- Irak direniş güçlerinden olan Asab-ı Ehli Hak hareketinin Genel Sekreteri Şeyh Kays el Hezali Irak’ta devam eden terör ile mücadeleye dair Tasnim Haber Ajansının sorularını cevapladı.
Tasnim: El Cezire ve El Arabiye kanalları bölgede ilişkin haberlerinde sürekli Irak’ta Şii-Sünni çatışması olduğunu iddia etmekte. Sünnilerin Haşd-i Şabii tarafından öldürüldüğü ve Şiilerin ise Sünniler tarafından öldürüldüklerini söylemekteler. Neden Arap televizyonları Şii ve Sünni Müslümanların işbirliğinden bahsetmiyorlar?
El Hezali: Konuya ilişkin gerekli bir çok kez gerekli açıklamayı yaptık. Buna isteyen herkes ulaşabilir ki bu Ehli Beyt taraftarlarının inancını güçlendiren bir faktördür.
Tasnim: Bağdat’ta Ehli Sünnet Müslümanlarının mülteci olarak bulunması doğal ve anlaşılır bir durumdur. Ancak Kerbela gibi Şii mezhebinin çoğunlukta olduğu bir kentte Sünni Müslümanların kabul edilmesi ve iyi bir şekilde karşılanması haber niteliği olan bir gelişme olacaktır.
El Hezali: Evet, bugün Musul savaşı nedeniyle Kerbela ve Necef şehirlerinde Sünni aileler yer almaktadır ve Şiiler ile Sünni Müslümanlar arasında hiçbir sorun yaşanmamaktadır. Bölge halkıda bu insanların IŞİD terörü nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldıklarını bilmektedirler.
Tasnim: Bir diğer önemli nokta ise IŞİD terörünün Irak topraklarından temizlenmesinin ardından Şii grupların kendi aralarındaki görüş farklılıklarının nasıl bir şekil alacağıdır. Bugün IŞİD tüm grupların ortak düşmanıdır. Ancak IŞİD’in yok edilmesinin ardından Irak içerisindeki farklı gruplar nasıl bir yol izleyeceklerdir?
El Hezali: Evet söz konusu gruplar arasında sorunlar vardı ve devam da emektedir. Ancak Şii gruplar arasında bu durumun yaratacağı siyasi soruna ilişkin önlemler alınmıştır. Örnek verecek olur isek siyasi alanda tüm Şii gruplar tek bir çatı altında toplanabilmiştir. İkinci bir etken ise Ayetullah Sistani’nin birleştirici rolüdür. Bir diğer faktör ise Irak’ta istikrarlı bir devlet yapısının varlığıdır. Bu etkenler Irak içerisinde olası sorunları engellemenin ötesinde farklı siyasi ve mezhebi gruplar arasında işbirliğini ve vahdeti de sağlayacaktır.
Tasnim: Mukteda el Sadr ile gerçekleştirdiğiniz görüşmelerde nasıl sonuçlar elde ettiniz?
El Hezali: Görüşmelerin iki temel nedeni bulunmakta. İlk olarak IŞİD sorası için Irak içerisinde bulunan bir çok uyuyan hücre Şii gruplar arasında çatışma zemini oluşturmayı amaçlamaktadır. Arap ülkeleri ve özellikle Suud rejimi Şii gruplar arasındaki sorunların derinleşmesi ve çatışma ortamının sağlanması için tüm yatırımını yapmaktadır. Görüşmelerimizin ilk başlığı Şii gruplar arasındaki sorunların çözümü ve birlikteliğin sağlanması için olmuştur. Görüşmelerin bir diğer başlığı ise Irak devletinin emniyeti ve toprak bütünlüğü olmuştur. Bugün Musul operasyonu tüm hızıyla devam ederken Türkiye ordusu Irak topraklarını işgal etmiş bir halde konumunu korumaktadır. Söz konusu gelişmeler konuşulması ve değerlendirilmesi gereken önemli hususlardır. Allah’a şükür ki görüşmelerde her iki başlıkta olumlu bir şekilde sonuçlanmıştır.
Tasnim: Yani Şii gruplar böylelikle birbirlerine daha çok yaklaşmış mı oldular?
El Hezali: Evet. Görüşmede Mukteda el Sadr Türkiye sorunu ile birlikte Haşd-i Şabii hakkındaki görüşlerini ifade etti. Ve özellikle Türkiye’nin Irak topraklarındaki varlığına ilişkin ortak bir kanıya vardık.
Tasnim: Şii gruplar arasında yakınlığı sağlayabilmek için bu tarz görüşmeleriniz devam edecek mi ?
El Hezali: Umut ediyorum ki bu görüşmelerimizin devamı da gelecektir. Bu atılması gereken bir adımdı ki biz bu adımı attık. Gerisi Allah’ın izni ile gelecektir.
Tasnim: IŞİD terör örgütünün yok edilmesinin ardından Bağdat’ın Kürtler ile ilişkisi nasıl olacaktır?
El Hezali: Siyasi olarak Kürtler tek bir çatıda toplanmış değiller. Barzani’nin başında olduğu Demokrat parti Irak devletinden ayrılmayı istemektedir. Ve bu anlamda da Türkiye’nin Irak’taki varlığından rahatsız olmamakta hatta bunu desteklemektedir. Söz konusu parti dışında Kürtlerin daha ılımlı Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi (KYB) ve Goran ( Değişim) Partisi gibi siyasi hareketleri de bulunmaktadır. Bizim Goran partisi ile ilişkilerimiz her geçen gün daha iyi bir noktaya taşınmaktadır. Siyasi alanda kendilerini ılımlı tanımlayan Şii, Sünni ve Kürt hareketleri ile ortak bir paydada buluşabilmekteyiz. Ancak Barzani hareketi Kürt halkı içerisinde de zayıflamakta ve kabul edilmemektedir.
Tasnim: O halde Haşd-i Şabii, Irak Emniyet birimleri ve Peşmerge arasında olası bir çatışma ihtimalinin zayıf olduğunu söyleyebilir miyiz?
El Hezali: Peşmerge birliklerinin Süleymaniye’deki politikaları ile Erbil politikalarının farklı olduğunu görüyoruz. Peşmerge Kürt yerleşim bölgesi olmamasına rağmen Erbil’de bulunan Ninova ovasını kendi kontrolü altına almaya çalışmakta. Eğer Peşmerge bölgede yaşayan Ezidi, Hristiyan ve Türkmen grupların itirazlarını görmezden gelerek politikasına devam eder ise Bağdat yönetimi buna sert bir cevap vermek zorunda kalacaktır. Kesinlikle Haşd-i Şabii Peşmerge’nin bu ilerleyişini engelleyecektir.
Tasnim: Haşd-i Şabii Irak ordusuna bağlı bir güç olarak Suriye’de devam eden terör ile mücadeleye destek sunacak mı?
El Hezali: Bugün Haşd-i Şabii IŞİD terör örgütü karşısında büyük zaferler elde etmiştir. Ve umut ediyorum ki Suriye’de devam eden terör ile mücadeleye de meşru bir zeminde desteğini sunacaktır. Bakınız, bugün Haşd-i Şabii Irak ordusunun resmi bir kolu olarak IŞİD belasından Irak halkını uzak tutmaktadır. Suriye devleti ile IŞİD ile mücadelede işbirliği yapmasının hiçbir mahsuru yoktur. Bildiğiniz gibi Türkiye Suriye devletinden izin almadan Suriye topraklarına terör ile mücadeleyi ve kendi çıkarlarını bahane ederek girmiş durumdadır. Şu halde Haşd-i Şabii’nin Suriye devleti ile görüşerek Irak’ın güvenliği ve sınırların denetimi için Suriye devletine destek vermesinin ne gibi zararı olabilir. Ben Haşd-i Şabii’nin Suriye devleti ile istişare ederek IŞİD ile mücadelesini Suriye’ye topraklarında da devam ettireceğini umut ediyorum.
Tasnim: Musul operasyonu başlamadan önceki konuşmanız medyada büyük yankı uyandırmıştı.
El Hezali: Evet, konuşmamda İmam Hüseyin (a.s)’ın katillerinden intikam alacağımızı beyan etmiştim. Benim o konuşmam bir hayli uzun olmasına rağmen konuya ilişkin ifadem gayet anlaşılır ve açık idi. İmam Hüseyin (a.s.)’ın katillerinden maksadım Hüseyinleri katleden IŞİD terör örgütüdür. Eğer İmam Hüseyin (a.s.) içinde bulunduğumuz zamanda yaşıyor olsaydı IŞİD terör örgütü İmamı kendilerine hedef seçerlerdi. IŞİD terör örgütü hedefinin Bağdat değiş Kerbela olduğunu bir çok kez ifade etmiştir. Açıktır ki Kerbela İmam Hüseyin’in mübarek kabrinin olduğu bir yerdir. Ve IŞİD terör örgütü içinde önemli olduğunu göstermektedir. Biz Ninova, El Anbar ve Selahaddin kentleri gibi Sünni Müslümanların yaşadığı Irak’ın bir çok eyaletini IŞİD terör örgütünün katliam ve vahşetinden korumaktayız.