Bu dünyada kendi baba ve annesine zulüm edip, yaşantılarında sürekli başarısız olanları veya anne-baba katili olup genç yaşta hayatını kaybedenleri veya anne-babaya iyilik edip bu dünyada mükâfatlandırılanları veyahut öksüzlerin haklarını gasp edip bu dünyada kötü sonuçlarını gören nicelerini görmüş ve duymuşuzdur.
Kur"ân-ı Kerim halkı, yetimlere zulüm etmek konusunda uyararak şöyle buyuruyor:
"Arkalarında güçsüz çocuklar bıraktıkları takdirde, bundan endişe edecek olanlar, (başkalarının yetimlerine zulüm ve haksızlık yapmalarının azabının, kendi yetimlerine dönmesinden) korksunlar ve Allah"tan sakınsınlar."[1]
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdular: "Allah, yetim malı yeme konusunda iki azap belirlemiştir: Dünya cezası ve ahiret azabı."[2]
İnsanın bu dünyada içerisine düştüğü bazı zahmet, sıkıntı ve belâlar amellerinden kaynaklanmaktadır. Aslında insanın duçar olduğu zahmet ve belâlar, bir şekil dünyevî ceza olup, onun uyarılması ve kötü işlerinden dönmesi içindir.
Kur"ân-ı Kerim bu konuya birçok ayetlerde açıklık getirmiştir. Örneğin:
"Size isabet eden zorluklar, kendi yaptığınız işlerden dolayıdır."[3]
"Onun buyruğuna aykırı hareket edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya can yakıcı bir azaba uğramaktan sakınsınlar."[4]
"Halkın kendisi kendi durumlarını değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez."[5]
Allah, bazı peygamberlerin kavim ve ümmetlerini serkeşliklerinden dolayı bu dünyada cezalandırıyordu.
Kur"ân-ı Kerim, Nuh, Hud, Salih, Lut, Şuayb peygamberlerin kavimlerinin ve diğer başka kavimlerin nasıl azaba uğrayıp cezalandırıldıklarını açıklıyor.[6] Bu cezalar, Adil ve Merhametli Allah"ın, zulüm ve bozgunculuğa razı olmadığına, amellerin gerçek cezasını başka bir âlemde vereceğine dair bir teyittir.
Genel olarak dünyevî cezalar, amellerin ahiretteki gerçek cezalarının sade bir örneğidir. Bu dünyevî cezaları göz önünde bulunduran herkes, insanın kendi başına bırakılmış olmadığını ve öbür dünyada onun amel ve işlerinin büyük bir dikkat ve titizlikle inceleneceğini iyice anlamaktadır.
Bir noktayı daha hatırlatmak gerekir ki, bazen iyi insanların eğitim ve tekâmülü için birtakım zorluklar ve belâlarla karşı karşıya kaldıklarını görmekteyiz. Aslında onlara azap ve ceza denilemez.
Aynı şey, bazı mücrimlerin bu dünyada suçlarının cezasını görmemesi için de geçerlidir. Yani onların dünyevî cezalardan muafiyeti, Allah"ın inayet ve lütfunun onları kapsadığından veya Allah"ın onların yaptıklarından habersiz olduğundan değil, belki cezalarının ahirete bırakılmış olduğundandır.
-----------------------------------------------------
[1]- Nisâ, 9
[2]- Nur"us-Sekaleyn Tefsiri, c.l, s. 370
[3]- Şûrâ, 30
[4]- Nûr, 63
[5]- Ra"d, 11
[6]- Hûd ve diğer sureler.