Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA
İçtihat ve taklide karşı olanlardan bazıları İmam Mehdi'nin (a.f) düşmanlarının müçtehitlere taklit edenler olduğuna inanmaktadırlar ve buna dair aşağıdaki hadis ve benzeri hadisleri delil olarak kabul etmişlerdir!
İmam Cafer Sadık (aleyhisselam) şöyle buyurmuştur; "Allah’ın bir halifesi vardır ve o halife resulullahınitretindendir. İnsanları kılıç ile Allah'a davet edecektir. Yeryüzündeki mezhepleri kaldıracaktır. (yok edecektir) Öyle ki; halis dinin dışında başka bir şey kalmayacaktır. Onun düşmanları içtihat ehli olan âlimlerin taklit edenleridir. Çünkü onlar, onun imamlarının aksine hüküm verdiklerini göreceklerdir. Ancak O’nun kılıcından korktukları için O’nun hükmünü kabul edeceklerdir. Müslümanların umumu Müslümanların havassından daha fazla O’na mutlu olacaklardır. Eğer O’nun elinde kılıç olmasaydı fakihler onun katline fetva verirlerdi. Onların mezhebinin aksine hüküm verdiğinden O’nun mezkûr hükümde delalette olduğuna inanacaklardır." (Müstedrek-i Sefinet-ülBihar, Şeyh Ali Nemazi, C.2, S. 142-143)
Cevap: Bazıları yukarıdaki hadisi ve benzeri hadisleri içtihat ve taklidin batıl olduğuna dair delil getirmeye çalışmışlardır. Oysa bu tamamen yanlış bir düşüncedir. Zira bu rivayeti eserinde nakleden kitabın yazarı Şeyh Ali Nemazi yukarıdaki hadisi şerifin şerhinde şunları yazmaktadır:
Diyorum ki: Bu müçtehitlerden maksat şer'i delillerden hükümleri istinbat eden bizim fakihlerimiz değildir, aksine kıyas, rey ve istihsan yolu ile hükümler hakkında çalışanlar ve içtihat edenlerdir. Konu hakkında daha fazla bilgi almak ve müçtehitler ile ahbarilerin sözlerinden haberdar olmak istersen "Ravzat-ülCennat" a müracaat edebilir. (Müstedrek-i Sefinet-ülBihar, Şeyh Ali Nemazi, C.2, S. 142-143)
Bu rivayetin aynısının daha kapsamlısını Muhyiddin Arabi Futuhatı Mekkiye, c.3, bab 366, s.327 de İmam Mehdi hakkında söylemiştir. Muhyiddin Arabi’nin bu sözü, kendi asrının ariflerinden olan seyyid Haşim Musevi Heddad’ın hayret etmesine sebep olmuştur. Muhyiddin Arabi’nin, ariflerin hayretine sebep olan sözü şudur; “Allah’ın zuhur edecek bir halifesi vardır ve o halife resulullahınitretinden, Hz. Fatıma’nın (aleyhasselam) evlatlarındandır. Adı Hz. Peygamberin adı ile mutabıktır. Onun dedesi Hüseyin ibni Ali ibni Ebu Talib’dir. İnsanlar ona rükn ve makam arasında biat edeceklerdir. Yaratılışta Resul-ü Ekrem’e benzemektedir… Onun vücudundan faydalanacak olan en saadetli halk Kufe’liler olacaktır. O beş veya yedi yahut dokuz yıl yaşayacaktır. O zimmi kâfirlerden cizye alacaktır. İnsanları kılıç ile Allah'a davet edecektir. Yeryüzündeki mezhepleri kaldıracaktır. (yok edecektir) Öyle ki; halis dinin dışında başka bir şey kalmayacaktır. Onun düşmanları içtihdı kendi âlimlerine has bilen içtihat ehlinin taklit edenleridir. Çünkü onlar, O’nun imamlarının aksine hüküm verdiklerini göreceklerdir. Ancak istek üzere değil de O’nun kılıcından korktukları için, O’nun hükmünü kabul edeceklerdir. Müslümanların umumu Müslümanların havassından daha fazla O’na mutlu olacaklardır. Hakikat ehli içerisinden Allah’a arif olanlar, batıni ve kalbi müşahedeler ile Allah’ı tanıyanlar O’na biat edeceklerdir. O’nun ilahi kişilerden olan yardımcıları ve yaverleri olacaktır. Onlar O’nun davetini kabul edecekler, O’na yardım edeceklerdir. Eğer O’nun elinde kılıç olmasa fakihler O’nun katline fetva vereceklerdir. Ancak Allah O’nun zuhurunu keremi, lütfu ile kılıç ve kahır içerikli gerçekleştirecektir. İşte bundan dolayı hem O’nun keremine olan tamahkârlıktan ve hem de O’nun kılıcının korkusundan dolayı O’nun hükmüne inançları olmadığı halde kabul edeceklerdir. Ama kalplerinde O’na muhalefet edeceklerdir. Onların mezhebinin imamlarının aksine hüküm verdiğinden dolayı O’nun delalette olduğuna inanacaklardır. Çünkü onlar hem içtihat sahiplerinin ve hem de içtihat zamanının geride kaldığına, âlemde artık müçtehidin olmayacağına ve onların imamlarından sonra Allah’ın içtihat makamına sahip olan birisini yaratmayacağına inanmaktadırlar…”
Muhyiddin Arabi’nin sözü burada son bulmaktadır. Bu sözü Muhyiddin Arabi’den nakleden şeyh Behai şöyle demiştir; Sen Muhyiddin Arabi’nin bu sözünü yüzeysel olarak değil, derin bir şekilde basiret ile sonuna kadar incele; Özellikle şu cümlelere iyi bak; “Allahın bir halifesi vardır”, “Onun vücudundan faydalanacak olan en saadetli halk Kufe’liler olacaktır”, “düşmanları içtihdı kendi âlimlerine has bilen içtihat ehlinin taklit edenleridir”, “ onlar hem içtihat sahiplerinin ve hem de içtihat zamanının geride kaldığına inanacaklardır” Onun (Muhyiddin Arabi’nin) meram ve maksadını ve inancını anlayacağını ümit ederim.
“Menakıb-i Muhyiddin”işerheden şöyle demiştir; Muhyiddin Arabi’nin sözlerinde yerilen fakihlerin tamamı ehlisünnetin fakihleri ve mukallitleri ile sınırlıdır. Nitekim açık bir şekilde şöyle demiştir; “çünkü onlar içtihat ehlinin ve içtihat zamanının bittiğine inanmaktadırlar.” Yani O hazretin zuhurundan sonra ehlisünnetin fakihleri O hazrete hakiki bir şekilde inanmayacaklar ve O’na karşı düşmanlık yolunu seçecekler ve şöyle diyeceklerdir; “Dört imamdan sonra; Muhammed ibni Numan Ebu Hanife, Malik ibni Enes, Ahmet ibniHanbel ve Muhammed ibni İdris Şafii’den sonra içtihat yolları tamamen kapanmıştır ve bu dört fakihin görüşlerinin aksine verilen her fetva reddedilir. Bundan dolayı Hazreti Hüccetin ilahi hükümlerini o düzmecelerin aksine olduğu için meşru kabul etmeyeceklerdir.
Aziz okuyucu! Bir insan sadece kendi mektebinin müçtehitlerine, âlimlerine karşı hakaret ile saldırıyor ise; böylelerinin adı ne olur acaba! Böylelerine mümin mi demek yoksa fasık amel sahibi mi demek gerekir. Ya bunların yazdıklarını sosyal medya da beğenenlere ve böylelerini tasdik edenlere ne demek gerekir? Böyleleri Şia içerisinde müfsitlik, fitnecilik yapmış olmazlar mı acaba! Firavunda; Ben ıslah etmek istiyorum ve Musa’nın sizin dininizi bozmasından ve aranızda fesat çıkarmasından korkuyorum demiyor muydu? Şia’nın içindeki bu tür müfsitler sadece Şialar içerisinde sesleri gür çıkar, sadece kendi mektebinin müçtehitlerine, âlimlerine karşı cesur ve despotturlar, sadece onların karşısında arz-ı endam ederler. Ama Şiaların kanlarını Irak, Lübnan, Suriye ve diğer İslam ülkelerinde döken, namusları kirleten harici, tekfirci yamyamlara karşı üç maymunları oynarlar!
Mehdi AKSU