ءُ
51- Kalıcı ile geçici asla bir arada olmaz. /10576
ـ لا يُدْرِكُ أحَدٌ ما يُريدُ مِنَ الآخِرَةِ إلاّ بِتَرْكِ ما يَشتَهي مِنَ الدُّنيا
52- Dünyadan arzuladığını terk etmeyen kimse ahiretten istediğine ulaşamaz. /10822
ـ يَنبَغي لِمَنْ أيْقَنَ بِبَقاءِ الآخِرَةِ وَدَوامِها أنْ يَعْمَلَ لَها
53- Ahiretin kalıcı ve devamlı olduğuna yakîn eden kimseye orası için amel etmek yakışır. /10934
ـ لا يَتْرُكُ النَّاسُ شَيْئاً مِنْ دُنياهُمْ لإِصلاحِ آخِرَتِهِم إلاّ عَوَّضَهُمُ اللهُ سُبْحانَهُ خَيْراً مِنْهُ
54- Ahiretini düzeltmek için dünyadan yana bir şey terk edene Allah ondan daha hayırlısını nasip eder. /10830
ـ ارْغَبُوا فيما وَعَدَ اللهُ المُتَّقينَ، فإنّ أصْدَقَ الوَعْدِ ميعادُهُ
55- Allah'ın takvalılar için söz verdiği şeylere rağbet edin. Doğrusu en samimi vaat, onun vaadidir. /2514
ـ إنَّ غَداً مِنَ اليَوْمِ قَريبٌ، يَذْهَبُ اليَومُ بِما فيهِ، ويَأتي الْغَدُ لاحِقاً بِهِ
56- Yarın, bugüne çok yakındır. Bugün, içindekilerle birlikte gidecek, ama yarın bugünün ardından gelecektir. /3503
ـ إنَّ الغايَةَ أمامَكُمْ، وَإنَّ السَّاعَةَ وَرائَكُمْ تَحْدُوكُمْ
57- Hedef, önünüzdedir. Kıyamet ise arkanızdan sizi itmektedir. /3508
ـ إنّ لَكُمْ نِهايَةً فَانْتَهُوا إلى نِهايَتِكُمْ، وَإنّ لَكُمْ عَلَماً فانْتَهُوا بِعَلَمِكُمْ
58- Sizin, er ya da geç ulaşacağınız bir hedefiniz var; ona doğru ilerleyin. Önünüzde ise bir kılavuz [Ehl-i Beyt (a.s)] var; o halde kılavuzunuzu izleyin. /3509
ـ إنَّ المَرْءَ قَدْ يَسُرُّهُ دَرَكُ ما لَمْ يَكُنْ لِيَفُوتَهُ، وَيَسُوءُهُ فَوْتُ ما لَمْ يَكُنْ لِيُدْرِكَهُ، فَلْيَكُنْ سُرُورُكَ بِما نِلْتَ مِنْ آخِرَتِكَ، وَلْيَكُنْ أسَفُكَ على ما فاتَكَ مِنْها، وَلْيَكُنْ هَمُّكَ لِما بَعْدَ المَوْتِ
59- İnsan bazen kavuşmaması gereken şeye kavuşur, sevinir; bazen de ulaşmaması gereken şeyi kaybeder, üzülür. Sevincin, ahiretinden kavuştuğun şeyler için; üzüntün, ahiretten kaybettiğin şeyler için; çabaların da ölümden sonrası için olsun. /3586
ـ اجْعَلْ هَمَّكَ لآخِرَتِكَ، وَحُزْنَكَ على نَفْسِكَ، فَكَمْ مِنْ حَزينٍ وَفَدَ بِهِ حُزْنُهُ على سُرُورِ الأبَدِ، وَكَمْ مِنْ مَهْمُومٍ أدْرَكَ أمَلَهُ
60- Çabalarını ahiretin için kıl, nefsinden dolayı da hüzünlen. Nice insanın hüznü, onu sonsuz sevince götürür; nice kederli ise arzusuna ulaşır. /2453
ـ اسْتَعِدُّوا لِيَومٍ تَشْخَصُ فيهِ الأبْصارُ وَتتَدَلَّهُ لِهَولِهِ العُقُولُ وَتَتَبَلَّدُ البَصائِرُ
61- Gözlerin fal taşı gibi açılacağı, akılların dehşete düşeceği ve bakışların değişeceği o güne hazırlanın. /2573
ـ احْذَرُوا يَوْماً تُفْحَصُ فيهِ الأعْمالُ، وتَكْثُرُ فيهِ الزِّلْزالُ، وَتَشيبُ فيهِ الأطْفالُ
62- Amellerin araştırılacağı, titremelerin artacağı ve çocukların yaşlanacağı o günden çekinin. /2629
إيَّاكَ أن تَخْدَعَ عَنْ دارِ القَرارِ، وَمَحَلِّ الطَّيِّبينَ الأخْيارِ، والأولياءِ الأبْرارِ الَّتي نَطَقَ القُرآنُ بِوَصْفِها، وأثنى على أهْلِها، وَدَلَّكَ اللهُ سُبْحانَهُ عَلَيْها وَدَعاكَ إلَيها
63- Kalıcı yerden, seçkin insanların ve pak velilerin mekânından sakın gafil olma. Allah orayı Kurân'da anlatmış, içindekileri övmüş, sana oranın yolunu göstermiş ve seni oraya davet etmiştir. /2734
ـ ألا مُتَزَوِّدٌ لآخِرَتِهِ قَبْلَ اُزُوفِ رِحْلَتِهِ
64- Dünyadan yola çıkmadan önce ahireti için yol azığı hazırlayan yok mu? /2755
ـ اَلآخِرَةُ دارُ مُسْتَقَرِّكُمْ، فَجَهِّزُوا إليهما ما يَبْقى لَكُمْ
65- Ahiret sizin kalıcı yurdunuzdur. Öyleyse orada sizin için kalıcı olabilecek şeyler hazırlayın. /2050
ـ إجْعَلْ هَمَّكَ وَجِدَّكَ لآخِرَتِكَ
66- Tüm çaba ve gayretini ahiret için sarf et. /2288
ـ اجْعَلْ هَمَّكَ لِمَعادِكَ تَصْلَحْ
67- Çabanı ahiretin için sarf et ki ıslah olasın. /2308
ـ اسْتَفْرغْ جَهْدَكَ لِمَعادِكَ تُصْلِحْ مَثْواكَ، ولا تَبِعْ آخِرَتَكَ بِدُنياكَ
68- Ahiret yurdunu düzenlemek için bütün gayretini kıyamete harca ve sakın ahiretini dünyaya satma. /2411
ـ اجعَلْ جِدَّكَ لإعدادِ الجَوابِ لِيَومِ المَسْئَلَةِ (المُسائَلَة) والحِساب
69- Sorgu ve hesap gününe cevap yetiştirmek için çalış. /2436
ـ أوْفَرُ النَّاسِ حَظَّاً مِنَ الآخِرَةِ أقَلُّهُمْ حَظّاً مِنَ الدُّنيا
70- Ahiretten en çok nasiplenecek olan, dünyasından en az nasiplenendir. /3222
ـ إنّي آمُرُكُمْ بِحُسْنِ الاسْتِعْدادِ وَالإكثارِ مِنَ الزَّادِ لِيَوْمٍ تَقْدِمُونَ على ما تُقَدِّمُونَ، وَتَنْدَمُونَ على ما تُخَلِّفُونَ، وَتُجْزَوْنَ بِمَا كُنْتُمْ تُسَلِّفُونَ.
71- Ben, size iyi hazırlanmayı, gönderdiklerinizin size ulaşacağı, arkanızda bıraktıklarınıza pişman olacağınız ve yaptıklarınızın karşılığını göreceğiniz o gün için çok azık toplamanızı emrediyorum. /3784
ـ إذا أعرَضْتَ عَنْ دارِ الفَنَاءِ، وَتَوَلَّهْتَ بِدَارِ البَقاءِ، فَقَدْ فازَ قِدْحُكَ، وَفُِتحَتْ لَكَ أبْوابُ النَّجاحِ، وَظَفِرْتَ بِالفَلاحِ
72- Geçici evden yüz çevirip kalıcı eve yönelirsen hedefi bulmuş, kurtuluş kapıları yüzüne açılmış ve esenliğe ulaşmış olursun. /4140
ـ ثَوابُ الآخِرَةِ يُنْسي مَشَقَّةَ الدُّنيا
73- Ahiretin sevabı, dünyanın meşakkatini unutturur. /4692
ـ خُذْ مِمَّا لا يَبْقى لَكَ وَلا تَبْقى لَهُ لِما لا تُفارِقُهُ وَلا يُفارِقُكَ
74- Sana kalmayacak ve senin de ona kalmayacağın yerden (dünya) senin ondan, onun da senden ayrılmayacağı yer (ahiret) için bir şeyler al. /5094
ـ خُذْ مِنْ صالِحِ العَمَلِ، وَخالِلْ خَيْرَ خَليلٍ، فإنَّ لِلْمَرءِ ما اكْتَسَبَ، وَهُوَ في الآخِرَةِ مَعَ مَنْ أحَبَّ
75- Salih amel işle ve iyi dost edin. Zira insan, kazandığının sahibidir ve ahirette sevdiğiyle beraber olur
Ayrıntılar
Gösterim: 67