Irak Nüceba Hareketi Genel Sekreteri Ekrem El-Kabi dün basın toplantısı düzenledi.
El-Kabi düzenlediği basın toplantısında İran İslam Cumhuriyeti’nin terörle mücadelede Irak’a sağladığı destekten dolayı teşekkür ederek, “bizim karşımızda büyük bir düşman var ve onları destekleyenlerde yine büyük ülkelerdir” dedi.
Ekrem El Kabi basın toplantısında şu ifadelerde bulundu:
“Bu terörist grupların İslam’la bir alakası yoktur. Amerika, Katar, Arabistan ve Türkiye yoluyla bu grupları yönlendirmektedir.
Büyük destekler alan bu gruplar karşısında kazandığımız başarılar, bizim zafer yolunda olduğumuzu göstermektedir.
Arabistan Yemen savaşına başladığı günden itibaren hiçbir sonuca ulaşamadı aksine Yemen’de bataklığın içine saplandı. Daha önceleri de başka ülkeler bu kötü durumla karşı karşıya kalmışlardı. Bu gün Yemen doğru bir yönde adım atmıştır.
Onlar Suriye’de Şam’ı birkaç ay içerisinde devireceklerini zannettiler ama Suriye yıllardır bazı ülkelerin desteği ile mücadele ediyor. Suriye Hükümetinin ayakta kalması büyük bir zaferdir.
Irak’ta da aynı şeyi düşündüler ve Irak kuvvetlerinin IŞİD ile mücadelede yeterli olmadığını ve Amerika’ya ihtiyacı olduğunu zannettiler ama Allah’ın izni ile Gönüllü Halk Güçleri (Haşd El-Şabi) oluştu ve birçok başarı elde etti. Bu yüzden Haşd El-Şabi’nin zaferlerinden sonra Batı ülkeleri, bizim siyasi IŞİD’liler olarak adlandırdığımız uşaklarıyla birlikte Haşd El-Şabi’yi tasfiye etmek istediler. Teröristlerin kontrolü altında bulunan bölgeleri kurtarmak için uzun yıllara ihtiyaç vardı ama Haşd El-Şabi bu süre zarfında büyük zaferler elde etmeyi başardı ve şu ana Musul girişlerine ulaştı.”
Ekrem El-Kabi, Türk Kuvvetlerinin Suriye’ye girmesiyle ilgili olarak şunları söyledi: “Bu gün Türkiye ve İsrail arasındaki ilişki çok açıktır ve Türkiye’deki İhvan-ı Müslimin batı ülkelerinin temsilcisidir ve inançları aynı Suriye’deki tekfircilerin inançlarıyla aynıdır ve Batı ülkeleriyle olan ilişkileri de teröristlerin Batı ile olan ilişkisi gibidir.
Bu yüzden Türkiye’nin aklında da yayılım politikası vardır ve Türk kuvvetlerinin Cerablus’a girmesi aynı Musul’da da olduğu gibi bir işgaldir. Türkler Suriye ve Irak’a müdahalede bulunarak bir hata yaptılar ve Musul’u kurtardıktan sonra bizim cevabımız kesinlikle çok acı verici olacaktır ve bu müdahalede bulunan grupları hedef alacağız.”
El-Nüceba Hareketi Genel Sekreteri Amerika Kuvvetlerinin El-Kayyare üssüne girme ihtimali ile ilgili olarak şunları söyledi: “Irak’ın işgalinin başından bu yana, oluşturulan IŞİD karşıtı koalisyondan hiçbir başarı göremedik ve aksine onların varlıkları Haşd El-Şabi’nin başarılarına da engel oldu. Biz defalarca Irak Hükümeti ile konuştuk ve yabacı kuvvetleri kabul etmediğimizi söyledik ama siyasi IŞİD’liler ve Amerika tarafından yapılan şiddetli baskılar, bu kuvvetlerin El-Kayyare’de bulunmasına neden oldu. Hatta Amerikalıların kendileri de el-Kaide ile mücadele ettiklerinde şehrin yüzde 90’ını yok ettiklerini itiraf ediyorlar. Ama Haşd El-Şabi bölgelere girdiğinde oluşan hasar yüzde 20’den fazla olmuyor. Haşd El-Şabi operasyonlarında halka ve alt yapıya karşı son derece dikkatli davranıyor.
Irak’taki siyasi IŞİD’liler Amerika’nın Felluce’yi yok etmesine rağmen bir şey söylemediler ama şimdi operasyonlara itiraz ediyorlar. Haşd El-Şabi bu gün hiç kimsenin yardımı olmadan Musul’u kurtarabilme imkânına sahiptir.”
Ekrem El-Kabi, Arabistan’ın Irak’taki Büyükelçisi Samir el-Sahban’ın gizli görevleri hakkında şu ifadelerde bulundu: “Haşd El-Şabi halk direniş gruplarından oluştu. Bu yüzden bu grup ile Amerika, İsrail ve Arabistan arasında iyi bir ilişki yoktur. Direniş Kuvvetleri Amerika’ya darbe vurmayı başarmıştır. Bu ülkelerin bütün bölge için planları vardır ve onlar IŞİD’in uzun bir süre bölgede kalacağını zannediyorlardı ama Haşd El-Şabi’nin oluşturulması ve onların karşısında Direnişin varlığı, bu ülkelerin Haşd El-Şabi’yi zayıflatmak istemelerine neden oldu ve bu konu siyasi IŞİD’liler tarafından takip edildi. Bu yüzden Haşd El-Şabi’nin dağıtılması sesleri yükselmeye başladı. Ne Amerika ne de başka bir ülke Haşd El-Şabi’yi ortadan kaldırmaz. Onlar şu an Haşd El-Şabi’nin Musul operasyonlarına katılmasına engel olmaya çalışıyorlar.
Samir el-Sahban siyasi bir şahsiyet değil, bir istihbarat ajanıdır. Başından beri onun Irak’ta bulunması istenmiyordu. Onun Irak’taki tüm faaliyetleri yanlış doğrultudadır. Onun istihbarat faaliyetlerinin diplomasiyle bir alakası yoktur ve onun etrafındaki kişiler de Haşd El-Şabi’nin tasfiye edilmesini isteyen kişilerdir.”
El-Nüceba Hareketi Genel Sekreteri bölgenin durumunun nereye doğru gittiği ve bu yıkıcı gelişmeler karşısında nasıl mücadele edilmesi ve durulması gerektiği hakkında şunları söyledi:
“Tekfirci düşünce muhalif görüşleri kabul edemiyor ve gerçek İslam’la hiçbir alakaları yok. Tekfirci gruplar İslam’ın adını karalamaya çalışıyorlar. Bu tekfirci projenin hedeflerini bilmeli ve belirlemeliyiz. Tekfrcilerle mücadelede askeri yöntem asıl yöntem değildir ve bu yöntem sadece bir başlangıçtır. Onlara İslam baştan gösterilmelidir. İslami vahdet olmadan başarı olmaz ama vahdetle zafere ulaşılabilir. Müslüman milletler tekfirci düşünce karşısına zafere ulaşmak için vahdete inanmalıdır. İslam silah dini değil, hoşgörü dini olarak bilinmektedir. Bizim düşünce inkılabına ihtiyacımız var ve bu inkılapla tekfirciler karşısında mücadele edebiliriz.”
Şeyh Ekrem Kabi, Kasım Süleymani’nin Irak’ta Direnişin Birliği ve Vahdetindeki rolü hakkında şu ifadelerde bulundu: “Kasım Süleymani’nin Irak’ta bulunması Irak Hükümetinin resmi talebi doğrultusunda gerçekleşti. Yani İran’a resmi bir talep gönderildi. Kasım Süleymani bütün operasyonlarda danışman olarak bulundu ve bizim Kasım Süleymani’nin ve yardımcılarının varlığına ihtiyacımız var.
Biz toprak sınırlarına inanmıyoruz, bir gökyüzü sınırlarına inanıyoruz ve Kasım Süleymani bütün dünyada direnişin bir parçasıdır.
Haşd El-Şabi ve Amerika koalisyonunu kıyaslamak için Ramadi’de Amerika tarafından ve Bici, Felluce ve Tikrit’te de Haşd El-Şabi tarafından yapılan operasyonlara değinebiliriz. Ramadi operasyonlarından sonra Irak bayrağının asılacağı hiçbir bina kalmamıştı ve mülteciler hala Ramadi’ye dönemediler. Ama buna karşılık olarak Haşd El-Şabi Tikrit’e girdi ve bu şehirde oluşan zarar yüzde 20’yi geçmiyordu. Hiçbir sivil kaybı yaşanmadı, halk yeniden evlerine dönebildi, bütün altyapı sağlam bir şekilde kaldı ve şu an hayat normal seyrinde devam ediyor. Felluce’de de bir mahalle kurtarıldıktan sonra halk evlerine dönebildi. Haşd El-Şabi beraberinde hayat getiriyor ama Amerika liderliğindeki koalisyon beraberinde hayatı yok etmeyi ve yıkımı getiriyor.”
Kabi, Haşd El Şabi’nin Lübnan Hizbullah’ı tarafından eğitim görmesi hakkında şunları söyledi: “Irak’ın işgalinden bu yana Haşd El Şabi ve Lübnan arasında sağlam ilişkiler bulunmaktadır ve bizim kuvvetlerimizin birçoğu Hizbullah tarafından eğitilmiştir ve bu gün de onlardan askeri danışmanlık almaktayız.”
Ekrem El Kabi, Haşd El-Şabi’nin Ehl-i Sünnet ile ilişkisinin de çok iyi olduğunu, çünkü Haşd El-Şabi’nin içerisinde Şii, Sünni ve Hristiyan olmak üzere toplumun tüm kesimlerinden kişilerin bulunduğunu belirterek, “düşmanın en büyük endişelerinden biri Irak’ın batısında Haşd El Şabi’nin Ehl-i Sünnet ile olan ilişkisidir ve bu nedenle bu ilişkiyi engellemek istemektedirler” dedi.
Kabi, Nüceba Hareketinin Sadr Hareketi ile olan ilişkisi hakkında şunları söyledi: “Bizim Sadr Hareketi ile ilişkilerimiz çok iyi. Bizim Mukteda Sadr’ın liderliğindeki Es-Selam birlikleriyle iyi bir ortaklığımız bulunmaktadır.”
Nüceba Hareketi Genel Sekreteri Direnişin İmam Humeyni’yi örnek alması ve İslami Hareketlerin bölgenin geleceğindeki rolü hakkında şunları söyledi: “İmam Humeyni bir devrimciydi ve kendi neslinin yüz yıl ilerisindeydi. Bizde onun yolunun takipçileriyiz. İmam Sadr’ın şehitleri de İmam’ın yolunda bulunmanın ve ilerlemenin onuru ve gururunu taşıdılar.”
Ekrem El- Kabi, Haşd El- Şabi’nin Suriye’de bulunması ile ilgili olarak, Haşd El- Şabi’nin Suriye’de bulunmadığını, Suriye Hükümeti’nin onayıyla Direniş Kuvvetlerinin Suriye’de bulunduğunu belirtti.
Kabi, Musul’u kurtarma operasyonlarının ne zaman başlayacağı konusunda da şunları söyledi: “Askeri sebeplerden dolayı bu operasyonların ne zaman başlayacağını söyleyemeyiz ama hükümet en kısa zamanda açıklamada bulunacaktır. Musul’un en yakın zamanda kurtarılacağı sözünü veriyorum. IŞİD liderleri güvenlik operasyonları yapılması emrini verdiler, bu yüzden kültürel faaliyetlerimizi arttırmalıyız. IŞİD’in başkenti Rakka’dır ve eğer Suriye’nin onayıyla Rakka ve Deyrizor’da operasyonlarımızı sürdürebilirsek büyük zaferler elde edebiliriz. Çünkü bu şehirler Irak ile sınırı bulunan şehirlerdir.”
Ekrem Kabi Tükiye’nin Suriye ve Irak’ta IŞİD’i desteklemesine rağmen neden Musul operasyonlarında da bulunmak isteği hakkında şunları söyledi: “Türkiye hem Irak’ta hem de Suriye’de bulunmaya çalışıyor. Onların tarihi olarak Musul’a karşı bir meyilleri var ama şu an Musul’daki varlıkları sınırlı ve burada siyasi IŞİD’lilerin aynı olan Haşd El-Vatani’yi faaliyete geçirmek ve güçlendirmek istiyorlar. Haşd El Vatani o kadar da büyük başarılar elde edemeyecektir.”
source : abna24