Ümmet, böyle bir duruma düşmüştür. Onlardan ibadet edenler de bu sapıklık içinde yaşamaktadır. Gurura kapılmış ve aldanmışlardır. İbadetleri kendilerinin ve takipçilerinin fitne ve sapıklık sebebidir. Oysa ilahi elçiler arasında ibadet ehli için ibretler ve öğütler vardır. Peygamberlerden biri (Allah’a) itaat hususunda kemale eriştiğinde[4] Allah Tebarek ve Teala’ya bir hususta itaatsizlik etmiş ve o itaatsizlik sebebiyle cennetten dışarı çıkarılmıştır.[5] Balinanın karnına atılmış ve onu hatalarını itiraf etmek ve tövbeye yönelmekten başka hiç bir şey kurtaramamıştır. O halde Yahudi ve Hıristiyan din alimlerini tanı. Onlar kitabı gizlediler, tahrife uzandılar. Ama bu ticaretleri onlara bir fayda vermedi. Onlar hidayete ermiş kimseler değildir. Onların bu ümmet arasındaki misalini tanı. Şüphesiz onlar Allah’ın kitabının kelime ve harflerini alaşağı ettiler[6], hududlarını altüst ettiler. Zira bunlar yöneticilerin[7] dostudur. Heva ve heve önderleri dağılınca onlar da dünyadan daha çok nasiplenen kimseye doğru giderler.[8] Kalplerine mühür vurulmuş, tamah onlara galip gelmiş, sürekli dillerinden İblis’in sesi işitilmekte ve bir çok batılları ifade etmektedirler. Alimler onların eziyetlerine ve kabalıklarına sabrederler. Bu yüzden de alimler, onları teklife ve hakkı göz önünde bulundurmaya davet etmektedir. Alimleri onları teklife ve hakkı göz önünde bulundurmaya çağırdıkları için de onları kınarlar. Oysa alimleri, eğer irşad ve nasihat etselerdi, bir sapık gördüklerinde onlara hidayette bulunmasalardı, bir ölü gördüklerinde ona hayat vermeselerdi, şüphesiz hain sayılırlardı ve (eğer böyle yapsalardı) ne de kötü yapmış olurlardı! Zira Allah Tebarek ve Teala Kur’an’da onlardan iyilikleri ve emredildikleri şeyleri söyleyeceklerine ve nehyedildikleri şeylerden de sakındıracaklarına dair söz almış, itaat ve sakınma yolunda birbiriyle yardımlaşmalarını söylemiş, günah ve tecavüz yolunda birbirine yardım etmemelerini istemiştir. Alimlerin cahil insanların elinden sıkıntıda oluşu da işte bu yüzdendir.
4] Burada Yunus’a (a.s) işaret edilmektir. İtaatsizlikten maksadı ise , kavmine gazaplanması ve rabbinin izni olmaksızın onlardan kaçmasıdır. Rivayet edildiği üzere Yunus (a.s) kavmine azap vaad edince , Allah dışarı çıkmasını emretmeden önce kavminden ayrıldı. Söylemek gerekir ki buradaki isyan ve itaatsizlik de mutlak en üstün ve en evla olan bir işi terk etmek anlamındadır. Zira burada henüz Allah’tan bir emir gelmemiştir ve sonuç olarak da Yunus bunu yapmamak suretiyle , isyan etmiş sayılmazdı. Hakeza bir işten sakındırma da yoktu ki netice olarak onu istemekle rabbe muhalefet edilmiş olsun. Dolayısıyla isyan ve itaatsizlik kelimesinin itlakı mecazi ve evla ve en üstünü terk etmek anlamındadır. Bu iş Peygamberlerin kemal derecelerine kıyasen isyan ve itaatsizlik sayılmaktadır. (Kafi’nin dipnotundan naklen)
[5] Dünya hakkında cennet denilmesi Feyz’in (r. a) buyurduğu gibi belki de balığın karnıyla mukayesedir. (Kaynağın haşiyesinden naklen)
[6] İmam (a.s) kulları ve dünyanın debdebesine aldanan alimleri , ruhban ve ahbara (yahudi din adamlarına) teşbih etmesinin sebebi de ilim ve hakikati gizlemek , Allah’ın sözlerini tahrif etmek , haksız yere insanların malını yemek , onları Allah yolundan alıkoymak , ahireti dünyaya satmak idi. Nitekim ahbar ve ruhbanlar da böyleydiler. Kur’an bir çok yerde onları böyle anmıştır.
[7] Yöneticilerden maksat , padişahlar , halkı idare edenler ile onların zalim yardımcılarıdır.
[8] Necm suresi , 31. ayete işarettir.
source : tebyan