Ehli sünnetin üzerinde önemle durduğu konulardan biri teravih namazıdır. Şia mezhebinde ise bu namazın bir meşruiyeti yoktur. Bilakis bu namazı bazı sahabelerin bidatlerinden bilmektedir. Teravih kelimesi tervihe kelimesinin çoğulu olup Ramazan Ayında dört rekat nafile namazını kıldıktan sonraki dinlenme ve istirahat için oturmak anlamına gelmektedir.
Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- Ramazan Ayının nafileleri 20 ve 30 rekattır. Şia ve ehli sünnet arasında bu konuda ihtilaf yoktur. Ancak onun cemaatle kılınması hakkında ihtilaflar vardır. Peygamber efendimizin bu namazı cemaatle kıldırmadığı kesindir. Ebu Bekir’in döneminde de cemaatle kılınmadığı bir gerçektir. Buhari, kendi sahihinde Abdurrahman bin Abdukari’den şöyle rivayet etmiştir: “Ramazan Ayının gecelerinden birinde Ömer’le birlikte camiye gittik. Gördüm ki halk ayrı ayrı kendi halinde namaz kılmakta… Ömer dedi ki bana göre eğer onlar bir imama bağlanarak namaz kılsalar daha güzel olur! Sonra Ebu İbni Ke’be öne geçmesini ve onlara imamlık etmesini emretti! Sonraki gece onunla birlikte camiye gittiğimizde halkın cemaat halinde Ramazan Nafilesini kıldığını gördük! O anda Ömer “Bu güzel bir bidattir!” dedi. (Sahihi Buhari, c. 2, s. 252, Muvatta; Malik bin Enes, s. 73 ve Kenzu’l Ummal, c. 8, s. 408)
Güzel ve iyi bidat sözü İslam şeriatına aykırı bir sözdür. İslam dini tüm bidatleri kınamış ve nehyetmiştir. Allah Resulü şöyle buyurmuştur: “Her bidat sapıklıktır, her sapıklıkta ateştir.” Buna rağmen ehli sünnet bu bidati kabullenmekle beraber onunla gurur duymakta ve iftihar etmektedir! Kalkaşanderi şöyle yazmıştır: “Ramazan ayı nafile namazını cemaatle ilk kıldıran Ömer’dir. Bunu hicri 14. Yılda yapmıştır.” Ayni de şöyle yazmaktadır: Ömer kendi tabiri ile bidat getirmiştir. Çünkü peygamber bunu teşri etmemiş ve Ebu Bekir’in zamanında da böyle bir uygulama yapılmamıştır.
Peygamberimizin insanları bu işten sakındırmasına ve insanlardan nafile namazlarını evlerinde kılmalarını istemesine rağmen ikinci halife Ömer bu şekilde övülmektedir!!!
Acaba bu mezhep taraftarları, Allah ve peygamberinin nafile namazlarının cemaatle kılınmasının hikmetinden gaflet ettiklerini mi sanmışlardır?! Ve bunun mukabilinde sıradan birinin (Ömer'in) çıkıp onun hikmetini anladığını mı zannetmektedirler? Yoksa Ramazan Ayında kılınması gereken nafile namazların başka bir hikmeti mi var? İslam’ın özünden ve bazı hadislerden anlaşılan nafile namazlarının hikmetinin şu şekilde olduğudur: Allah, insanların Ramazan Ayının nafile namazlarını ferdi olarak gecenin kalbinde Allah’la baş başa kalıp onunla münacat etmelerini ve ona göz yaşı dökerek onunla halvet etmelerini istemiştir. Bununla gösterişten uzak bir şekilde O’ndan başka bir ilahın olmadığını ve yalnızca ona yakarılmasını ve onunla halvet edilmesini istemiştir.
Abdullah ibni Mesut, Büyük Peygamber’e (s.a.a) şöyle sormuştur: “Müstahap namazları evde mi kılmak üstündür, yoksa camide mi?” Allah Resulü cevabında şöyle buyurmuştur: “Acaba evimin secdeye ne kadar yakın olduğunu görmüyor musun? Buna rağmen ben namazlarımı evde kılmakta ve sadece farz namazlarımı camide kılmaktayım.”
Aynı şekilde şöyle buyurmuştur: “Namazlarınızı evlerinizde kılınız, zira farz namazlar dışında (ki camide kılmak üstündür) insanın en üstün namazı evinde kıldığı namazdır.”
Bunlara rağmen Ömer ibni Hattab’ın teravih namazının cemaatle kılınma emri vermesinin bir anlamı yoktur. Bu konu hakkında hiçbir delil olmadığı gibi, bilakis peygamberimize ve imamlara göre teravih namazının cemaatle kılınmasının kabul edilebilir bir yanı yoktur. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Teravihi cemaatle kılmak caiz değildir.”
Suleym bin Kays Müminlerin Emiri Hz. Ali’den (a.s) şöyle rivayet etmiştir: “Allah’a and olsun ki! Halka Ramazan Ayında farz namazlar dışında cemaat namazı kılmamalarını emrettim ve onlara dedim ki nafile namazların cemaatle kılınması bidattir. Ordudaki bazı adamlarım ey İslam ehli! Ömer’in bazı sünnetleri değişti!!! O, bizim Ramazan Ayının nafilelerini yerine getirmemize izin vermiyor diye feryat ettiler. Öyle ki orduda ayaklanma çıkaracaklarından korktum!!
Başka bir rivayette şöyle yer almıştır: “İmam Ali (a.s) Küfe’de olduğu sırada Küfe halkı Hz. Ali’nin yanına gelerek ondan teravih namazı için bir imam görevlendirmesini istedi. Hz. Ali, onlara menfi cevap vererek onlardan Ramazan Ayının nafile namazlarını cemaatle kılmamalarını isteyerek onları bu işten sakındırdı. Gece olduğunda insanlar kendi aralarında “Ramazan’a ağlayın” diye birbirleriyle konuşmaya başladılar…