Dostları olan üç beş kelimelik ilim adamları ile aynı renge girmek için, utanmasalar Allah yerine adeta tabiata şükredecekler. Bu inanç ne yazık ki, bir çok yerde salgın bir hastalık gibi yayılıvermiştir. Bu tür zahiri güzel ve içi boş ve anlamsız şeylere de genelde eski ve yeni ilimlerde araştırması olmayan insanlar kapılmışlar ve bazı basın organları da bunlara alet veya destek olmuşlardır.
Mehdilik konusunda da Ehli sünnet alimleri arasında batının rengine bürünen Ahmed Emin ve Abdul Hüseyn Taha Hamide gibileri, son zamanlarında kendilerini aydın, İslamın, Kur’anın tek temsilcisi ve sözcüsü zannederek Şia bu inançta tekmiş gibi Şialığa saldırmış ve bu inanca dair Kur’anda, Sünnet te, sahabe ve tabiinin sözlerinde bir sened, medrek, dayanak yokmuş gibi örümcek ağı gibi gevşek ve boş itirazlarda bulunmuş ve bu köklü Mehdilik inancının inkarına kalkışmışlardır.
İlk defa Mehdilik hadislerini taz’if etmeye kalkışan ve bunu da başaramayan ilk şahıs İbni Haldun dur, diye biliriz. İbni Haldun Emevi düşünceleri ve Ehlibeyt büğzu dairesi içerisinde İslami konuları ele almıştır.
Mahmud ikad’ın sözüne göre Emevilerin Endülüs devleti İslamın doğu yakası için tarihte öyle yüz karası şeyleri yaptılar ki, onların tarihçileri bunları yazmadılar, yazanları da olduğu gibi konuyu ele almadılar.
Endülüs muhiti öyle tarihçiler yetiştirdi ki, Emevilerin görüşlerini tenkit ve reddetme gücüne sahip değildiler. İbni Haldun da siyasilerin düşünce ve hedeflerinin etkisinde kalan bu alimlerden biri olduğu için bu tür konularda gerçeği görmekten mahrum kalmıştır.
imam mehdi
O Ehlibeyt İmamlarının faziletlerini inkar veya onları bir yolla taz’if etme ve Beni Ümeyye’yi savunma, onların lekelerini unutturma girişimi içindeydi. Hata Muaviye’yi sahip olmadığı sıfatlarla anlatmıştır. O, Risalet ailesinin en büyük iftiharlarından ve Fatıma’nın evlatlarından olan İmam Medinin de zuhurunu Ehlibeyte olan düşmanlık ve buğz ruhiyesi ile konu etmiş ve buna dair hadisleri tahric etmesine rağmen onları tenkit ve taz’if edemediği için bu inancın uzak bir görüş olduğunu savunmuştur.
Ehli Sünnetin bazı araştırmacı büyük alimleri İbni Haldun ve benzerlerine keskin cevaplar vermiş, kendilerini aydın zannedip böyle tanıtmak isteyen insanların plan veya hatalarını su üstüne çıkarmışlardır. Mısırın önde gelen alimlerinden Üstat ahmed Muhammed Şakir Mekalid-ul Künuz adlı kitabında şöyle diyor;İbni Haldun bilmediği şeylere itaat edip kendisini helakete atmıştır.