Turkish
Sunday 24th of November 2024
0
نفر 0

Yolcu Orucu

Yolcu Orucu

Yolcu (Arapça: المسافر), İslam literatüründe kişinin şer’i vatanından uzaklaşmasıyla bazı dini hükümlerin uygulanmasıdır. Yolcunun, Şia fıkhında en az sekiz fersah (40 ile 45 kilometre) vatanından uzaklaşması gerekir. Bakara suresinin 184. Ayeti ile Nisa suresinin 101. Ayeti ve rivayetlerde böyle kişinin namazlarını kısaltarak kılmasını (dört rekâtlı namazların iki rekâtlı olarak kılmasını) ve oruç tutmamasını ortaya koymaktadır.
Yolcu Kimdir

İslam fıkhında kişinin vatanından en az 8 fersah (40 ile 45 kilometre) uzaklaşması ile o kişinin yolcu olduğu kabul edilir. Ya da dört fersah gitmesi ve ara bir yerde on gün kalmaması şartıyla dört fersah da geri gelmesi ile olur (toplamda sekiz fersah). Bakara Suresinin 184. Ayeti: “Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar.”, Nisa suresinin 101. Ayeti: “Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur.” Ayrıca Vesailu’ş-Şia ve Müstedreku’l-Vesail kitaplarında nakledilen 312 rivayet bu konuyu detaylı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Yolcu Orucu

Dört rekâtlı namazların iki rekât olarak kısaltılarak kılındığı yerlerde, oruç tutulmamalıdır ve namazlarını tam olarak kılan yolcuların da -örneğin iş ve mesleği yolculuk olan otobüs şoförleri veya yolculuğu günah işlemek olan kişiler gibi- yolculukta oruçlarını tutmaları gerekmektedir.
Oruç Hükümleri

    Oruçlu olan kimse öğleden sonra yolculuğa çıkarsa, orucunu tamamlamalıdır. Öğleden önce yolculuğa çıkan kimse ise, ancak hadd-i terahhusa yani, şehrin duvarlarının görünmeyeceği ve ezan seslerinin duyulmayacağı yere vardığında orucunu bozabilir; eğer ondan önce orucunu bozarsa, farz ihtiyat gereği üzerine kefaret de gerekir.
    Öğleden önce vatanına veya on gün kalmak istediği bir yere varan yolcu, orucu bozan bir iş yapmamışsa, o günü oruç tutar. Ama eğer orucu bozan bir iş yapmışsa, o günün orucu üzerine farz değildir [sonradan kazasını eder].
    Ramazan ayında yolculuğa çıkmanın sakıncası yoktur; fakat yolculuk oruçtan kaçmak için olursa mekruhtur.
    Bir kimse, oruç tutmayı nezreder ama gününü belirtmezse, bunu [yani günü belirlenmemiş mutlak adak orucunu] seferde tutamaz. Ama belirli bir günü seferde oruç tutmayı nezrederse, onu yolculukta yerine getirmelidir. Yine belirli bir günü ister seferde olsun, ister seferde olmasın, oruç tutmak için nezretmiş olursa, yolculukta olsa bile o günü oruç tutmalıdır.
    Yolcu olan kimse, [[[Allah]]-u Tealâ'dan] bir dilek dilemek için Medine şehrinde üç gün müstehap oruç tutabilir.
    Yolculukta orucun batıl olduğunu bilmediğinden dolayı oruç tutan bir kimse, oruçlu bulunduğu günün içerisinde bu hükmü öğrenmiş olursa, orucu batıl olur. Ama akşama kadar öğrenmeyen kimsenin orucu sahihtir.
    Yolcu olduğunu veya seferde orucun batıl olduğunu unutarak yolculukta oruç tutan kimsenin orucu batıldır.
    Vatanına veya on gün ikamet edeceği yere öğleden sonra varan yolcu, o günü oruç tutamaz.
    Yolculuk veya herhangi bir özür nedeniyle oruç tutmayan birisinin, ramazan ayının gündüzünde yemek-içmekle kendini tam olarak doyurması mekruhtur.

Ehlisünnet Görüşü

Ehlisünnet ulemalarının çoğu, Bakara suresinin 184. Ayeti: “Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır.”[2] Gereği hasta ve yolculukta olan birisinin orucunu yiyebileceği ve namazını kısaltabileceği görüşündedir, ancak bunun farz değil caiz olduğu iddiasındadırlar.

Şialar ise ayetteki “başka günlerde tutar” ifadesinden seferde orucun yenilmesi ve başka günlerde tutulmasının gerekli ve farz olduğu görüşündedir. Ayet: ‘kim hasta ya da yolculukta olursa, (Ramazan ayından sonraki) başka günlerde tutar’, demektedir. Ehlibeyt’ten (a.s) ve ayrıca Abdurrahman bin Avf, Ömer bin Hattab, Abdullah bin Ömer, Ebu Hureyre ve Urve bin Zübeyr gibi bazı sahabelerden nakledilen rivayetlerde seferde oruç tutulması haramdır.[3] Yine Nisa Suresinin 101. Ayetindeki: “size bir günah yoktur.” İfadesi, Bakara Suresinin 158. Ayetindeki: “bunda bir günah yoktur.” Ayeti gibi namazın kısaltılarak kılınmasının caiz olduğu değil, bilakis gerekliliğine delalet etmektedir.
Kaynakça

    Yukarı git↑ Bakara, 184.
    Yukarı git↑ Emirhani, Ahmed, el-Ahkâm, c. 2, s. 271.

Bibliyografi

    Kur’an-ı Kerim.
    Şeyh Hürrü Amuli, Vesailu’ş-Şia.
    İmam Humeyni, Tavzihu’l-Mesail.
    Emirhani, Ahmed, el-Ahkâm.

0
0% (نفر 0)
 
نظر شما در مورد این مطلب ؟
 
امتیاز شما به این مطلب ؟
اشتراک گذاری در شبکه های اجتماعی:

latest article

İMAM BÂKIR (Aleyhisselam)
Tevrat"ın Öyküsü
İmam Seccad’ın (a.s) Sabrı, Bahreyn İntifadası İçin Örnektir
HZ.MEHDİ(A.S)
HERMONUTİK[1] ve TEFSİR İLMİ
İmam Hüseyin (a.s)'ın Hayatıyla İlgili Sorular ve Cevaplar
Acaba İmam Hüseyin'in (a.s) Kıyamı Bilinçli Bir Kıyam mıydı Yoksa Bilinçsiz bir ...
TARİH AYNASINA GÖRE İMAM HÜSEYİN (A.)
İMAM BAKIR(as)'IN KISACA HAYATI
KUR'AN VE İNSANLARIN MADDÎ VE MANEVÎ İHTİYAÇLARI

 
user comment