İmam Ali (as) Nehcül Belağanın 66. Hutbesinde Peygamber (saa)’in halefi ve hilafet konusunda Muhacir ve Ensarın delillerini eleştirerek onların davranışını reddetmiştir. Şimdi Peygamber (saa)’in halefi hakkında Şiilerin görüşüne bir bakalım?
Cevap:
Her şeyden önce şu bir kaç noktayı dikkate almak gerekir:
Birincisi: Ensarın Muhacirler gibi her yönden Peygamberi (saa) desteklemede ve İslamın teşviki ve yayılması yolunda önemli bir rolü vardı. Kur’anda Allah bu noktayı beyan ederken onları överek şöyle buyurmaktadır: Muhacirlerin ve Ensarın öne geçenleri ilkleri ve onları güzel bir şekilde izleyenler var ya, Allah işte onlardan razı oldu, onlarda Allah’tan razı oldular. Allah, onlara içlerinde ebedi olarak kalacakları altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte bu, büyük bir kurtuluştur! (1)
İkincisi: Peygamber Efendimiz (saa) 28 Sefer 11. Hicri kameri yılında vefat etti. O hazretin saf ve temiz naçizane vücudu evdeyken Ali (as) techiz ve tekfin (gusül,kefen, namaz ve o bedenin defn edilmesi) işleriyle meşguldü. Cevheri (Sakıfe tarihini ilk yazan kişidir)’nin söylediğine göre: Ebu Bekirde orada bulunmaktaydı ve tabii ki Müslümanlar arasında heyecan ve üzüntü hakimdi. (2) Ama Ensar ve Muhacirlerden bazı büyükler Allah’ın gönderdiği son Peygamber (saa)’in saf bedeninin yanında durmak yerine Sakıfeye doğru yola çıkarak Allah’ın Peygamber (saa)’nin yerine geçecek kişi ve hilafetin kaderini belirleyeceklerdi.
Üçüncüsü: ‘Sakıfe beni Sa’d’ Medinede üstü kapalı bir binadır ve beni Sa’d kavmiyle ilgilidir. Ve insanlar birbirleriyle meşveret etmek için orada bir araya gelirlerdi. (3)
Bu yer Peygamber (saa)’in halefinin seçilmesi kararının alındığı yer olarak İslam tarihinde meşhurdur.
Şiilere göre, Allah’ın Peygamberi’ (saa)’nin halefi ve halifelik aynı halde Nübüvvet İlahi emirdir, halifenin seçimi ve tanıtılması sadece Allah tarafından yapılabilir ve Resulü Ekrem (saa) vesilesiyle halka iblağ edilir.
Dördüncüsü: Ensar ve Muhacirler arasında Peygamber (saa)’in yerine geçecek kişi ve hilafet konusu üzerinde anlaşmazlık oldu. Her iki grup hak iddia etti. Herbiri kendi gruplarının erdemlerinin daha iyi olduğunu göstermeye çalıştılar. (4)
1-Tevbe/100
2-Muhammed Tak’i Caferi, Nehcül Belağa’nın tefsir ve tercümesi, Tahran, islam Kültür yayın Ofisliği, 7. Baskı, 1376, 11.cilt, 66. Hutbe, sayfa 109
3-Seyyid Mustafa Hüseyni معارف و معاريف ,6.cilt,sayfa 279
4-Seyyid Habibullah Haşimihuy, منهاج البرائه في شرح نهجالبلاغه, Tahran, Kameri 1405, 5. Cilt, 66.Hutbe, sayfa 82
source : tebyan