Hz. Ali'nin (a.s) bir araya getirmiş olduğu Mushaf, sonradan toplanan Mushaflarda bulunmayan birçok güzel özelliğe sahipti, onlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
1- Sure ve ayetlerin sıralanışında dikkat edilen nokta, her birinin iniş sırasına göre sıralanmasıdır. Önce Mekkî sureler, sonrada Medenî sureler yer almaktadır.
Bu şekilde ayetlerin seyri ve iniş tarihi belirgindir. Bu da ilâhî hükümlerle, ahkâm kurallarının ne şekilde yürürlüğe konulduğunu bilmemizi sağlar. Ayrıca nasih ve mensuh ayetlerinin anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır.
2- Bu Mushaf'taki ayetlerin yazılış şeklinde, Hz. Resulullah'ın okuyuş şekli esas alınmıştır. Asıl olan Hz. Peygamber'in kıraatidir, Hz. Ali de bunu Mushaf'ında getirmesiyle kıraatler arası ihtilâfa kesinlikle mahal bırakmıyordu.
Böylece ayetlerin içeriğinin anlaşılması ve doğru tefsirin yapılmasına büyük ölçüde katkıda bulunmuş oluyordu. Bu özellik çok önemlidir; çünkü kıraatler arası ihtilâflar Kuran'ı tefsir etmek isteyen müfessirin yanlış tefsir yapmasına sebebiyet verebilir.
Hz. Ali'nin (a.s) Mushaf'ında şaşkınlığa ve hataya yol açabilecek hiçbir durum mevzu bahis değildir.
3- Hz. Ali'nin Mushaf'ında hem tenzil (ayetin iniş sebebi) hem de tevil bulunmaktaydı. Ayet ve surelerin inişi ve iniş nedenleri Mushaf'ın kenarlarında haşiye olarak açıklanmıştı.
Bu haşiyeler Kuran'ın anlaşılmayan yerlerinin anlaşılması ve anlaşılan ayetlerin de çok daha iyi anlaşılmasını sağlıyordu. Tenzilin haşiyelerde kaydedilmesinin yanı sıra bazı tevillere de yer verilmişti. Bu teviller ayetlerin anlaşılmasında oldukça etkili olan, özel bazı ayetlerle ilgili genel ve kapsayıcı algılamalardan ibaretti.
Emir'ül-müminin Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Ben onlara hem tenzili hem de tevili içeren bir kitap getirdim" ve bir başka hadisinde: "Peygamber (s.a.a) kendisine inen her ayeti bana okuyup dikte ettiriyordu; ben de buyurduklarını yazıyordum. Ayrıca her ayetin tefsir ve tevilini, nasih ve mensuhunu, muhkem ve müteşabihini bana öğretiyordu, yüce Allah'a benim iyice anlamam ve ezberlemem için de dua ediyordu.
O günden sonra hiçbir ayeti unutmadım, bana öğrettiği benim de yazdığım bilgilerden hiçbir şeyi kaybetmedim."
Sonuçta Hz. Ali, Hz. Peygamber'in vefatından sonra Kuran'ı bir araya getirmek için altı ay boyunca çalıştı ve hazırlamış olduğu Mushaf büyük sureden küçük sureye doğru değil de iniş önceliğine göre sıralanmıştı.
Resulullah'ın okuyuşu esas alınmış, ayetler için dipnotta gerekli tefsir ve açıklama yapılmıştı. Hz. Ali'nin bu çok önemli çalışması ne yazık ki kabul görmedi.
O hazrete düşman olanlar, inatla İslam âlemini bu eşsiz Mushaf'tan mahrum bıraktılar. Eğer Hz. Ali'nin Mushaf'ı esas alınmış olsaydı sonraları oluşan kıraattaki ihtilâflar ve yanlış tefsirler olmayacak, bugün Kuran'ın idraki ve anlaşılmasının önündeki engeller kalkmış olacaktı.
source : tebyan