Emanet kavramının kök anlamı "emn"dir. İman sözcüğü de bu köktendir. Emanet sözcüğünün sözlük anlamı "korku ve kaygının gitmesi, insanın korunma konusunda gönül rahatlığı içinde olması"dır. Emanet sözcüğü aynı zamanda "güvenme ve koruma konusu olan, korunması istenen şey için de kullanılmaktadır.
" Kur'an, emanet sözcüğünü isim ve mastar haliyle: "ihanetin karşıt anlamlısı(Enfal 27); güven (Ankebut 67); güvenlik (Bakara 125); güvenilir olmak ve güvenilen bir kimseye koruması için geçici olarak tevdi edilen şey (Al-i İmran 125); emanetin sahibine verilmesi (en-Nisa 58); şeref ve namus, irade ve akıl sahibi olmak ile sorumluluk taşıma (Ahzâb 72), anlamlarında kullanmaktadır.
Bir din terimi olarak emanete, "tevhid kelimesi ve inancı, adalet, okuma yazma, akıl ve yükümlü olma hali" gibi anlamlar yüklenmişse de bu anlamlar sözcüğün kök anlamına uygun düşmemektedir. Bir kavrama, kök anlamına aykırı anlam yüklemek ciddi anlam kaymalarına neden olmaktadır. Emanet kavramının söz konusu edildiği ayetlerin mevcut yorumlarında sözcüğün kök anlamına bağlı kalmaya yeterince özen gösterilmediği için -aykırı olmasa da- ciddi anlam kaymaları bulunmaktadır.
Yukarıdaki ayetlerin emanete yüklediği anlamları dikkate alarak şu tanımlamayı yapmak mümkündür. Emanet: bir şeyin sorumluluğunun geçici olarak birine tevdi edilmesidir. Maddi, manevi, sosyal, siyasal ve ekonomik tüm sorumluluklar da buna dâhildir.
gül
"Kendisine emanet bırakılmış olan kimse nezdindeki emaneti iade etsin" ayeti ile (Bakara 283) "Ehl-i kitap içinde kendisine bir yük altın emanet edilse onu aynen iade edecek karakterde insanlar olduğu gibi, bir tek altın emanet edilse peşine düşmedikçe iade etmeyecek tiplerin olduğunu" ifade eden ayette de (Al-i İmran 75) kullanıldığı anlamıyla emanet sözcüğü daha çok "bir kimseye geçici olarak bir şeyin verilmesi" anlamına gelmektedir.
Ancak, emanet sözcüğünün bu kavramsal çerçevesini dikkate alarak, bu kavramın anlam alanını şu şekilde genişletmemiz mümkündür: insanın sahip olduğu hiçbir şey aslında kendisine ait değildir.
Akıl, mal, can, sağlık, mevki, ün vs. sahip olduğu ne varsa hiç birisi "bizatihi" kendisine ait değildir. Diğer bir deyimle insanın sahip olduğu her şey kendi dışından birileri tarafından kendisine geçici olarak verilmiştir. Böyle olunca da sahip olduğu her şey emanet kapsamına girmektedir. Ve kim kendisine bırakılan emaneti, emanet sahibinin isteği doğrultusunda korumaz; emanet üzerinde dilediğince tasarrufta bulunursa, emanete ihanet etmiş olur. Zaten "ihanet", emanetin karşıt anlamıdır. Kâfir, müşrik, münafık ve günahkâr bir kimse aynı zamanda emanete ihanet eden kimse durumundadır. Zira kendisine verilen emaneti, emanet sahibinin isteği dışında kullanmaktadır.