Kabirden çıkıp üstünü kapattıktan ve toprakla doldurduktan sonra evin yolunu tuttum. Pirinci eve getirdim, yemek yapıldı yedik. Uzun bir süre bu pirinçten yemek yapıldı ve bitmedi. Bu pirinçle yemek yapıldığında öyle güzel bir koku etrafa yayılıyordu ki bütün mahalle, bu pirinci nereden aldığımızı soruyordu. Bilahare uzun bir süre geçtikten sonra benim evde olmadığım bir gün bize bir misafir gelir ve hanım da yemek hazırlıkları yaparken pirinç de pişirir ve dem alması için bekletirken, kokusu evi sarar ve misafir de “Anber pirinçlerinin her çeşidinden daha güzel kokan bu pirinci nerden almışsınız?” sorunca eşim bundan utanır ve olduğu gibi olayı anlatır. İşte bu anlatım sonrasında evde kalan pirinç de pişirildikten sonra tükenir. İşte bunlar, yüce Allah’ın, kendi yakın kullarını rızıklandırdığı cennet yemekleridir. [4]
Yüce Peygamberimiz (s.a.a) insanın üç dostu olduğunu; bunların birinin ölüm anına kadar eşlik ettiğini ve bunun mal olduğunu, diğerinin mezara kadar eşlik ettiğini ve bunun eş, evlat, dostlar olduğunu ve bir diğerinin de her zaman insanla birlikte olacağını ve bunun da ameller olduğunu şöyle buyurmaktadır:
“Üç şey mevta ile birlikte olur; ikisi döner ve biri kalır. Aile ve mal geri döner ve amel onunla kalır.” [5]
Zaman içinde üç yoldaşın var
Biri vefalı ve diğer ikisi aldatıcı
Biri dostlar, diğeri giysi ve maldır
Vefalı olan üçüncüsü ise güzel davranıştır
Mevlana bir başka yerde de şöyle buyurmaktadır:
Zaman içinde üç yoldaşın var
Biri vefalı ve diğer ikisi aldatıcı
Malın saraylardan çıkıp da seninle gelmez
Dostun gelir, fakat mezara kadar
Ecel günün gelip çattığında
Dostun hal diliyle şöyle der:
Bundan sonrasına eşlik edemem
Mezarının başında bir süre beklerim ancak
Bir gün Kays, yüce Peygamberimize (s.a.a), “Ey Allah’ın Resulü (s.a.a), bana nasihatta bulun!” demiş ve Efendimiz (s.a.a) de şöyle buyurmuştu:
“Ey Kays, canlı olduğu halde seninle defnedilecek ve senin de, kendisiyle defnedileceğin ebedî bir yoldaşın olacaktır. Eğer bu yoldaşın yücelik sahibi olursa, sana ikramda bulunacaktır; eğer de alçak olursa, sana eziyet edecektir. İşte bu yoldaş ancak seninle haşredilecek ve sen de ancak onunla birlikte diriltileceksin; ondan başkasından da sorulmayacaksın. Öyleyse bu yoldaşının salih olması yönünde gayret et. Eğer bu yoldaşın salih olsa, sen onunla menus olursun; eğer de fasit olursa, ondan korkudan başka bir şey hissetmeyeceksin. İşte bu yoldaşın, senin amelindir.” [6]
İnsan bu dünyada yapmış olduğu kötülükler ve çirkinlikler, berzah aleminde çirkin sûretler halinde ve güzel işleri de güzel sûretler halinde somut varlıklara dönüşecek ve insan bunların tümünü görecektir.
Yüce Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz imanlı insan kabrinden çıktığında, ameli de güzel bir sûrette ona görünecektir. Mümin, bu güzel sûrete soracaktır: ‘Sen kimsin? Andolsun Allah’a, seni çok güzel görmekteyim!’ Sûret de, ‘Ben, senin amelinim.’ diyecek, sonra nura dönüşecek ve o insanı cennete götürecektir. Kafir de kabrinden çıktığında, onunla birlikte bir de çirkin bir sûret ona görünecektir. Kafir o sûrete, ‘Sen kimsin? Andolsun Allah’a, sen çok çirkinsin!’ diyecektir. Sûret de ‘Ben senin amelinim.’ diyecek ve onu cehennemine sürükleyecektir.” [7]
Uyarı: Bu tür hadislerde dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır ve şöyle açıklanabilir: Bu hadislerde kullanılan “kabir”, berzah alemindeki kabirdir.
[4] Meadşinasi, Hüseynî Tehranî, c: 2, s: 246
[5] Sahih-i Müslim, c: 8, s: 211
Sahih-I Buhari, c: 4, s: 85
[6] Maani’l Ahbar, s: 232
Bihar’ul Envar, c: 7, s: 228
[7] Kenz’ül Ümmal, 38963. hadis