Hayatın En Önemli Anını Yakalayalım!
Daha sonra iki melek (Münker ve Nekir) kabirde ölüye yönelttikleri sorular için kişinin yanına gelip; rabbinden, dininden, peygamberinden, kitabından, suâl sorarlar, Îman, itaât ve iyi amel sahiplerine Cenâb-ı Hakk orada meleklerin suâline cevap verecek bir kudret verir.
Böylece meleklerin suâllerini cevaplandırmaya muktedir olurlar.
İmam Ali (as)’ın dilinden ölüm anı
İmam Ali (as) Nehc-ul Belağa’da 109. hutbede ölüm anını şöyle beyan etmiştir:
Ölüm sarhoşluğu ve yok oluşun feryadı üstlerine çökmüş, kendilerinden geçmişler, renkleri atmıştır. Ölüm aralarına girmeye başlamış, kişiyle konuşması arasına girmiştir. Kişi tanıdıkları arasında gözüyle bakar, kulağıyla işitir, aklı ve zekâsı yerindedir. Giden ömrünü ve zamanın götürdüklerini düşünmektedir. Topladığı malları hatırlamaktadır. İsteklerinde helal-haram gözetmemiş, bellisini de bilirsizini de kabullenmiştir. Topladığı her şey kendisine bağlanmıştır. Onlardan ayrılmak üzere olduğunu görür. Topladıkları, nimetlenecekleri ve keyiflenecekleri şeyler olarak geridekilere kalır. Rahatlığı başkasına kalmış, yükü sırtında kalmış ve onun rehini olmuştur. Ölüm anında kendisine açığa çıkan işlerden dolayı pişmanlık duyarak ellerini ısırmaktadır. Hayattayken istediklerinden vazgeçer, başkalarının gıpta ve hasret ettiği şeylerinin onların olmasını ister. Böylece ölüm bedeninde ilerlerken kulağı da dili gibi işlemez olur.. Öyle ki daha tanıdıkları arasında diliyle konuşmaz, kulağıyla işitmez olur. Göz ucuyla tekrar tekrar yüzlerine bakar, dillerinin kıpırdayışlarını görür, sözlerini duymaz. Ölüm iyice nüfuz edip yanaşmıştır. Böylece kulağı gibi gözü de alınmıştır artık. Ruh cesedinden çıkmış, cesedi kadavra haline gelmiştir. Herkes onunla oturmaktan vahşete kapılmakta ve ondan uzak durmaktadır. Ne ağlayanına yardım edebilmekte, ne de çağıranına icabet edebilmektedir.. Sonra onu toprağa verirler. Onu orada yaptıkları ile baş başa bırakırlar, her zaman için onu görmekten mahrum kalırlar.
Hayatın En Önemli Anını Yakalayalım!
Biz bu dünyada hayatımızın sadece bir kısmını geçirmekteyiz. Ama en önemli ve en uzun kısmı öldükten sonradır. Bir çok inançta olduğu gibi bizlere göre de ölüm bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Evet yeni bir başlangıç ki dünya hayatı bunun yanında sadece bir göz kırpması kadar kısadır. Eğer ebediyet ne demek ve ne kadar diye düşünürsek ebediyet milyonlarca sene, milyarlarca sene değil, ebediyet yani sonu olmayan demektir. Bunun için insan dünya hayatında gaflete düşmemeli ve unutmamalı ki önünde sonu olmayan bir hayat onu beklemektedir.
İnsan ömrünün onlarca kat daha fazla ömrü olan Hz. Nuh (as)’ın hayatı bile bir göz kırpması kadar değildi.