Cihad (Arapça: جهاد), insanın can, mal ve diğer varlıkları ile Allah yolunda mücadele etmesini ifade eden İslami bir öğretidir. Terim olarak İslam’ın yayılması veya savunulması amacı ile savaş ve mücadele etmek anlamına gelir. Kur’an ayetleri gereği, her kim Allah yolunda can ve malını feda ederse, Allah nezdinde diğer Müslümanlardan daha üstündür ve Allah Teâlâ onlara cenneti müjdelemiş ve şehadet makamı vermiştir. Cihad, fıkıh kitaplarının önemli baplarından birini oluşturur. Şia kültüründe cihad ve şehadet İmam Hüseyin’in (aleyhi selam) kıyamı ile sıkı bir bütünleşme içindedir. Son yıllarda İslamofobi’nin yanı sıra aşırı unsurların bazı huşunet ve şiddet eylemleri cihat öğretilerine saldırıların temel kaynağını oluşturmuştur.
“Ribat” veya “Murabate” (sınır muhafızlığı) de cihad konusu ile ilişkili ve bazı yerlerde –hadislerin esasına göre- onun mısdaklarındandır.
Sözlük ve Terim Anlamı
Cihad, “c-h-d” kökünden türemiş ve meşakkat, çaba gösterme, gayret etme, işinde mübalağa etmek, güç ve bir şeyin sonuna varmak anlamında kullanılır.(1) Dini metinlerdeki en önemli terminolojik anlamı, genel kullanıldığı anlamında olduğu gibi bir çeşit çaba sarf etmektir, yani Allah yolunda can, mal ve diğer varlıkları ile İslam’ın yayılması yahut savunulması amacıyla gayret etmek anlamına gelir.(2)
Dini metinlerde, bu özel ve terminolojik anlamının yanı sıra cihat has ve umumi anlamında da çok defalar kullanılmıştır. Örneğin “Cihad-ı Ekber” şeytan ve nefsine karşı mücadele eden mücahitler için kullanılmıştır.(3)
Hadislerde bazı işler cihatla aynı ayarda tutulmuştur. Bunun nedeni muhtemelen o işlere biçilen değerden ötürüdür. Örneğin: Emr-i bi’l maruf ve nehi anil münker, zalim sultan ve yönetici karşısında adaleti konuşmak, erkeklerin güzel sünnetleri toplumda ihya etmesi için çaba sarf etmesi, kadının kocasına iyi kadınlık yapması ve erkeğin ailesi için helal rızk peşinde koşması.(4)
Cihadın Teşrii Edilmesi
Cihat hükmü Medine’de teşrii edildiği için Mekke’de nazil olan cihat ve türevleri ile ilgili ayetler genel ve sözlük anlamında kullanılmıştır.(5) Cihadın farz kılındığıyla ilgili nazil olan ilk ayet, savunma cihadıyla ilgilidir. Bu ayet hicretin ikinci yılında nazil olmuş ve Müslümanlara müşriklerin saldırıları karşısında kendilerini savunma izni vermiştir.(6) Bakara, Enfal, Al-i İmran, Tevbe ve Ahzab sureleri başta olmak üzere Medeni surelerin bir çoğu cihat ve onunla ilgili konulara değinmiştir.(7) Bu ayetlerin nüzul sebeplerinin analiz ve tahlilinde ve Hz. Peygamber Ekrem’in (s.a.a) temel amacı bilhassa savaş ve barışın felsefe ve hikmeti unutulmamalıdır.
Mekke’nin fethinden sonra hicretin sekizinci yılında, görüntüde tüm müşriklerle tüm zaman ve mekânlarda savaşmaya delalet eden bir ayet nazil oldu.(8) Bazı müfessir ve fakihler, bu ayetlerin, özellikle adına “seyf” ayeti(9) denilen Tevbe suresinin 5. Ayeti ve başka ayetler bir şekilde müşriklerle müdara edilmesine delalet eden ayetleri(10) nesh ettiğini ileri sürmüşlerdir(11) Bazı oryantalistler de görüntüde Müslümanları Ehli kitap gibi müşriklerle her zaman ve mekânda cihada davet eden ayetlerin varlığı görüşüne katılarak düşmanların fitneleri gibi has şartlarda cihadı farz sayan geride kalan ayetlerin, mensuh ayetler olduklarını söylemişlerdir.(12) Buna karşın, neshe karşı çıkanlar Kur’an ayetlerinin nesh kuralları ve ayetlerin nüzul sebepleri göz önünde bulundurulduğunda o ayetlerin nesh olmasına imkân yoktur, demişlerdir.(13)
Cihadın Fazileti
Ayet ve hadislerde cihadın dünyevi ve uhrevi bazı faziletlerine değinilmiştir:
Kur’an Ayetleri
Kur’an ayetlerine göre(14) her kim can ve malını Allah yolunda feda ederse Allah katında diğer Müslümanlardan daha üstündür ve Allah onlara cenneti müjdelemiş ve şehadet makamına nail olacaklarını buyurmuştur.(15) Kur’an-ı Kerim’e(16) göre, cihat için insana mani olan en büyük engellerin kişinin aile, mal ve evine bağlılığıdır. Aynı şekilde cihada yüz çevirenlerin fasık olduklarını ve onlar için ilahî azabı vaat etmiştir. Dolayısıyla Kur’an, zafer yalnızca Allah’ın elindedir(17) ve Allah ve Peygamberinin emrine itaat etmek, niza ve tefrikadan uzak durmak, sabır ve istikamet göstermek ve düşmandan kaçmamak cihadın en önemli hükümlerinden saymaktadır.(18) Kur’an ayetleri gereği(19) mücahitler sabır ve istikametleri ölçüsünde Allah’ın gaybi yardımlarından yararlanmaktadırlar.(20) Mücahitlere sükûnet ve huzur bahşedilmesi ve kâfirlerin kalplerine korku ve vahşet atılması Allah’ın gaybi yardımlarından sayılmaktadır.(21)
Hadisler
* Yeniden cihat ederek şehit olmak için arzu duyan şehit mücahidin sevabı çok büyüktür. Hadislere göre, Allah yolunda cihat etmek en üstün işlerdendir.(22)
* İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cihat, Allah’ın özel evliyaları için açtığı cennetin kapılarından bir kapıdır. Cihad takvanın elbisesi, Allah’ın koruyucu muhkem bir zırhı ve sağlam bir kalkanıdır.(23)
* Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda bir gece bekçilik yapmak, geceleri ibadetle gündüzleri oruçla geçen bin günden daha üstündür.”(24)
Cihad Hakkında Yazılan Eserler
Cihadın İslam’daki önem ve konumundan dolayı hakkında çok sayıda kitaplar telif edilmiştir.(25) Aynı şekilde hadis ve fıkıh kaynaklarında “cihad” veya “seyyir” unvanı ile cihat hükümlerini açıklayan kitaplar telif edilmiştir. Bu konunun önemli bahisleri şunlardır:
# Mücahitlerin savaş hazırlıklarını yüksek seviyeye ulaştırmak,
# Müminlere cihadın farz oluşunun şartları,
# Cihadın kısımları,
# Savaş meydanıyla ilgili hükümler. Örneğin:
# Mücadele yöntemi, savaşçılara nasıl davranılması gerektiği, ölenler, esirler ve geride kalanlar,
# Ganimetlerin paylaşımı,
# Cihada son verme.(26)
“Ribat” veya “Murabate” (sınır muhafızlığı) de cihad konusu ile ilişkili ve bazı yerlerde –hadislerin esasına göre- onun mısdaklarındandır.(27)
Müslümanların gayri Müslimlerle savaş ve sulhtaki davranışlarını ele alan “es-Seyyir Avzai’nin (ö. 157), “es-Seyyir”, Muhammed bin Hasan Şeybani’nin (ö. 189) “es-Seyyiru’s Sağir ve Seyyiru’l Kebir” kitapları da başta Ehli sünnet olmak üzere eski fakihler arasında yaygındı. Şeybani’nin es-Seyyiru’l Kebir kitabının kadim ve kapsayıcı konularından dolayı oldukça fazla ehemmiyeti vardır ve hakkında çok sayıda şerhler yazılmıştır. Osmanlı hükümeti bu kitabı uluslararası ilişkiler kanunu mesabesinde bilmekteydi.(28) Maverdi’nin Ahkamu’s Sultaniye kitabı ile Kadı Ebu Yusuf’un (ö. 183) kitabu’l Haraç kitabının bazı bölümleri de cihat hükümleri ile ilgilidir.(29) Şia’nın kapsamlı fıkıh kaynaklarında, cihatla ilgili konular bazen hudud, emr-i bi’l maruf ve nehyi anil münker gibi farklı konuların zımninde yer almıştır.(30)
Cihat Fetvaları
Aynı şekilde Şia ulemalarının İslam topraklarının savunulması için onüçüncü yüzyıldaki İran-Rus savaşlarına karşı verdikleri bazı cihat fetvaları özellikle sömürü ülkelerinin saldırılarına karşı çok etkili olmuştur. Bu fetvalar toplanarak bir araya getirilmiştir.(31) Tarihi kesitlerde Ehli sünnet ulemaları arasında cihada davet de bazen görülmektedir. Örneğin İbn Asakir’in (ö. 571) haçlı savaşlarına karşı cihada teşvik edilmesi kırk hadis adında yazılmıştır.(32)
Cihad-ı İbtidai ve Cihad-ı Difai
Fakihler, kitaplarında cihadı iptidai ve difai (saldırı ve savunma) olmak üzere iki gruba ayırmışlardır.(33) Eski fıkıh kitaplarında bu taksim sarih bir şekilde ele alınmamıştır. Fakihler genellikle iptidai cihadın hükümlerini teferruatlı, ancak cihad-ı difaiyi zımni olarak zikretmişlerdir.(34)
* İptidai cihat, kâfirleri İslam ve tevhide davet etmek ve adaleti sağlamak için müşrik ve kâfirlerle yapılan cihattır. Bu tür cihatta Müslümanlar savaşın başlatıcılarıdır ve savaştan amaç küfür hâkimiyet ve otoritesini ortadan kaldırmak ve ilahî dinin yayılma imkânını sağlamaktır.(35)
* Savunma cihadı, Müslümanlar ve İslam topraklarını savunma savaşıdır.(36)
Cihad-ı İbtidainin Farz Oluşunun Şartları
* Ehli sünnet fakihleri iptida-i cihadı (saldırı cihadı) İslam ve Müslümanların maslahatı –ister adil, ister fasık olsun yönetici hâkimin teşhisi- durumunda farz bilmektedirler.(37) Onlara göre cihat konusunda yönetici hâkime itaat etmek günlük beş vakit namaz gibi farzdır.(38)
* İmamiye Fakihlerinin çoğu iptida-i cihadın farz oluşunu ve hatta meşruiyetini Masum İmam veya naibinin iznine bağlamışlardır.(39) Bu fakihlere göre İmamın naibinden maksat, İmamın has naibidir ve imamın gaybet dönemindeki genel naiplerini (fakihler) kapsamamaktadır.(40) Ancak başka bir gruba göre cihat için masum imamın veya naibinin iznine ihtiyaç yoktur ve hatta genel naibi bile tevhit ve adaletin yayılması, zalimlerin zulüm ve zorbalığına mani olmak ve mazlumları korumak için aklın verdiği hüküm gereği iptidai cihat caizdir.(41) Bu fakihlere göre bu konuda iddia edilen icma münakaşe edilebilir icmadır ve hadislerde geçen “adil imam”dan maksat masum imam değildir.(42)
Üç Grup Karşısında İptidai Cihat
Üç grup karşısında iptidai cihat farzdır:
# Kitap ehli ve gayri kitap ehli olmak üzere zımmi olmayan kafirler;
# Zımmi kafir şartlarına riayet etmeyen zımmi kafirler;
# Bağiyan.(43)
* Ehli kitap olmayan kafirlerle cihat İslam’a davet amacı ile gerçekleşmektedir. Onlar bu konuda iki yola sahiptirler: İslam dinini kabul etmek veya savaşmak.
* Zımmi olmayan ehli kitap ile veya zımmi anlaşmasına uymayan zımmilerle İslam’ın kabul edilmesi veya zımmi anlaşmasına uyarak cizye vermeleri için. Sonuç olarak üç seçenekle karşı karşıyadırlar: İslam dinine geçmeleri, kendi dinlerinde kalmaları ve cizye vermeleri veya savaş.
* Bağilerle anlaşmalarını bozdukları ve İmam aleyhi selama baş kaldırarak biatlerini bozdukları için cihat yaparak yeniden biatlerini sağlamak.(44)
Cihat; Son Çare
Bazı Müslüman yazarlara göre, cihadın farz oluşu Müslümanlarla gayri Müslimler arasında vücudu tekabül anlamında değildir, bilakis cihat İslam ve Müslümanların maslahatlarının tespit edilmesi için son çaredir.(45) Cihattan önce karşı tarafa İslam ve ilahî öğretileri anlatmak ve Allah karşısında küfür ve inkârı terk ederek insanların haklarını ayaklar altına almamaları için davet etmek gerekir ve ilk olarak İslam topraklarına yakın bölgelerden başlamak gerekir.(46)
Bazı fakihlere göre, Hz. Resulü Kibriya Efendimizin (s.a.a) siyresine istinat ederek şartların münasip olması ve İslam ordularının cihat için hazırlıklı olması durumunda her yıl en az bir kere cihat etmek farzdır.(47) Savaş meydanından kaçmak caiz değildir, ancak istisnai durumlarda.(48)
Cihadın Kifai Farz Oluşu
İslam fıkhında meşhur görüşe göre, iptidai cihat kifai farzdır. Şöyle ki mücahitlerin sayısı cihat için yeterli ise cihat başkalarının boynunda kalkar, ancak yönetici hakim bazı gerekçelerden dolayı bazılarını savaşta görmek istiyorsa o kişiler için cihat, farzı ayn olur. Savaş meydanında hazır olduktan ve iki taraf karşı karşıya geldikten sonra cihat, farzı ayn olur ve artık geri çekilmek ve vazgeçmek haramdır.(49)
Cihatçıların Şartları
Cihatçıların fıkıh kitaplarında geçen şartları şu şekilde sıralanmıştır:
# Erkek olmak.
# Akıl sahibi olmak.
# Hür olmak (köle olmamak).
# Cihat için mali ve fiziki gücün olması.
# Terk etmek için şeri özrünün olmaması. Dolayısıyla cihat, köleler, kadınlar, çocuklar, deliler, yaşlılar, körler ve şiddetli hastalar yahut her hagni bir organı eksik olanlardan kaldırılmıştır.(50)
# Aynı şekilde anne ve babanın cihada katılmaya rıza göstermemesi durumunda cihat o kişiden de düşer, meğer cihat o kişi için farzı aynı olmuş olsun.
Fakihler müşrik anne ve babadan, dededen izin almak ve cihada katılmak için alacaklının borçludan parasını istemesinin zorunluluğunun olup olmadığı hakkında anlaşmazlığa düşmüşlerdir.(51) Yine aynı şekilde ecir tutmak ve cihat için cüale karar kılmak konusunda da ihtilaf etmişlerdir.(52)
Difayi ve savunma cihadı için imamdan izin almak gibi bahsi geçen şartlar gerekli değildir. Zira can, mal ve Müslümanların haysiyeti gücü olan her Müslümana her koşul altında farzdır.(53)
Hükümler ve Adaplar
* Haram aylarda (Recep, Zilkade, Zilhicce, Muharrem) İslam’dan önce savaş yapmak yasaktı. İslam’da da bu teyit edilmiş ve fakihler Bakara suresinin 217. Ve Tevbe suresinin 5. Ayeti gibi Kur’an ayetlerine istinaden bu aylarda cihat etmeyi haram ilan etmişlerdir.(54) Meğer düşman savaşın başlatıcısı olmuş olsun ve haram aylara kail olmamış olsun. Bu durumda caiz olur.(55) Elbette bazı Ehli sünnet fakihlerine göre bu aylarla ilgili ayetlerin hükümleri nesh edilmiş ve dolayısıyla her zaman ve mekânda cihat caizdir.(56)
* Savaştan kaçmak haram ve hatta kebire günahlardandır.(57) Ancak Müslümanların sayısı düşman güçlerinin yarısından daha az olursa bu durumda onlara karşı direnmek farz değildir.(58)
* İmam aleyhi selam veya onun tarafından atanan kişinin savaşa başlamadan önce kâfirleri İslam’a (tevhide ve Hz. Resulullah’ın risaletine şehadet ve usulü din ve füruu dinden olan gerektirdikleri) davet etmesi farzdır. Meğer bundan önce onlara davet edilmiş olsun, bu durumda yeniden davet etmek müstahaptır.(59)
* Savaşa öğlen ve ikindi namazlarından sonra başlamak müstahaptır ve zevalden önce ve ayrıca gece saldırısı zaruret durumları dışında mekruhtur.(60)
* İmamın aleyhi selam izni olmadan mübareze etmek için karşı taraftan savaşçı talep etmek bir görüşe göre mekruhtur ve bazıları bunu haram bilmektedir. Lakin İmamın aleyhi selam men etmesi durumunda haram olduğunda kuşku yoktur. İmamın daveti ile mübareze etmek müstahaptır ve onun zorlaması ile farzdır.(61)
* Düşmanlarla savaşta zafere neden olacak her türlü savaş taktiği ve silahtan yararlanmak caizdir, lakin ağaçları kesmek, ateş fırlatmak ve düşmana doğru akan suyu kesmek zaruret durumu dışında mekruhtur.(62) Düşmanlara zaruret dışında zehir atmanın haram yahut mekruh oluşu hakkında ihtilaf vardır. Bazıları ağaçların kesilmesi, kalelerin tahrip edilmesi ve mancınık atılmasının zaferin ona bağlı olması durumunda caiz bilmektedirler.(63)
* Kadınların, çocukların, delilerin ve yaşlı, kör, felçli gibi savaşma gücü olmayanların öldürülmesi -savaşta onlardan düşünce ve taktik olarak istifade edilmemesi durumunda- haramdır. Meğer kâfirlerin onları kalkan olarak kullanması veya fakat onların öldürülmesi ile düşmana galebe çalınması gibi zaruret durumlarında caizdir.(64)
* Düşmanın müsleh edilmesi; kulak, burun ve sair organlarının kesilmesi haramdır.(65)
* Savaşta hile, düşmanın aman ve güvende olması durumu dışında caizdir.(66)
* Müslümanlara ait hayvanların ayaklarını kesmek mekruhtur, lakin kâfirlere ait hayvanların ayaklarını kesmenin bazılarının tasrihi ile keraheti yoktur.(67)
* Savaşta kâfirlerden yardım almak, maslahat iktiza eder ve hıyanet sayılmazsa caizdir.(68)
* Fakihler cihadı harem bölgesinde (Mekke şehrinin belirlenen sınırları) haram bilmektedirler, meğer düşman bu bölgede savaşa koyulursa durum değişir.(69)
* Fıkhi kaynaklarda hadislere dayanılarak cihat için bazı işler müstahap olarak zikredilmiştir. Örneğin: mücahitlerin savaş morallerini yükseltmek ve aralarında irtibatı sağlamak için her grup için alamet ve bayrakların belirlenmesi, tekbir getirmek, recez (hamasi şiirler) (70) ve mahsus duaları okumak.(71)
Ateşkes
Cihadın bu yollardan birisiyle sona ermesi mümkündür: Eğer cihat hidayet amacıyla gerçekleşmişse düşmanların İslam getirmeleri durumunda(72), düşman gruplarının Müslümanlara sığınması, geçici ateşkesler veya tam bir ateşkesin sağlanması ile.
ABNA24.COM
wikishia.net
Dipnotlar
1. Halil bin Ahmed, İbn Sikkit, Cevheri, İbn Esir, cihat maddesi.
2. Bkz. İbn Abidin, c. 3, s. 217; Heykel, c. 1, s. 44.
3. Bkz. Hürrü Amuli, c. 15, s. 161; Necefi, c. 21, s. 350.
4. Kuleyni, c. 4, s. 259; c. 5, s. 9-10, 60, 88; Menavi, c. 3, s. 366; Hürrü Amuli, c. 16, s. 34; Heykel, c. 1, s. 46-47, 109-110.
5. Ankebut, 6, 8, 69; Lokman, 15.
6. Hac, 40 ayrıca Bkz. Nişaburi, s. 208, Tabatabai, ayetin zeyli.
7. Muhammed Fuad Abdulbaki, cihat ve katl maddeleri.
8. Tevbe, 5, 36, 41.
9. Ya şemşir; Hoi, s. 305; Tevbe suresinin 36. Ayetini seyf ayeti bilmektedir.
10. Örnek olarak Bkz. A’raf, 199, Bakara, 109, En’am, 112, Hicr, 112, Zuhruf, 89.
11. İbn Hazm, en-Nasih ve’l Mensuh, s. 30, 34, 35; Tusi, Tibyan, Bakara, 83 ayetinin zeyli; Tabersi, En’am, 159. Ayetin zeyli, Secde, 30, İbn Cezvi, s. 242, İbn Kesir, c. 2, s. 350.
12. İslam, ikinci baskı, cihad maddesi.
13. Bkz. Suyuti, c. 2, s. 29, Reşit Rıza, c. 2, s. 215, Hoi, s. 305, 353; Tabatabai, Bakara, 256, Hicr, 85. Ayetlerin zeyli, Zuheyli, s. 114, 120.
14. Nisa, 95, Ankebetut, 69, Tevbe, 20.
15. Tevbe, 21, Al-i İmran, 169.
16. Tevbe, 24.
17. Al-i İmran, 126, Enfal, 10.
18. Enfal, 15, 16; 44, 46.
19. Enfal, 65-66, Al-i İmran, 123- 125.
20. Ahzab, 9-10, Tevbe, 26.
21. Al-i İmran, 126, Enfal, 12, Ahzab, 26.
22. Bkz. İbn Hambel, c. 1, s. 14, c. 3, s. 126; Buhari, c. 1, s. 126, c. 6, s. 15; Müslim bin Haccac, c. 1, s. 88; Malik bin Enes, c. 2, s. 443, 445; Kuleyni, c. 5, s. 2, 4, 53.
23. Nehcü’l Belağa, 27. Hutbe.
24. Kenzü’l Ummal, c. 4, s. 326.
25. Haci Halife, c. 1, 56. Sütun; Bağdadi, İzahu’l Meknun, c. 1, 251, 282. Sütunlar; başka yerler: c. 2, 196, 707. Sütunlar, Hidayetu’l Arifin, c. 1, 192 ve 264. Sütunlar. C. 2, 123.
26. Zeyd bin Ali, s. 349-362; Şafii, c. 4, s. 167-313; Sahnun, c. 2, s. 2- 50; Müslim bin Haccac, c. 2, s. 1356- 1450; Kuleyni, c. 5,s. 2, 55; Tusi, c. 2, s. 2- 75; İbn Hazm, el-Muhalla, c. 7, s. 291; Şemsu’l Eimme Sarahsi, c. 10, s. 2, 144; İbn Kudame, c. 10, s. 364- 635.
27. Bkz. Allame Hilli, c. 9, s. 451; Menavi, c. 4, s. 18.
28. Sarahsi, c. 1, mukaddime muncid, s. 14, c. 10, s. 2, Hidayetu’l Arifin, c. 1, s. 5, 68, 248, 438, 589, 618, 706; c. 2, s. 24, 52.
29. Şia ve Sünni fıkıh için Bkz. Neccaşi, s. 352, 354, 357, 388; Bağdadi, Hidayetu’l Arifin, c. 1, s. 5, 68, 248, 438, 589, 618, 706; c. 2, s. 24, 52.
30. Örnek olarak Bkz. Müfid, s. 810, 812.
31. Bkz. Mirza Bozorg Kaim Makam, Mukaddime Zergeri Nejad, s. 62, 74, 76; Resail ve Fetavay Cihadi, s. 30- 351.
32. Halvani, s. 11, 13.
33. Muntezeri, c. 1, s. 115.
34. Bkz. Şafii, c. 4, s. 170; Kuleyni, c. 5, s. 2- 23; Sarahsi, c. 1, s. 187- 189.
35. Bakara, 193; Enfal, 39; Cassas, c. 3, s. 65; Kurtubi, Tabatabai, Bakara, 193. Ayet.
36. Muntezeri, c. 1, s. 115.
37. Cassas, c. 3, s. 65; Sarahsi, c. 1, s. 156- 1157; İbn Kudame, c. 10, s. 371; Şukani, c. 7, s. 242, 243.
38. Mutii, c. 19, s. 269; Şaruni, c. 9, s. 237, 277.
39. Örnek olarak Bkz. Kuleyni, c. 5, s. 3; Tusi, c. 2, s. 8; s. 290; Şehid Sani, c. 3, s. 9; Necefi, c. 21, s. 11.
40. Şehit Sani, Necefi.
41. Hoi, c. 1, s. 364; Muntezeri, c. 1, s. 115; Hamaney, c. 1, s. 331; Bkz. Mirza Bozorg Kaim Makam s. 66.
42. Munteri, c. 1, s. 118.
43. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 46.
44. Keşfu’r Rumuz, c. 1, s. 418- 422; el-Muhazzabu’l Bari, c. 2, s.. 300- 310.
45. Zuheyli, s. 90- 97.
46. Bkz. Şafii, c. 4, s. 177; Muti, c. 19; s. 285-287; Fahru’l Muhakkikin, c. 1, s. 354; Necefi, c. 21, s. 51; Hoi, c. 1, s. 369.
47. Tusi, c. 2, s. 10; İbn Kudame, c. 10, s. 367-368; Mutii, c. 19, s. 266; Allame Hilli, c. 1, s. 477; Necefi, c. 1, s. 49.
48. Necefi, c. 21, s. 73; Hoi, c. 1, s. 371.
49. Tusi, c. 2, s. 2; Mutii, c. 19, s. 267, 277; Allame Hilli, c. 9, s. 8; İbn Kudame, c. 10, s. 364.
50. Tusi, c. 2, s. 2, 4-5; İbn Kudame, c. 10, s. 366-367; Mutii, c. 19, s. 270-272; Hoi, c. 1, s. 362-363.
51. Mutii, c. 19, s. 274- 276; Allame Hilli, c. 9, s. 27, 33; Necefi, c. 21, s. 21, 26; Hoi, c. 1, s. 366, 367.
52. Mutii, c. 19, s. 280; Allame Hilli, c. 9, s. 54- 57.
53. Mutii, c. 19, s. 269; Allame Hilli, c. 9, s. 37; Necefi, c. 21, s. 15, 16; c. 41, s. 650- 651; öteki farklar için Bkz. C. 21, s. 15-16.
54. Bkz. Tusi, c. 2, s. 3; Kurtubi, Bakara, 90. Ayetin zeyli, Hoi, c. 1, s. 368- 369.
55. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 32, 34.
56. Cessas, c. 1, s. 390; Kurtubi.
57. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 56.
58. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 61.
59. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 51-56.
60. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 81, 82.
61. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 85-88.
62. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 66, 68; İşaretu’s Sabk, s. 143, İsbahu’ş Şia, s. 189.
63. Er-Ravzatu’l Behiyye, c. 2, s. 392.
64. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 73, 77.
65. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 77, 78.
66. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 78, 79.
67. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 82, 85.
68. Cevahiru’l Kelam, c. 21, s. 193, 194.
69. Bkz. İbn Cevzi, s. 72-74; Allame Hilli, c. 9, s. 9; Hoi, c. 1, s. 369.
70. Zeyd bin Ali, s. 355; Kuleyni, c. 5, s. 34; Beyhaki, c. 9, s. 153; Allame Hilli, c. 9, s. 52; Buhti Hanbeli, c. 3, s. 72.
71. Mu’zi Mulayiri, c. 16, s. 190- 199.
72. Bkz. Buhari, c. 1, s. 39; Taberi, Feth, 16. Ayetinin zeyli.
Kaynaklar
* Kur’an.
* İbn Esir, en-Nihayet fi Garibi’l Hadis ve’l Eser, Mahmut Muhammed Tanahi ve Tahir Ahmed Zavi baskısı, Beyrut, 1963; Kum ofset baskısı, ş. 1364.
* İbn Cevzi, Nevasihu’l Kur’an, Beyrut, daru’l kutubu’l ilmiye.
* İbn Hazm, el-Muhalla, Ahmed Muhammed Şakir baskısı, Beyrut, Daru’l ilfaku’l cedid.
* İbn Hazm, en-Nasih ve’n Mensuh fi’i Kur’ani’l Kerim, Abdulgaffar Süleyman Bendari baskısı, Beyrut, 1986.
* İbn Hambel, Müsnedu’l İmam Ahmed bin Hambel, Beyrut, Daru Sadır.
* İbn Sikkit, Tertib İslahu’l Mantık, Muhammed Hasan Bekai baskısı, Meşhed, 1412.
* İbn Abidin, Reddu’l Muhtar ale’d Durru’l Muhtar, Mısır taş baskı, 1272, Beyrut ofset baskısı, 1987.
* İbn Kudame, el-Mugni, Beyrut, Daru’l Kitabu’l Arabi.
* İbn Kesir, Tefsiru’l Kur’ani’l Azim, Beyrut, 1412.
* Muhammed bin İsmail Buhari, Sahihi Buhari, İstanbul, 1981.
* İsmail Bağdadi, İzahu’l Meknun, c. 1-2, Haci Halife, c. 3-4.
* Hidayetu’l Arifin, c. 1-2, c. 5-6, Mensur bin Yunus Behveti Hanbeli, Keşşafu’l Kina an Metni’i İkna, Muhammed Hasan Şafii baskısı, Beyrut, 1997.
* Ahmed bin Beyhaki, es-Sünenu’l Kubra, Beyrut, 2003.
* Ahmed bin Ali Cassas, Ahkamu’l Kur’an, Abduselam Muhammed Ali Şahin baskısı, Beyrut, 1994.
* İsmail bin Hammad Cevheri, Es-Sihah, Tacu’l Lügat ve Sihahu’l Arabi, Ahmed Abdulgafur Atar baskısı, Beyrut, Tahran ofset baskısı, Tahran,. 1368.
* Haci Halife, Hürrü Amuli, Ahmed Abdulkerim Halvani, İbn Asakir ve Devru Fi’l Cihad Zıddu’s Selibeyen fi Ahdi Devleteyn en-Nuriye ve Eyubiye, Dimeşk, 1991.
* Ali Hamaney, İran İslam Cumhuriyeti Lideri, Ecvibetu’ul İstiftaat, c. 1, Kuveyt, 1999.
* Halil bin Ahmed, Kitabu’l Ayn, Mehdi Mahzumi ve İbrahim Samurai baskısı, Kum, 1405.
* Ebu’l Kasım Hoi, el-Beyan fi Tefsiri’l Kur’an, Beyrut, 1975.
* Minhacu’s Salihin, Kum, 1410.
* Resail ve Fetava Cihadi, Tedvin, tahkik ve haşiye Muhammed Hasan Recebi baskısı, Tahran, Vezarat Ferhengi ve İrşad İslami, Muavinet Pejuhi ve Amujeşi, ş. 1378.
* Muhammed Reşid Rıza, Tefsiru’l Kur’anı’l Hekim el-Muşteher Basım Tefsiri’l Menar, Şeyh Muhammed Abduh, Mısır, c. 2, 1367ç.
* Vehbe Mustafa Zuheyli, Asaru’l Harb fi’l Fıkhi’l İslami, Dimeşk, 1981.
* Zeyd bin Ali (a.s), Müsnedu’l İmam Zeyd, Beyrut, daru mektebetu’l hayat.
* Abdusselam bin Saih Sahnun, el-Medinetu’l Kubra, Kahire, Beyrut ofset baskısı.
* Abdurrahman bin Ebu Bekir Suyuti, el-İtkan fi Ulumu’l Kur’an, Beyrut, daru’l marifet.
* Muhammed bin İdris Şafii, el-Umm, Beyrut, 1983.
* Abdulhamdi Şervani, Haşiyetu’l Allame Şeyh Abdulhamid Şervani ve İbn Kasım el-Abdi Ali Tuhfetu’l Muhtac Beşerhi’l Minhac, Mısır taş baskı, Beyrut Ofset baskısı, Daru ihya et-Turas el-Arabi.
* Muhammed bin Ahmed Şemsu’l Eimme Sarahsi, Şerhu Kitabu’s Seyri’l Kebir, Salahattin Muncid baskısı, Kahire, 1971.
* Muhammed bin Ahmed Şemsu’l Eimme Sarahsi, Kitabu’l Mebsut, Kahire, 1331- 1324, İstanbul ofset baskısı, 1983.
* Muhammed Şavkani, Neylu’l Evtar, Şerh Muteka el-Ahbar min Ahadis Seyyid’l Ahyar, Mısır, Şirketi Mektebetuhu ve Matbaatahu Mustafa el-Bani el-Halebi, Beyrut ofset baskısı.
* Zeyneddin bin Ali Şehid Sani, Mesaliku’l Efham ila Tenkihu Şeraiu’l İslam, Kum, 1419.
* Tabatabi.
* Tabersi.
*Taberi.
* Muhammed bin Hasan Tusi, el-İktisadu’l Hadi ile Tariku’l İşrad, Tahran, 1400.
* Muhammed bin Hasan Tusi, Et-Tibyan fi Tefsiri’l Kur’an, Ahmed Habib Kuseyr Amuli, Beyrut.
* Muhammed bin Hasan Tusi, el-Mebsut fi Fıkhi’l İmamiye, c. 2, Muhammed Taki Keşfi, Tahran, 1387.
* Hasan bin Yusuf Allame Hilli, Tezkiretu’l Fukaha, Kum, 1414.
* Hasan bin Yusuf Allame Hilli, Kavaidu’l Ahkam, Kum, 1419.
* Muhammed bin Hasan Fahru’l Muhakkikin, İzahu’l Favaid fi Şerhi İşkalatu’l Kavaid, Hüseyin Musevi Kirmani baskısı, Ali Penah İştihardi baskısı, Kum, Ofset baskısı, 1363.
* Muhammed bin Ahmed Kurtubi, el-Camii li-Ahkamu’l Kur’an, Beyrut, 1985.
* Malik bin Enes, el-Muvatta, İstanbul, 1981.
* Muhamed Fuad Abdulbaki, el-Mu’cem el-Mufehres li-Elfazi’l Kur’anı’l Kerim, Beyrut, Daru ihyau turas el-Arabi.
* Muslim bin Haccac, Sahihi Müslim, Muhammed Fuat Abdulbaki baskısı, İstanbul, 1981.
* Muhammed Necib Mutii, et-Tekellumetu’s Saniyeti, el-Mecmu, Şerhu’l Muhazzeb, Yahya bin Şeref Nevevi, el-Mecmu, Şerhu’l Muhazzeb, c. 13, 20, Beyrut, daru’l fikir.
* İsmail Muzi Melayeri, Camiu Ahadisu’ş Şia fi Ahkamu’ş Şeriat, Kum, ş. 1383.
* Muhammed bin Muhammed Müfid, el-Muknia, Kum, 1410.
* Muhammed Abdurrauf bin Tacu’l Arifin Menavi, Feyzu’l Kadir, Şerhu’l Caimiu’s Sağir, Beyrut, 1972.
* Hüseyinali Muntezeri, Dirasat fi Velayeti’l Fakih ve Fıkhu’d Devlet İslamiye, Kum, 1411.
* İsa bin Hasan Mirza Bozorg Kaim Makam, Ahkamu’l Cihad ve Esbabu’r Reşad, Gulamhüseyin Zergeri Nejad baskısı, Tahran, ş. 1380.
* Ahmed bin Ali Neccaşi, Fihrist Esma Musenna eş-Şia el-Muşteher Ricalu’n Neccaşi, Musa Şubeyri Zencani baskısı, Kum, 1407.
* Muhammed Hasan bin Bakır Necefi, Cevahihu’l Kelam fi Şerhi Şerai’il İslam, Beyrut, 1981.
* Ali bin Ahmed Vahid Nişaburi, Esbabu’n Nüzul Ayat, Kahire, 1968.
* Muhammed Hayr Heykel, el-Cihad ve’l Kital fi siyaseti’ş Şeriyye, Beyrut, 1996.
* Halebi, Ali bin Hasan, İşaretu’s Sebk il Marifeti’l Hak, Camietu Müderrisin, Kum, k. 1414.
* Keyderi, Muhammed bin Hasan, Esbahu’ş Şeriat bi-Misbahi’ş Şeriat, Müessese İmam Sadık (a.s), Kum, k. 1416.
* Amuli, Zeyneddin bin Ali, er-Ravzatu’l Behiyye fi şerhi’l Lümeti’d Dimeşkiye, Kum, k. 1410.
* Abi, Hasan bin Ebu Talib, Keşfu’r Rumuz fi Şerhi Muhtasaru’n nafi, Muhakkik, Ali Penah İştihardi, Ağa Hüseyin Yezdi, Kum, k. 1417.
* Ali bin Hasam, Kenzu’l Ummal fi Süneni’l Ekval ve’l Efal, müesses er-Risale, Beyrut, k. 1413.
* Hilli, Ahmed bin Muhammed Esedi, el-Muhazzeb el-Bari fi Şerhi Muhtasaru’n Nafi, Musahhih, Mucteba İraki, Camiu Müderrisin, Kum, k. 1417.
* EI 2, s.v. "Dj ihad" (by E. Tyan).
Dış Bağlantılar
* Makalenin (özet) kaynağı: Danişname-i Cihan İslam ve Ferheng Fıkhi Farsi.
source : abna24