44- Yaptığım ilk iyiliğin korunup kalpte yerleşmesi için ardından başka bir ihsanda (iyilikte) bulunmam kadar, muhabbet ve dostluğu kazandıracak bir vesilem yoktur. Çünkü sonraki ihsanları esirgemek, önceki ihsanlara yapılacak teşekkürleri de keser. (Önceki ihsanlara karşı teşekkür eden, sonraki esirgemelerden dolayı nankör olur.) İhtiyaçları henüz yeni iken karşılamamaya, gönlüm razı olmaz.
45- İman ve hayâ aynı köke uzanmaktalar; biri giderse diğeri onu izler.
46- Bu dünya, hem iyi ve hem de kötü insanlara verilir. Ama Allah-u Teâla, bu dini sadece özel kullarına verir.
47- İman, ikrar ve ameldir. İslam ise yalnız ikrardır.
48- İman, kalpte olan şeydir. İslam ise sadece, evlenme, miras ve canın korunması gibi İslam'ın zahiri hükümlerinin uygulanmasına vesile olur. İman İslam'la ortaktır; ama İslam imanla ortak değildir.
49- Kim bir hidayet kapısını (halka) tanıtırsa (iyi bir gelenek meydana getirirse), onunla amel edenlerin sevabı miktarınca ona sevap yazılır ve onların sevabından da bir şey eksilmez. Kim de bir sapıklık kapısını halka tanıtırsa (kötü bir gelenek oluşturursa), o sapıklıkla amel edenlerin tümünün cezası kadar cezası olur ve onların cezasından da bir şey eksilmez.
50- Dalkavukluk ve haset, mü'minin ahlakından değildir. Ama ilim tahsil etmek uğrunda olursa sakıncası yoktur. (Yani muallime dalkavukluk yapmanın ve ders arkadaşına gıbta etmenin sakıncası yoktur.)
51- Bilmediği bir şey hakkında kendisine soru sorulan alimin, "Allah daha alimdir" demesi uygundur. Ama alim olmayan bir kimsenin böyle demesi uygun değildir. (Diğer bir rivayette de İmam Bâkır aleyhi's-selâm bu konuda şöyle buyurmuştur. "Alim olmayan bir kimse soru soranın kalbinde şüphe uyandırmamak için açıkça "bilmiyorum" demelidir.")
52- İlk Arapça konuşan şahıs, Hazret-i İbrahim'in oğlu İsmail (aleyhimes selam)'dır. Hazret-i İsmail o sırada on üç yaşındaydı; ilk önce anne ve babasının lisanıyla konuşuyordu. İlk Arapça’yı o konuşmuş ve kurbanlık olan da o olmuştur (kardeşi İshak değil).
53- Amel ettiğinizde, sultan ve şeytanın şerrini sizden uzaklaştıran bir şeyi size öğreteyim mi? Ebu Hamza: "Evet, buyurun amel edelim." dediğinde, İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "Sabah erken sadaka verin. Zira bu amel şeytanın yüzünü karartır ve o gün zalim sultanın şerrini sizden engeller. Allah için sevmeye, Allah için dost olmaya ve hayır amellerde yardımlaşmaya önem verin. Çünkü bunlar, sultan ve şeytanın kökünü kurutur. Mağfiret dilemekte ısrar edin; çünkü bu, günahları mahveder.