmuştur:
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Kulumun genellikle beni zikir ettiğini bildiğim zaman onun isteklerini kendime doğru yönlendiririm. Kulum böyle olunca da günah işleyeceği an onunla günah arasına girerim. [25]
Kalbe Huzur Vericidir:
Biliniz ki, kalpler yalnızca Allah’ı zikir etmekle huzur bulur.[26]
Basiret: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Kim, Allah’ı zikir ederse basiret sahibi olur.[27]
Meşhur Kılar: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Kim, Allah’ı zikir etmekle meşgul olursa, yüce Allah onun adını güzelleştirir.[28]
Zikir Etmenin Özel Vakitleri
Düşman ile Karşılaşıldığı Zaman:
Ey iman edenler! Bir grup ile karşılaştığınız zaman Allah’ı çokça anın ki, başarıya erişesiniz.[29]
İş Zamanı: İmam Ali (a.) şöyle buyurmaktadır:
Pazara girdiğiniz ve insanlarla alışveriş yaptığınız zaman Allah’ı çokça zikir edin.[30]
Öfke Zamanı: Peygamber efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurmuştur:
Yüce Allah peygamberlerinden birine şöyle vahiy etti; Ey âdemoğlu! Öfkelendiğin zaman beni zikir et. Ben öfkelendiğim zaman seni anıyorum.[31]
Neşe Zamanı: İmam Bakır (a.) şöyle buyurmuştur:
Tevrat’ta şöyle yazılıdır: Ey Musa! Yanlış yaptığın zaman seni anmam için; yalnız kaldığın zamanlar ve neşeli olduğun zamanlar beni zikir et.[32]
Karar Verme Zamanı: Peygamber efendimiz (s.a.a.) şöyle buyurmuştur:
Bir işe karar vereciğin zaman Allah’ı zikir et.[33]
İlahi Zikre Engel Olan Şeyler
Mal ve Evlat:
Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı zikir etmekten gafil kılmasın. Kim böyle yaparsa ziyana uğramıştır.[34]
Şeytan:
Şeytan, şarap ve kumar vesilesiyle aranızda düşmanlık ve kin oluşturmak ve sizi Allah’ı zikir etmekten alıkoymak istiyor.[35]
En Şükürsüz Organ: İmam Ali (a.) şöyle buyurmuştur:
Organlar arasında gözden daha şükürsüz bir organ yoktur. Öyleyse onun isteklerine boyun eğmeyin. Çünkü sizi Allah’ı zikir etmekten gafil kılar.[36]
Nefsanî İsteklere Uymak: İmam Ali (a.) şöyle buyurmuştur:
Günahlar arasında nefsin şehvetlerine uymaktan daha büyük bir günah yoktur. Öyleyse ona boyun eğmeyin. Çünkü sizi Allah’ı zikir etmekten gafil kılar.[37]
İnsanları Anmak: İmam Ali (a.) şöyle buyurmuştur:
Kim insanları anmakla meşgul olursa yüce Allah kendi zikrini ondan keser alır.[38]
Bir Hikâye
Bir padişah, çok ibadet eden bir kimseye şöyle der: Hiç biz senin aklına geliyor muyuz?
Şöyle cevap verir: Evet, ne zaman Allah’ı unutursam.[39]
Oburluk: İmam Seccad (a.) şöyle buyurmuştur:
Oburluk, aşırı yemek ve tok olmanın verdiği sarhoşluk; Allah’ı zikir etmeyi unutturan şeylerdir.[40]
Allah’ı Zikir Etmekten Uzak Olmanın Sonuçları
Çetin Bir Hayat:
Kim beni zikir etmekten yüz çevirirse, onun için (dünyada) sıkıntılı bir yaşam vardır.[41]
Şeytanla Arkadaşlık:
Kim rahmanın zikrini görmezlikten gelirse ona bir şeytanı sardırırız. Artık o, onun arkadaşı olur.[42]
Taş Yüreklilik:
Yüce Allah, Musa’ya (a.) şöyle buyurmuştur: Ey Musa! Beni hiçbir durumda unutma. Ve malın çokluğuyla sevinme. Çünkü beni unutmak kalpleri katılaştırır.[43]
Hakkı Zikir Etmek
İbadet içinde bulunan toplumsal ve ahlaki etkilerin hepsinin kökü yalnızca bir şeydedir. O da Hakkı zikir etmek ve onun dışında olan her şeyi unutmaktır. Kur-an’ı kerim, bir yerde ibadetin ruhu güçlendirme yönüne ve eğitimsel etkilerine işaret ederek şöyle buyurmaktadır:
Kuşkusuz namaz, edepsizlikten ve çirkin işlerden alıkoyar.[44]
Başka bir yerde de şöyle buyurmaktadır:
Beni zikir etmek için namaza dur.[45]
Namaz kılan ve Allah’ı zikir eden kişi her zaman kendisini gözetleyen, bilen ve görenin var olduğunu aklından çıkarmamalıdır.
İbadet hedefiyle yapılan Allah’ı zikir etmek ve Allah’ı anmak, kalbi cilalar ve kalbe huzur verir. Kalbi ilahi tecellilere hazırlar. İmam Ali (a.) ibadetin ruhu olan Allah’ı zikir etmek hakkında şöyle buyurmaktadır:
Yüce Allah kendini zikir etmeyi kalplerin cilası olarak karar kılmıştır. Kalpler onun vesilesiyle sağır olduktan sonra duyar, kör olduktan sonra görür ve inat (isyan) ettikten sonra boyun eğer. Yüce Allah, her zamanın bir kısmında ve peygamber olmadığı zamanlarda, fikirlerinde kendileriyle gizlice konuştuğu ve kalplerinde de kendileriyle konuştuğu kulları vardı ve var olacaktır.[46]
Bu sözlerde, kalbin ilham alabileceği ve yüce Allah ile konuşabileceği bir noktaya kadar Hakkı zikir etmenin şaşırtıcı ve ilginç özellikleri açıklanmıştır.
İmam Humeyni’den (r.a.) Bir Öğüt
İmam Humeyni (r.a.) duaların etkisi ve değeri konusunda şöyle buyurmuştur:
Dualar ve yüce Allah’a yönelmeler, insanı aslına yönlendirir. Ve çalışmaya engel olmak şöyle dursun hatta katkısı bile olur.[47]
İmam Humeyni (r.a.) bundan dolayı, insanları duadan ayırmayı doğru bulmamaktadır:
İnsanlar, dua ile Allah’la dostluk kurmalıdırlar. Yüce Allah ile dost olan kişilere ve kendileri için bir değere sahip olmayan kişilere göre dünyanın çekiciliği yoktur. Ve yalnızca Allah için çalışmaktadırlar.[48]
Hz. İmam genç oğluna (Hacı Ahmet) yazdığı bir mektupta çok çekici bir konuyu hatırlatmaktadır:
Sevgili oğlum! Gençliğinin bundan sonraki kalan kısmından iyi yararlan. Çünkü yaşlılıkta her şey elden çıkıp gidiyor. Hatta yüce Allah’a ve ahirete yönelme bile. Büyük şeytanın hileleri ve nefsi emare, gençlere gençliklerinin gafilce ellerinden çıkıp gitmesi için yaşlılıkta düzelme ve iyi bir insan olma sözünü veriyor. Yaşlılara da son ana kadar boş vaatlerle Allah’ı zikir etmekten ve ihlâslı olmaktan alıkoyarak uzun bir ömür sözü veriyor. Nihayet ölüm gelip çatıyor. Eğer imanı o ana kadar almamışsa onu da alıyor… [49]
Başka bir yerde de şöyle hatırlatmaktadır:
Ey oğlum! Gençliğinden iyi yararlan. Onu (Celle Celaluhu) zikir ederek ve onu severek ömrünü geçir. Mahbubu zikir etmenin siyasi, toplumsal çalışmalara ve dine, insanlara hizmet etmeye engel olmak şöyle dursun hatta o konularda sana yardımı da olur… [50]
Mahbubu mu İstemek Yoksa İstenileni mi Elde Etmek?
İmam Humeyni (r.a.) şöyle buyurmaktadır:
Hakkı zikir eden insan, diliyle zikir söyleyerek kalbindeki iman nurunu artırmalıdır. Kalbin, dilin, sözün, bakışın ve kulağın nurani olmaması mümkün değildir. Nurani insan, mülkiye ve melekût kuvvelerinin tamamıyla nur saçmalıdır. Buna ilave olarak, kendini dosdoğru yola ve saadete iletmelidir. Başkalarını da aydınlatmalıdır ve onları insaniyet yoluna iletmelidir.[51]
Zikir, kulun vücudunun bütün boyutlarında geçerli olmalı ve onlara sirayet etmelidir. İlahi cemal ve kemal sıfatları onun ruhunu nurlandırmalıdır. Böyle bir hüviyet; Allah’ı zikir eden kişiye hayat, ilim ve şuur verecektir.[52]
ABNA.İR
------------------------------------------------------
[1] Mutlak zikir: Namaz zikirlerinden biri kastıyla okunmayan, ancak yalnızca sevap için okunan zikirlere denir.
[2] Urvet-ul Vuska: C.1,Mesele 9
[3] Tevzih-ul Mesaili Meracii: C.1,S.593,Mesele 1050
[4] Tevzih-ul Mesaili Meracii: C.1,S.581,Mesele 1123
[5] Tevzih-ul Mesalil Meracii: C.1,S.561,Mesele 966
[6] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[7] Ankebut: 45
[8] Ahzab: 41
[9] Tefsiri Numune: Mekarim Şirazi, C.17,S.351–353
[10] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[11] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[12] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[13] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[14] Bihar-ul Envar: Meclisi, C.77,S.107
[15] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[16] Bihar-ul Envar: Meclisi, C.78,S.39
[17] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[18] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[19] Nehcul Belağa: Hutbe 217
[20] Tenbihul Havatır: S.7
[21] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[22] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[23] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[24] Bihar-ul Envar: Meclisi, C.93,S.160
[25] Bihar-ul Envar: Meclisi, C.93,S.162
[26] Rad: 28
[27] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[28] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[29] Enfal: 45
[30] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[31] Bihar-ul Envar: Meclisi, C.75,S.321
[32] Bihar-ul Envar: Meclisi, C.13,S.328
[33] Bihar-ul Envar: Meclisi, C.75,S.179
[34] Münafikun: 9
[35] Maide: 91
[36] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[37] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[38] Ğurer-ul Hikem: Amedi
[39] Gülistani Sadi: Hikâyeyi Çaharrom
[40] Bihar-ul Envar: Meclisi, C.78,S.129
[41] Taha: 124
[42] Zuhruf: 36
[43] Bihar-ul Envar: Meclisi, C.74,S.34
[44] Ankebut: 45
[45] Taha: 14
[46] Nehcul Belağa: Hutbe 213
[47] Mecellei Terbiyyet: Sal 15, Mihr 1378, S.51
[48] Mecellei Peyami İnkılâp: Şumarei Dehom, Tir 1359, S.24
[49] Ruznamei Cumhurii İslami: Şumarei 5905,S.12
[50] Cilvehayi Rahmani: S.40
[51] Kur-an Babi Marifetullah: S.78
[52] Nuk: Risalei Nurun Ala Nur Der Zikir ve Zakir ve Mezkûr, Allame Hasan Zade Amuli, S.47–57
source : abna24