Tekfirist ruh hastası örgütler Hazreti İbrahim’in ve Suriye’de bulunan bazı peygamberlerin makamlarına bombalı saldırı düzenlediler. Peygamberin seçkin sahabesinin mezarını kazıyıp, mübarek na’şını çaldılar. Camileri havaya uçurdular, medreseleri yerle bir ettiler. Tekfirci terör örgütlerinin bu icraatlarına sessiz kalanlar olduğu gibi, bu yapılanların “Sünni öfke” olduğunu diyenler de oldu. Çünkü bu saldırılar “Sünnilik” adına yapıldığına dair yoğun bir propaganda yürütülüyordu ve Sünnilerin bu ruh hastası örgütlere katılmaları sağlanıyordu.
Irak’ta, Suriye’de işlenen cinayetleri gizlemek adına gerçekleştirilen her eylemi “Sünnilerin zaferi” olarak yansıttılar. Bu dili geliştirip toplum arasında yaygınlaştıranların başında İslamcı STK’lar olarak faaliyet gösteren tekfirci hücre evleri geliyor.
Son olarak geçtiğimiz günlerde Özgür-Der başkanı Rıdvan Kaya katıldığı bir toplantıda IŞİD’in eylemlerini övmüş ve yapılan eylemlerin Allah katında cihad olduğunu belirtmişti. Rıdvan Kaya hızını alamayarak IŞİD’in “Sünni” olduğunu belirtmişti.
Aynı Rıdvan Kaya’nın başında bulunduğu derneğin bu anlamda ciddi çalışmaları olduğu herkesin malumu ve hatta aynı kuruma ait dergi IŞİD’in Musul işgalini kapağına taşımış, bunu bir zafer olarak okuyucularına duyurmuştu.
Rıdvan Kaya’ya sormak lazım; Sünnilik inancında böyle bir canilik var mı?
İslam tarihinde Sünniler tarafından işlenen böyle cinayetlerin bir örneğine rastlamak mümkün mü?
Hangi Sünni bir Müslüman IŞİD’in akıl almaz caniliklerini İslam’dan sayıp, bunların ibadetleri Allah katında makbul olduğunu söyleyebilir?
Kadim İslam coğrafyasında Sünnilerin mazlum, mahrum ve savunmasız insanları boğazlayıp, kadınlarını pazarlarda sattığını söyleyebilir mi?
Hatta sayısız savaşlara rağmen esir alınanlara böylesi bir ahlaksızlığı reva gördüler mi?
Sünnilik bir tarafa, İslam’a göre böyle bir ahlaksızlık var mı?
Kendileri gibi düşünmeyenleri (Müslüman veya olmayanlar) öldürüp, kadınlarına tecavüz ettikten sonra onları hayvan gibi çarşı-pazarda satanlar “Sünni” olabilirler mi?
Ve sorumluluk sahibi olanlar!
Tarih boyunca İslam’ın içinde hayata geçirilen bu anlayışı “Sünnilik” olarak öne sürenlerin en çok Sünnilere zarar verdiği halde neden buna karşı kimseden ses çıkmıyor?
Sünnilere çalınan bu ahlaksızlığa karşı çıkan Şiiler olmasına rağmen, neden hala Şiiler düşman ilan ediliyor ve hedef gösteriliyor?
Fahşa fikirleri savunan bu hücre evlerine karşı neden bir tane Sünni âlim itirazda bulunmuyor?
Bulunamazlar, çünkü sorumluk sahibi olanların tarih boyunca değinmekten çekindikleri ağır bir konudur bu. Değindikleri takdirde başlarına neler geleceğini onlar da biliyorlar…
Şüphesiz bu ahlaksızlıklar ilk kez icra edilmiyor, ilk kez savunulmuyor ve bunu “Sünnilik” diye anlatılmıyor.
Kısaca hatırla(t)maya
Aziz İslam peygamberi Hz.Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) vefatıyla birlikte gizlenen hücre evleri bir bir ortaya çıktılar ve İslam adına İslam’a karşı bir devrime giriştiler. Saltanat İslamcılığı seçen bu güruh yaptıkları en büyük ahlaksızlığı İslamlaştırdılar.
Buna karşı çıkanlar ise, bugün olduğu gibi tekfir edildiler. Hedef gösterildiler, canlarına kast ettiler.
O gün sahnede Hariciler vardı, bugün aynı yolu IŞİD,NUSRA, EL KAİDE, AHRAR’UŞ ŞAM ve benzer örgütler sürdürüyor.
O gün Müslümanların başına bela olan Haricilerin, bugün Vahhabi olarak aynı zihniyeti savunduklarını görüyoruz.
İslam’ın sırtına saplanan paslı hançeri çıkarmak isteyen her kim olursa onu tekfir ederler. Onu rafızi-şii ilan ederler. Onlardan olmayan herkesin canını-malını ve ırzı helal görürler.
İslam tarihinde buna benzer milyonlarca olayı görmek mümkündür. Sadece son gelişmeleri anlamak için kısaca dikkat çekmek istedim.
Gelelim hafta içi yaşanan olaya!
Şam’da bulunan Aziz İslam Peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) torunu, Hazreti Fatıma ve Hazreti Ali efendimizin Kızı, Hazreti Hasan ve Hüseyin’in kız kardeşi Seyyide Zeyneb’in mezarına bombalı saldırı düzenlendi. Bu saldırıda 12 sivil ve masum insanın şehid olduğu belirlendi.
Saldırı Seyyide Zeyneb’in türbesine yönelikti. Saldırıyı gerçekleştiren ise, Rıdvan Kaya’nın “Sünni” dediği tekfirci çete…
Rıdvan Kaya’nın ısrarla bu örgütü “Sünni” olarak ele almasının elbette kendince geçerli sebepleri olabilir, ancak bu kadar açık ve net bir şekilde İslam’ın değerlerine saldıran bir örgütün “Sünni” yakıştırmasına ses çıkarmayan Sünnilerin olması son derece düşündürücü…
Seyyide Zeyneb Şiilerin bir değeri de, Sünnilerin değil mi?
Şiiler savunuyor diye, Sünniler saldırılanlara sahip mi çıkmalı?
Rıdvan Kaya ve benzer isimler temsil ettiği Harici İslamcılığı “Sünnilik” olarak lanse ederek, IŞİD ve farklı isimlerle karşımıza çıkan ve aynı kaynaktan beslenen örgütlerin eylemlerini meşru gösteriyorlar.
Musul işgalinden sonra Türkiye devleti hükümeti tarafından da terör örgütü ilan edilen IŞİD’i açık bir dille ve sağlanan her türlü yardımlarla destekleyen bu kesim hakkında bir işlem yapılmaması da ayrıca üzerinde durulması gereken önemli bir ip ucu…
Resmi dilin “terör” dediği bir örgüte yapılan “sivil” yardımları görmezden gelinmesi “teröre göz yumulduğu” anlamına geldiğini bilelim ve bunu da bu şekilde not edelim…
Gelelim “İslamcı” basının körlüğüne!
Hafta içi Seyyide Zeyneb’in türbesine yönelik gerçekleştirilen bombalı saldırıyı, “Şii türbesine bombalı saldırı” olarak kamuoyuna duyurmasına ne denmeli?
İslam Peygamberinin Torunu “Şii” Seyyide Zeyneb Türbesine Bombalı saldırı!
Peki, öyle olsun.
Peygamber ve onun ailesine yapılan her türlü saldırıyı dün “Rafızılik”le aklayanların çocukları, bugün aynı saldırıları gerçekleştirenleri “Şİİ”liğe karşı “Sünni” bir refleks olarak yorumlasınlar.
Ancak biz biliyoruz ki Aziz İslam ve onun Peygamberi Sünni-Şii ekolleriyle ele alınamaz. İki ekol de günün şartlarına ve gelişen olaylar karşısında oluşan yorumlardır. Bu iki yoruma tabi olanlar da Müslümandır ve onların kanı birbirine haramdır.
İslam’a karşı bayrak açan Müslüman(!)lara peygamberi bir duruşla itiraz eden Ehl-i Beyt mensuplarını tekfir eden ekolün asla İslam’da yeri olmadığı gibi, bugün bu mektebin değerlerine sahip çıkanları tekfir edenlerin de İslam’la alakaları yoktur. İslam’da olmayan bu düşünceyi Sünnileştiren çağın Haricilerine de fırsat verilmemelidir.
Dolayısıyla Seyyide Zeyneb Şiilerin değeri olduğu gibi, Sünnilerin de değeridir. İşte bu değer ancak iki kesimin VAHDET’iyle korunabilir.
Selam ve Duayla...
source : abna24