ercüme.C.Bayar
Kur’an-ı Kerim okumak ve onunla menus olmak, insan için ve insan yaşamına bereket getirir.
Konuya girmeden önce “bereket-mübarek” kelimelerini kısaca açıklamak ve lügat bilginlerinin bu kelimeler hakkındaki görüşlerini sizlere aktarmak istiyorum.
Ragıb-ı İsfahanî bu kelimeleri şöyle açıklamaktadır: Bereket ve mübarek kelimeleri, devenin göğsü manasına gelen “berk” maddesinden türemiştir. Bu bağlamda “bereke’l beîr” cümlesi, devenin yere diz vurması/yatması anlamına gelmektedir. Suyun biriktiği yere ve gölete Arapçada “birke” denmesi de suyun belli bir yerde durmasıyla ilintilendirilmiştir.
İlahi hayır da, bir tür yerleşme ve birikme olduğu için “bereket” kelimesiyle ifade edilmiştir.
İlahi hayırın olduğu şey de “mübarek” kelimesiyle tanımlanmıştır...
Ragıb-ı İsfahanî, konuyla ilintili olarak şöyle devam etmektedir: İlahi hayır, kimsenin hissedemeyeceği ve sayamayacağı şekilde bir yerden kaynaklanır. İşte bundan dolayı hissedilmeyen bolluk “mübarek” diye nitelenmektedir.
Kur’an-ı Kerim mübarek bir kaynaktan inmiştir ve mübarek bir yerden inen şeyin kendisi de mübarektir. Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyurmaktadır:
“Ne yücedir şânı, Furkân'ı âlemleri korkutmak üzere kuluna indirenin.” [1]
Ayrıca Kur’an-ı Kerim mübarek bir gecede inmiştir. Yani hem Kur’an’ın indiği kaynak ve hem de indiği zaman mübarektir. Kur’an-ı Kerim bu hususta da şöyle buyurmaktadır:
“Hâ mîm. Andolsun her şeyi açıklayan Kur'ân'a. Şüphe yok ki biz onu, kutlu bir gecede indirdik, şüphe yok ki biz, insanları korkuturuz.” [2]
Ayetin vurguladığı kutlu/mübarek gece, bir yılın yazgısının belirlendiği ve kararlaştırıldığı kadir gecesinden ibarettir.
Kur’an-ı Kerim’in indiği kaynak ve zamanın mübarek olduğuna dikkat edilecek olsa, Kur’an-ı Kerim’in özünün de mübarek ve bol hayır kaynağı olduğu anlaşılacaktır. Kur’an-ı Kerim bu gerçeğe, aşağıdaki ayetlerde şöyle temas etmektedir:
“Bir kitaptır bu ki onu, kutlu olarak sana indirdik, âyetlerini iyice bir düşünsünler aklı başında olanlar ve ondan öğüt alsınlar diye.” [3]
“Bu kitabıysa kutlu olarak indirdik, artık ona uyun ve çekinin de rahmete kavuşanlara katılın.” [4]
“Sana, şehirlerin anası olan Mekke halkını ve çevresindeki bütün insanları korkutmak, Tanrı azâbını onlara haber vermek için bu kutlu ve onlarda bulunan kitapları gerçekleyici kitabı indirdik ve âhirete inananlar, namazlarını dâimâ kılarak bu kitaba da inanırlar.” [5]
Kur’an-ı Kerim’i mübarek kılan etkenlerden bir diğeri de, Kur’an’ın hikmetli bir kitab oluşudur; Kur’an-ı Kerim gerçek öğretiler, şeriat, ibret ve öğütler kitabıdır.
Allame Muhammed Hüseyin Tabatabaî şöyle buyurmaktadır: Hikmet, insanın saadetini içermesi bakımından, yaratılış başlangıcı ve mead gibi hak ilahi öğretiler gerçeğiyle ve de insan saadetiyle ilişkili olup dinî öğretilerin alt yapısını oluşturan tabiat aleminin gerçek öğretileriyle uyuşan ve örtüşen olgudur.
Bu bağlamda aşağıdaki ayetler konuya ışık tutmaktadır:
“Elif lâm râ, işte hükmü kesin ve gerçek olan kitabın âyetleri.” [6]
“Yâ Sîn. Andolsun, beyanında hikmet, hükmünde metanet olan Kur'ân'a. Şüphe yok ki sen, gönderilenlerdensin.” [7]
[1] Furkan, 1
[2] Duhan, 1-3
[3] Sâd, 29
[4] En’am, 155
[5] En’am, 92
[6] Yunus, 1
[7] Yasîn, 1-3