Şia'nın tanımı.

Hamd Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salât ve selam, Efendimiz Hz Muhammed "s a a" 'e ve Onun tertemiz Ehlibeyt'ine olsun.
Bilindiği üzere incelenip, araştırılması gereken konulardan biriside, İslam camiasında şekillenmiş olan mezhep ve fırkaların değerlendirilmesi mevzudur.
Hz. Peygamber "s a a"dan bir rivayete göre "Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak ve bunlardan sadece bir tanesi kurtuluşa erecektir. Diye haber verdiği bu konu her alanda kendi yerini göstermiştir.
Allah'u teala kur'anı keriminde şöyle buyuruyor: "Deki; işte benim yolum budur. Ben ve bana uyanlar basiret üzere Allah'a davet ederiz."
Ve yine Allah'u teala bir başka ayetinde şöyle buyuruyor "Allah'a ve Resulüne itaat edin ve sakın bir birinizle çekişmeyin, sonra gevşekliğe kapılır dağılırsınız, ardından gücünüz gider."
Yine bir başka ayette şöyle geçmektedir: "Topluca Allah'ın ipine sımsıkı sarılın ve Allah'ın üzerindeki nimetini anın. Sizler bir birinizin düşmanı iken kalplerinizde bir uzlaşma meydana getirdi."
Allah yar ve yardımcımız olsun. Eğer bizler en azından bu konuyla ilgili ayetlere bakarsak o zaman bize düşen teklifin ne olduğunu iyice anlamamıza birazcıkta olsun yardımda buluna bilir. Benimde kastım sizi gibi değerli sayın okurlara şialığın ne olduğunu yazarak bütün sorunlardan kurtulmamıza isteme ve o sorunlardan kurtulmanıza yardımcı olmaktır.
İnşallah istediklerimiz en güzel şeylere kavuşuruz saygılarımla Şeyh Ali rıza YEŞİL KAYA
Bismillahirrahmanirrahim
Şia'nın tanımı.

Şia; Arapça da, luğat itibari ile taraftar, grup, cemaat ve yardımcılar anlamına gelir. Kur'anı kerimde Allah' teala şöyle buyuruyor: "Şüphesiz İbrahim'de onun (şia'sındandı )taraftarlarındandır."
Musa "as"ın Şia'sı : "…Biri kendi taraftarlarından (Şia'larından) diğeri ise düşmanın taraftarlarındandı…"
Şüphesiz Hz Ali "as"ın Şia'sı: "Şüphesiz Hz.Ali Taraftarları (şia'sı) kurtulmuş olanlardır.
Hadiste nakil edildiği gibi: Beni Ümeyye oğulları Şia'sı: "Ey Ümeyye oğulları taraftarları! (Şia'sı) Eğer dine inanmıyor ve kıyametten korkmuyor iseniz, hiç olmazsa dünyanızda hür kişiler olun."
İstılah anlamında Şia: Müslümanlardan olan bir fırkanın Hz Peygamber "s a a"den sonra, hilafetlik görevini üstlenen on iki imama inanıp ve bağlı kalanlara veriler bir addır. Bu imamlar Hz. Ali "as" ve onun on bir oğludur.
Bu konularla ilgili yani Şia inancını ortaya koyan şi kitaplara baka bilirsiniz: Aslı ve Usluları ile Şia, Kâşif-ul gıta, imameye inancaları, Muhammed rıza Muzaffer, islamda Şia, Allame Tabatabai, İnançlarımız Mekarım şirazi.
ŞİA'NIN DOĞUŞU, BAŞLANGICI VE NİTELİĞİ

Şia'nın başlangıç noktasını Peygamber "s.a.a" efendimizin hayatta bulunduğu dönem olarak bilmek gerekir. Şia, ilk olarak Ehl-i Beyt İmamlarının birincisi olan "Hz. Ali Şia'sı" adıyla tanındı.
Yirmi üç yıl süren davetin zahir olup, ilerleme döneminde Peygamber-i Ekrem'in (s.a.a) dostları içinden böyle bir topluluğun kendiliğinden oluşmasını gerektiren birçok olaylar olmuştur. Örneğin:
Peygamber-i Ekrem (s.a.a) bi'setin ilk günlerinde, Kur'an-ı Kerim'in kesin hükmüne göre akrabalarını kendi dinine davette bulunmaya memur kılındığı zaman, onlara apaçık bir şekilde.
"Sizlerden hanginiz davetimi ilk olarak kabul ederse, benim vasim ve vezirimdir." buyurdular. Ali (a.s), herkesten önce ayağa kalkıp İslam'ı kabul etti. Peygamber (s.a.a) Efendimiz de, imanını ve verdikleri vadeleri kabul ettiğini açıkladılar.
Bir rehberin kıyam ettiği ve mücadele verdiği ilk günlerde dostlarının içerisinden birini kendi vasilik makamıyla, başkalarına tanıtması ama vücutları baştan ayağa fedakârlıkla dolup taşan kendi dostlarına tanıtmaması yahut tanıtıp da yaşantı ve davetinin bütün aşamalarında,
Onu vezirlik görevlerinden alıkoyması ve bu makamın ihtiramını gözetmeyip onunla diğerleri arasında hiç fark gözetmemesi mümkün değildir.
Şia ve Ehli-Sünnetin Mütevatir ve Mustafiz olarak rivayet ettikleri hadislere göre Resulullah (s.a.a) apaçık bir şekilde özetle şöyle buyurmuştur:
"Ali (a.s), işlerinde ve sözlerinde her türlü hata ve günahtan masumdur. Söylediği sözlerin ve yaptığı işlerin hepsini İslam dinine uygun olarak yerine getirir. İslam maarifi (öğretileri) ve şeriat hakkında halkın en bilginidir
Hz. Ali (a.s), Resul-i Ekre" m'in (s.a.a) Mekke'den Medine'ye hicret edecekleri gece, O'nun yatağında uyuması gibi değerli hizmetler ve şaşırtıcı fedakârlıklar yapmıştır.
Bedir, Uhud, Handek ve Hayber savaşlarındaki fetihlere O'nun vasıtasıyla erişilmiştir. Eğer bu olaylardan herhangi birinde onun yardımı olmasaydı, İslam dini ve Müslümanlar düşmanların eliyle kökleri kazılıp yok olurlardı.
Resul-i Ekrem (s.a.a) hicretin onuncu yılında son hac ziyaretinden dönerken -Cuhfe vadisinde- Gadir-i Hum olarak bilinen yerde Hz. Ali'yi (a.s) bütün halkın velisi, kendisi gibi müminlerin emiri ve mütevellisi (idare edeni) olduğunu açıklayıp halka tanıtmışlardı.
Herkesin kabul ettiği bu imtiyaz ve özel faziletler ve Resul-i Ekrem'in (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) olan sonsuz derecede muhabbet ve sevgisi -ister istemez- fazilet ve hakikat âşıklarından bir grubu Hz. Ali'yi sevmeye ve ona itaat etmeye sevk etmiştir.
Nitekim Peygamber efendimizin (s.a.a) Hz. Ali'ye göstermiş olduğu bu sevgi ve muhabbet, diğer bu grubu da ona karşı haset beslemeğe ve kin gütmeye itmiştir.
Buraya kadar zikredilen bütün delillerin yanı sıra, "Ali Şia'sı" ve "Ehl-i Beyt Şia'sı" isimlerine, Peygamber'in (s.a.a) birçok buyruklarında rastlamak mümkündür.
İnşallah bu yazdıklarımız yeterli olur bu konularla ilgili araştırma yapmak isteyenler için bundan daha fazla da yaza biliriz. Elbette yazdıklarımız gördüğünüz gibi delillerle mutabakat etmektedir artı bu toplanan sözler Allame tebataba'ya aittir. İstenilirse daha geniş bir şekilde toplarız ve büyük bir kitap halinde getire biliriz.
Bu konuda zahmet çeken Arkadaşlara Allahtan yardım ve Tevfik dilerim, özellikle site sorumlularına sonsuz teşekkürlerimi sunar Allahtan onlar için rahmet ve esenlikler dilerim
saygılarımla şeyh Ali rıza YEŞİL KAYA.