Neden İmam-i Kaim'in(Hz;Mehdi'nin(a.s))Adı Kur'an'da Yer Almamıştır?
Ayetullah Cafer Subhani
Her türlü şüpheyi ortadan kaldırmak için İmam-i Zaman'ın (a.s) adı neden Kur'an'da yer almamıştır?
Cevap
Bu sorudan anlaşıldığı üzere ümmetin uyması gereken ilahi velileri tanıtmak için sadece bir yol vardır ve o da bu ilahi velilerin isimlerinin semavi kitapta yer almasıdır. Oysa Kur'an'a müracaat ettiğimiz taktirde Kur'an ilahi şahsiyetleri tanıtmak için üç yola başvurduğunu görmekteyiz. Kur'an her hususta bir takım maslahatlar üzere özel bir metot takınmıştır.
İsimle Tanıtma
"Bir zamanlar Meryem oğlu İsa da, "Ey İsrail oğulları! Ben size gönderilmiş Allah'ın elçisiyim. Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak geldim" demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman, "Bu, apaçık bir sihirdir" demişlerdi."
Allah-u Teala bazen Peygamberlerine isimleriyle hitap ederek şöyle buyurmuştur: "Ey Davud! Şüphesiz biz seni yeryüzünde bir halife kıldık. Öyleyse insanlar arasında hak ile hükmet, istek ve tutkulara (hevaya) uyma; yoksa sonra seni Allah'ın yolundan saptırır. Şüphesiz Allah'ın yolundan sapanlar (var ya),
hesap gününü unutmalarından dolayı onlar için şiddetli bir azap vardır." Kur'an bazı yerlerde İslam Peygamberini de adıyla anmış ve şöyle buyurmuştur: "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse, topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a hiç bir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükâfatını verecektir."
2-Sayı İle Tanıtım
Yollardan biri de sayı ile tanıtımdır. Bu yüzden Kur'an İsrailoğullarının başkanlarını sayı ile tanıtmış ve şöyle buyurmuştur: "Hiç şüphesiz Allah İsrail oğullarından söz almıştı. İçlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: "Ben sizlerle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, peygamberlerime iman eder, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyarım. Bundan sonra sizden kim inkâr ederse şüphesiz doğru yoldan sapmış olur."
Hz. Musa'nın seçimi üzere dağa götürülen grup da Kur'an'da sayı ile tanıtılmıştır. "Mûsa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş kişi seçti; onları sarsıntı tutunca dedi ki: "Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok eder misin? Bu, senin imtihanından başka bir şey değildir; bununla dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin.""
3-Sıfatlarla Tanıtım
İlahi şahsiyetleri tanıtmanın yollarından biri de sıfat ve niteliklerle tanıtımdır. Nitekim Peygamber, Tevrat ve İncil'de adının zikredilmesiyle birlikte bir takım sıfatlarla da tanıtılmıştır. Kur'an da bu konuya tanıklık etmektedir. "Onlar yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, ümmi nebiye uyarlar. O elçi, kendilerine iyiliği emreder ve onları kötülükten sakındırır.
Temiz şeyleri kendilerine helal, pis şeyleri ise haram kılar. Onların ağır yüklerini ve sırtlarındaki zincirleri indirir. Bu peygambere iman eden, hürmet eden, yardım eden, onunla gönderilen nura uyanlar (yok mu), işte onlar kurtuluşa erenlerdir""
Bu ayette, Hz. Muhammed on adet sıfatla tanıtılmıştır. Ayetin akışından da anlaşıldığı üzere Peygamber (s.a.a) İncil ve Tevrat'ta bu sıfatların tümüyle veya çoğu ile tanıtılmıştır.
Allah-u Teala, Kur'an-ı Kerim'de Müslümanların itaat etmesi gereken kimseleri "ul'il-emr" (emir sahipleri) sıfatıyla tanıtmış ve haklarında şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, peygambere ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Allah'a ve ahiret gününe iman etmişseniz, bir şey hakkında çekiştiğiniz taktirde onu Allah'a ve peygambere döndürün. Bu, hayırlı ve netice itibarıyla en güzeldir."
Musa'dan sonra İsrailoğullarından bir şahıs peygamberlik makamına seçildi. Halk ona şöyle dedi: "Bizim için bir yönetici tayin et, böylece biz onun bayrağı altında Allah yolunda cihat edelim." Allah da onların bu isteğine olumlu cevap verdi. Bu komutanı ismiyle andıktan sonra sıfatıyla da tanıttı.
Böylece isimde ortaya çıkabilecek her türlü yanlış anlamayı ortadan kaldırdı. Peygamberi vasıtasıyla onlara Allah'ın Talut'u kendilerine hakim olarak tayin ettiğini bildirdi: "Peygamberleri onlara, "Onun egemenliğinin alameti, size sandığın gelmesidir. Onda Rabbinizden gelen bir huzur, Mûsa ailesinin ve Harun ailesinin bıraktıklarından kalanlar vardır ve onu melekler taşır. Eğer iman etmişseniz, bunda sizin için apaçık delil vardır" dedi."
Bu ayetlerin nakledilmesinden hedef, sıfatlarla tanıtımın da doğru tanıtım yollarından biri olduğunu bilmemizdir. Lakin bazen sıfatlarla tanıtım, bir ismin zikredilmesiyle birlikte olmuştur. Tıpkı Talut ayetinde olduğu gibi. Ama bazen de sadece sıfatların zikriyle yetinilmiştir.
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki), Allah, (onların yerine) sevdiği ve onların da O'nu sevdiği, iman edenlere karşı alçak gönüllü, inkâr edenlere karşı onurlu, Allah yolunda cihat eden, yerenin yermesinden korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın dilediğine verdiği bol nimetidir. Doğrusu Allah her şeyi kuşatan ve her şeyi bilendir."
Sonuç şudur ki eğer Hz. Mehdi'nin (a.s) Kur'an'da adı zikredilmemişse de kuracağı devletin sıfat ve özellikleri Kur'an'da yer almıştır. Usulen Kur'an bireyleri tanıtmada yüce maslahatları göz önünde bulundurmaktadır. Bazen bu maslahatlar, insanları adlarıyla zikretmeyi ve bazen de sadece sıfatlarını anmayı gerektirmektedir. Nitekim Hz. Mehdi (a.s) hakkında bu yol takip edilmiştir. Zira evvela böyle bir hükümetin teşkili bazı hususlarda açıkça ve bazı hususlarda da işaret yoluyla Kur'an'da yer almıştır. Tevbe ve Saf surelerinde İslam'ın bütün dünyaya egemen olacağı belirtilmiştir.
Dolayısıyla anlaşıldığı üzere İslam bütün dinlere galip gelecektir. Bu da evrensel bir devletin kurulacağına işarettir. Zira müfessirlerin de belirttiği gibi bu ayet İslam'ın bütün dünyada egemen hale geleceğini bildiren gaybi bir içeriğe sahiptir. Bu ilahi vaad, henüz gerçekleşmemiştir. Bunun yanı sıra Enbiya suresi, 106. ayette ise şöyle yer almıştır: "Şüphesiz bu Kur'ân'da, kulluk eden kimseler için yeterli bir öğüt vardır."
Bu ayet, Salihlerin yeryüzüne varis olacağını, evrensel hakimiyeti ele geçireceklerini müjdelemektedir. Bu ilahi vaad ise günümüze kadar gerçekleşmemiştir.
İkinci olarak eğer Hz. Mehdi'nin (a.s) adı Kur'an'da açıkça yer almamışsa, bu fazilet ve anlayış ehli herkesin de anlayabileceği bir maslahat sebebiyledir. Zira Hz. Ali'nin (a.s) adı hangi sebeple Kur'an'da yer almamışsa Hz. Mehdi'nin (a.s) adı da o sebeple Kur'an'da yer almamıştır. Eğer değerli önderlerin adı Kur'an'da yer almış olsaydı, Bedir, Uhud ve Huneyn kinleri yeniden dirilecekti. Bu yüzden Kur'an bu konuyu genel olarak bildirmiştir.
Lokman ve Zulkarneyn gibi geçmişte bazı kimselerin adını anmak gelecekte dünyaya gelecek olan kimselerin adını anmakla kıyas edilemez. Geçmişler hususunda hasetler ve kinler, tahrik olmamakta ve menfaatçi kimseler, bu konudan istifade edememektedir. Ama gelecektekilerin adını anmakta bu sakınca vardır.
Acaba sizler, ismin anılmasının her şeyi halledeceğini mi düşünüyorsunuz? Eğer Kur'an'da Hz. Mehdi'nin (a.s) adı anılmış olsaydı, tarih boyunca menfaatçi ve şöhret düşkünü kimseler bundan istifade etmez miydi? Veya bazı kimseler kasıtlı olarak onun varlığını yine de inkara yeltenmez miydi?
Tarihi tecrübelerin de gösterdiği gibi eğer Kur'an'da Hz. Mehdi'nin adı açık bir şekilde anılmış olsaydı, yine de tarih boyunca yalancı mehdiler ortaya çıkacak ve menfaat elde etmek için adlarının İmam-i Zaman olduğunu iddia edeceklerdi. Böylece Hz. Mehdi'nin adından ve insanların beklentisinden kötü istifade edeceklerdi.
Örneğin Allah-u Teala Peygamber'in adını İncil'de de zikretmemiş midir? Ama buna rağmen inatçı bir grup bundan kötü istifade etmişlerdir. Kur'an bunu şöyle zikretmektedir: "Bir zamanlar Meryem oğlu İsa da, "Ey İsrail oğulları! Ben size gönderilmiş Allah'ın elçisiyim. Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak geldim" demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman, "Bu, apaçık bir sihirdir" demişlerdi."
O halde önemli olan husus, Hz. Mehdi'nin özelliklerinin beyan edilmesidir. Bilinçli kimseler, bu hususiyetleri tanıyarak gerçek Mehdi'yi yalancılardan ayırt etmektedir. Bu hususiyetlerden bazısı Kur'an'da ve bazısı ise İslami rivayetlerde yer almıştır.