Turkish
Monday 25th of November 2024
0
نفر 0

Salih Amel ve İlahî Yardım

Fazıl, Muhakkik, Müctehit Mirza Mahmut Şirazi nakletmişler ki: Merhum Şeyh Muhammed Hüseyin Komşeyhi, Irak’ta defnedilmiş olan pak İmamlar’ı ziyaret etmeye azmetti. Sonra hızlı giden bir eşek satın aldı. Bir miktar elbise, biraz yemek ve bir kaç cilt kitaptan müteşekkil olan eşyalarını bir heybeye koyup eşeğin üstüne attı. Bu eşyalarının arasında küçük bir kitap vardı, onda kısmen takiyeye zıt olan bazı konular mevcuttu. O dönemde Ehli Beyt’in muhalifle
Salih Amel ve İlahî Yardım

Fazıl, Muhakkik, Müctehit Mirza Mahmut Şirazi nakletmişler ki:

Merhum Şeyh Muhammed Hüseyin Komşeyhi, Irak’ta defnedilmiş olan pak İmamlar’ı ziyaret etmeye azmetti. Sonra hızlı giden bir eşek satın aldı. Bir miktar elbise, biraz yemek ve bir kaç cilt kitaptan müteşekkil olan eşyalarını bir heybeye koyup eşeğin üstüne attı. Bu eşyalarının arasında küçük bir kitap vardı, onda kısmen takiyeye zıt olan bazı konular mevcuttu. O dönemde Ehli Beyt’in muhaliflerini açıkça lanetlemek ve kötülemek kanunen yasaklanmıştı.

Şeyh Muhammed Hüseyin bir kafile ile beraber yola çıktı. Bağdat sınırına ulaştıklarında gömrükten sorumlu bir müftettiş ile iki polis tarafından durduruldular.

Müfettiş; “Seyh’in heybesini açın” dedi. Polis heybeyi açtığında, tesadüfen bütün kitapların arasından zikri geçen kitapçık müfettişin gözüne ilişti. Müftettiş, takiyenin yapılmadığı konuların sayfalarını açıp okudu ve hışımlı bir şekilde Şeyh’e baktı. Şeyh’i mehkemeye vermek üzere tuttu ve onun dışındaki bütün ziyaretçileri aramadan salıverdi.

Eskiden, şehir ile gömrük arasında yerleşimden yoksun mıntıka hayli fazla idi. Bu iki polis Şeyh’in eşyalarını eşeğe bindirdiler ve Şeyh’i gümrükten çıkardılar.

Onlardan birisi diğerine:

_“Ben yoruldum, Şeyh te bir yere kaçamaz. Ben önden gidiyorum, sen Şeyh’le peşimden gelirsin” dedi. İkinci polisle yola devam ettiler.

Sonunda güneşin harareti ve havanın sıcaklığı nedeniyle ikinci polis te yoruldu, susadı ve bitkin hale geldi. Şeyh’e:

_ “Ben bir gölge bolop dinlenmek üzere önden gidiyorum, sen arkamdan gelip bana yetişirsin” dedi.

Şeyh kendisini yanlız ve serbest görünce yorgunluktan dolayı hemen eşeğine bindi. Şeyh eşeğe binince, eşeğin durumunda bir değişiklik oldu. İki kulağını kaldırarak adeta bir arap atı gibi süratle koşmaya başladı. Kendisinden son olarak ayrılan polise ulaşınca ona ‘ bak, eşek süratle gidiyor sen de gel bin’ demek istedi ama sanki ağzı kapandı ve hiç bir şey diyemez hale geldi. Polisin yanından geçtiği halde, polis farkına bile varmadı.

Şeyh, bunun ilahi bir lütüf olduğunu ve onu kurtarmak istediğini anladı. Şeyh diğer polise de ulaştığında muhattap olmadı. Bu polis te sağırlar ve körler gibi Şeyh’i fark etmedi. Derken ikinci polisin yanından da geçerek eşeğin dizginini serbest bıraktı. Böylece istediği yere götürsün diye kendisini Allah’a havale etti.

Eşek, hızlı bir şekilde Bağdat’a girdi, Bağdat sokaklarından geçti ve Kâzımeyn şehrine girdi. Kâzımeyn sokaklarından geçen eşek, Şeyh’in arkadaşlarının bulundukları evin yanına geldi, durdu ve kafasını o evin kapısına sürttü. Böylece Şeyh, arkadaşlarıyla karşılaştı ve Kâzımeyn’den ayrıldı. Bu büyük beladan kurtardığı için Allah’a şükretti.

Şeyh Allah için yazmıştı ve ondan yardım istedi. Allah ta ona yardım ederek kurtardı.

0
0% (نفر 0)
 
نظر شما در مورد این مطلب ؟
 
امتیاز شما به این مطلب ؟
اشتراک گذاری در شبکه های اجتماعی:

latest article

MÂ"BUD
AHİRETSİZ HAYAT ANLAMSIZDIR
Nehc'ül Belağa'nın Telifi
Ey teslimiyet, senin adın İslam’dır.
On İki Önder
İmam Hamaney’in Dilinden Recep Ayının Önemi
Oruç ve Sıhhat
ALGILAMA VE DÜŞÜNME ÜZERİNE
AHİRETSİZ HAYAT ANLAMSIZDIR
Duanın Adabı

 
user comment