Zengin Olmak İstiyorsanız, Evlenin

 Evliliğin Beş Güzel Yönü

    Bazılarının hayatı sadece iki bölümden ibarettir, birinci bölüm ikinci bölümün arzusuyla geçerken ikinci bölüm ise birinci bölümün hasretiyle geçer.

    İnsan olmadan hayatımızın bitmesi yazık olmaz mı?

    Evlilik insanın ruhunu yücelten ve insanı sağlamlaştıran bir gerçektir. Evlilik, insandaki yardımlaşma ruhunu geliştiriyor ve insana sorumluluk duygusu kazandırıyor. Allah, evlenen kişilerin, rızıklarını artıracağını vaat etmiştir.

Okuyacağınız bu kısa yazıda, evliliğin insan hayatı üzerindeki olumlu, bazı etkilerine değineceğiz.

    1- Huzur

    Evlilik insan’a huzur verdiği gibi insanın kişiliğinin gelişmesine, özgüven kazanmasına, boşluktan kurtulmasına, birtakım günahlardan korunmasına ve güzel ahlak kazanmasına sebep oluyor.

    Hz. Muhammed (sav) şöyle buyuruyor: Evlenen kişi, dininin yarısını korumuştur, diğer yarısında ise Allahtan sakınsın.

    Evlilik, bu kadar önemliyken evliliğe yardımcı olmak da bir bu kadar önemlidir. Bu bağlamda ebeveynlere düşen görev, çocuklarının daha aydın bir geleceği için çaba göstermeleri ve bu doğrultuda onların daha iyi bir evliliği için ellerinden geleni yapmalarıdır, bir toplum olarak da her bir ferdin görevi, evliliği kolaylaştırmak için elimizden geleni yapmak ve kolay evliliği bir kültür haline getirmektir.

    Fakirlikten korkarak evlenmeyen insan, aslında Allah’a güvenmiyor. Yüce Allah şöyle buyuruyor: Fakir olurlarsa Allah onları kendi fazlıyla zenginleştirecektir.

   2- Geçim çabası

     Geçim için daha büyük bir azimle çaba göstermek evliliğin diğer bir iyi yönüdür. Hesapsız kitapsız, ölçmeden biçmeden, evlilik yapmak doğru olmadığı gibi Allahın verdiği sözü de göz ardı ederek sadece kendi hesapları doğrultusunda hareket etmek de doğru değildir. Dolayısıyla evliliğin diğer bir iyi yönü olarak tevekkül ve Allaha olan güvenin insanda gelişmesine değinebiliriz.
Yüce Allah insanları evliliğe yönlendirirken şöyle buyuruyor: Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfü ile zenginleştirir. Allah lütfü bol olandır, bilendir.[1]

      Hz Muhammed şöyle buyuruyor: maddi zorluklardan korkarak, evlenmeyen kişi, Allaha karşı kötü zanda bulunmuştur, yüce Allah şöyle buyuruyor: Fakir olurlarsa Allah, onları kendi fazlıyla zenginleştirecektir.

Diğer hadislerde ise evlilik konusu önemle tavsiye edilirken rızkı bollaştıran bir faktör olarak tanıtılmıştır.

Resulullah (sav) şöyle buyuruyor: kendinize yuva kurun, bu sizin için daha bolluklu olacaktır.

   3- Sorumluluk Duygusu

    Bekar insan, kendisini serbest hissettiği için sorumluluk duygusu taşımaz dolayısıyla da sahip olduğu yetenekleri bilmez ve kullanmaz ama evlenerek aile sorumluluğunu üstlendiği zaman kendisini ailesine karşı sorumlu hissettiği için bu sorumluluk hissiyle hareket ederek sahip olduğu ve belki de o güne kadar pek çoğundan habersiz olduğu yeteneklerini keşfetmeğe ve kullanmaya başlar.

    4- Düzenli Hayat

     Bir aileyi geçindirmek için hadislerdeki tabirle “takdirul-maişet” yani, düzen, mali disiplin ve kısacası hesaplanmış bir hayat tarzı kaçınılmazdır.

     Toplumda başı dik ve haysiyetli bir yaşam sürdürmenin bir gereksimi de imanlı, terbiyeli, sağlıklı ve başarılı evlatlardır. Kendisine değer veren ve toplumun da ona değer vermesini isteyen insanlar bu gerçeği de göz önünde bulundurarak düzenli bir hayatın getirdiği zorluklara canla başla katlanarak uzun vadede, bu tarz hayatın her biri diğerinden tatlı olan meyvelerini tatmaya başlarlar.

    5- Karşılıklı Saygı

     Evliliğin diğer bir etkisi de iki insanın karşılıklı haklarının doğmasıdır, bu ise insanın yücelmesine sebep olan diğer bir faktördür. Aile içi münasebetler veya evlilikler bu hakların daha da genişlemesine ve dolayısıyla da insandaki toplumsallık ruhunun daha da olgunlaşmasına sebep olacaktır.

     Gençlerin daha kolay evlenebilmelerini sağlamak ve bunu toplumumuzda bir kültür haline getirmek aslında sağlıklı, duyarlı ve iyi insanlar yetiştirmenin en önemli yollarından birisidir.

     Bu da içimizdeki zengin insanların görevini bir nebze ağırlaştırdığı gibi aynı zamanda da toplumumuzdaki bütün fertlerin bu bilinçle hareket etmesini gerektiren bir toplumsal hareket olmalıdır. Bu bağlamda gençlere düşen görev ise bu gerçeğe inanarak bu doğrultuda yapabileceklerini esirgememektir. Ancak bu şekilde günümüzde artık toplumsal bir boyut kazanan fesadın önüne geçebiliriz.

----------------------------------

[1] - Nur 32.