- Direniş güçleri karşısında zillet ve yenilgiye düşen Siyonist Suudi Hanedanı, MBC televizyon kanalında, Siyonist rejimin planlarını destekleme ve tekfiri teröristlere psikolojik destek verme amacıyla Seyyid Hasan Nasrullah’ın hakaret dolu taklidini yaptılar.
Bu hakaret içerikli program sonrası, Lübnan halkı, özellikle gençler, sokaklara dökülerek bu alçakça propagandayı protesto ettiler ve Siyonist Suudi rejiminin savaş çığırtkanlığına dair uyguladığı politikaları kınadılar.
Verilen bilgilere göre, Siyonist Suudi Krallığı, bölgede ve özellikle Suriye, Yemen, Irak ve Bahreyn’de aldığı öldürücü yenilgilerin intikamını almak üzere Lübnan’da savaş çıkarma noktasında uyguladığı desiselerin etkisiz hale getirilmesinden bir hafta sonra, Lübnan Hizbullah’ının Genel Sekreterine böyle bir hakarette bulundu.
Siyonist Suudi Rejimi, medya organları tarafından yürüttüğü sonuçsuz propagandalarda Lübnan ordusuna üç buçuk milyar dolar yardım yapacağını belirtmiş; ama gözlemcilerin bunun kağıt üzerinde kalacak göstermelik bir jestten ibaret olduğunu belirttiği propagandalardan bir hafta sonra Suudi rejimi, Bae, Bahreyn, Kuveyt ve Katar rejimlerini de yanına alarak, Lübnan halkına ve direniş güçlerine baskı uygulamak amacıyla, vatandaşlarını Lübnan’dan çıkarma ve onları Lübnan’a yolculuk yapmaktan alıkoyma kararı almışlardı.
Birleşik Arap Emirlikleri bir adım ileri giderek, Lübnan’daki diplomat sayısını azaltmıştı.
Siyonist Suudi Rejimi, Arabistan’da çalışan 90 Lübnanlı ailenin yurtdışı edilmesi, Arabistan’dan Lübnan’a yapılacak uçuşların durdurulması, Lübnan bankalarındaki varlıklarının geri çekilmesi, Suudi rejimine bağlı şirket ve bankaların Lübnan’daki faaliyetlerinin durdurulması, Hizbullah’a ait olduğunu iddia ettikleri şirketlere yaptırım uygulanması gibi tehditler yaparak Lübnan halkını teslim olmaya mecbur etmeye çalışmıştır.
Siyonist Suudi Rejim, bunlarla yetinmeyerek Lübnan’da bulunan işbirlikçileri, özellikle Sa’d Hariri’nin başkanlığını yaptığı el-Müstakbel Hareketini kışkırtarak, Siyonist rejim ve tekfiriler karşısında duran Direniş Gücünü tüm güçleriyle baskı altına almaları emrini vermiştir.
Suudiler, bu hedeflerini gerçekleştirmek için, yıllardır Riyad ve Paris’teki saraylarında yaşamayı seçen Sa’d Hariri’yi Lübnan’a gönderdiler. Sa’d Hariri’yi de baskı altında tutmak için onun tüm ekonomik bağlantılarını kesmiş ve “Suudi Evciye” adlı şirketini iflasın eşiğine getirmişlerdir.
Sa’d Hariri’nin Lübnan’a geldiği günden beridir tek görevi, Siyonist rejim ve tekfiriler karşısında duran Direniş Güçlerine, özellikle İran ve Hizbullah’a saldırmak olmuş ve bunu tamamlamak için Suud Rejimiyle birlik adı altında imza kampanyası başlatmıştır.
Bu arada Hizbullah ve Direniş Güçleri, tam manasıyla soğukkanlılığını korumuş ve Lübnan’ı, Siyonistlerin ve Suudi Rejiminin tek isteği olan Lübnan’ın iç savaşa ve büyük bir buhrana sürüklenmesi planlarından kurtarmak için mantıklı bir işbirliği içine girmiştir. Bu amaçla hükümete katılarak, bir bildiri yayınlamış ve başbakan Tamam Selam’ın sırtından ağır bir yükü kaldırmıştır.
İşte Siyonist Suudi Rejiminin düzenlediği daha birçok desisenin Hizbullah’ın mantıklı işbirliği çerçevesinde etkisiz hale getirilmesinden sonra, bu rejim elindeki tüm kozlarını tüketmiş ve kendisine bağlı MBC televizyon kanalı yoluyla Hizbullah Genel Sekreterine hararet yolunu tutmuştur ve bununla Direniş Güçleri karşısındaki acziyetini göstermiştir.
source : abna24
