birlikte günaha da bulaşmışlardı. Bir ay Horasan’da kaldılar ve İmam Rıza (a.s) ile görüşmek için her gün iki defa İmam’ın (a.s) evine gittiler. Ancak nöbetçi İmam’la (a.s) görüşme izni vermiyordu. Sonunda nöbetçi aracılığıyla İmam’a (a.s) şöyle bir mesaj gönderdiler: Biz uzak yoldan geldik ve sizinle görüşemezsek rezil rüsva olacağız ve vatanımıza döndüğümüz zaman halkımıza mahcup düşeceğiz. Bize görüşme izni verin. İmam sonunda görüşmelerine izin verdi. Onlar İmam’a şikâyette bulunup dert yandıkları zaman İmam (a.s) şöyle buyurdular: “Size görüşme izni vermememin sebebi sudur: Siz Emirü’lMüminin’in (a.s) Şia’sı olduğunuzu iddia ediyorsunuz, ancak yalan söylüyorsunuz. Hasan (a.s), Hüseyin (a.s), Salman, Ebuzer, Miktatve … Ali’nin (a.s) Şialarıydı. Siz Emirü’l Müminin İmam Ali’nin (a.s) Şia’sı olduğunuzu iddia ediyorsunuz, ancak daha ziyade amellerinizle ona muhalefet ediyorsunuz…” Onlar oracıkta hakiki tevbe ettiler ve sonra İmam da (a.s) onlara karşı daha çok ilgi ve alaka gösterdi.[1]
[1] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c.65, s.158-159.
- Ayrıntılar
- Gösterim: 146