Her şeyi bilen demektir.
Gençlerimize sosyoloji dersi verilirken ilk atalarımızdan “ilkel toplum” diye bahsedilir. Oysa yüce yaratıcımız Allah, ilk insan Hz. Âdemi yaratırken onu kendisi eğitmiştir. Kuranı Kerim’de bu eğitim –isimler- adı altında geçer.
Bakara suresi 30: “Bir zamanlar Rabbin meleklere ’ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti. Melekler: orada bozgunculuk yapacak, an dökecek birini mi yaratacaksın? Dediler. Rabbin ’ben sizin bilmediklerinizi bilirim’ dedi.”
Bakara suresi 31: “Âdem’e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere sunup; ’haydi doğru iseniz onların isimlerini bana sayın ’ dedi.”
Bu ayetler, yüce Allah’ın meleklere öğretmediği konuları Hz. Âdem’e öğrettiğinin delilidir. Bakınız insan bilmediğini, her şeyi bilen Rabbinden öğreniyordu.
Bakara suresi 32: “Dediler ki; sen yücesin ya Rab bizim senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin, hâkimsin.”
Bakara suresi 33: “Allah dedi ki; “ey Âdem bunlara onların isimlerini haber ver”. Âdem isimleri haber verince Allah ’ben size, göklerin ve yerin gaybını bilirim, sizin açıkladığınızı ve içinizde gizlemekte olduğunuz şeyleri bilir, dememiş miydim?’ dedi.”
Hz. Âdem Allah tarafından eğitilmiştir. İlk insandan başlayarak insana ilmi veren Allah idi. Aynı olay ümmi olan Hz. Muhammet (s.a.s.)’e de olmuştur.
Alak suresi 1–5 : “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alaktan (kan pıhtısı biçimini alan embriyodan) yarattı. Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O insana kalemle yazmayı öğretti.”
Bilmeyen insana ilmi, her şeyi, her ayrıntıyı, her açıyı, her gizliyi, her şeyi kuşatıcı olarak bilen Rabbimizden alıyordu. Yaratılışından sonra, bulunduğu zamana kadar da insan, bildiği her şeyi Rabbinin izniyle öğreniyordu. Allah ona bu yolu koymasaydı, o öğrenemezdi. O halde bugün insan aldığı bu ilime karşılık Rabbine çok hamd etmelidir. Hem O’nun verdiği aklı, eli, parmağı, gözü, azmi, hırsı, kabiliyeti, kalemi, kitabı, zamanı, eşyayı kullanacak, hem de Rabbine karşı mı duracak. Bu ne kadar büyük tezat… Sanki öğrendikleri bir başkasına ait gibi…
Allah Âlim’dir. O halde sende cahillerden olma. Allah Âlim olduğuna göre cahilleri sevmeyeceğini anlaman gerekir. Elbette Âlim olan Allah’a ilim üzere olan kullar yakışır. Bu yüzden cehaletten yüz çevir ve öğrenmeye önem ver. Öğrenen insan, ilerlemeye aday olan insandır. Kendine halife unvanını yakıştıranlar için cehaletle bu unvanın olmayacağı da aşikârdır. Allah her inanana bu unvanı yakıştırırken her mümine ilmi yakıştırmış oldu. Çünkü ilimle tanışmayanlar neye nasıl inanacaklarını bilmezler. Bu nedenle yaşam tarzlarını da belirleyemezler. İlimsiz iman olmadığı gibi, imansız ilimde olmaz, ikisi de bir bütündür. Allah’a iman etmeyenin O’nun ilminden yararlanması da mümkün değildir.
Allah Âlimdir. İlim peşinde dolaşanları sever. Bu yüzden tüm inananlar bilmeli, bilerek Rabbinin iman etmeli, neye iman ettiğini bilmeli, ne emanetler alığını bilmeli, Rabbinin Sünnetullahını bilmeli ki yeryüzündeki rolünü iyi anlasın.
O halde yola çıkmak, Allah’ın Âlim olduğuna iman etmeyle başlar, kendini yetiştirme ile de devam eder. Hiç bilenle bilmeye bir olur mu?
Parolamız; Yüce Allahın her sıfatının yanında el-Âlim olduğuna iman ettik.
La âlime illallah!
source : tebyan