Turkish
Monday 25th of November 2024
0
نفر 0

Selefi/Vahhabiliğin Fikir Babası İbn Teymiye'nin Hayatı

İbn Teymiye (Arpça: اِبنِ تِیمِیّة), diye meşhur olan Ahmed bin Abdulhalim bin Abdusselam bin Teymiyye Harrani Hanbeli, hicrî sekizinci yüzyılda yaşamış ve selefilik düşüncesini teorize eden Ehli sünnet âlimlerindendir. Vahabilik gibi bir çok selefi akım düşüncesi İbn Teymiyye kaynaklıdır. Âlimler ve yazarların İbn Teymiyye hakkındaki görüşleri oldukça farklıdır. Bazıları onu övmüş, bazıl
Selefi/Vahhabiliğin Fikir Babası İbn Teymiye'nin Hayatı

İbn Teymiye (Arpça: اِبنِ تِیمِیّة), diye meşhur olan Ahmed bin Abdulhalim bin Abdusselam bin Teymiyye Harrani Hanbeli, hicrî sekizinci yüzyılda yaşamış ve selefilik düşüncesini teorize eden Ehli sünnet âlimlerindendir. Vahabilik gibi bir çok selefi akım düşüncesi İbn Teymiyye kaynaklıdır. Âlimler ve yazarların İbn Teymiyye hakkındaki görüşleri oldukça farklıdır. Bazıları onu övmüş, bazıları da küfür ve inkâr haddinde onu yermişlerdir.

Biyografisi

Ahmed bin Abdulhalim bin Abdusselam bin İbn Teymiyye Harrani(1) Hanbeli, hicretin 661. Yılında Harran’da(2) dünyaya geldi ve 728 yılında Dimeşk’te hapis yatarken öldü.(3) İbn Teymiye çok inişli çıkışlı bir hayat yaşamıştır. İbn Teymiye çocukken babası ile birlikte Moğolların saldırı korkusu ile Şam’a göç etmiş ve babasının ölümünden sonra babasının ders kürsüsünü üstlenmiş ve dersler vermeye başlamıştır. Birkaç kere Şam ve Mısır arasında seferler yapmıştır. Defalarca hapse atılmış ve tüm İslam mezheplerinin tamamının görüşüne aykırı olarak verdiği fetvalardan dolayı tövbe etmeye zorlanmıştır.

İbn Teymiye ve Selefiliğin Temelleri

Selefilik düşüncesi İbn Teymiye’den önce bazı Hanbeli âlimleri arasında görülse de İbn Teymiye selefilik düşüncesini teorize ederek tedvin etmiştir. Bu sebepten dolayı selefiliğin teorisyeni olarak bilinmektedir. Bu düşünce temellerini ontoloji, epistemoloji, semantik ve metodoloji olarak dört bölüme ayırmak mümkündür. Elbette selefi düşünce temellerinde bu dört kısım o kadar birbirine girmiştir ki ayrıştırılması biraz zor ve bazen de üst üste binmektedir. Selefiler ontolojideki (varlık bilim) mahsus (somut) ve gayri mahsus (somut olmayan) taksimi kabul etmemekte ve varlığın tamamını mahsus bilmektedirler. Ancak varlığın gayb (görülmeyen) ve sezgi (görülen) yönünü Kur’an’da açıkça geçtiğinden kabul etmektedirler. Bilgi kaynaklarının epistemolojik temellerinde yalnızca nakli kabul etmekte ve metafizik konularında akıl için bir role kail değillerdir. Selefi metodu, selefiliğe ve biçimciliğe tam olarak odaklanmakta ve semantikte (anlam bilim) kutsal metinlerdeki tevil ve mecazı inkâr etmektedir. Bu düşünce temellerini kabul etmeleri antropomorfizm (İnsan biçimcilik; insan niteliklerinin başka bir varlığa atfedilmesi) ilahları ve Allah’ın zat, sıfat ve isimlerinde teşbih-tecsimi kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu da bu ideolojinin takipçilerini dogmatik düşünceye itmiş ve fakat kendilerini hak görerek başkalarını katıksız batıl bilmelerine neden olmuştur. Ancak bu anlayışın delilleri konusunda öteki İslami düşünce akımları tarafından şiddetli eleştirilere uğramışlardır.(4)

Başkalarının Görüşleri

Ehli sünnet âlim ve yazarlarının İbn Teymiye hakkındaki görüşleri birbirinden oldukça farklıdır. Bazıları onu oldukça yücelterek övmüş ve hatta onu dört Ehli sünnet imamına (Ebu Hanife, Şafii, Maliki ve Hambeli) tercih etmişlerdir. Bazıları ise sarih bir şekilde delalet, küfür, inkâr ve bidatini açıklamışlardır.

Muvafıkların Görüşleri

# İbn Teymiye, Şeyhülislam, zamanın imamı ve allamesi, fakih ve müfessirdir.(5)

# İbn Teymiye, kendi zamanının dini bilimleri en iyi bilen kişisi idi, senet, rical ve belgesini bilmediği hiçbir hadis yoktu.(6)

# Ebu’l Ferec Abdurrahman bin Ahmed Bağdadi Hambeli şöyle diyor: Rükun ve makam arasında yemin ediyorum ki onun gibi birisini görmedim. İbn Teymiye’yi öven 20 sayfalık bir yazı yazdıktan sonra şöyle demektedir: “Kendisi hadiste o kadar güçlüydü ki hatta İbn Teymiye’nin tanımadığı bir hadis, hadis değildir denilebilir.”(7)

# -İbn Teymiye’nin muasırı olan- İbn Kesir Dimeşki, onu en büyük ulemalardan bilmekte ve yazdığı tarih kitabında İbn Teymiye’nin doğumundan vefatına kadar onun hakkındaki her şeyi yazmıştır. Hatta yıl içinde yaşanan gelişmeleri yazarken önce İbn Teymiye’nin o yıl yaptıklarını yazmakta ve ardından öteki gelişmeleri yazmıştır.(8)

# - Suudi Arabistan’ın eski Baş müftülerinden- Bin Baz onun hakkında şöyle demektedir: “Söylendiği gibi İbn Teymiye, zamanının büyükleri tarafından ittifakla Şeyhülislam olarak adlandırılmış ve “Şeyhülislam”, “Bahru’l ulum”, “Tercüman-ı Kur’an” ve “Tek müçtehit” gibi lakaplarla onu övmüşlerdir.”(9)

# Hicretin 1408. Yılında Hindistan’ın Varanasi Selefi Üniversitesinde İbn Teymiye anısına bir seminer düzenlenmiş ve seminerde İbn Teymiye hakkında yaklaşık 50 makale sunularak övülmüştür. Bu makaleler “Buhusu’n Neduhu’l Aliye an Şeyhu’l İslam İbn Teymiye ve İ’maluhu’l halide” adı altında kitaplaştırılarak basılmıştır.(10)

Muhaliflerin Görüşleri

Ehli sünnetin dört mezhebine mensup çok sayıda fakih ve kadı sahip olduğu inanç ve düşünceden dolayı İbn Teymiye’nin delaletine, bidat ehli olduğuna ve hatta kâfirliğine hükmetmişlerdir.

# Ehli sünnet mezhebine mensup 18 kişi onun hakkında şöyle hüküm vermişlerdir: “İbn Teymiye Enbiyayı (a.s) tenkis ettiğinden kâfir olmuştur.(11) Şevkani ise “el-Bedru’t Tali’” kitabında şöyle demektedir:

“Muhammed Buhari (ölümü, 841)- Hanefi mezhebi ulemalarından- İbn Teymiye’nin yalnızca kâfirliğine hükmetmemiştir, bilakis hatta İbn Teymiye’nin Şeyhülislam olduğuna inanan herkesin de kâfir olduğuna inanmaktaydı.”(12)

Şeyh Mustafa Ebu Seyf Hammami, “Gavsu’l İbad Bi-Beyani’r Reşad” kitabında İbn Teymiye’nin kâfirliğine hükmetmiş ve bu kitaba takriz ve önsöz yazan Ehli sünnet âlimleri bu tekfir hükmünü teyit etmişlerdir. Bu kitapta İbn Teymiye’nin kâfir olduğunu teyit eden Ehli sünnet ulemaları şunlardan ibarettir:

Şeyh Muhammed Said Arfi, Şeyh Yusuf Decevi, Şeyh Mahmud Ebu Dakike, Şeyh Muhammed Buheyri, Şeyh Muhammed Abdulfettah İnati, Şeyh Habibullah Centeki Şenkitiy, Şeyh Desuki Abdullah Arabi, Şeyh Muhammed Hanefi Bilal.(13)

# İbn Teymiye’nin muasırı Ehli sünnet mensubu dört mezhep kadısı onun zindana atılmasına hükmetmişlerdir(14) ve çok sayıda âlim, fakih, muhaddis, salih İbn Teymiye’nin vermiş olduğu şaz, nadir ve kendine buyruk fetvalarından çok rahatsız olmuş ve Hambeli mezhebinden bazı adil kadılar bu nedenle fetva vermekten İbn Teymiye’yi menetmişlerdir.(15)

# İbn Teymiye’nin ilmi aklından çoktu.(16) İnsanlar babasından dolayı ona saygı duyduğundan, o da bu saygı ve ihtirama aldandı.(17)

# İbn Teymiye İslam âlimlerinin hakkında icma ve ittifak ettiği 60 konuda aykırı ve hilaf fetva vermiştir. Bunlardan bazıları usul-i din (akait), bazıları ise füruu din ve ahkâm konusundadır. Bu konularda İslam âlimleri icma ve ittifak ettikten sonra İbn Teymiye bu icma ve ittifaka aykırı ve hilaf fetva vermiştir.(18)

# İbn Teymiye’nin hayranlarından biri olan Süleyman bin Salih Haraşi “el-Havi fi siyreti’t Tahavi” kitabında şöyle nakletmektedir: “Müslümanların bütün ihtilaflarının nedeni İbn Teymiye’nin işlerinden ve yaptıklarından dolayıdır.”(19)

# Alâeddin Buhari (Ahmed bin Muhammed bin Muhammed Buhari, Hambelilerin büyük fakihlerindendir)(20) ve Molla Celalettin Devani, İbn Teymiye’yi Allah için şekil ve biçim düşüncesine kail olan “mücesseme”den bilmektedirler.(21)

# Takiyuddin Ali bin Abdulkafi Subki – İbn Teymiye’nin çağdaşıdır- İbn Teymiye’nin düşüncelerini tenkit eden çok sayıda kitap yazmış ve onun en önemli düşmanlarından biridir. Kendisi İbn Teymiye’nin Allah’ı tecsimleştirdiğine (madde ve cisim) inanmaktaydı.(22)

# Subki, Ehli sünnet ulemalarından Şafii bir âlim ve azılı Şia muhalifi olmasına rağmen –Şia aleyhine okuduğu şiirden nasıl biri olduğu bellidir-(23) İbn Teymiye’nin muhalifi olduğundan Vahabiler ona haset yakıştırmasında bulunmuş ve şöyle demişlerdir: “Onun kalbi hasetle doluydu.”(24) Gerçi Vahabiler, İbn Teymiye’nin tüm muhaliflerine haset yakıştırmasında bulunmuşlardır.(25)

Yazar ve araştırmacıların İbn Teymiye hakkındaki görüşleri ifrat ve tefrit üzerinedir. Öyle ki hatta maalesef bazı Şialar onun istidat ve kıvrak zekâlı birisi olduğu iddiasında bulunmuşlardır.(26) Bazı Ehli sünnet âlimleri ise onun aptal, geri zekâlı ve şehvetperest birisi olduğunu ileri sürmüşlerdir.(27)

Açıktır ki İbn Teymiye’nin inançları, şaz ve nadir fetvaları, eski âlimlere hata nispetinde bulunması bu yargılamada etkisiz değildir. Aynı şekilde İbn Teymiye’nin bahislerdeki asabiyet ve şiddeti(28), muhataplarına karşı hakaretleri, bahis ve münazara(29) kurallarına riayet etmemesi de ulemaların ona ve düşüncelerine karşı nefret duymalarına neden olmuştur. Öyle ki bazıları onu tekfir etmiş ve kâfir olduğuna hükmetmiştir(30), bazıları ise onda guluv ve aşırıya gitmiş ve tüm Ehli sünnet imamlarından (Ebu Hanife, Şafii, Maliki ve Hambeli…) daha üstün bilmişlerdir. Doğru olan şudur ki; O, bazı yerlerde doğru karar veren ve bazı yerlerde hataya düşen bir alimdir.(31) Bu yanlış, sapma ve önyargıları oldukça fazla olduğundan bir çok Müslümanın tekfir ve katline neden olmuştur.

İbn Teymiye’yi Tenkit Eden Kitaplar

İbn Teymiye’nin düşünce ve inançlarını tenkit eden kitaplar şunlardan ibarettir:

# Ed-Durretu’l Muziye fi reddi ale İbn Teymiye.

# Şifau’s Sikam fi ziyareti hayri’l enam.

# Nekdu’l İcma ve’l İftirak fi Mesaili’l İman ve Talak.

# Et-Tahkik fi Meseleti’t Talik.

# En-Nezeru’l Muhakkik fi’l Hilfi Bi-Talaki’l Muallak.

# Refu’ş Şikak ale meseleti’t Talak.

# El-İtibar bi-Bekai’l cenneti ve’n Nar.

Yukarıdaki 7 kitap, Takiyuddin Ali bin Abdulkafi Subki’ye (ölümü, 756) aittir.

# Minhacu’ş Şeria fi reddi ale İbn Teymiye, Muhammed Mehdi Kazımı Kazvini’nin eseri.

# Tufahu’l Ervah ve Fettahu’l Erbah, Kemalettin Muhammed bin Hasan Rufai Şafii’nin eseri

# İtirazat ale İbn Teymiye fi İlmi’l Kelam, Mısır baş kadısı Ahmed bin İbrahim Hanefi’nin eseri.

# Risaletu fi nefyi’l cihet, İbn Cehl diye ünlü Ahmet bin Yahya Maruf’un (ölümü, 733) eseri.

# Necmu’l Muhtedi ve Recmu’l Mu’tedi, Fahri bin Muallim Kureyşi’nin (ölümü, 725) eseri.

# Risaletu fi Reddi ale İbn Teymiye fi meseleti’t Talak, Muhammed bin Ali Mazeni Dimeşki’nin (ölümü, 721) eseri.

# Risaletu fi reddi ale İbn Teymiye fi meseleti’z Ziyaret, Muhammed bin Ali Mazeni’nin eseri.

# Risaletu fi reddi ale İbn Teymiye, Ebu’l Kasım Ahmed bin Muhammed Şirazi’nin (ölümü, 733) eseri.

# Beyanu Züğali’l İlm ve Taleb, Muhammed bin Zehebi’nin (ölümü, 748) eseri.

# Nasihatu’z Zehebi ile İbn Teymiye, Muhammed bin Zehebi’nin eseri.

# Gavsu’l İbad bi-Beyani’r Reşad, Mustafa Ebu Seyf Hammami’nin eseri.

# Et-Tuhafu’l Muhtare fi Reddi ale Münkiri’z Ziyaret, Ömer bin el-Yemen Maliki’nin (ölümü, 734) eseri.

# El-Makaletu’l Merziye fi Reddi ale men Yenkuru’z Ziyareti’l Muhammediye, Kadı Muhammed Said Mısri’nin (ölümü, 750) eseri.

# Risaletu fi Meseleti’t Talak, İsa Zevavi Maliki’nin (ölümü, 743) eseri.

# El-Bahsu’l Celile fi Reddi ale İbn Teymiye, Ahmed bin Osman Türkmani Hanefi’nin (ölümü, 744) eseri.

# Beyanu Müşkili’l Ahadisi’l Varideti fi Enne Talaku’s Selas Vahidetun, İbn Recep Hambeli’nin (ölümü, 795) eseri.

# Defu Şubhe men şebbehe ve temerrede, Fakih Ebu Bekir Hısni’nin (ölümü, 829) eseri.

# Er-Reddu ale İbn Teymiye fi’l İtikadat, Muhammed İbn Ahmed Feragani Dimeşki Hanefi’nin (ölümü, 868) eseri.

# El-Cevheretu’l Munazzam fi Ziyareti’l Kabri’l Muazzam, İbn Hacer Heysemi’nin (ölümü, 974) eseri.

# Makalatu’l Kevseri, Muhammed Zahid Kevseri’nin eseri, Osmanlı darulhilafetinde avukat, ölümü, 1371.

# Et-Takibu’l Haysiyet lima Tenfiye İbn Teymiye mine’l Hadis, Muhammed Zahid Kevseri’nin eseri.

# El-Bahsu’l Vafiye fi Müfredati İbn Teymiye, Muhammed Zahit Kevseri’nin eseri.

# El-İşkak ale Ahkami Talak, Muhammed Zahid Kevseri’nin eseri.

# Nusretu’l İmamu’l Subki bi-Reddi’s Sarimi’l Munki, İbrahim bin Osman Senhudi Mısri’nin eseri.

# İbn Teymiye Leyse Selefiyyen, Mansur Muhammed Avis’in eseri.

# El-Besair li-Munkiri’t Tevessül bi-Ehli’l Kubur, Hamdullah Beracu’nun eseri.

Yukarıda zikredilen kitaplar, İbn Teymiye’nin görüşlerini tenkit ederek eleştiren kitaplardan yalnızca bir kaçıdır. El yazması olarak kütüphanelerde mevcut olan bu kitapların neredeyse tamamı maalesef şimdiye kadar basılarak yayınlanmamıştır.

Mezarlara karşı olan İbn Teymiye'nin mezarı

İbn Teymiye’nin Bazı Fetvaları

İbn Teymiye’den önce hiçbir fakihin kabul etmediği kendine has bazı fetvaları vardır. Gerçi bu fetvaların bazıları sahih ve İmamiye mezhebiyle muvafıktır, ancak kendisini sahabe ve tabiinin takipçisi olarak addeden İbn Teymiye’nin bunlara inanmaması gerekir.

İbn Teymiye’nin Şaz ve Nadir İnançları

# Allah’ın zatında terkip ve cismiyete neden olan bazı şeylere inanç.(32) Tecsim konusu, İbn Teymiye’nin açıklamaları ve Şia’nın bu konudaki görüşüne ileride değinilecektir.

# Allah’ın mukaddes zatının cüz ve bileşenlere muhtaç olmasının imkânsız olmaması.

# Kur’an’ın hudus olduğu.

# Dünyadaki hadiselerin kadim olduğuna inanç.

# Allah Teâlâ’nın havadislerin mahalli olduğu düşüncesi.

# Allah, arş kadardır, ne ondan büyük ne de ondan küçüktür.

# Allah’ın sonsuz ilim sahibi olduğunu inkâr.

# Peygamberlerin ismet ve masumiyetini inkâr.

# Peygamberlere tevessül edilmesine inkâr.

# (Cehennem) azabında ebedi kalmaya inkâr.

# Tevrat ve İncil’in tahrif olduğuna inkâr.

# Husn (iyi, güzel) kubh (kötü, çirkin) akli konusunu kabul etmektedir.(33)

Fıkhi Konulardaki Fetvaları

# İbn Teymiye ilk önce bir defada kadına üç talak verilebileceğine inanmakta ve şöyle demekteydi: her kim bunun aksini söylerse kâfirdir. Sonra kendisi bunun aksi yönünde fetva vererek bir defada üç talak verilmesinin bir talak sayılacağına hükmetmiştir.(34)    

# Talak vereceğine dair yemin etmek talakın gerçekleşmesine neden olmaz.

# Hayızlı ve adet gören kadının tavafı sahihtir.

# Farenin sıvı şeylere düşmesi ile o şey necis olmaz.

# Bilerek kılınmayan namazın kazası yoktur.

# Gusül almaya gücü yeten cenabetli birisi teyemmümle müstahap namaz kılabilir.

# Vakıfta vâkıfın şartına riayet etmek gerekmez.

# Ziyaret için seyahat masiyet ve günahtır.

# Her seferde namaz kaza olur.

# Az su, necisle karıştığında necis olmaz.

# Talak babında muhallilin (hülle nikâhı kıyan erkek)(000000) inkâr edilmesi.

Üç talakla boşanmış olan bir kadının, eski kocasına yeniden dönebilmesi için, kendine nikâh düşen başka bir erkekle usûlüne göre evlenip, ölüm veya boşanma ile bu ikinci evliliğin sona ermesi ve kadının eski kocasına helâl hâle gelmesi işlemi demektir.

Yukarıda zikredilen fetvalar İbn Teymiye’ye mahsus fetvalardan bazılarıdır(35). İbn Teymiye öyle fetvalar vermiştir ki bunlardan bazıları hiçbir din ve mezhepte yoktur.(36) Dolayısıyla Şam ve Kahire’de halkın ondan uzak durması için uyarılarda bulunulmuştur.(37) 718 yılında onun talak konusunda fetva vermesi yasaklanmıştır.(38) Ancak o buna riayet etmemiş ve yeniden verdiği fetvalardan dolayı defalarca hapse atılmıştır. 693 ve 696 yıllarında iki kere Şam’da hapse atılmıştır. 705 yılında Kahire’de hapse atılmıştır. 708 yılında İskenderiye’de, 718, 720 ve 726 yıllarında yine Şam’da hapse atılmış ve sonunda hapiste hayatını kaybetmiştir. Tüm bu hapse atılmalarının nedeni hiçbir İslam mezhebinde olmayan fetvalar vermesinden dolayıdır.(39) Kendisini müçtehit zannettiğinden on yedi tane Hz. Ali’ye!! (aleyhi selam) ve birkaç yerde de Ebu Bekir, Ömer ve Osman’a hata nispeti vermiştir.(40)

İbn Teymiye’nin Gerçeklerle Bağdaşmayan İddiaları

İbn Teymiye’nin kitaplarında gerçeklerle bağdaşmayan iddia ve sözleri vardır. Onlardan bazıları şunlardan ibarettir:

# İbn Teymiye’nin en önemli kitaplarından biri olan “Minhacu’s Sünneti’n Nebeviyye fi Nakdi Kelami’ş Şiai’l Kadariye” kitabında Şia’yı kadariyeden saymıştır. Halbuki Şia mezhebi, kadariye fırkasının en ciddi muhaliflerindendir.

# İbn Teymiye, Şia ile Yahudileri mukayese ederek şöyle demektedir: Şia birkaç açıdan Yahudiler gibidir:

a) Yahudiler bir miktar kıbleden sapmaktadır, Şialar da onlar gibidir. (Şia’ya ait herhangi bir camiye gidilmesi veya Şia âlimlerince yazılan herhangi bir kitaba bakılması halinde bunun bir iftira olduğu ortaya çıkar)

b) Yahudiler kocasından ayrılan veya kocası ölen kadınlara idde beklememektedirler, Şialar da onlar gibidir. (Tüm Şia risale ve fıkıh kitaplarında kadının idde beklemesi farz bilinir. Bu da sarih iftira ve yalanlardan biridir)

c) Yahudiler Allah’ın elli namazı vacip ettiğini söylemektedirler, Şialar da aynısını demektedirler. (Bu konuda Şia ile Ehli sünnet arasında bir fark yoktur)

d) Yahudiler “Es-Samu aleykum” demektedirler, Şialar da aynı şekilde demektedir. (Şia’ya karşı atılan çirkin iftiralardan biridir)

e) Yahudiler Cebrail’le (a.s) düşmanlık gütmektedirler, Şialar da bu şekildedir.(41) (Şia ve Ehlibeyt mektebine düşmanlık besleyen muannitlerde bu söylem hep ola gelmiştir. Bu da öteki iftira ve yalanlar gibi Şiaların avamına ve kitaplarına başvurulması halinde bunun da bir iftira ve yalan olduğu ortaya çıkar.)

ABNA24.COM

Dipnotlar

    İbn Teymiye’nin hayatını yazan tüm rical, lügat ve şerh kitaplarında onun “Harranlı olduğu geçer, ancak Arap yazarlarının geneli şöyle demektedir: “Harranlı olduğundan ona harrani dememektedirler. Ona Harnanni denilmesi gerekir, “mani”ye “mannani” demeleri gerektiği gibi, ancak kıyasi değil de manevi olarak böyle denmektedir. Bkz. El-Kamusu’l Muhit, c. 2, s. 1563; Münteha’l Ereb, c. 1, s. 241; Es-Sihah, c. 5, s. 2098; Lisanu’l Arab, c. 13, s. 111.
    Musul ve Şam arasında bir şehir. Bkz. Mu’cemu’l Buldan, c. 2, s. 235.
    Ez-Zeyl ale Tabakatu’l Hanabile, c. 4, s. 401, gerçi Şeyh Abbas Kummi şöyle demiştir: O, Fas zindanlarında hayatını kaybetmiştir. Bkz. El-Kunye ve’l Alkab, c. 2, s. 237. Ancak İbn Teymiye’nin çağdaşı olan Muhammed bin Şakir Ketbi şöyle demektedir: O, Dimeşk zindanlarında öldü. Bkz. Fevatu’l Vefayat, c. 1, s. 75, Müderris Tebrizi de Dimeşk’i zikretmiştir. Bkz. Reyhane-i Edep, c. 7, s. 434.
    Mehdi Fermaniyan, Mabani Fikri Selefiye, s. 3 ve 4.
    Fevayatu’l Vefayat, c. 1, s. 74.
    El-Fikru’s Sami fi Tarihi’l Fıhi’l İslami, c. 2, s. 362.
    Ez-Zeyl ale Tabakatu’l Hanabile, c. 4, s. 391.
    El-Bidayetu ve’n Nihayet, c. 14, s. 156.
    “Buhusu’n Neduhu’l Aliye an Şeyhu’l İslam İbn Teymiye ve İ’maluhu’l halide”, s. 51.
    Dairetu’l Maarif Bozorg İslami, c. 3, s. 174.
    Ez-Zeyl ale Tabakatu’l Hanabile, c. 4, s. 401.
    Mukaddime Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 61; el-Bedru’t Tabi, Şevkani, c. 2, s. 26; el-Gadir, c. 1, s. 247.
    Bkz. Mukaddime Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 67.
    Ez-Zeyl ale Tabakatu’l Hanabile, c. 4, s. 401.
    Ez-Zeyl ale Tabakatu’l Hanabile, c. 4, s. 394.
    Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, mukaddime musahhih, s. 6.
    Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 6, Bunun bir benzeri “İbn Teymiye lime Yekûn Nasiben” kitabının 26. Sayfasında da geçmiştir.
    Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, mukaddime musahhih, s. 6.
    Şeyhülislam İbn Teymiye lime Yekûn Nasiben, s. 31.
    El-İ’lam, Zerkuli, c. 7, s. 276.
    Mukaddime Minhacu’s Sünneti’n Nebevviye, c. 1, s. 144.
    Mukaddime Minhacu’s Sünneti’n Nebevviye, c. 1, s. 109; El-İ’lam, Zerkuli, c. 5, s. 116; Tabakatu’ş Şafii, c. 6, s. 146.
    Mukaddime Minhacu’s Sünneti’n Nebevviye, c. 1, s. 110.
    Mukaddime Minhacu’s Sünneti’n Nebevviye, c. 1, s. 19, 38.
    “Buhusu’n Neduhu’l Aliye an Şeyhu’l İslam İbn Teymiye ve İ’maluhu’l halide”, s. 125.
    Çehre-i Hakiki İbn Teymiye, Paye Guzar Mezhebi Vahabiyet, s. 16.
    Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, mukaddime musahhih, s. 7.
    El-Fikru’s Sami fi Tarihi’l Fıhi’l İslami, c. 2, s. 364.
    İbn Hacer, c. 1, s. 163.
    El-Fikru’s Sami fi Tarihi’l Fıhi’l İslami, c. 2, s. 364.
    El-Bidayetu ve’n Nihayet, c. 14, s. 160.
     Mukaddime Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 6, 10.
    Mukaddime Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 9; ancak Dairetu’l Maarif Teşeyyü kitabının, 1. Cildi, sayfa 312’de şöyle yazmaktadır: “İbn Teymiye Hüsn ve Kubu akliyi inkâr etmekteydi.”
    Mukaddime Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 30.
    Ez-Zeyl ale Tabakatu’l Hanabile, c. 4, s. 405; İbn Teymiye (Hayatuhu, Akaiduhu), s. 67;  Mukaddime Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 6.
    Mukaddime Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 7.
    Mukaddime Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 10.
    El-Bidayetu ve’n Nihayet, c. 14, s. 99.
    El-Bidayetu ve’n Nihayet, c. 14, s. 142, 111; 35.   Ez-Zeyl ale Tabakatu’l Hanabile, c. 4, s. 389’da onun fetva vermekte hiçbir mezhebe bağlı kalmadığı geçmektedir.
    Mukaddime Nasihatu’z Zehebi ila İbn Teymiye, s. 21; Tetmietu’l Muhtasar fi Ahbari’l Beşer, c. 2, s. 381
    Minhacu’s Sünneti’n Nebeviyye, c. 1, s. 25.

Kaynaklar

* Tevhit ve Şirk der Nigahi Şia ve Vahabiyet, Ahmed Abidi, Tahran, neşri Meş’er, ş. 1390.

* Mebani Fikri Selefiyye, Mehdi Fermaniyan, Doktora tezi, Kum Üniversitesi, ş. 1388.


source : abna24
0
0% (نفر 0)
 
نظر شما در مورد این مطلب ؟
 
امتیاز شما به این مطلب ؟
اشتراک گذاری در شبکه های اجتماعی:

latest article

Fitre Zekatı Hakkında Bilinmesi Gereken Her Şey
İran - Filistin davası arasındaki ilişkinin realitesi nedir?
Ayetullah Cevadi Amoli: Kurtarıcının zuhurunun aslı tüm dinlerin sözüdür/ Zuhur ...
İslamî düşüncede kadının cihadı
Evlilik İşinin Gerçekleşmesinde Zorluk Çıkarmayınız (1)
Namaz Kılmayan İş Arkadaşlarınızı Öldürün!
Malatya'da Mevlid-i Nebi Konferansı
Müşriklerin Allah Resulü’nü Öldüreceği Gece ''Peygamber Efendimizin ...
Eğer Herşeyin bir Yaratıcısı Varsa O Halde Allah'ın Yaratıcısı Kimdir
Şehidiniz Şehidimizdir

 
user comment