Hz. İmam Cafer İbni Muhammed (a.s), zalim halifeleri özellikle de Abbasi halifesi Mansur’u ikna etmede iki farklı tutum sergilemiştir. İmam, söz konusu halifelerle bazen yumuşak bir dil ve üslup ile konuşarak kendi haklılığını ortaya koymuş, bazen de ikna yoluna başvurmadan onlara karşı sert bir tavır takınmıştır.
Örneğin bir yerde Hz. İmam Cafer Sadık (a.s), Mansur’a şöyle diyor:
“ Allah’a andolsunki ben böyle bir iş yapmış değilim! Böyle bir şeye ne inanırım ne de onu caiz bilirim. Her halükarda size itaati lüzumlu görüyorum. Ben, ölümü yakın olan yaşlı, zayıf ve güçsüz biriyim. İstersen beni zindanında hapsedip ölüme terk edebilirsin!”
Başka bir yerde ise İmamın Mansur’a şöyle dediği nakledilir:
“Eğer bize zulüm ve eziyet etmekten vazgeçmezsen, her gün beş defa sana lanet okurum.” …vb.
Peki, Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)’ın Mansur’a iki farklı şekilde davranmasının hikmeti nedir? Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)’ın takipçisi olan Şiilerin tutumu, bugün bu iki davranıştan hangisi olmalıdır?
Bu soruya etraflıca cevap verebilmek bu yazı içerisinde mümkün değildir; ancak biz yine de gücümüz oranında bu konuya kısaca değinmekle yetineceğiz. (1)
A-Takiyye Prensibi:
Şii inancının önemli ilkelerinden biri de takiyyedir. Şeyh Müfid (r.a) takiyyeyi şöyle tanımlıyor: “Takiyye, gerçeği gizlemek, inancı saklamak, hak düşmanlarından gizlenmek, din ve dünya işlerinde zarar getirecek şeyi açıklamamaktır. Takiyyenin zorunlu olduğuna kuvvetle ihtimal verdiğimiz zamanlarda takiyye yapmak vaciptir; gerçeğin açığa çıkması ve ortaya çıkarılmasının zorunluluğuna kuvvetle ihtimal verdiğimiz durumlarda ise takiyye caiz değildir.” (2)
Şia, takiyye konusunda “Edille-i Şeriyye” yi dayanak almaktadır. Örneğin Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
Allah Teâlâ, bu ayette müminlerin can korkusu ve kâfirlerden gelecek şer, tehlike ve zararları önlemek söz konusu olduğu durumlarda, zahirde onlara dostluk izharında bulunabileceklerine ve böylece kendilerini tehlikelerden korumalarına izin vermektedir. İnsanın kendini tehlikeye atmaması, canını ve malını zararlardan koruması gerektiği, aklen ve mantıken de mutlak surette sabittir. (4)
İmam Cafer Sadık (a.s) yaşadığı dönemde yoğun bir siyasi baskıya maruz kaldığı ve hükümet memurları tarafından takibe alındığı için çoğu zaman takiyye yapmak zorunda kalmıştır. “ Takiyye İmam Cafer Sadık (a.s) döneminde başlamamıştır; ondan önceki dönemlerde de takiyye vardı. Müminlerin Emiri Ali (a.s) ömrünün büyük bir kısmını takiyye yaparak geçirmiştir. “ (5) İmam, kendisi takiyye yapmakla kalmamış, belki şiilere de zalim yöneticiler karşısında takiyye yapmalarını tavsiye etmiş, dostlarına sözde ve davranışta inançlarını açığa vurmamalarını öğütlemiştir.
Dipnotlar:
1- Safahat-e ez zandeganiye İmam Cafer Sadık (as), Allame Muzaffer, Çev: Seyyit İbrahim Seyyit Ali, Kalem Yayınları, 1. baskı, s. 189
2- Şerh Akaid, Şeyh Mufit, s. 241
3- Al-i İmran suresi, 28. ayet, Ayetullah Mekarim Tecümesi,
4- Safahat-e ez zandeganiye İmam Cafer Sadık (as), Allame Muzaffer,s. 154-155
5- Safahat-e ez zandeganiye İmam Cafer Sadık (as), Allame Muzaffer,s. 156
source : tebyan