Dünya hayatı ölüm ile sonlanıyor. Her gün binlerce kişi ölümü tadıyor. Bu fani gelip geçici dünya yerine, ebedi hayat yani ahiretimizi kurtarmamız gerekiyor. Pişmanlığın hiç bir fayda vermeyeceği ahiret hayatımız için ne kadar çalışıyoruz?
Ebedi hayatımızı hafife alıp, umursamazlık yapmayalım telafisi imkânsızdır. Bunu çok iyi idrak etmemiz lazım. İnsanoğlu neyin peşindedir. Bunu çok iyi anlamalıyız ki hedefimiz, amacımız belli olsun. Allah’ı çok iyi tanımalıyız ki her iki hayatımızda da ebedi saadete ulaşalım. İçimizdeki ölüm korkusundan kurtulalım. Öyle bir ilime sahip olalım ki cahiliyetin kaybettirdikleri açısından emniyette olalım.İnsan kendini bildikten sonra Allah'ı bilebilir. Eğer insan Allah'ı unutmuş ise kendini de unutmuştur. Ancak Allah'ı tanımakla insan yücelmekte, kemallerle dereceler kazanmaktadır. Allah’ı tanımadan, ne doğru dürüst ibadet, itaat, ameller yapabiliriz, nede ona kul olabiliriz.
Allaha inanmak ve tanımak insanın asıl amacıdır. Bunun farkında olmak insanın düzelmesine yücelmesine sebep olur. Bu dünya imtihan yurdudur. İmtihanın ilk başı Allah'a inanma ve tanımadır, her şeyimiz ona göredir. Ekeceğin ve biçeceğin şeyler, Allah'a inanma ve tanımana bağlıdır. Allah'a kalbiyle, aklıyla inanan nefislerinin arzularına tapmaz ve başkasına kulluk yapmazlar.
Allah’ı unutup başkalarına tapanlar, onların istedikleri gibi yaşayanlar düşünmeyen, duymayan ve görmeyenlerdir. Kim özünü temizlemişse kurtulmuştur, kim özünü kirletmişse kendini ziyana sokmuştur." Du’ânız (ibâdetiniz) olmadıktan sonra Rabbim sizi ne yapsın? "furkan suresi 77.Emir-ül mü'minin (a.s) şöyle buyurmaktadır: Allah'a akıldan daha üstün bir şeyle ibadet edilmiş değildir. Şu çeşitli hasletlere sahip olmadıkça bir insanın aklı tamamlanmış olmaz. Küfür ve kötülükten yana ondan emin olunur. Ondan doğruluk ve hayır umulur. Malının fazlasını dağıtır. Sözünün fazlasını içinde tutar. Dünyadan aldığı pay ise sadece beslenmektir. Yaşamı boyunca kesinlikle ilme doymaz. Allah ile beraberken zelil olmak, onun için başkalarının yanında aziz olmaktan daha iyidir. Tevazü, ona göre şereften daha iyidir. Başkasının sergilediği az miktardaki iyilikleri çok görür, kendisinin sergilediği çok miktardaki iyilikleri ise azımsar. Bütün insanları kendisinden daha iyi görür. Kendi yanında kendinin, insanların en kötüsü olduğunu düşünür... İşte bu dinin özüdür. Usuli kafi c.1 s.20