Bazen de komşunun çilesi çekilmeli. Bu iyi bir komşuluğun şartıdır. “İyi komşuluk”, sadece komşulara bir eziyet ve zarar vermemek değildir. Bazen, komşudan bize gelen eziyetlere ve kötülüklere karşı sabretmek de bu iyi komşuluğun nişanesidir. Eğer ilişkilerimizin kesilmesini istemiyorsak, çok sabırlı olmalı ve tahammül göstermeliyiz. Yoksa kötü cevaba kötü karşılık vermek, çirkin davranışlara aynısıyla mukabelede bulunmak, hakir bir ruhun ve himmetten yoksun oluşun alametidir. Bu işi herkes yapabilir. Geçinme ve tahammül; irade, iman ve büyüklük isteyen bir haslettir.
Arkadaşlık, ortaklık, dostluk, evlilik, yolculuk, aynı yerde çalışmak vb. alemlerde de bazen değirmenin alt taşı gibi sağlam olunmalı, dar kapasiteli ve takatsiz değil.
İmam Kazım (a.s) buyurmuştur:
“Güzel komşuluk, sadece eziyet etmemek değil; güzel komşuluk, komşunun eziyetine karşı sabırlı olmandır.”[1]
Bu çeşit hadislerin, komşuya asla eziyet etmeye ruhsat vermedikleri apaçıktır. Eğer, komşunun eziyetlerine tahammül etmekle ilgili tavsiyeler yapılmışsa, onlardan daha ziyade ve daha şiddetlisi, komşularla güzel geçinmek ve onlara eziyet etmemekle ilgili tavsiyeler nakledilmiştir. Komşuların rahatsızlık ve eziyetlerine sebep olmak, toplumsal ahlâkın en kötülerindendir.
En Son Sınır
Her şeyde, sınır, ölçü ve yasaklar mevcuttur. Bu sınırlar çiğnendiği zaman, sayfa değişir ve durum başka bir şekil alır. Komşudan gelen zahmetler ve eziyetlere karşı sabretmek de bu şekildedir. Bazen bu eziyetler en son sınır olan bir dereceye ulaşır, yasaklar ihlal edilir ve başkalarının saygınlıkları zarar görür. Çünkü, insanlara eziyet eden komşu, yasaklara dikkat eden biri değildir.
Tarihte geçtiğine göre bir adam Peygamber (s.a.a)’in huzuruna gelerek komşusunun eziyetinden şikayette bulundu. Hazret buyurdu: “Git ve tahammül et.” İkinci sefer tekrar geldi ve şikayet ederek feryat etti. Peygamber (s.a.a) tekrar tahammül ve sabır göstermesini emretti. Komşusunun eziyeti tahammül sınırlarını aşan bir seviyeye geldi. Üçüncü sefer tekrar Peygamber (s.a.a)’in yanına gelerek şikayette bulunduğunda, Hazret şöyle tavsiye etti:
“Cuma günü, millet Cuma namazına gittiğinde, evindeki eşyaları dışarı dök ve namaza gidenlerin görmesi için onların yolunun üzerine bırak. Bunun sebebini sorduklarında, onlara başından geçenleri anlat.”
O adam da aynı şekilde yaptı. Eziyet eden komşu onurunu tehlikede görünce, vakit kaybetmeden onun yanına alelacele geldi, özür diledi, eşyalarını tekrar evine almasını rica etti. Bir daha o şekilde hareket etmeyeceğine dair söz verdi.[2]
Bu, pervasızlığın ve lütuflara ve iyiliklere yapılan nankörlüğün neticesidir. Allah’ın lütfü hatalı insanlarla müdara eder, ancak… “sınırı aştıklarında rüsva eder.” Başkalarının yumuşaklığı ve tahammülü suiistimal edilme meli, onların saygınlık ve büyüklükleri, zaaf ve beceriksizliğe yorumlanmamalıdır.
[1] a. g. e, 667
[2] Sefinet’ul-Bihar, c. 1, s. 191 / Kafi, c. 2, s. 668